Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/209 E. 2021/91 K. 10.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/209 Esas
KARAR NO : 2021/91

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/04/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Tic Ltd Şti’ nin borçlu … A.Ş’ den … 8. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına konu alacağını müvekkili … Tic Ltd Şti’ne … 20. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu alacağın devri işlemi ile devredildiğini, yapılan devir işlemi noterlik tarafından … 8. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile borçlu şirkete bildirildiğini, yapılan temlik işlemi neticesinde … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkil şirketin alacaklı konuma geldiğini, arabuluculuk görüşmelerine müvekkili şirketinde katıldığını, … 8. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasına borçlunun 13/03/2018 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında iş ilişkisi kapsamında taraflar sipariş usulü çalıştığını, … Ltd Şti tarafından sipariş edilen tüm ürünlerin süresi içerisinde davalı tarafa teslim edildiğini, faturaların düzenlendiğini, söz konusu faturalara rağmen ödeme yapılmadığını, iş bu davanın açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı taraf toplantıya katılmadığını yukarıda izah edilen nedenlerle davalı borçlunun haksız ve hukuka aykırı ve kötüniyetli itirazının iptalini, takibin devamını likit ve muaccel olan alacağa haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini davalı adına kayıtlı araçların ve gayrimenkullerin kaydına iş bu davanın kesinleşmesine kadar teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından keşide edilen … 39. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile Lasparmak … Ltd Şti’ nin müvekkili şirket nezdinde doğmuş bir alacağının varlığı hususuna itiraz edildiğini, … Ltd Şti ile müvekkili şirket arasında imzalanan sözleşmeye göre müvekkili şirketin yazılı izni olmaksızın sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin üçüncü bir kişiye devir ve temlik edilemeyeceği sebebiyle … … Ltd Şti’ nin müvekkili şirketin nezdinde varlığını iddia ettiği her türlü alacağının devir ve temliğine itiraz ettiklerini, devir ve temliğe izin vermediklerini ve muvafakat etmediklerini müvekkili şirket ile imzalanan sözleşmenini 10.1.maddesi ise alacağın devrini müvekkili şirketin yazılı iznine bağlandığını, müvekkili şirket ise alacağın devri sözleşmesi taraflarına gönderdiği ihtarname ortada geçerli bir alacağın devri bulunmadığını, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığından davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiğini izah edilen nedenlerle haksız ve hukuka aykırı davanın davacının taraf sıfatı bulunmadığından husumet yokluğu nedeniyle reddini, ayrıca haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
… 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, alacağı temlik eden dava dışı … Ltd. Şti ile davalı …Ş. arasında akdedilen 15/01/2016 tarihli Segment Contası, Segment Conta Ekipmanları, Conta Yapıştırıcı Satınalma Sözleşmesi, faturalar, sevk irsaliyeleri, … 20. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesi celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, ticari satıma dayalı fatura alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında alacağı temlik eden dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ nin davalı borçlu … A.Ş. hakkında ticari satıma dayalı faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalı borçlunun ödeme emri kendisine tebliğ edildikten sonra yasal süre içinde borca ve takibe itirazda bulunduğu, borca ve takibe itiraz üzerine icra müdürlüğünün 14/03/2018 tarihinde takibin durdurulmasına karar verdiği, bu aşamada henüz işbu itirazın iptali davası açılmadan evvel, … 20. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı alacağın devri sözleşmesi ile … Tic. Ltd. Şti’ nin … 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki alacak tutarının tamamını bütün ferileri birlikte davacı … İnşaat San. Tic. Ltd. Şti’ ne temlik ettiği konusunda duraksama yoktur. Buraya değin anlatılan hususlar taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Davacı şirket bahsi geçen temlik sözleşmesi uyarınca takip dosyasındaki alacağı tahsil ve talep yetkisinin kendisinde olduğunu iddia ederken; davalı şirket alacağı temlik eden davalı şirket ile aralarındaki sözleşmenin 10.1. maddesi uyarınca kendilerinin yazılı izninin alınmadığını, bu nedenle temikin geçersiz olduğunu ve davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunmaktadır.
Uyuşmazlığın temeli, alacağı temlik eden dava dışı şirket ile davalı şirket arasındaki “Segment Contası, Segment Conta Ekipmanları, Conta Yapıştırıcı Satınalma Sözleşmesi” 10.1.maddesi uyarınca temlik yasağı bulunmasına rağmen; davacı şirkete yapılan temlikin geçerli olup olmadığı ve davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda toplanmaktadır.
Alacağı temlik eden dava dışı …Tic. Ltd. Şti ile davalı …Ş. arasında akdedilen 15/01/2016 tarihli Segment Contası, Segment Conta Ekipmanları, Conta Yapıştırıcı Satınalma Sözleşmesinin 10.1.maddesinde “Taraflar işbu Sözleşmeden doğan herhangi bir hak ve yükümlülüklerini karşı Tarafın yazılı izni olmaksızın üçüncü bir kişiye devir ve temlik edemezler” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşme maddesi açık olup, alacaklının sözleşmeden doğan haklarını devir ve temlik edebilmesi, davalı borçlunun yazılı iznine / onayına bağlıdır. Aksi halde, borçlunun yazılı izni alınmadan alacağın temlik edilmesi halinde, bu temlikin bir tasarruf işlemi olarak borçluya karşı ileri sürülmesi mümkün değildir. Yasal düzenlemelere bakıldığında; 6098 sayılı TBK’ nın 183.maddesinde Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredilebileceği düzenlenmiş olup, tarafların sözleşme ile aksini kararlaştırmaları mümkün kılınmış, somut olayda da TBK’nın 183.maddesi gözetilerek taraflar açıkça alacağın temlikinin borçlunun yazılı iznine bağlı tutmuşlardır. Başka bir anlatımla, tarafların sözleşmede böyle bir şart koymuş olmaları, kamu düzeni bakımından herhangi bir sakınca oluşturmadığı gibi kanun koyucu bu konuda taraflara serbesti tanımıştır. O halde, sözleşmedeki temlik hükmünün yasaya aykırı olduğundan bahsedilemeyecektir.
Öte yandan, alacağı devreden dava dışı şirket ile temlik alan davacı şirket arasındaki temlik sözleşmesinde davalı borçlu şirket taraf olarak yer almamıştır. Onun katılımı ve dahi yazılı izni / onayı olmaksızın yapılan temlik işlemi geçerli değildir. Esasen, temlik sözleşmesinin davalı şirkete tebliğ edilmesi de temlik sözleşmesini geçerli hale getirmez. Zira, temlik sözleşmesinin davalı şirkete tebliğ edilmesi, onun bu sözleşmeye yazılı izin / açık muvafakat / onay verdiği anlamına gelmemektedir. Böyle bir halde, davalı borçlunun yazılı izni alınmadan temlik sözleşmesinin tasarrufi işlem olarak davalı … bağlamayacağı açıktır. Bununla birlikte, davacı şirket yargılama sürecinde temlik sözleşmesi yapılırken davalı şirketin yazılı rızasının alındığına yönelik hiçbir delil sunmadığı gibi bu hususu vakıa olarak dahi ileri sürmemiş, başka bir anlatımla yazılı iznin / onayın alındığını usulünce ispatlayamamıştır.
Davacı temlik alacaklısı, ilk önce, takip dosyasındaki alacakların temlik eden ile davalı şirket arasındaki sözleşmeye dayanmadığını, faturalardan kaynaklandığını ileri sürmüş, sonrasında sözleşemeden farklı olarak tarafların sipariş usulü ile çalıştıklarını söylemiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, itirazın iptali davaları genel mahkemelerde görülen özel bir dava türüdür ve en önemli özelliği takibe sıkı sıkıya bağlı olmasıdır. Takip dosyası incelendiğinde, asıl alacak olarak talep edilen tutarın dayanağının faturalardan kaynaklandığı ve bir kısım fatura suretlerinin de takip talebinin ekine sunulduğu anlaşılmıştır. Alacağı temlik eden şirket tarafından düzenlenen fatura içeriklerinde mal olarak “solvent bazlı yapıştırıcı, enjeksiyon dubeli, block socket, plaka, civata soketi, segment civatası, segment contası” yazdığı görülmüştür. Bu bağlamda, alacağı devreden şirket tarafından düzenlenen faturaların taraflar arasındaki sözleşme kapsamında olduğu açıktır. Esasen, taraflar arasındaki sözleşmenin işin konusu başlıklı 2. maddesinde ve temin edilecek ürünler başlıklı 4.1.maddesinde tablo halinde detaylı olarak tek tek bu malzemelerin listelerde yer aldığı açıkça göeülmektedir. Buna rağmen, davacının alacağın sözleşmeye dayanmadığı iddiası, takibe konu faturaların sözleşme kapsamında düzenlenmiş olduklarından yerinde görülmemiştir. Ayrıca, davalı şirkete satılan malların ve düzenlenen faturaların sipariş ya da başka bir usulle usulü temin edilmesinin alacağın bu sözleşmeden doğduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Kaldı ki, davacı şirket tarafından temlik eden ile davalı şirket arasında imzalanan ve yukarıda değinilen sözleşme ilişkisi dışında, aralarında başkaca bir sözleşme ilişkisi olduğu ve alacağın bu başkaca sözleşme ilişkisinden doğduğu iddia olarak dahi ileri sürülmemiştir. Hatta, tüm dilekçelerinde, bahse konu temlik yasağını içeren sözleşmeden bahsedilmiş ve fatura alacağının varlığına yönelik delil olarak dayanılmıştır. Bu nedenle, alacağı temlik alan davacı şirketin takip dosyası, fatura içerikleri ve sözleşme hükümleri karşısında alacağın sözleşmeden doğmadığına ilişkin beyanlarına itibar edilmemiştir
Diğer taraftan, alacağın temliki 6098 sayılı TBK’nın 183 ve devam eden maddelerinde de düzenlenmiş olup; temlik, borç doğuran bir akit olmayıp, temlik sözleşmesi bir tasarruf işlemidir. Bundan dolayıdır ki, temlik işleminin öncesinde veya sonrasında borçluya bildirilmesi zorunluluğu olmadığı gibi borçlunun temlik işlemine katılması da gerekli değildir. Davacı, temlik sözleşmesinin ödeme emriyle birlikte takip borçlusuna tebliğ edildiği halde herhangi bir itirazının olmadığını belirterek bununla işlemi onayladığı iddiasını da ileri süremez. Kural olarak, alacağın temlikinin geçerli olabilmesi şartlarından bir diğeri hukuki bir engelinin bulunmamasıdır. Bu engel bizzat sözleşmede de düzenlenebilir. Somut olayda, sözleşmenin 10.1 maddesi alacağın temlik edilebilmesi, davalı borçlunun yazılı iznine / onayına bağlı tutulmuştur. Buna göre onay işleminin ayrıca ve açıkça yapılması gerekir. Tebliğ edilen temlik sözleşmesine itiraz edilmemiş olması işleminin zımnen onaylandığı şeklinde yorumlanamaz. Zira, bunun açık bir irade beyanıyla ayrıca onaylanması gerekir. Kaldı ki, icra prosedüründe hangi iş veya işlemlere itiraz edilmemesine nasıl veya neye sonuç bağlandığı kanunda ayrıca belirtilmiş olup, temlik sözleşmesi takip dayanağı sayılan belgelerden olmayıp, tasarruf işlemini belgeler niteliktedir. İtiraz edilmemesi halinde zımnen onaylandığının kabulünü gerektiren hususlar hukuki işlem niteliğinde olup tek taraflı irade beyanıyla karşı tarafa ulaştığında sonuç doğurabilen irade beyanlarıdır ki, temlik bir akid olup, tarafı olmayana tebliğ edilen bir işlemdir. Kural olarak, onaya tabi tutulan bir işlemde de zımni kabul o işlemin onaylandığı anlamına gelmez, bunun için ayrıca ve açıkça onaylandığının belirtilmesi gerekir (İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi 2019/607 Esas, 2019/776 Karar). Bununla birlikte, davalı borçlu şirket dava açılmadan evvel, Beyoğlu 39. Noterliğinin 29/03/2019 tarih ve 7442 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile açıkça sözleşmenin ilgili hükmünden bahsettikten sonra “devir ve temliğe izin vermediğimizi ve muvafakat etmediğimizi ihtaren bildiririz” şeklinde hem devreden hem de temlik alan şirkete noter kanalıyla uyarıda bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, sözleşmenin ilgili hükmü birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin temlik yasağı hükmüne dayanılarak geçerli bir temlik işlemi olmadığından davacının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle (Örnek bir karar için bakınız. İstanbul BAM 15. Hukuk Dairesi 2019/607 Esas, 2019/776 Karar) davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Bilindiği üzere, itirazın iptali davaları, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talebini içerdiğinden TTK 5/A ve 6325 s. HUAK 18/A. maddeleri uyarınca dava şartı arabuluculuk kapsamındadır. Başka bir anlatımla, itirazın iptali davası açılmadan evvel, tarafların arabulucuya başvurması zorunludur. Somut olayda, dava dışı alacağı temlik eden şirket ile alacağı temlik alan davacı şirket bu kapsamda arabuluculuğa başvurmasına rağmen davalı taraf herhangi bir mazeret bildirmeksizin görüşmelere katılmamıştır. 6325 s. HUAK 18/A maddesinin 11.fıkrasında “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. ” amir hükmü uyarınca, herhangi bir mazeret bildirmeksizin görüşmelere katılmayan davalının yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, ayrıca lehine vekalet ücreti takdir olunmayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere );
1-Davacının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davasının USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereklen 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 857,80 TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 798,50 TL harcın kararın kesinleşmesi ve talep edilmesi halinde davacı veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan harç, posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 623,30 TL yargılama giderinin dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirmesine rağmen dava açılmadan evvel arabuluculuk görüşmelerine mazeret bildirmeksizin katılmaması sebebiyle 6325 s. HUAK 18/A-11.fıkrası uyarınca davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
6-Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenecek olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
10/02/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)