Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/109 E. 2022/686 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/109 Esas
KARAR NO : 2022/686

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/09/2016
KARAR TARİHİ : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Almanyada faaliyet gösteren bir sigorta şirketi olduğunu, sigortalı Alman vataşdayı …’in müvekkili şirkete 29/03/2011 tarihinde sağlık sigortası yaptırdığını, sigortalının 20/07/2012 tarihinde … plakalı araç ile seyahat etmekteyken … plakalı … sevk ve idaresinde aracın lastiğinin patlaması sonucu karşı şeride girerek, sigortalısının yolcu olduğu araca arkadan çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kazada yaralanan sigortalıya ödeme yapıldığını, sigortalının yaralanmasına sebep olan kazadan ötürü davalıların tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu belirterek 12423,82 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin yetkisiz olduğunu, davayı açan yabancı tüzel kişinin teminat göstermesi gerektiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu araç üzerinde satış sebebiyle zilyetliğinin son bulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını, yasal düzenleme gereği geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanması gerektiğini, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin yetkisiz ve görevsiz olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının dayanağının hiçbir yasal delili olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası nedeniyle davacının, yurtdışında yaşayan yabancı sigortalıya ödemiş olduğu tedavi masraflarının halefiyet hükümleri gereğince; davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin Almanyada faaliyet gösteren bir sigorta şirketi olduğunu, sigortalı dava dışı Alman vatandaşı …’in müvekkili şirkete 29/03/2011 tarihinde sağlık sigortası yaptırdığını, sigortalının 20/07/2012 tarihinde … plakalı araç ile seyahat etmekteyken…sevk ve idaresinde aracın lastiğinin patlaması sonucu karşı şeride girerek, sigortalısının yolcu olduğu araca arkadan çarpması neticesinde trafik kazası meydana geldiğini, kazada yaralanan sigortalıya ödeme yapıldığını, sigortalının yaralanmasına sebep olan kazadan ötürü davalıların tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu belirterek 12.423,82 Euro’nun davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan … Limited Şirketi davacı sigortacının halef olduğu dava dışı sigortalı …’in taşıma sözleşmesi ile taşındığı …plakalı minibüsün işleteni, diğer davalılar kazaya karışan … plakalı diğer aracın sürücüsü …, işleteni … ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı … sigortadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1-c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115.maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava, rücuan tazminat istemiyle açılmış olup, rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih E. 37, K. 9, R.G. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı … şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açacak idi ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.
Bu haliyle davacı yabancı sigorta şirketi yönünden görevli mahkeme dava dışı sigortalı Alman vatandaşı …’in hukuki durumuna göre belirlenecektir.
Dava dışı sigortalı … ilinde turistik amacıyla yaptığı gezi kapsamında … Limited Şirketinin işleteni olduğu …plakalı minibüste yolcu olarak seyahat ederken davaya konu kaza meydana gelmiştir. Dolayısıyla davalı …Şti. Yönünden taraflar arasında taşıma sözleşmesi var olduğu açıktır.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Taşıma sözleşmesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıktaki gibi birden fazla davalının bulunduğu trafik kazalarında davalılardan biri yönünden tüketici işleminden kaynaklı taşıma sözleşmeleri nedeniyle davalı bulunanlar ile sigorta şirketlerinin bir arada davalı konumlarında görevli mahkemenin tespit ve tayinine yönelik içtihatlarında tetkiki gerekmiştir.
Bu kapsamda davalı … şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir. Taraflar da, yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. (..)
Bu durumda davanın, davacı yolcunun, davalı sürücü idaresinde bulunan davalı işletenlere ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacı ….’un ise tüketici vasfına sahip olması nedeniyle davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizce görevsizlik kararı verilmiştir. (Yargıtay17.HD 2017/573E. 2019/9190K.sayılı, Ankara BAM 26. HD 2021/284E. 2021/367K.sayılı ilamı)
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2020/1139 Esas, 2020/1098 Karar sayılı ilamında “…Davanın dayanağı olan kazanın meydana geldiği … plakalı minibüsün işleteni ve sürücüsü davalı … olup; müteveffanın taşıma sözleşmesi kapsamında yolcu olarak taşındığı anlaşılmaktadır. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Anılan Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında re’sen gözetilmelidir. Somut olayda, davacıların desteği ile davalı … arasındaki ilişki taşıma sözleşmesine dayanmakta olup, uyuşmazlık, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında olduğundan ve 6502 Sayılı Yasanın 73/1. maddesi gereğince tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğinden, 6100 Sayılı HMK’nın 114/c maddesi gereğince davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından, tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır…”
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2018/1848 Esas, 2020/610 Karar sayılı ilamında “…Eldeki dava, 01/10/2014 tarihinde açılmıştır. Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalılardan sigorta şirketleri ile davacılar arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de iş bu dava, davacıların murislerini taşıyan olan birleşen davalı Has … Şti.’ye karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir.
Somut olayda uyuşmazlık, taşıma sırasında davacıların yakınların vefatından kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlıktaki temel ilişkinin taşıma ilişkisi olması nedeniyle tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davaya konu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesi görevli olduğundan mahkemece tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılması gerekirken, Ticaret Mahkemesi sıfatı ile davanın görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olmuştur…”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesinin 2021/1753 Esas, 2022/46 Karar sayılı ilamında “…Dava, bireysel sağlık sigortası poliçesi uyarınca hak sahiplerine ödenen tedavi giderinin 6111 sayılı Kanun uyarınca 146,94 TL lik kısmın Sosyal Güvenlik Kurumundan, SUT’u aşan kısım yönünden ZMMS poliçesi kapsamından … Sigorta Anonim şirketinden, taşıma sözleşmesi kapsamında … Ltd. Şirketininden müştereken ve mütesilsilen tahsili istemine ilişkindir.
Somut olayda, iş mahkemesinin görevine giren bir hukuki uyuşmazlık olmadığı, davalı … şirketi yönünden Asliye Ticaret Mahkemesi, SGK yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi, … Şirketi yönünden tüketici mahkemesi görevli olduğu gözetilerek bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir…” şeklindeki tespit ve değerlendirmelerde somut dava yönünden özellik arz etmiştir.
Nihayetinde tüm dosya kapsamın ve içtihatların tetkikinde; somut davada davacı Almanyada faaliyet gösteren sigorta şirketinin yurtdışında yaşayan yabancı sigortalıya ödemiş olduğu tedavi masraflarının halefiyet hükümleri gereğince; davalılarda rücuen tahsili istemine ilişkin davada TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesi kapsamında dava dışı sigortalı Alman vatandaşı …’in halefi sıfatıyla huzurdaki davayı ikame ettiği, hukuki durumun dava dışı yönünden değerlendirilmesi gerektiği sabit iken;
Dava dışı sigortalının mesleki amaçla hareket etmeksizin turistik gezi kapsamında davalı ….Şti. tarafından işletilen minibüste yolcu konumunda iken ve bu davalı yönünden taşıma sözleşmesi kapsamında rücu hakkını ileri sürdüğü açıktır.
Bu haliyle … plakalı aracın işleteni davalı ….Şti yönünden somut davada tüketici mahkemesi, … plakalı kazaya karışan diğer aracın sürücüsü ve işleteni davalılar … ve …Ltd.Şti. Yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi,zorunlu sigortacısı yönünden ise Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Bu durumda uyuşmazlıktaki temel ilişkinin taşıma ilişkisi olması nedeniyle tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup, bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine yönelik emsal içtihatlarda nazara alınarak, davacının anılan davalılar hakkında açıkmış olduğu davanın da ticaret ve asliye hukuk mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, (Yargıtay HGK’nın 14.02.2019 tarih, 2017/409 Esas, 2019/159 Karar sayılı ilamı) gerektiğinden bahisle davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK.’nın 114/1-c , 115/2. Maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan mahkememizin görevsizliği ile davanın USULDEN REDDİNE, Görevli Mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğuna,
2-HMK.nın 20. Maddesi uyarınca taraflardan birinin , bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten , süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4- Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinde karar verildi.01/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır