Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/128 E. 2021/923 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: … Esas
KARAR NO: 2021/923

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/01/2017
KARAR TARİHİ:24/12/2021

….ATM’nin … E dosyasından verilen … K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine Mahkememize tevzi edilen Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … Bankası …. … Şubesi müşterilerinden …’ın, bu şubedeki hesabından banka personeli … tarafından para çekildiği iddiasıyla banka aleyhine … ATM … Esasta açtığı alacak davasında verilen … K sayılı kararla davanın kısmen kabul edilerek 189.426,05 TL’nin 15.01.2002 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle ödenmesine karar verildiğini, temyiz üzerine Yargıtay 11. HD 2015/3234 E. 2016/1190 K. sayılı ilamı ile, karardaki banka aleyhine verilen harca ilişkin hükümlerin karardan çıkarılması suretiyle düzeltilerek onandığı, dosyanın karar düzeltme incelemesi aşamasında olduğu, müşteri … tarafından müvekkili banka aleyhine ilamın icrasına yönelik icra başlatılıp …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından gönderilen muhtıra ile 995.655,64 TL’nin ödenmesinin istenildiği ve lehe hükmedilen mürafaa vekalet ücreti mahsup edilerek 15.04.2016 tarihinde 994.305,64 TL’nın müvekkilince takip dosyasına ödendiğini, takiben Banka Teftiş Kuruluna yaptırılan inceleme sonucunda, banka çalışanı … tarafından dava dışı müşterinin hesabından davalılara ait … nolu müşterek hesaba virman suretiyle 13 farklı tarihte toplam 79.195,86 TL.’nin hakları olmadığı halde davalıların müşterek hesabına alacak geçilmiş olduğunun belirlendiği, bunun karşılığının müvekkili banka tarafından mahkeme kararına göre ödenmiş olması nedeniyle davalıların müvekkili bankaya karşı sorumlu olduklarını, bu dava açılmadan tüm davalılara 06.12.2016 tarihli yazılar gönderilerek dava konusu tutarın faiziyle birlikte ödenmesinin istenilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığından bu davanın açılma gereğinin doğduğunu belirterek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek üzere şimdilik 79.195,86 TL. (ana para) müvekkili alacağının dilekçe içeriğindeki tabloda gösterilen işlem tarihlerinden ödemenin yapıldığı 15.04.2016 tarihine kadar işleyecek değişen oranlarda TCMB avans faiz oranlarından faizi ve faizin %5’i oranında BSMV’si, 15/04/2016 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar ise müvekkil banka tarafından TCMB’ye bildirilen değişen oranlarda kredi akdi faiz oranlarından faizi ve %5 BMV’siyle birlikte davalılardan tahsiline, dava sonucunda verilecek hükmün tatbik ve alacağı istirdat imkanının yitirilmemesi yönünden davalıların menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine teminatsız ihtiyati haciz konulmasına, ihtiyati haciz talebinin reddi halinde hak ve alacakların devrini engeller mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, dava sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davası niteliğinde olduğundan, müvekkillerinin müşterek hesabına virmanların yapıldığı 2001 yılından sonra 10 yıllık zamanaşımı içinde açılmadığından TBK md 82 uyarınca zamanaşımından reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan bir alacak davası olmadığını, mahkemece haksız fiile dayalı dava olduğuna kanaat getirilmesi halinde ise müvekkillerinin haksız fiili olmadığından husumet yokluğundan, bu talep kabul görmezse zamanaşımından reddi gerektiğini, davacı tarafın iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilleri ile davacı arasında dava konusu tutarın ödenmesini gerektirecek bir sözleşmesel ve/veya akdi ilişki bulunmadığını, dava dışı banka çalışanı … hakkında ….Ağır CM … E … K sayılı mahkumiyet kararında davacının uğradığı zararın sanık tarafından karşılanmasına karar verildiğini, bu nedenle davacının öncelikle çalışanından zararını haksız fiile dayanarak talep etmesi gerektiğini, sebepsiz zenginleşme davasının tali nitelikte olduğunu, aynı meblağın müvekkillerinden tahsiline karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesi sözkonusu olacağını, müvekkillerinin hesabına virman yapılan tutarlar ile davacının yaptığı ödeme arasında illiyet bağı bulunmadığını, … tarafından hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla gerçekleştirilen usulsüz virman işlemlerinin TBK md 81 uyarınca geri istenemeyeceğini, bankaların güven esasına dayalı ve denetim altında hizmet verdiklerinden çalışanlarının meydana getirdiği zarardan da sorumlu olduğunu, müvekkillerinden tahsil etmeye çalışmasının kötüniyetli olduğunu, talep edilen faiz türlerinin ve BSMV’nin ise taraflar arasında bir akdi/ticari ilişki olmadığından ve müvekkilleri usule uygun temerrüde düşürülmediğinden reddi gerektiğini belirterek, haksız verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, haksız açılan davanın zamanaşımından, usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı bankanın çalışanı tarafından müşteri hesaplarında yapılan usulsüzlükler sonucu müşterek hesabına para aktarılmış olan davalılara karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı ve müşterek müteselsil sorumluluk esasına göre açılmış alacak davasıdır.
Dava ilk olarak ….ATM’nin … E dosyasında açılmış, … K sayılı “5411 sayılı Kanun md 142 uyarınca ihtisas mahkemesi sıfatıyla … ve 2. asliye ticaret mahkemelerinin yetkili olduğu” gerekçesiyle verilen … K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve yasal sürede talep üzerine 2019 yılında mahkememize tevzi edilmiş, dosya mahkememizde … E sayısını alarak yargılamaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
… ATM … E dosyasında görevsizlik kararı verilmeden önce, 31/01/2017 tarihli gerekçeli ara kararla davalıların malvarlığı hakkında dava konusu alacak tutarıyla sınırlı olarak teminatsız ihtiyati haciz kararı verilmiş olduğu, davalılar vekilinin itirazı üzerine 02/11/2017 tarihli ön inceleme duruşması ara kararıyla ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve davacı vekilinin tedbir talebinin kısmen kabulüyle taşkın tedbire yol açmamak üzere davalıların bildirilen gayrimenkullerinden her bir davalı adına dosyaya bilgileri sunulan gayrimenkullerden birisinin üzerine (teminatsız) ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verildiği ve davalıların gayrimenkullerine tedbir şerhinin işlendiği ve kesinleşen tedbir kararının-tedbir şerhlerinin devam etmekte olduğu görülmüş olup; davacı vekilince sunulan 25/11/2021 tarihli dilekçede davalıların diğer taşınmazlarına da ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine karar verilmesi talep edilmişse de, bu talep mahkememizce dosya kapsamına ve kesinleşmiş durumdaki tedbir kararına uygun görülmeyerek 24/12/2021 tarihli celse ara kararıyla reddedilmiştir.
….ATM dosyasında görevsizlik kararı verilmeden önce davalılar vekilinin zamanaşımı def’i ön inceleme celsesi ara kararıyla reddedilmişse de, aşağıda açıklandığı üzere bilirkişi raporu tespitleri sonrası yargılamada ihtisas mahkemesi sıfatıyla görevli olan mahkememizce zamanaşımı yönünden yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir.
… A.Ş. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından düzenlenen 30/06/2016 tarihli 14 sayılı inceleme raporu ve ekleri, …. ATM … Esas … Karar dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas takip dosyası, davacının ödeme belgeleri, dava öncesi davacının 06/12/2016 tarihli yazısı ve davalılara tebliğ belgeleri, …. İş Mah. … Esas dosyası, … ATM … Esas dosyası, ….İş Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı dosyası, ….Ağır Ceza Mah. … E … K sayılı dosyası, davacı vekilince sunulan benzer dosyalara ilişkin kararlar incelenmiş, davacı Banka nezdindeki (faaliyet izni BDDK kararıyla 2001’de kaldırılarak yönetimi …’ye geçen) … Bankası defter ve kayıtları, hesap kayıtları, davalıların yine … Bankası nezdindeki dava konusu … no.lu müşterek hesabına ilişkin sözleşme, hesap hareketleri, ekstreleri bankacılık ve finans uzmanı öğretim üyesi, banka yeminli murakıbı, emekli banka müdüründen oluşturulan bilirkişi kurulu vasıtasıyla inceletilerek kök ve itirazları değerlendiren ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi kurulundan alınan kök ve ek raporda özetle; uyuşmazlık konusu alacağın, davacıya devrolan … Bankasının … Şubesi müşterilerinden dava dışı …’ın … Bankası nezdindeki hesabından habersiz virmanlar yapılarak hesabının boşaltıldığı iddiasıyla banka aleyhine açtığı dava sonucunda ….ATM … E sayılı dava dosyasında … K sayılı kararla kabul edilen ve 15.01.2002 tarihinden itibaren değişen oranlarda uygulanacak avans faizi ile birlikte davacı bankadan tahsiline karar verilen 189.426,05 TL’lık alacağın 79.195,86 TL’lik kısmını oluşturduğu; karar üzerine başlatılan ….İM’nün …-E. sayılı ilamlı takip dosyasında takip borçlusu bankanın müşterisi …’a 189.426,05-TL’sı karşılığı faiz, avukatlık ücreti ve takip giderleri ile birlikte 15.04.2016 tarihinde 994,305,64 TL ödeme yapmış olduğu, bu dava dosyasında ve ….Ağır Ceza Mah. … E … K sayılı dava dosyasında bankanın anılan şubesi çalışanı dava dışı … tarafından müşterilerin hesaplarından usulsüz virmanlar yapmak suretiyle hesapları boşalttığının tespitli ve kesinleşmiş durumda olduğu, yapılan usulsüz virmanlardan 79.195,86 TL’lik kısmın ise davalıların aynı banka nezdinde bulunan … no.lu müşterek hesabına aşağıdaki tabloda gösterilen farklı tarih ve miktarlarda 13 ayrı virmanla gönderilen meblağa ilişkin olduğu, davalıların müşterek hesabına usulsüz-sebepsiz aktarılan bu tutarların davalılar tarafından hesaptan çekilmiş olduğu, davacı banka tarafından icra dosyasına 15.04.2016 tarihinde ödeme yapılmasından sonra Banka Teftiş Kurulunca hazırlanan 30/06/2016 tarihli 14 sayılı Rapor ile ödenen tutarın rücu edilmesi gerektiğinin tespiti nedeniyle davalılara karşı iş bu davanın açılmış durumda olduğu; bu nedenle davalıların davacı banka zararına sebepsiz zenginleşmiş oldukları, kesinleşmiş mahkeme kararları gereği ve davacıyla davalılar arasında banka-müşteri ilişkisi bulunduğundan ve davalılar sebepsiz zenginleşmiş olduğundan, davalıların hesaplarına usulsüz para aktarımlarının yapıldığı tarihlerden itibaren davacının davalılardan değişen oranda avans faizi isteyebileceği, davacının dava dışı müşterisine takip dosyasında ödeme yaptığı 15/04/2016 tarihi sonrası için TCMB’ye bildirilen değişen oranda akdi faiz ve BSMV isteminin ise taraflar arasında bir kredi sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından yerinde olmadığı, tüm alacak için değişen oranda avans faizi istenebileceği, davalıların hesabı müşterek hesap niteliğinde olduğundan davacı alacağından müştereken müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği, incelenen … ATM … E dosyasında davalılardan …’ün hesabından da dava dışı banka çalışanı tarafından yapılan usulsüz virman nedeniyle … tarafından davacı bankaya karşı açılmış olan dava olduğu ancak davamızın konusu olan tutar ve tarihlerle ilgisi bulunmadığı, incelenen ….İş Mah. … E ve birleşen iki dava dosyasının ise … dışındaki başka müşteriler tarafından bankaya karşı açılan davalar olduğu ve yine iş bu dava dosyamızla ilgisi bulunmadığı tespit ve görüşleri bildirilmiştir.
Kök raporda tespit edilen ve davacı bankanın dava dışı çalışanı tarafından dava dışı müşterinin hesabından davalıların dava konusu müşterek hesabına yapılan para aktarımları ve tarihleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
¸
Davacı vekilince davanın hukuki sebebine/dayanağına dair bir beyanda bulunulmamakla birlikte, HMK md 31 ve 33 uyarınca hukuki sebebi belirleme mahkememize ait bir görevdir. Dava konusu uyuşmazlığın hukuki sebebi ise sözleşme ilişkisi veya haksız fiil olmayıp, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalıdır ve uyuşmazlık davalıların davacı banka zararına sebepsiz zenginleştiği alacağın tahsili istemine ilişkindir. Nitekim bizzat davacı vekilince dosyaya sunulmuş olan ve aynı çalışanın eylemleri nedeniyle davalılardan başka kişilere karşı açılmış olan emsal davalardan biri olan …. ATM … E davada verilen kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 11.HD’nin dosyada mevcut 2014/12 E 2014/7303 K sayılı ilamında da hukuki sebebin sebepsiz zenginleşme olduğu vurgulanmış, hükmedilen tutara sebepsiz zenginleşme tarihlerinden itibaren (2001) faiz uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Davacı banka ile devren birleştirilen … Bankası …. … Şubesi müşterilerinden … isimli şahsın, bu banka şubesi nezdinde bulunan hesabından banka personeli olan … tarafından usulsüz para çekme işlemlerinin yapıldığı, … tarafından ikame edilen …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dava dosyasında 25/11/2014 tarihinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, bu bağlamda 189.426,05 TL’ nin 15/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ödenmesine hükmedildiği, davacı bankanın temyiz kanun yoluna başvurduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/3234 E., 2016/1190 K. sayılı kararı ile hükmün (harçlar yönünden) düzeltilerek onanmasına karar verildiği, karar düzeltme kanun yoluna başvurusuna ilişkin taleplerin reddedildiği, bu suretle kararın kesinleştiği, …’ ın alacağın tahsiline yönelik olarak …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden davacı banka hakkında ilamlı icra takibi başlattığı, yukarıda değinilen kararın kesinleşmesi üzerine davacı bankanın … isimli şahsa 15/04/2016 tarihinde dava ve takip fer’i alacaklarıyla birlikte toplam 994.305,64 TL ödeme yaptığı, bu ödemenin içinde yer alan 79.195,86 TL asıl alacak tutarındaki kısmın ise davalıların aynı banka nezdinde bulunan … no.lu müşterek hesabına yukarıda gösterilen tarihlerde dava dışı banka çalışanının usulsüz-hukuka aykırı gerçekleştirdiği virman hareketleriyle aktarıldığı hususları sabittir ve iş bu dava tarihinden önce kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla da (banka müşterilerinin bankaya karşı açtığı hukuk mahkemesi dava dosyalarında, ayrıca banka çalışanının yargılandığı ve mahkumiyet-banka zararını tazmin hükmü kurulan ceza dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarıyla ve verilen kararlarla da) tespitli durumdadır.
Davalılar vekili 21/03/2017 tarihli cevap dilekçesinde; davanın bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak davası olmadığını, davanın banka çalışanın suç teşkil eden usulsüz eylem ve işlemleri sebebiyle açılan sebepsiz zenginleşme davası olduğunu, bu bağlamda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zamanaşımı sürelerinin somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığını, sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan davada zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, usulsüz para aktarım ve hesaptan para çekilmesi işlemlerinin tamamının 2001 yılında gerçekleştiğini, davanın açıldığı 2017 yılı itibariyle on yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu savunmaktadır.
Davacı banka vekili 07/04/2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; davaya konu usulsüz işlemlerin 2001 yılında gerçekleşmesinin zamanaşımı bakımından bir öneminin olmadığını, … isimli şahsa banka tarafından ödemenin 15/04/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren başlaması gerektiğini, usulsüz işlemlerinin tarihinin esas alınmasının hatalı olacağını, ayrıca somut olayda sebepsiz zenginleşme hukuksal nedeninin bulunmadığını, bu kapsamda banka alacağı yönünden zamanaşımının Fon alacağı olması nedeni ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca 20 yıl olduğunu ve zamanaşımı süresinin dolmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar vekilinin yasal sürede sunduğu cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü zamanaşımı def’i yönünden, 5411 sayılı Bankacılık Kanununda … alacakları ve faaliyet izni kaldırılarak yönetimi ve alacakları …’ye devredilmiş bankaların Fon alacağı haline gelmiş alacakları hakkında madde 141’de 20 yıllık zamanaşımı düzenlemesi yer almaktaysa da, davada davalılardan talep edilen alacak, bankanın müşterilerinden aralarındaki sözleşme ilişkisine dayalı olarak talep ettiği … (Fon) alacağı niteliğinde bir alacak olmadığından, bu özel zamanaşımı hükmünün uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle davanın hukuki sebebi belirlendikten sonra genel zamanaşımı hükümlerine göre değerlendirme yapılması zorunludur.
Davada, davalıların haksız fiilleri neticesinde bankaya zarar verdikleri ileri sürülmemekte olup, haksız fiile dayalı olarak ancak dava dışı banka çalışanından talepte bulunulabilir, nitekim davacı vekilince banka çalışanı aleyhine dava açılmış olduğu ancak tahsilat yapılamadığı açıklanmış durumdadır.
Bu itibarla, taraflar arasındaki borç ilişkisinin kaynağının sebepsiz zenginleşemeden kaynaklandığı, alacağın Fon alacağı statüsünde olmadığı, davanın hukuksal nedeninin sözleşme ilişkisi veya haksız fiil olmayıp sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu, açıklanan nedenler karşısında somut olayda 5411 sayılı Bankacılık Kanunundaki 20 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanma imkanının bulunmadığı, davada zamanaşımı hakkında uygulanması gereken kanun hükümlerinin ise, davalıların müşterek hesabına usulsüz hesaba aktarım işlemlerin tümünün 2001 yılında yapılması sebebiyle 818 sayılı Borçlar Kanununun 66. madde hükümleri (sebepsiz zenginleşme) olduğu anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesi hükmü uyarınca zarar gören GERİ İSTEMEYE HAKKI OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN 1 YIL ve HER HALDE BU HAKKIN DOĞDUĞU TARİHTEN İTİBAREN 10 YIL içinde davasını ikame etmek zorundadır. Aksi halde, anılan yasa hükmünde sebepsiz zenginleşmeye dayalı istem hakkının düşeceği düzenlenmiştir.
Davacı bankanın verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşme davasını açabileceği, dava dışı banka çalışanı … hakkında …. Ağır Ceza Mahkemesinin (ilk verilen … E., … K. sayılı karar bozulduğundan) … E … K sayılı ceza dava dosyası ile hakkında kamu davasının açıldığı, mezkur ceza dava dosyasında davacı bankanın ve dava dışı müşteri …’ın katılan sıfatıyla taraf olarak yer aldığı, ağır ceza mahkemesince en son 08/03/2012 tarihinde sanık …’in nitelikli (bankacılık zimmeti) zimmet suçundan mahkumiyetine karar verildiği, işbu kararın temyiz incelemesinden geçerek 26/05/2014 tarihinde kesinleştiği, dosyada alınan bilirkişi raporlarında usulsüz aktarımların tarih ve tutarlarının, hangi hesaplara, kimlerin hesaplarına para aktarıldığının tespitli olduğu, nitekim tespit edilen banka zararının tespiti-tazminine dair de kararda hüküm kurulmuş olduğu, ayrıca hesabı boşaltılan müşterinin hesabı da davalıların hesabı da … Bankasının aynı şubesinde yer alan hesaplar olmakla davacı bankanın zararına sebepsiz zenginleşenleri BK md 66’da yer alan zamanaşımı süresi içinde tespit-öğrenme imkanı bulunmadığından söz edilemeyeceği, dolayısıyla davacı bankanın en geç bu kararın kesinleştiği tarih itibariyle çalışanının usulsüz işlemlerinden ve bu usulsüz işlemlerle paraların aktarıldığı kişilerle meblağlardan (sebepsiz zenginleşenin kimliği ve sebepsiz zenginleştiği tutar hususlarından) haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ceza mahkemesince verilen kararın 26/05/2014 tarihinde kesinleştiği ve davanın ise BK md 66’da yer alan 1 yıllık kısa zamanaşımı süresi geçtikten sonra 30/01/2017 tarihinde açılmış olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan; …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı dava dosyasında, eldeki dava dosyasında davacı konumunda bulunan … A.Ş.’ nin davalı olarak yer aldığı, dava dışı banka görevlisi … tarafından … isimli şahsın hesaplarında yaptığı usulsüz işlemlere yönelik olarak yargılama yapıldığı, Mahkemece 17/02/2011 tarihinde alınan raporlar ile banka kayıtları üzerinde inceleme gerçekleştirildiği, bilirkişi raporunda davacı … hesaplarından usulsüz para aktarım işlemlerine yönelik tek tek ve kapsamlı şekilde açıklama yapıldığı, zira mahkeme gerekçesinde de yer aldığı üzere işbu dava dosyasında davalıların hesabına 79.195,86 TL havale işlemi yapıldığının tespit edildiği, dolayısıyla davacı bankanın ne kadar tutarda davalılardan geri istemde bulunabileceğinin bu yargılama sürecinde de açıkça ortaya konulduğu, kararın 25/11/2014 tarihinde verildiği, yine en geç bu tarih itibariyle davacı bankanın kendisinin taraf (davalı) olduğu bu dava nedeniyle zararın miktarını ve kendi aleyhine sebepsiz zenginleşen sorumluları bildiği halde 2014 yılından sonra 1 yıllık zaman aşımı süresinde dava açmayarak 2017 yılında bu davayı açması nedeniyle davanın yine zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı banka vekili cevap cevap dilekçesi ile ödemenin 15/04/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden itibaren başlaması gerektiğini iddia etmiş ise de; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan davalarda zamanaşımı başlangıcının ödeme tarihi olmadığı, ödemenin hangi tarihte yapıldığının da bir önemi olmadığı, yukarıda değinilen kanunun (818 s. BK 66.vd) açık lafzı dikkate alındığında davacının geri istemeye hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren zamanaşımının başlayacağı aşikardır. Ayrıca davalıların sebepsiz zenginleştiği tarih olan 2001 yılından itibaren BK md 66-10 yıllık uzun (azami) zamanaşımı süresinin de dava tarihi itibariyle çoktan sona ermiş olduğu açıktır. Davacı bankanın BK md 137’de yer alan 60 günlük ek zamanaşımı süresinden yararlanmasını gerektiren bir husus da bulunmamakta, yararlanabileceği ileri sürülse bile dava tarihi itibariyle bu süre de geçmiş durumdadır. Davacı bankanın kendisinin de taraf olduğu yargılamalar neticesinde usulsüz işlemler yapan kimseyi, zarar miktarını ve zarar sorumlularını en geç 2014 yılında bildiği sabit olduğu halde, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davasını ikame etmek yerine yargılama sürecinin kesinleşmesini beklemesi ve ödemeyi daha sonra icra marifetiyle yapması, sonrasında da Banka Teftiş Kurulu Raporunun düzenlenmesini beklemesi, davalılar bakımından zamanaşımı süresinin değişmesine ya da uzamasına neden olmayacaktır. Zamanaşımı süresinde dava açmayan davacı bankanın, ödemenin geç yapıldığını ileri sürerek zamanaşımı süresinin dolmadığını iddia etmesi kendi kusuruna dayanarak hak talep etmek olup, bu durumun TMK’nın 2. maddesi hükmü uyarınca hukuken korunması mümkün değildir.
Davacı bankanın kendisinin de taraf olduğu yargılamalar sebebiyle en geç 2014 yılında sebepsiz zenginleşme kapsamında davalılardan istemde bulunma hakkının olduğunu bildiği, ancak 1 yıllık süre içinde davasını açmadığı, eldeki davanın 2017 yılında ikame edildiği, bu süreçte davacının mahkeme kararlarının temyizde kesinleşmesini beklediği, diğer taraftan sebepsiz zenginleşmenin 2001 yılında gerçekleştiği, geri istem konusunda hakkın doğumunun sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği 2001 yılından on yıllık süre içinde 2011 yılına kadar davanın açılmadığı, davacının iddialarının aksinde ödeme yapılmasının zaman aşımının başlangıcına etkisinin bulunmadığı, yerleşik içtihatlar doğrultusunda sebepsiz senginleşmede zaman aşımının başlangıcının ödeme tarihi değil, geri istemde bulunma hakkını öğrenme tarihi olması karşısında davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmediği, açıklanan nedenlerle davanın 818 sayılı Borçlar Kanunun 66. maddesinde düzenlenen 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri içerisinde açılmadığı anlaşıldığından, davanın zamanaşımı sona erdikten sonra açılmış olması nedeniyle tüm davalılar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın zamanaşımından sonra açılmış olması nedeniyle tüm davalılar yönünden reddine,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar vekille temsil olunduğundan yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 11.095,46-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara tek olarak verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.24/12/2021

Katip …

Hakim …