Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/116 E. 2020/334 K. 16.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/116 Esas
KARAR NO : 2020/334

DAVA :Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ :12/06/2018
KARAR TARİHİ :16/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Müflis … Bankası A.Ş’den sigorta pirim borcu/gecikme zammına istinaden alacağının olduğunu, … bankası A.Ş.nin 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 106. Mad. Uyarınca iflasına … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. Sayılı dosyasıyla 16.11.2017 tarihi itibariyle karar verildiğini, iflas tasfiyesine … 1.İflas Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden başlandığını ve 3. sıraya kayıtlarının yapılmasının talep ettiklerini ancak taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek müvekkilinin … kayıt numarasıyla 8.809,50 TL’nin, … kayıt numarası ile 2.639,32 TL ‘nin, … Kayıt numarası ile 15.000,00 TL’ nin, … kayıt numarası ile 1.980,00 TL’nin, 150.000,00 TL’nin ve 8.707,23 TL ‘nin müflis mamasında sıra cetveline tahsil veya tasfiyenin kapanması tarihine kadar tahakkuk edecek gecikme zammı ayrıca ilave edilmek üzere devlet alacağı derecesinde 3. sırada kayıt ve kabulüne, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı görevsizlik nedeni ile gönderme kararı ve bu karara karşı istinaf edilen İstanbul BAM 17. H.D’nin 2018/3154 Esas, 2019/230 Karar sayılı oy çokluğu ile verilen esastan red kararı incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, İİK’nun 235. maddesi gereğince alacağın iflas masasına kayıt kabulü talebine ilişkin olup …’nin atadığı iflas idare memurlarının dava konu alacağın cetvele kaydını red ettikleri tartışmasızdır.
Bu noktada ve öncelikle dava şartları açısından inceleme yapılmalı, gerekirse esasa yönelik değerlendirme yapılmalıdır.
Davacının iflas masasına başvuru dilekçesi ve ekleri, başvuruya ilişkin iflas idare memurlarının kararı, sıra cetveli, tebligat ve ilana ilişkin belgeler Yargıtay uygulamasında da kabul edildiği üzere ilgili kurumların web siteleri,mahkememizin 2018/559E.,2018/654E., 2018/544E.,2018/604E.dosya içerikleri de gözetilerek değerlendirilmiştir.
… Bankası A.Ş.’nin …’nın ve … Fon Kurulu’nun 29/05/2015 tarihli kararları doğrultusunda …’ye devredildiği, 22/07/2016 tarihli … kararı ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesi uyarınca faaliyet izninin kaldırıldığı ve bu kararın 23/07/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlandığı, Fon Kurulu’nun 22/12/2016 tarihli kararı ile 5411 sayılı Yasanın 106/3 maddesi uyarınca bankanın doğrudan iflasının mahkemeden talep edilmesine karar verildiği,.. 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sırasında açılan davada 16/11/2017 tarihli 2017/41 E. 2017/942 K. sayılı karar ile 5411 sayılı Yasanın 106. maddesi uyarınca … Bankası A.Ş.’nin iflasına karar verildiği, dosyadan düzenlenen sıra cetvelinin 01.06.2018 ve 04.06.2018 tarihli gazete ilanlarıyla ilan edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
5411 sayılı Yasanın 106/5 maddesinde ”Fon bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İİK ‘nun 166., 218., 219., 234., 236., 249., 251., 254. maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplantısı, iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder.” hükmü yer almaktadır.
Diğer yandan “Faaliyet İzni Kaldırılan Bankalardaki Sigortalı Mevduat ve Sigortalı Katılım Fonunun Ödenmesi ile Bu Bankaların İflas ve Tasfiyesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik”in ,”İflas Yoluyla Tasfiye” başlığını taşıyan 4. bölümünde Bankacılık Yasası uyarınca iflasına karar verilen bankaların iflas ve tasfiyesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
Somut olayda, 5411 sayılı Yasanın 110. maddesinin yollaması ile 106/5 maddesi gereğince 1. alacaklılar toplantısı yerine kaim olmak üzere ilgili Yönetmeliğin 20. maddesi gereğince iflas tasfiyesinin yürütülmesi bakımından …’nin 17/11/2017 tarihli 2017/289 sayılı kararı ile müflis bankanın iflas idare memuru adaylarının isimlerinin belirlendiği, … 15. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2017 tarihli … D.İş …K. sayılı kararı ve … 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 27/03/2018 tarihli … D.İş …K. sayılı kararı ile, Fon tarafından önerilen üç kişinin iflas idare memuru olarak atanmasına karar verildiği kayden sabittir.
Görüldüğü üzere iflas idare memurlarının tamamı Fonun (…) gösterdiği adaylardan oluşmuştur. Müflis … Bankası A.Ş.’nin iflas tasfiyesi 5411 sayılı Yasanın 106. maddesi ve ilgili Yönetmelik çerçevesinde … tarafından yürütülmekte olup …’nin Bankacılık Kanunu 106/5. maddede tanınan yetkiye istinaden atadığı iflas idare memurları tarafından düzenlenen sıra cetvelinin ve aldığı tüm kararların (kayıt kabul başvurusu red kararları dahil), …’nin Bankacılık Kanunu uyarınca kanundan aldığı kamusal yetki ve görev kapsamında kamu gücüne dayanarak tesis ettiği idari nitelikte bir işlem olduğu kabul edilmelidir. Nitekim benzer bir olayda Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 29/02/2016 tarihli 2015/4757 E. 2016/1217 sayılı ilamında ”…tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İİK hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı … Bankası A.Ş.’ nin iflas idaresinin … adına tasfiyeyi yürüttüğü, gerçek hasmın … olduğu, bu cetvelde davacının alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin adli yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceği gözönünde bulundurulup HMK’nun 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği …” yönünde karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’ nin 26/05/2015 tarihli 2014/7272 E. 2015/3936 K. sayılı, 10/02/2016 tarihli 2015/7876 E. 2016/650 K. sayılı, 29/02/2016 tarihli 2015/4750 E. 2016/1217 K. sayılı, 17/10/2017 tarihli 2015/7940 E. 2017/2722 K. sayılı emsal ilamları da bu yöndedir.
Kaldı ki genel kural olarak,idare hukukunu ilgilendiren hükümlere göre tesis edilen idari işlem ve eylemler nedeniyle doğan her türlü uyuşmazlığın idari yargının görev alanında kalması esastır.Bu noktada Uyuşmazlık Mahkemesinin de takdir ve değerlendirmeleri önem arz eder.
Nitekim “1 Kasım 2005 tarih ve 25983 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 168/A maddesi ile yürürlükten kaldırılan ancak, bu Kanunun Geçici 11. maddesine göre uygulanmasına devam edilen 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/1. maddesinde; bankalardaki tasarruf mevduatının kamu tüzel kişiliğini haiz “…” tarafından sigorta edileceği hükme bağlanmıştır.
Bankalara duyulan güveni arttırmak suretiyle tasarrufları korumak, mali piyasalarda güven ve istikrarı sağlamak amacıyla bankalardaki mevduatı güvence altına alan …, kanunla kendisine verilen görevleri tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak yaptığından idari faaliyet alanıyla ilgili uyuşmazlıkların idari yargıda görülüp çözümlenmesi gerekmektedir.
…5411 sayılı Bankacılık Kanununun 12. Kısmında 111-142 maddeleri arasında düzenlenen … İlişkin Hükümlerin 111. Maddesinde: “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi, Fon bankalarının yönetilmesi, mali bünyelerinin güçlendirilmesi, yeniden yapılandırılması, devri, birleştirilmesi, satışı, tasfiyesi, Fon alacaklarının takip ve tahsili işlemlerinin yürütülmesi ve sonuçlandırılması, Fon varlık ve kaynaklarının idare edilmesi ve Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip … kurulmuştur” hükmü yer almıştır.
İdare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar sebebiyle açılan davaların görüm ve çözümü idari yargının görev alanında bulunmaktadır.
Yukarıda alıntılanan 5411 sayılı Kanunun 111. maddesinden de anlaşılacağı üzere, …, olayda kanunla kendisine verilen görev uyarınca tek taraflı ve kamu gücünü kullanarak hareket ettiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu uyuşmazlığın idari yargıda görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup”şeklindeki Uyuşmazlık Mahkemesinin 2018/106E., 2018/107K. ve 29/01/2018 tarihli ilamındaki gerekçe ile Mahkememizin ve Yargıtay’ın benimsediği gerekçe dahi uyum içindedir. Bir başka deyişle …’nin atadığı iflas idare memurlarının, davacı alacağının sıra cetveline kaydedilmesi talebinin reddine dair verdiği karar,kamu gücünü kullanan …’nin ortaya koyduğu irade beyanı ile ortaya çıktığından bu karara yönelik uyuşmazlıklar dahi,Uyuşmazlık Mahkemesi’nin uygulamasına göre bile idari yargının görev alanı dahilinde kalmaktadır.
Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK.m.114/f.1 uyarınca”yargı yolunun caiz olması” dava şartı niteliğinde olup HMK m.115/f.1 hükmü uyarınca her zaman ve her aşamada mahkemece araştırılması gereken usuli bir mesele olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi bu husus re’sen mahkememizce ele alınmıştır.Bu noktada davanın esasıyla ilgili tahkikat işleminin yapılmış olması dahi dava şartı açısından inceleme yapılmasına engel değildir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının HMKm.114/f.1 gereği yargı yolu caiz olmadığından usulden reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere)
1-Davanın HMK 114/1-b maddesi atfıyla HMK 115/2 maddesi uyarınca idari yargı görevli olduğundan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen davacıya veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
16/09/2020

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)