Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/225 E. 2019/584 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/225
KARAR NO : 2019/584

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 22/04/2019
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkil tarafından %49 paya sahip olduğu davalı şirketin,2016-2017 mali yıllarına ait 05.01.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında TTK 420/1 madde gereği bilanço ve finansal tabloların müzakeresinin ertelenmesi talep edildiğini, ancak 08.02.2019 tarihinde şirket merkezine gidildiğinde ismini bilmedikleri şirket çalışanı dahi olmayan üç kişi tarafından karşılanarak davalı şirketin arka tarafında eskiden tavuk kümesi olarak kullanılan bir konteynıra kabul edildiğini, hiçbir şekilde şirket merkezine alınmadıkları gibi ihtarnamede belirtilen hiçbir bilgi ve belgenin hazır edilmemiş olması sebebi ile tutanak tanzim edilerek inceleme yapılmadığının imza altına alındığını, 2016-2017 mali yıllarına ait finansal tabloları, yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu, müşteri cari hesapları, şirketin faaliyetleri ile ilgili olarak bütün hesap işlemleri, harcamaları, kalitesi, zarar-kar durumu ve mali tablolarının incelenmesi yönünden TTK m.438 hükmü doğrultusunda özel denetçi tayin edilmesine karar verilmesini ve yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ise; davacı tarafın 2016 ve 2017 yıllarında müşterek imza ile yönetimde olduğunu,davacının özel denetim talep ettiği tüm iş ve işlemlerden haberdar olduğunu, davacının 2016 ve 2017 mali yıllarında %50 pay sahibi olduğunu,şirketin diğer %50 pay sahibinin ise … olduğunu, iki ortağın tüm işlemlerde müşterek imza yetkilisi iken davacı …’nin 2018 mali yılında hiçbir iş ve işleme imza atmadığı için şirket işleyişinin kilitlendiğini,şirket genel kurul kararının dahi alamadığını, davacının yönetiminde olduğu 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olarak tüm bilgi ve belgeleri genel kurula katılan vekili Prof. Dr. … kanalıyla da edinmiş olduğunu, 2014 yılından sonra denetçi tayini istemediğini davacının 2016 ve 2017 mali yıllarına ait genel kurulda denetçi tayininin gerekli olmadığı yönünde oy kullandığını, pay sahibinin bu öneriyi yapabilmesi için pay sahipliği oyunu kullanabilmesi yönünden bilgi alması gerekli olduğunu, davacıya özellikle bilgi almak istediği hususları şirkete bildirmesi için noter kanalıyla ihtarname gönderilmişse de özellikle hiçbir konuda bilgi alma,inceleme talebinin olduğunu beyan etmediğini, davanın esasına girilmeden evvel öncelikle usule ilişkin itirazlarının kabulünü, gerekse hukuki yarar yokluğundan talebin usulden reddedilmesini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, TTK m.438 ve m.439 hükümleri,somut koşul vakıalar ve somutlaştırılan deliller dikkate alındığında,davacının özel denetçi atanması talebinin kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Davacının talebinin,özel denetçi atanmasına yönelik olduğu, mahkememizin yetkili ve görevli olduğu, HMK m.319 gereği dava dilekçesi ve cevap dilekçesi ile bağlı kalınarak inceleme yapılması gerektiği açıktır.
Yapılan incelemede davacı tarafından iddianın genişletildiği, ancak HMK m.319 hükmü uyarınca dava dilekçesine bağlı kalınarak inceleme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
6102 sayılı TTK’nun m.437.hükmüne göre; “Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.Pay sahibi genel kurulda, yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.Bilgi verilmesi, sadece, istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.Şirketin ticari defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.”
6102 sayılı TTK’nun m.438 hükmüne göre; “Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. Genel kurul istemi onaylarsa, şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi atanmasını isteyebilir.
6102 sayılı TTK’nun m.439 hükmüne göre; “Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde özel denetçi atanır.”
Genel kurulun,özel denetim istemini ret etmiş olması karşısında,davacının mahkememizden özel denetçi atanması talebinin kabulünün gerekip gerekmediği araştırılmalıdır.Yeterli pay sahibi olan azınlık durumundaki davacının, yetkili ve görevli mahkemede ve süresi içinde davasını açtığı,bu haliyle genel dava şartlarının somut olayda mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nun m.439 hükmü çerçevesinde talepte bulunacak davacının, mahkememizde talepte bulunmadan önce bilgi alma veya inceleme hakkını şeklen kullandığı ve belirli olayların özel denetimle açığa kavuşturulmasını genel kuruldan talep ettiği,genel kurul tarafından bu talebin ret olunduğu açıktır.Ne var ki mahkememizden talepte bulunan davacının özel denetçi atanması talebini kabulü açısından m.439 hükmü dikkate alındığında talep sahibinin,davalı şirketin kurucularının veya şirket organlarının kanunu veya ana sözleşmeyi ihlal ederek şirketi veya pay sahiplerinin zarara uğrattıklarını ikna edici bir şekilde ortaya koyması yasal zorunluluktur.Belirtmek gerekir ki mahkemece şekli bir inceleme yapılacağı anlaşılmaktadır.
Talepte bulunan bu noktada talebine dayanak olan vakıalarını HMK m.194 hükmü çerçevesinde ve ispata elverişli olarak somutlaştırmalıdır.Akabinde ise talepte bulunan dayanmış olduğu vakıanın ispatı yönünden en azından bu vakıaların mevcudiyetini tam olmasa dahi ikna edici şekilde ortaya koymakla yükümlüdür.Ne var ki davacının dava dilekçesi içeriği incelendiğinde davacının kanunun belirtmiş olduğu koşul vakıalara uygun bir iddiası olmadığı gibi somut vakıaları dahi açıkça ortaya koymamıştır.HMK m.194 hükmünde belirtilmiş olduğu üzere bu yükü yerine getirmeyen taraf sonuçlarına katlanacaktır. Elbette somut vakıaları açıkca ortaya koymayan davacının,bu vakıayı ispata yarayan ispat araçlarını belirtmesi imkansız olmamakla beraber çok zordur. Nitekim somut olayda koşul vakıalara uygun somut vakıanın varlığını ikna edici hiçbir delil ve emare dava dilekçesine eklenmemiştir.
6100 sayılı HMK m.319 hükmü gözetildiğinde basit yargılama usulüne tabi bu davada davacı yönünden iddianın genişletilmesi yasağı dava açılmasıyla başlamış olup delillerin dahi bu çerçevede ve kural olarak dava dilekçesinde belirtilmesi icap eder.Nitekim HMK m.119/f.1-bend(f) hükmünün varlığı dahi bu duruma açıkca işaret etmektedir.Hal böyle olunca davacının dava dilekçesi içeriği ve ekine göre yapılan değerlendirmede davacının,kanunda belirtilen hükmün aradığı koşul vakıalara uygun somut vakıaları ve bu vakıalara uygun delil ve dahi emareleri sunmadığı anlaşılmaktadır.
Nitekim TTK m.439/f.2 hükmü İsviçre B.K. m.697/b hükmünün karşılığıdır.Buna göre İsviçre Federal Mahkemesi’nin bir kararına göre mahkeme, “karşı karşıya bulunan menfaatlerin hüküm verilmesi amacıyla tartışıldığı süreçte,istemde bulunanların iddia ettiği şüphe gerektiren olayların gerçekleşmesi ihtimalini” inceler.(Şafak NARBAY,Türk Ticaret Kanunu Tasarısına göre Anonim Ortaklıkta Özel Denetim Yapılması Şartları ve Özel Denetçinin Atanması Usulü,Prof.Dr….’e Armağan,1.Cilt,İstanbul 2007,Sayfa 319)
Oysaki davacı dava dilekçesinde TTK m.439/f.2 hükmünde,özel danetimen karar verilmesi için koşul vakıaları dahi iddia etmemiş olduğundan adı geçen hükümden davacının yararlanması mümkün görülmemiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının özel denetçi atanması talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davacının özel denetçi atanması talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı vekil ile temsil edildiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ gereği kesin olmak üzere oy birliği ile karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır