Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/27 E. 2019/494 K. 12.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/27 Esas
KARAR NO : 2019/494

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 07/12/2016
KARAR TARİHİ: 12/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; mahkemenin kesin karar verdiğini, kesin olan red karara gerekçe olarak … A.Ş.’nin mahkemeye sunmuş olduğu poliçe ve kaza tarihin kapsadığını beyan ettiği beyanının gösterildiğini, işbu karar sonunda … A.Ş.’ye başvuruda bulunulduğunu, … A.Ş. bu başvuruya 10.01.2019 tarihinde mail yolu ile cevap verdiğini, … A.Ş. mailinde “İlgili dosyada araç noter satışı 24.05.2016 tarihinde olduğu ve poliçe ekinin 27.05.2016 tarihinde yapıldığı tespit edilmiştir. 15 gün süre eklendiğinde hasar tarihini kapsamamaktadır.” şeklinde cevap verdiğini, 24.05.2016 tarihine 15 gün eklendiğinde … A.Ş.’nin sorumluluğunun 08.06.2116 tarihinde son bulunduğunun anlaşıldığını, kaza tarihinin ise 22.06.2016 olduğunu, dolayısıyla kaza nedeniyle sorumluluğun güvence hesabında olduğunu, … A.Ş. ile yapılan yazışmanın sonucunda 24.05.2016 tarihinde son bulan poliçenin 27.05.2016 tarihinde düzenlenmiş eki sigorta şirketi tarafından taraflarına gönderildiğini, dolayısıyla yargılamanın yenilenmesini talep etme hakkının doğduğunu, bu nedenle yargılamanın yenilenmesini, davaya kaldığı yerden devam edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin yargılama sonucu verilen karardan sonra ortaya çıkan delil sebebi ile yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir.
Yargılamanın iadesi müessesesi 6100 sayılı HMK’nun 374 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın, yargılamanın iadesi sebepleri başlıklı 375 inci maddesinde;
“a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir. ” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yasanın, talebin ön incelemesi başlıklı 379 uncu maddesinde;
” a) Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını,
b) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını,
c) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını, kendiliğinden inceler.
(2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” denmiştir.
Görüldüğü üzere, kanun koyucu yargılamanın iadesi sebeplerini tahdidi olarak saymıştır. Bu sebepler bulunmadığı takdirde yargılamanın iadesi talebinin esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nun 379 uncu maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde açıkça, talep hakkında karar verilebilmesi için duruşma açılıp tarafların dinlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kapsamda duruşma açılarak yargılamanın iadesine ilişkin taraflar dinlenilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, yargılamanın iadesi dilekçesi, yargılamanın iadesi dilekçesine karşı ve sunulan belgeler birlikte değerlendirildiğinde, yargılamanın iadesini talep eden davacının sunduğu dava dışı sigorta şirketi cevabi yazısının iddialarının kesinleşen mahkememiz dosyasında tartışıldığı, talebinin HMK’ nın 375. Maddesinde tahdidi olarak sayılan sebeplerden hiç birini kapsamadığı ve sunduğu belgelerin kesinleşen mahkememiz 2008/787 esas sayılı dosyası kapsamında bulunan belgeler odluğu anlaşılmıştır. Bu nedenle 6100 sayılı HMK’nun 379 uncu maddesi gereğince esasa girilmeden yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacının yargılamanın iadesi davasını dayandırdığı HMK’nın 375/1-ç bendindeki “davacının elinde olmayan nedenlerle elde edilmeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması” şartı ile HMK’nın 375/1-h bendindeki “lehine karar verilen tarafın karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması” şartının iş bu davada gerçekleşmediği, çünkü davacının ileri sürdüğü başvuru cevabının yargılama sırasında veya dava öncesinde elde edilebileceği, davalı veya 3. kişinin hangi suretle hileli davranışta bulunduğunun davacı tarafından izah edilemediği anlaşılmakla koşulları oluşmadığından yargılamanın iadesi talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Tahsili gereken 44,40 TL başvuru harcı ile 44,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 88,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza