Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/17 E. 2019/429 K. 16.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/17
KARAR NO : 2019/429

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/01/2019
KARAR TARİHİ : 16/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;… adresinde bulunan ve … A.Ş., … A.Ş. ünvanlı şirketlerin faaliyet gösterdiği işyerinin müvekkili sigorta şirketi tarafından; 03.10.2010 başlangıç tarihli … nolu İşyerim Paket Sigorta Poliçesi, 03.10.2010 başlangıç tarihli … nolu İşyerim Paket Sigorta Poliçesi, 15.10.2010 başlangıç tarihli … nolu İşyerim Paket Sigorta Poliçesi, 15.10.2010 başlangıç tarihli … nolu Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, sigortalı firma yetkilileri tarafından anılan sigortalı işyerinde 26.10.2010 tarihinde su basması sonucu bodrum katta ve içindeki çok sayıda ticari emtiada hasar meydana geldiği ihbar edilerek zararın sigorta teminatı kapsamında talep edildiğini, müvekkili şirket nezdinde her bir poliçe için 4 ayrı hasar dosyası açılarak sigortalı işyerinde ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, bu incelemeler neticesinde sigortalının uğramış olduğu hasarın belirlendiğini ve bu doğrultuda sigortalı firmalara; 03.11.2010 tarihinde 100.000,00 ABD Doları, 28.12.2010 tarihinde 628.458,00 ABD Doları, 30.12.2010 tarihinde 361.665,00 ABD Doları, 30.12.2010 tarihinde 31.056,00 TL, 30.12.2010 tarihinde 5.582 TL sigorta tazminatı ödendiğini, yapılan araştırmalara ve eksper raporuna göre, sigortalı işyerinde meydana gelen yüksek miktardaki hasara sigortalı işyerinin bulunduğu binanın yan tarafına açılmış (dava dışı …’e ait) inşaat hafriyatında gölleşen yağmur suyu ile yağmur sularını toplayacak yeterli sistemin kurulmaması ve bakımının yapılmaması nedeniyle kanalizasyon sisteminin tıkanmasının sebebiyet verdiğinin tespit edildiğini, bu nedenle sigortalının ve sigortalı işyerinde bulunan ve 3. kişilere ait eşyanın uğradığı hasara karşılık müvekkili şirket tarafından ödenmiş olan tazminatların kusurlu ve sorumlu davalı …’den tahsili için işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, sigortalı ile müvekkili şirket arasında mün’akit ve bir delil anlaşması mahiyetinde olan Sigorta Poliçesi Umumi Şartları ve Türk Ticaret Kanununun 1301. maddesinin amir hükmüne göre müvekkili şirket hasar bedelini ödedikten sonra sigortalısının haklarına kanunen halef olduğunu, yağmur sularının yetersiz ve bakımsız haldeki kanalizasyon sistemiyle gerektiği gibi tahliyesi sağlanamadığından dava dışı komşu parselde inşaat çukuru açan 3. kişilerle birlikte davalı …’nin de kuruluş ve görevlerinin belirlendiği 2560 sayılı Kanunun 2. maddesine göre değişik oranlarda kusura katkısının açık olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ve tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 26/27.10.2010 tarihinde meydana gelen yağışlar sebebiyle zarar gören sigortalı ve 3. kişilere ödenen sigorta tazminatlarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ABD Doları için devlet bankalarının ABD Doları mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı, Türk Lirası için Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu hasarın davacı tarafın sigortalısının kusurlu davranışından kaynaklandığını, söz konusu binanın … tarafından 20.02.2007 tarih ve 251 sayıda kayıtlı atıksu bağlantı projesinde motopomp şartı ile onaylı olduğunu,ancak şube müdürlüğüne müracaat edilerek temel üstü ruhsatı ve iskan görüşünün olmadığının tespit edildiğini, ayrıca işyeri ruhsatının olup olmadığının tespit edilemediğini, sigortalı firmanın yer aldığı binanın ve hafriyat çalışmalarının yapıldığı beyan edilen komşu parselin cephe aldığı Safir sokağında anılan tarihte idareye ait atıksu kanalları ile ilgili herhangi bir arıza kaydının bulunmadığını ve meydana gelmediğini, ekspertiz raporunda … İtfaiye Dairesi Başkanlığı ve … Belediyesi Zabıta Müdürlüğünce tanzim edilen tutanaklarda sigortalı firmanın yer aldığı binaya komşu parseldeki hafriyat sahasına dolan aşırı yağmur sularından kaynaklı hasar meydana geldiğinin belirtildiğini, yine aynı raporun 2-a maddesinde “…şiddetli yağışa bağlı olarak geri tepen … suyunun yan taraftaki hafriyata toplanması, daha sonra hafriyata biriken suyun drenaj deliklerinden sigortalı binaya gelmesi ile su baskını yaşandığı…”, belirtilmiş olduğunu, o tarihte hafriyat yapan yer ile idarenin atıksu kanalları arasında herhangi bir bağlantının bulunmaması sebebiyle (iş emrinde bağlantısı 31.01.2011 tarihinde yapılmış olan) … suyunun geri tepmesi ve hafriyat çukurunda birikmesinin mümkün olmadığını, davacının sigortalısının ağır kusurlu olması nedeniyle zarar meydana geldiğinden, rücuen tazminat talep edilemeyeceğini ve davanın reddinin gerektiğini, idarenin geri tepme ile ilgili hizmet kusurunun bulunmadığını, … Atıksularının Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği’nin 10.13. ve 10.17. maddeleri gereği davacı sigortalısının yükümlülükleri yerine getirmemesinin istemdeki hukuki dayanağı ortadan kaldırdığını, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddini gerektiğini bildirmiştir.
Dava,iş yeri sigorta poliçesinden kaynaklanan ve halefetiye dayalı tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce 18/12/2014 tarihi itibariyle yapılan değerlendirmede ve gerekçeli kararda “Mahkememizde görülmekte olan davada; davacı, … Sigorta AŞ’dir. Davacı … Sigorta AŞ, 26.10.2010 tarihinde meydana gelen su basması nedeniyle sigortalıları olan … A.Ş. ile … A.Ş. ünvanlı şirketlerin uğradığı zararları ödediğini ileri sürerek halefiyet ilkelerine dayanarak kusurlu olduğunu iddia ettiği davalı …’den tazminat talep etmektedir.İstanbul (Anadolu) 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 sayılı davasında da davacı … Sigorta AŞ’dir. Aynı su basması(26.10.2010 tarihinde meydana gelen) olayı nedeniyle aynı sigortalılara(… A.Ş. ile … A.Ş. ünvanlı şirketlere) ödediği tutarları o davada … ve …’den talep etmektedir. Birbiriyle bu şekilde yakından ilgili davaların ayrı ayrı yürütülerek sonuçlandırılması halinde birbiriyle çelişkili sonuçlara(davaların birinde kusurlu bulunan tarafın diğer davada kusursuz bulunması, çelişkili kusur oranlarına ulaşılması, zarar tutarının farklı hesaplanması…gibi) ulaşılması ve çelişkili kararların ayrı ayrı kesinleşmesi halinde hukuka güven ilkesinin zedeleneceği, iki ayrı davanın da kabulle sonuçlanması ve tahsili halinde davacının sebepsiz zenginleşeceği açıktır. Bu nedenlerle ilgili davaların ilk açılan dava üzerinde birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle dava dosyanın İstanbul Anadolu 4.ATM 2011/773 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesine dair karar verilmiştir”
Adı geçen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Yargıtay 17.H.D 2015/13478E.2018/8071K. ilamında “HMK 166/2 “Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.” hükmünü öngörmektedir.
Ayrı yargı çevrelerinde görülen ve aralarında bağlantı bulunan davalar ile ilgili tarafların birleştirme talebi bulunmaksızın hakimin resen birleştirme kararı alması mümkün değildir. Davamız feri müdahilleri davada taraf sıfatına haiz olmadıkları ve davadaki tarafların da birleştirme talebi bulunmadığı hususuna dikkat edilmeksizin mahkemece feri müdahillerin talebi gibi davaların birleştirilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozma nedenini açıklamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılamada bozma ilamı usul ve yasaya uygun görüldüğünden bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davanın 01/10/2011 tarihinden sonra açıldığı, birleşme talebinin ilk itiraz olarak ileri sürülmesinin bu nedenle yasal zorunluluk arz etmediği anlaşılmakla ve temyiz dilekçesine karşı sunulan cevap dilekçesi içeriği incelenmekle HMK m.31 hükmü gereği davalı … vekilinden açıklama alınmış,bu noktada davalı … vekili dava dosyasının İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2011/773 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesini açıkca talep etmiştir.
Davacı vekili birleştirme talep etmemiş olsa dahi,İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2011/773 E.sayılı dosyasında tahkikatın halen devam ettiğini,alınan rapora yönelik itirazların bulunduğunu açıklamıştır.
Dava ,HMK’nın yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonra açılmış olup,HMK m.166/f.2 hükmüne göre ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış olan davaların bağlantı sebebi ile birleştirilmesinin ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebileceği açıkça düzenlenmiş,1086 sayılı HUMK döneminde kabul olunduğu üzere davaların birleştirilmesi ilk itiraz olmaktan çıkarılmıştır.Bu suretle kanun koyucunun gerekçesinde de açıkladığı üzere davaların birleştirilememesi nedeniyle aynı konuda çelişik kararların ortaya çıkması ihtimali engellenmeye çalışılmıştır.
”Davaların birleştirilmesi” başlıklı HMK.nun 166. Maddesine göre;
(1)Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır.
(2) Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir.
(3) Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
Mahkememizin 2019/17 E.sayılı( 2014/482E.) dosyası ile İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2011/773 E.sayılı dosyasının aynı uyuşmazlıktan kaynaklandığı,her iki davanın davacısının dahi aynı şirket olduğu,dava dosyamızdaki feri müdahillerin diğer davada ise davalı konumunda bulunduğu,bu suretle her iki davanın aynı sebepten kaynaklandığı, delillerin dahi aynı olduğu,mahkememizin ikinci davanın açıldığı mahkeme olduğu,usulüne uygun olarak birleştirme talebi olduğu, sonuç olarak davalar arasında fiili-şahsi bağlantı bulunduğu, delillerin birlikte takdirinin uygun olduğu,birleştirme kararının çelişik kararların çıkmasına da engel olacağı anlaşılmakla, mahkememiz dosyasının İstanbul Anadolu 4 ATM’nin 2011/773 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında mahkememiz dosyasının, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E. sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,yargılamaya İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E. sayılı dosya üzerinden devam olunmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememiz dosyasının, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E. sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamaya İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E. sayılı dosya üzerinden devam olunmasına,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin birleşen dosya ile birlikte hüküm altına alınmasına,
4-Dosyasının kaydının bu şekilde kapatılmasına,
5-Birleştirme kararının derhal İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/773 E. Sayılı dosyasına hitaben bildirilmesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulüne anlatıldı.16/05/2019

Başkan
¸E-İmza
Üye
¸E-İmza
Üye
¸E-İmza
Katip
¸E-İmza