Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/171 E. 2021/506 K. 05.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/171 Esas
KARAR NO : 2021/506

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2019
KARAR TARİHİ : 05/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlunun müvekkili şirketten aldıkları bir kısım ürünlerin bedelini ödemediğini, tüm sözlü talep ve uyarılara rağmen ödenmeyen alacağın tahsili için … 23. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emrine borçlunun vekili aracılığıyla itiraz ettiğini, itiraz ile takibin durdurulması üzerine başvurulan arabuluculuk görüşmelerinde de sonuca varılamadığını belirterek, davalının takibe itirazının iptaline, takibin avans faizi ve %20 icra inkar tazminatı ile birlikte devamına, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirketle bir dönem çalıştığını ve buna ilişkin cari hesabını 22/09/2018 tarihinde kapattığını, davacı şirketin müvekkili şirkete bir takım faturalar kesmiş olmasına rağmen herhangi bir mal teslimi yapmadığını, muhasebe tarafından işlenen faturalara ilişkin mal veya hizmet teslimi yapılmadığından alacaklı şirketin uyarıldığını ve kanuna uygun şekilde iade faturaları düzenlendiğini, bu süreç sırasında davacı şirketin gerçeğe aykırı fatura düzenlediğinin tespit edildiğinden bahisle müvekkili şirkete vergi denetmenleri tarafından yazı gönderildiğini, davacı şirketin incelemeye girmiş olduğunu öğrenen müvekkili şirketin ticari itibarını düşünerek davacı şirketle tüm ilişiğini kestiğini, davacının müvekkili şirketten hiç bir alacağının bulunmadığını, bu nedenle icra takibine haklı olarak itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine, kötü niyetli davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ticari mal alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 23.İM … E takip dosyası celbedilip incelenmiş, davacı tarafından “5.000,00 TL cari hesap kısmi alacağı” açıklamasıyla 12/02/2019 tarihinde başlatılan ilamsız takibe davalı borçlu şirketin süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Takip dosyası, tarafların ticari ilişkisi sırasında düzenlenen fatura ve ödeme kayıtları, ticari defter kayıtları, takip ve dava konusu fatura, sevk irsaliyesi, noter ihtarları, davalının ödeme kayıtları ile iade faturaları, celbedilen banka hesap ekstreleri, davacının vergi dairesine verdiği BS formları, davalının verdiği BA formları, VDK’da davalı şirket hakkında yürütülen vergi incelemesine dair kayıtlar, davacı şirketin ünvan ve adres değişikliğine dair TSM kayıtları celbedilip incelenmiştir.
Tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmıştır.
Mali bilirkişiden alınan 29/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; her iki tarafın ticari ilişkiye dair incelenen 2018 yılı ticari defter ve kayıtlarının muhasebe usul ve esaslarına göre tutulduğu, ancak davacının 2018 yevmiye defterinin açılış noter tasdiki varsa da kapanış tasdiki bulunmadığı, davalı şirketin 2018 yevmiye defterinin açılış tasdiki bulunduğu, kapanış tasdikine dair bila tarih ve dönemli noter tasdiki sunulduğu, taraflar arasında 2017-2018 yıllarında davacının davalıya düzenlediği 38 adet mal satış faturası bulunduğu, bu faturalardan 37 adedinin davalı ticari defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, sadece 22.05.2018 tarihli 812150 no.lu 42.067,00 TL tutarlı 1 adet faturanın davalı defter kayıtlarında yer almadığı, davacının düzenlediği ve davalı da da aynen kayıtlı olan 37 adet faturadan bir kısmının bedelinin davalı tarafından ödenmiş olduğu, bedeli henüz ödenmemiş durumda olan faturalar hakkında ise (bazı faturaları birleştirip tek iade faturası düzenlemek, bazıları hakkında ayrı ayrı iade faturası düzenlemek suretiyle) davalı tarafından 10/09/2018 tarihinde defterlerine kaydettiği 9 adet iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiği, bu iade faturalarını davalı defterlerine kaydetmek suretiyle kendi defterinde açık hesap sonucunu sıfırlamış olduğu, ancak davacının ticari defterlerinde davalının iade faturalarının kayıtlı olmadığı; davacının ticari defterlerine göre faturalara karşılık davalının 230.000,00 TL ödeme yaptığının, takip tarihi itibariyle davalıdan 1.499.124,80 TL alacaklı göründüğünün kayıtlı olduğu; davalının ticari defterlerine göre ise davacıya 756.126,00 TL ödeme yaptığının, takip tarihi itibariyle (bakiye borca ilişkin faturalarla ilgili iade faturaları düzenlemek suretiyle) açık hesaba göre davacıya borcunun veya alacağının bulunmadığının kayıtlı olduğu bildirilmiş, taraf defterlerindeki kayıtlar-muavin defter ve açık hesap dökümleri rapor içeriğine alındığı gibi ek olarak da eklenmiş, tarafımızdan da detaylı incelenmiştir.
Tarafların mahkememizce bizzat incelenen açık hesap-muavin defter kayıtlarına göre, mutabakatsızlığın 2018 yılına ilişkin olduğu, 2018 ticari defter açılış kayıtlarının her iki tarafta da aynı tutarla (2017’de düzenlenen 2 adet faturanın toplam borç kaydı tutarıyla) başladığı, davalı şirketin celbedilen banka hesap dökümlerinde yer alan davacı hesabına ödemelerden bir kısmının, davalı ticari defterlerinde birden fazla kez ve mükerrer ödeme şeklinde kaydedilmiş olduğu (ancak davalının tüm ödemeleri-mükerrer ödeme kayıtları doğru kabul edilse bile davamızın konusu ödenmemiş faturanın mevcut durumunu-ödenmemiş olduğu hususunu etkilemediğinden değerlendirme konusu ve hüküm gerekçesi yapılmamıştır) davalının ödeme kayıtlarında ve celbedilen hesap ekstrelerinde ödenen faturaya atıf-açıklama bulunmadığından TBK md 100 gereği ödemelerin önceki tarihli-vadesi önce olan faturalara karşılık ödeme sayılması zorunlu olduğundan, davalının rapor içeriğinde yer alan muavin defter kayıtları dökümünde, davacıya düzenlediği 9 iade faturası öncesi son kayda göre davacıya 940.931,80 TL borçlu olduğuna dair kayıt bulunduğu, dava konusu faturanın da bu son kaydın içinde yer alan, ticari ilişki kapsamında davacının davalıya düzenlediği son fatura olduğu, dolayısıyla dava konusu faturanın bedelinin davalı tarafından ödenmemiş durumda olduğu, nitekim sonrasında dava konusu faturanın davalı ticari defterindeki borç kaydının, yine davalı tarafından kayıtlarına iade faturası işlenerek kapatıldığı görülmüş ve tespit edilmiştir.
Takip talebinde “kısmi cari hesap alacağı” olarak 5.000,00 TL asıl alacak talep edildiği, yani takibin kısmi alacak istemiyle başlatılan kısmi takip olduğu görüldüğünden, taraflar arasında TTK md 89 kapsamında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin de bulunmadığı beyan ve tespit edildiğinden, takip talebindeki cari hesap alacağının “fatura alacağı” olarak istenebileceği anlaşıldığından, usul ekonomisi ilkesi uyarınca dava doğrudan usulden reddedilmeyerek davacı vekiline kesin süre verilmiş, takipteki kısmi asıl alacağını hangi faturadan doğan kısmi alacak olarak talep ettiğini-hangi faturaya hasrettiğini HMK md 31 kapsamında açıklaması istenmiştir. Davacı vekilince dosyaya 13/11/2020 tarihinde sunulan beyan dilekçesi ile, takip talebindeki ve davadaki kısmi fatura alacağını “… tarihli … seri no.lu 78.098,30 TL bedelli” olan irsaliyeli faturaya hasrettiği, bu irsaliyeli fatura altında teslim alan kısmına davalıya atfen attırılması gereken imzanın müvekkili şirket çalışanlarının hatası nedeniyle teslim eden kısmına attırılmış olduğu, bu imzaların aslında davalının malları teslim alan çalışanına ait olduğu açıklanmış, bu faturayla ilgili fazlaya ilişkin talep ve dava hakkını saklı tuttukları beyan edilmiştir.
Davacı vekilinin HMK md 31 kapsamında verilen süre içinde yaptığı açıklama uyarınca, dava konusu takibin sadece … tarihli … no.lu 78.098,30-TL bedelli davacının davalıya mal satışına ilişkin irsaliyeli faturadaki alacakla ilgili 5.000,00 TL kısmi asıl alacak takibi olduğu tespit edilmekle, itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı dava türü olduğundan, yargılama sadece bu faturayla sınırlı olarak yapılmış, hüküm de sadece bu faturayla sınırlı olarak (hükümde bu husus vurgulanmak suretiyle) kurulmuştur.
Davalı vekilince dosyaya sunulan 04/06/2021 tarihli dilekçede, dava konusu … tarihli … no.lu faturada satıcı firma ünvanının “…Şti” olarak yer aldığı, davacı firmanın ünvanının ise “…Tic.Ltd.Şti” olduğu, dava konusu faturanın usule-kanunlara uygun bir fatura olmadığı, bu nedenle davacının bu faturaya istinaden takipte ve davada talep hakkı bulunmadığı ileri sürülmüşse de, bu konuda davacı vekilince sunulan 07/06/2021 tarihli dilekçe içeriği ve mahkememizce incelenen ticaret sicil gazetesi ilanları ile davacı şirketin vergi dairesi-vergi kimlik no. kayıtları sonucunda, davacı şirketin ünvanının 26/12/2017 tarihinde değiştirilerek 17/01/2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ile ilan edilmiş olduğu, ticaret sicil numarasında ve vergi kimlik numarasında herhangi bir değişiklik bulunmadığı, daha sonra (dava tarihinden sonra) 26/08/2020 tarihinde adres değişikliği bulunduğu, adres ve ünvan değişikliği gibi durumlarda mükelleflerin ellerinde mevcut bastırılmış faturalarını kullanmalarına engel yasal bir vergi mevzuatı bulunmadığı, aksine eski ünvan veya eski adres bilgisiyle bastırılmış ellerinde mevcut faturaların (vergi kimlik no. aynı kaldığından) eski ünvan çizilip yeni ünvan elle veya kaşeyle yazılarak fatura cildi tükenene kadar kullanılabileceğine dair tebliğ vb vergi idaresi düzenlemeleri (240 seri no.lu VUK Genel Tebliği), GİB özelgeleri (örn. 26/02/2013 tarihli 38 sayılı VUK özelgesi, GİB Büyük Mükellefler VDB 10/09/2007 tarihli 17157 sayılı özelgesi) bulunduğu, hatta şirket türünün değişmesi durumunda bile bu uygulamaya cevaz verildiği, davacı vekilince de sunulan beyan dilekçesi ile eski faturanın davalıya gönderilen nüshasına yeni ünvan kaşesinin basıldığının beyan edildiği, davalının da bu faturayı davacının yeni ünvanı olan “…” kısaltmasıyla ve itirazsız ticari defterine kaydetmiş olduğu, dolayısıyla davacı şirketin fatura tarihinden önce ticaret ünvanının faaliyet alanlarıyla ilgili kısmının (şirket türü-vergi kimlik no değişmeden) değişmesinin, elinde mevcut fatura cildini kullanmasına engel teşkil etmeyeceği gibi, eski ünvandayken bastırdığı fatura cildinden düzenlediği fatura nedeniyle alacak hakkını, takip ve dava hakkını ortadan kaldırmayacağı sonucuna varılmıştır.
Davalı şirketin mali bilirkişi incelemesine ibraz edilen 2018 yevmiye defterinin noter kapanış kaydıyla ilgili bilirkişiye sunulan ve “tarihsiz-hangi mükellefe-hangi ticari deftere ve hangi vergilendirme dönemine ait olduğu belli olmayan” … yevmiye no.lu “63.sayfada kapanış” tasdik kaydının noterlikten celbinin-kontrolünün sağlanması için davalı vekiline süre ve imkan verilmişse de, yine aynı kayıt sunulmuş, herhangi bir tarih bildirilmemiş, bu haliyle tarih belli olmadan noterden bir bilgi-belge celbi mümkün olmadığından, sunulan tasdik kaydının davalının 2018 yevmiye defterinin yasal sürede noter kapanış tasdikine ilişkin kayıt olduğu davalı tarafça ispatlanamadığından, bilirkişi raporundaki diğer tespitlerle birlikte, her iki tarafın 2018 yılı ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı şirket vekilince sunulan belgelerden, davalı şirket hakkında sahte fatura kullanma fiili nedeniyle, dava dışı iki şirketin düzenlediği sahte faturaları kullanma fiilleri nedeniyle yargılama sırasında vergi incelemesi başlatılmış olduğu anlaşılmış, ancak vergi müfettişinin incelemeye başlama tutanağında açıkça görüldüğü üzere sahte faturayı düzenleyen şirket olarak davacıdan farklı iki ayrı şirketin faturaları yönünden inceleme yapıldığı, davalı vekilince yargılama sırasında davacı şirketin kendilerine düzenlediği faturaların sahte-naylon fatura olduğuna dair bir iddia olmadığı, aksine dava konusu fatura içeriği malın müvekkiline hiç teslim edilmemiş olduğu savunmasının ileri sürüldüğü, herhangi bir ceza yargılaması da ileri sürülmediği görülmekle, davamız açısından VDK’dan vergi inceleme bilgisi, varsa ceza davası celbine, sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan mali bilirkişi raporu tespitleri ile tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarının durumuna göre; dava konusu kısmi takip alacağının ilişkin olduğu davacının … tarihli … no.lu faturasının irsaliyeli fatura olduğu, yani sevk irsaliyesi ile faturanın birlikte düzenlenmesine mahsus, malın taşıma ve teslimine ilişkin irsaliyeli fatura niteliğinde düzenlendiği, her ne kadar üzerinde “teslim alan” kısmında bir imza bulunmasa da davalı şirketin ticari defterlerinde de aynen kayıtlı olduğu, davacı tarafından BS formu ile mal satışı olarak, davalı tarafından da BA formu ile mal alışı olarak bağlı oldukları vergi dairelerine yasal sürelerde beyan edilmiş-bildirilmiş durumda olduğu, davalının bu fatura bedelini ödememiş olduğu, 03/09/2018 tarihinde bu faturayla ilgili … seri-sıra no.lu iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiği, davalının iade faturasının üzerinde (iade olunan malın sevk ve teslimine ilişkin) sevk irsaliyesi tarih ve no.sunun da “…” şeklinde yazılı olduğu, bu iade faturasının davacıya tebliğ tarihini ispatlar bir delilin ve iade faturasının üstünde yazan sevk irsaliyesi ile iade edilen malların davacıya iade-teslim edildiğini ispatlar herhangi bir delilin davalı tarafça dosyaya sunulmadığı, davalının iade faturası sonrası davacı şirketçe … tarihli … yevmiye no.lu … 2.Noterliği ihtarıyla “iade faturasına itiraz edildiği, iade faturası içeriği malların müvekkiline iade-teslim edilmemiş olduğu” itirazlarıyla birlikte iade faturalarının davalıya iade edildiği, ayrıca davacı ticari defterlerine iade faturalarının kaydedilmemiş olduğu tespit edilmiştir.
Sunulan ve incelenen delil-ticari defter durumuna göre, her iki tarafın ticari defterlerinin de sahibi lehine delil teşkil edecek mahiyette bulunmadığı, dolayısıyla sadece ticari defter kayıtlarına istinaden davada karar verilemeyeceği, sunulan-toplanan diğer delillerle birlikte yargılamada tarafların ispat ve haklılık durumunun değerlendirilmesi gerektiği, davacının kısmi (şimdilik 5.000,00 TL AA) takip konusu yaptığı … tarihli 812174 no.lu 78.098,30-TL bedelli irsaliyeli faturasına karşı davalının 8 günlük yasal sürede itiraz etmediği, dolayısıyla faturanın içerik itibariyle kesinleştiği, bu faturayı davalı şirketin itirazsız ticari defter kayıtlarına işleyerek BA formuyla vergi dairesine bildirmiş olduğu, nitekim sonradan düzenlediği iade faturasına açıkça iade edilen mala ilişkin sevk irsaliyesi no.su da yazılıp mal iadesine ilişkin sevk irsaliyesi düzenlediği, bir tacirin hiç teslim almadığını iddia ettiği malın iadesi için sevk irsaliyesi düzenlemesinin kendi aleyhine delil mahiyetinde olduğu, bu durumda davacının dava konusu irsaliyeli fatura içeriği malları davalıya teslim ettiğini ispatlamış sayılması gerektiği, bu durumda iade faturası düzenleyen davalının malları davacıya iade ettiğini ispatlamakla yükümlü olduğu, sunulan davalının iade sevk irsaliyesinde davalıya atfen herhangi bir (davacıya veya yetki verdiği çalışanına) teslim imzasının bulunmadığı, yani davalının malları davacıya geri iade ettiğini ispatlayamadığı, malı teslim almayan tacirin faturayı itirazsız ticari defterine kaydedip BA formuyla mal alışı olarak bildirdikten sonra, “vergi incelemesine girdiğinizden iade edilmiştir” açıklamasıyla iade faturası ve iadeye ilişkin sevk irsaliyesi düzenlemiş durumdayken, davacının sattığı malları müvekkilinin en baştan beri hiç teslim almadığını ileri sürmesinin mevcut delil durumuyla bağdaşmadığı, çelişkili beyan niteliğinde olduğu, davalının düzenleyip gönderdiği iade faturasına ise davacının yasal sürede itiraz ederek ticari defterine de kaydetmediği, mevcut delil durumu itibariyle davacının dava konusu fatura içeriği malları davacıya teslim ettiğinin davacı tarafından ispatlandığı, davalının ise iade faturası ile bu malları davacıya iade ettiğini ispatlaması gerekirken ispatlayamadığı anlaşılmakla, dava konusu fatura bedelinin ödendiği veya fatura konusu malların iade edildiği davalı tarafça ispatlanamadığından aşağıdaki şekilde davanın kabulüne, kısmi takibin aynı koşullarda (tacirler arası ticari ilişkide takip sonrası değişen oranda avans faizi istenebileceğinden) devamına, likit fatura alacağına itiraz haksız olduğundan davacı lehine %20 icra inkar tazminatı hükmedilmesine, uyuşmazlık kısmi takibe ilişkin ve bu nedenle davamız kısmi dava niteliğinde olduğundan, HMK md 341/3 gereği istinaf yolu açık olmak üzere karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … 23.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının iptaline, takibin davacının … tarihli … no.lu 78.098,30-TL bedelli fatura alacağına ilişkin kısmi takip olduğunun tespitine, takibin 5.000,00-TL kısmi asıl alacak yönünden takip sonrası aynı koşullarda devamına,
Alacağın %20’si oranında 1.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 341,55 TL karar ve ilam harcından, davacının yatırdığı 60,39-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 281,16- TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 800,00-TL bilirkişi ücreti, 190,70-TL posta tebligat masrafı ile 104,79-TL (peşin+başvuru) harcın toplamı 1.095,49-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan, yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından karar tebliğ giderleri sonrası kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Dava şartı arabuluculuk sürecinde Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davada haksız çıkan davalıdan 6183 sayılı Kanuna göre tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.05/07/2021

Katip …

Hakim …