Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/16 E. 2021/368 K. 02.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/16 Esas
KARAR NO : 2021/368

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/05/2014
KARAR TARİHİ : 02/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … içerisinde kiracı sıfatıyla faaliyette bulunduğunu, kiracı olduğu gayrimenkulün elektrik kullanımını sağlayan trafonun kira sözleşmesi ile beraber müvekkiline devredildiğini, bu trafodan aynı gayrimenkuldeki diğer kiracı olan davalı şirketin de elektrik kullandığını, … tarafından müvekkil adına düzenlenen elektrik faturalarında her ay ortalama 2160 TL’lik miktarın ”trafo kayıt bedeli” adı altında fatura edildiğini ve müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkili ile ortak trafoyu kullanan davalının kendisinden bugüne kadar ödenmesi gereken toplam 43.200,00 TL’ lik trafo kayıt bedelini ödenmesi istenmesine rağmen ödemediğini, faturayı da iade etmediğini bu nedenle sebepsiz olarak zenginleşen davalıdan bu miktar paranın faizi ile birlikte alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinin HMK 119.maddesinde aykırı olarak düzenlendiğini, davacının adresinin bildirilmediğini, ayrıca yetkisizlik itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğunu, dava konusu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, faturanın belirtilen aylara ilişkin olarak davacının ödemiş olduğunu iddia ettiği trafo kayıp bedeli olduğunu, davacı şirketin bu şekilde bir fatura keserek müvekkili şirkete göndermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının sebepsiz zenginleşme sebebiyle ileri sürmüş olduğu iddiaların tümüyle haksız olduğunu, müvekkili şirketin davacının bahsettiği sözleşmenin tarafı olmadığını, davacının sözleşmeyi hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin imzalamış olduğundan ve bu sebeple sözleşme ve mevzuat gereği trafo kayıp bedelinden sözleşme dışı müvekkili şirketi sorumlu tutmasının mümkün olmadığını, davacının dava dilekçesinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak taleplerine en yüksek mevduat faizi talep etmesinin de haksız olduğunu, talep edilen iş bu alacağın adi bir alacak talebinden ibaret olduğunu, ortada ticari bir alacak bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle derdest davanın yetkisizlik sebebiyle reddine, neticeten davacı tarafından ikame edilen haksız ve mesnetsiz davanın tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
MAHKEMEMİZCE, “HMK 1 ve devamı maddeleri gereğince görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her safhasında mahkemece kendiliğinden gözetileceğinden öncelikle açılan davada mahkememizin görevli olup olmadığına bakmak gerekmiştir. Bilindiği üzere Ticaret mahkemeleri aksine hüküm olmadıkça Asliye hukuk ve Sulh Hukuk mahkemelerinin görevine giren ticari davalara bakmakla görevlidir. (TTK 5/1) Hangi davaların ” ticari dava” niteliğinde olduğu ise TTK’nun 4 maddesinde gösterilmiştir. Ticari davalarda tarafların borcunu ticari olması davanın ticari olmasını sağlamaz.
Somut olayda, uyuşmazlığın davacının kira sözleşmesi ile beraber üstlendiği elektrik trafosu için aylık olarak gelen kayıp kaçak bedeli miktarını aynı trafodan elektrik tüketmekte olan davalıdan istemesinden kaynaklandığı dikkate alındığında, uyuşmazlık konusunun tarafların ticari işletmeleri ile ilgisinin yada tarafların tacir olmaları ile bir bağlantısının bulunmadığı, diğer yandan dava konusunun TTK’nun 4. maddesinde sayılan ticari davalardan da olmadığı anlaşılmakla bu tür bir dava ile görevli bir mahkemenin genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiği kanaatine varılarak, dava dilekçesinin görev yerinden reddine ” dair hüküm kurulmuştur.
… 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNCE: “…Davalının adresi Büyükçekmece ilçesi sınırları dahilinde olup, yetkili mahkeme … Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenle davalının süresinde yaptığı yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine… ” dair hüküm kurulmuştur.
… 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNCE: “…Somut olayda tarafların tacir olduğu, davacının mülkiyetinde bulunan trafo nedeniyle kayıp kaçak bedeli ödendiği, aynı trafodan davalının da yararlandığı bu yararlanma nedeniyle kayıp kaçak bedelinden davalının da sorumlu olması gerektiği iddia edildiğinden, sebepsiz zenginleşmenin tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olduğu, sırf sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayanılmış olmasının mahkememizi görevli hale getirmeyeceği, Yüksek Yargıtay 20. Hukuk Darisenin 2016/9375 Esas ve 2016/9470 Karar sayılı ilamı ile benzer nitelikteki bir davarda, Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği anlaşıldığından, mahkemenin görevsizliğine … ” dair hüküm kurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 07/12/2018 tarih, 2018/1757 Esas 2018/2234 Karar sayılı ilamında:
“…01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafın da “Ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
Somut olayda davacı, abone sözleşmesi adına olan ancak davalı ve dava dışı başka bir şirket ile ortak kullanılan trafo sebebiyle ödediği kayıp kaçak bedelinin, davalının hissesine düşen miktarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davacı tarafa ödenmesini talep etmiş olup, ortak kullanılan trafo ve elektriğin tarafların ticari işletmeleri ileilgili olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE…” denilerek Mahkememiz yargı yeri olarak belirlenmiş olup, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmekle, Bölge Adliye Mahkemesi ilamına uygun şekilde yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememiz dosyası, Elektrik Müh. Öğr. Üyesi Prof. Dr. K. …, Elektrik Müh. Öğr. Üyesi Prof. Dr. … ve Elektrik Müh. Öğr. Üyesi Prof. Dr. …’ dan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ”… Trafodaki kaybın trafonun içinde bulunan bakır sargılar üzerinden yük akımı geçmesi ile oluşan bakır kayıpları ile demir kayıplarının toplamı olduğu, primerden abone olan tüketicinin ödediği faturada tüketim miktarı içinde trafonun sekonderinden abone olan tüketici sayaç değeri olarak sadece kendi tüketim miktarınca … Elektrik tarafından faturalandırıldığını, bu miktara trafo kaybı dahil edilmediği ancak sekonder taraftan abone olan tüketicinin aylık tükettiği elektrik enerjisi miktarına göre hesaplanan trafonun demir ve bakır kayıplarından oluşan bedeli primerden abone olan tüketiciye ödenmesinin gerektiği, sonuç olarak davalının kullandığı enerji miktarı ile doğru orantılı olarak 14/06/2010- 13/05/2014 tarihleri arasındaki trafo kayıp bedeli olarak hesaplanan 26.820,23 TL’ yi davacıya ödemesi gerektiği …” mütalaa edilmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı ortak şekilde kullanılan trafodan ötürü, davalının hissesine düşen ve trafo kayıp bedelinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirketin kiracısı bulunduğu iş yerinde kira sözleşmesinin akabinde iş yerinin elektrik ihtiyacına yönelik olarak dava dışı … şirketi ile 14/06/2010 tarihinde abonelik sözleşmesinin akdedildiği, elektrik ihtiyacının kullanılmasına yönelik olarak mevcut trafonun ve abonelik kaydının davacı şirket üzerine oluşturulduğu, ancak davacı şirket dışında davalı şirketin ve dava dışı başka bir şirketin kendi iş yerleri için aynı trafodan elektrik kullanımı yaptıklarının sabit olduğu, abonelik kaydı davacı şirket adına olduğu için elektrik şirketinin trafodaki kayıp bedelini davacı şirkete fatura ettiği, bu nedenle trafonun ortak kullanılmasına rağmen bu bedelin yalnızca davacı şirket tarafından ödendiği, ancak davacının abonelik sözleşmesi yapmadan önce trafo kayıp bedelinin trafoyu kullanan şirketlere kullandıkları elektrik enerjisi oranında ve hisseli şekilde yansıtılmasına rağmen sonrasında ortak kullanım devam etmesine rağmen trafo kayıp bedelinin tümden davacı şirketten tahsilinin ortak kullanım yapan davalı ve dava dışı şirketin sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet verdiği, bu kapsamda davacı şirketin davalının tüketmiş olduğu elektrik enerjisi kadar trafo kayıp bedelinden sorumlu olduğu için eldeki davayı açtığı, davalı şirket her ne kadar abonelik sözleşmenin tarafı olmadığını, bu nedenle tarafı olmadığı sözleşme için kendisinden trafo kayıp bedelinin istenemeyeceğini savunmuş ise de; trafoyu ortak olarak kullandığının sabit olduğu, esasen kendi beyanlarında bu trafonun ortak şekilde kullanıldığının davalı tarafından beyan ve ikrar edildiği, o halde trafoyu ortak şekilde kullanan davalı şirketin tükettiği elektrik enerjisi oranında ve hissesine düşen trafo kayıp bedelinden sorumlu olması gerektiği konusunda duraksama yoktur.
Davacının talep ettiği dönemler arasındaki trafo kayıp bedelinin hesaplanması ve davalının hissesine düşen miktarın tespiti amacıyla dosya alanında uzman elektrik mühendislerinden oluşan akademisyen bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu 02/03/2021 tarihli raporunda; 14/06/2010 – 13/05/2014 tarihleri arasındaki davalının hissesine düşen trafo kayıp bedelinin 26/820,23 TL olarak hesaplamışlardır. Davalı taraf bilirkişi raporuna karşı yargılama sürecindeki savunmalarını tekrar etmiş, trafo kayıp bedelinden sorumlu olmadığı yönünde itirazda bulunmuştur. Ancak, davalının bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde bahsettiği üzere trafonun ortak şekilde kullanıldığı sabit olduğuna göre, abonelik sözleşmesinin davacı adına olması davalının bu bedelden sorumluluğunu kaldırmayacaktır. Zira, trafodan elektrik tüketimi yapan davalı şirketin kayıp bedelinden de sorumlu olması gerektiği aşikardır. Davacı bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde trafo kayıp bedelinin oranı konusunda itirazda bulunmuş ise de; itirazına konu ettiği orana yönelik hiçbir somut belge ve delil sunamamıştır. Kaldı ki, trafo kayıp bedelinin oranı konusunda bilirkişi raporunda detaylı açıklamalar yapılmış olup, bu yöndeki hesaplama yürürlükte bulunan EPDK mevzuatına göre hesaplanmıştır. O halde, 02/03/2021 tarihli bilirkişi raporu bilimsel yönden yapılan açıklamalar nazara alındığında tarafların ve mahkemenin denetime açık olup, hükme esas alınabilecek mahiyette olduğundan davanın bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile 26.820,23-TL’ nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (26.820,23 TL) üzerinden alınması gereken 1.832,08 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 737,75 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.094,33 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 737,75 TL peşin harç, 2.915,15 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.652,90 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.267,86 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (26.820,23 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (16.379,77 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 02/06/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)