Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/104 E. 2019/410 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/104 Esas
KARAR NO : 2019/410

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2014
KARAR TARİHİ : 03/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …bank’ın … şubesine hatırlayamadığı bir tarihte mevduat yatırdığını, daha sonra bankaya BDDK tarafından el konulduğunu, sonuç olarak bankanın davalı … Bank’a devredildiğini, müvekkilinin yatırmış olduğu paranın vedia akti, sebepsiz zenginleşme, kanuna karşı hile hükümleri gereğince iadesinin gerektiğini, davacının bankalara olan güveninin kötüye kullanıldığını ve banka tarafından yanlış yönlendirildiğini ileri sürerek 6.209,97.-TL mevduatın bankaya yatrıldığı tarihten itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu yatırılan paradan sorumlu olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyceeğini, hakkın zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın …’a ihbarının gerektiğini, müvekkilini harçtan muaf olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, bu kapsamda davanın …’ye yöneltilmesi gerektiğinden HMK’nun 124/2 md gereğince res’en taraf değişikliğine hükmedilmesini istemiştir.
Davanın ihbar olunduğu … ve … vekilleri tarafından ayrı ayrı dilekçeler verilerek cevap sunulmuş, fer’i müdahale talep edilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, …bank/… şubesine … hesabına yatırılan mevduatın tahsili talebine ilişkindir.
Husumet Sorunu;…bank AŞ’nin yönetim ve denetiminin önce …’ye devredildiği daha sonra … AŞ ile devren birleştirildiği, … ile … Bank arasında imzalanan hisse devir sözleşmesi ile (09/08/2001) …’ın külli halifiyet ilkeleri gereğince … Bank ile devren birleştiği, “… Bank” ünvanının daha sonra değiştirilerek … Bank AŞ olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla … Bank AŞ’nin, davacının mevduatını yatırdığı … AŞ’nin halefi olduğu; davada pasif husumetin doğru yöneltildiği anlaşılmaktadır.
Zamanaşımı Sorunu;Daha önce benzer davalar, offshore şirketlerinin aczi sabit olmadığından ‘zamansız açılmış davalar’ olduğu kabul edilerek reddedilmiştir. Dava açma imkanının bulunmadığı, açıldığında -zamansız kabul edildiği- dönemde zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilemez. Davacının yatırdığı mevduatın başka yollardan … şirketinden tahsil imkanının kalmadığını öğrendiği tarihten itibaren zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı, buna göre henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı kabul edilmiştir.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda da gösterilmiş olduğu gibi, davacı adına …bank AŞ/… şubesi aracılığıyla, … Ltd nezdinde davacının yatırmış olduğu 4.570,00.-TL’nin 26.07.1999 tarihinde … hesabına aktarıldığı, 26.12.1999 tarihi itibariyle işleyen faizlerle birlikte alacağın 5.461,79.-TL’ye ulaştığı, açılan hesaptaki paranın … bankasının Kıbrıs’taki hesabına herhangi bir aktarımda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
…bank AŞ’nin bir kısım ortak ve yöneticileri hakkında ceza davası açıldığı, açılan davada … A.Ş.’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer … hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle … hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları anlaşılmıştır. Emsal nitelikli Yargıtay 11. H.D.nin 2011/5613-2012/12195 sayılı, 10.7.2012 günlü kararında “…. 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile davalı bankanın külli halefi … A.Ş.’nin ve diğer davalı Holding’in yöneticisi olan davalı … hakkında, ‘… hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık’ suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde, davalı … ve … A.Ş.’nin diğer bir kısım yöneticilerinin, … A.Ş. aracılığıyla offshore hesabı açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların … Holding bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, … bankasının paravan bir şirket olarak davalı … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, … A.Ş.’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer … hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle … hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları…” kabul edilmiştir.
Yargılama aşamasında davalı banka nezdinde bulunan … kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi marifetiyle bilirkişi raporları alınmış, ilk iki raporun hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle alınan üçüncü bilirkişi raporunda yapılan tespit ve hesaplamalar esas alınarak Mahkememizin 22/06/2015 tarihli 2015/399 sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizin 22/06/2015 tarihli kararı ile davacı ve benzeri durumdaki hesap sahiplerinin yatırdıkları paraların yurtdışına çıkarılmadığı, … şirketinin … merkez şubesindeki hesabına aktarıldığı, bir takım grup şirketlerine kredi sağlanmasında kullanıldığı, Yurtbank hesabında kaldığı, böylece fona devredilme, birleşme ve ünvan değişikliği gibi süreç sonunda söz konusu mevduatın iadesinden … Bank’ın halefiyet ilkeleri gereğince sorumlu olduğu, davacının yatırmış olduğu 4.570,00.-TL’nin 26.07.1999 tarihinde off shore hesabına aktarıldığı, 26.12.1999 tarihi itibariyle işleyen faizlerle birlikte alacağın 5.461,79.-TL’ye ulaştığı anlaşıldığından bu tutarın 26.12.1999 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair mahkememizce verilen 22/06/2015 tarih, 2014/1004-2015/399 sayılı davanın kısmen kabulü kararının taraflarca temyiz edilmesi üzerine, mahkememiz dosyası Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce incelenerek, 2015/12605 E-2017/469 K sayılı kararı ile davalı ve fer’i müdahil yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin bozma kararı gerekçesi “…Davacı tarafın esasen haksız fiil hükümlerine dayanması karşısında, yatırdığı ana paraya yatırdığı tarihten itibaren istem gibi avans faizine hükmetmek gerekirken mahkemece sanki taraflar arasında akdi ilişki varmışcasına ana paraya faiz eklenmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş; ayrıca 5411 sayılı Bankalar Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca davalı bankanın harçtan muaf olduğu nazara alınmadan yazılı şekilde başvurma harcından sorumlu tutulmasına imkan verecek şekilde harcın yargılama giderlerinin içerisine dahil edilerek davalı bankadan tahsiline karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın davalı … Bank A.Ş. ile fer’i müdahil … yararına bu nedenle de bozulmasına karar verilmiştir…” şeklindedir.
Mahkememizin iş bu dosyasında bozma sonrası yeni esas numarası alarak yargılamaya devam olunmuş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, davacının talebinin haksız fiil sorumluluğuna dayalı olduğu, davacıyla davalı arasında akdi ilişki bulunmadığı, davacının davalı bankaya yatırdığı mevduatın … hesabına aktarıldığı tarihin bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere 26/07/1999 olduğu, bu tarih itibariyle yatırdığı anaparanın (Yargıtay bozma ilamında eleştiri konusu yapılmamakla) 4.570,00 TL. olduğu, ancak davacı vekilinin bozma ilamına ilişkin 03.04.2019 tarihinde dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde bu ana paradan 224,28 TL’nin müvekkili tarafından çekilmiş olduğunun bilirkişi raporlarıyla tespit edilmiş olması nedeniyle, çekilen tutarın ana paradan mahsubu sonucu bakiye anapara alacağının 4.345,72 TL olduğunu beyan ederek bu tutar üzerinden hüküm kurulmasını talep etmiş, bu beyan dilekçesi davalı ve fer’i müdahil vekillerine tebliğ edilmiş, davalı … Bank vekilince verilen beyan dilekçesi ile “davanın reddine karar verilmeyecekse, çekilen paranın (davacı vekilinin beyanındaki gibi) ana paradan düşülmesi gerektiği” şeklinde beyanda bulunulmuş olması, bu hususun davalı aleyhine ve Yargıtay bozma kararı üzerine oluşan usuli kazanılmış haktan daha azına hükmedilmesi sonucunu doğuracak bir talep değil, aksine davalı lehine hak yaratır olması, taraf beyanlarının birbiriyle uyumlu olması hususları birlikte dikkate alındığında, aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Kısa karar verilirken HMK madde 341 ve 362 kapsamında hükmolunan tutarın istinaf-temyiz sınırı altında kaldığı düşüncesiyle miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiş ise de, dosyada ilk verilen (bozma öncesi) karar tarihi 22/06/2015 yani BAM göreve başlama tarihinden önce olmakla, HMK geçici 3. madde uyarınca uygulanmasına devam edilen HUMK madde 427’ye göre 2019 yılı için belirlenen temyiz sınırının 3.200,00 TL olduğu, bu nedenle kararın temyiz yolu açık verilmesi gerektiği, kısa kararda bu yönden hata bulunduğu anlaşılmakla, tefhim edilen esasa ilişkin hükümde hata kapsamında olmayan, bu nedenle kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki anlamına gelmeyen, yargı yoluna ilişkin yapılan hata, tarafların temyiz hakkını kullanabilmesine imkan tanınması amacıyla gerekçeli kararda giderilerek, temyiz yolu açık olacak şekilde gerekçeli karar yazılmıştır.
Hüküm:Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
4.345,72-TL alacağın 26/07/1999 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranda avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 906,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ( posta ve tebligat masrafı 137,00-TL, bilirkişi ücreti 400,00 TL) 537,00-TL yargılama giderinin kabul red oranına göre 370,53 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan 138,00-TL posta gideri ile 209,30-TL temyiz masrafının toplamı olan 347,30-TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap olunan 107,66-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafça yatırılan 25,20 TL başvuru harcı ile 106,10-TL peşin harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı harçtan muaf olmakla, karar ve ilam harcı alınmasına yer olmadığına,
8-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf ve feri müdahil vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize veya bulundukları yer asliye ticaret mahkemesine verecekleri dilekçe ile Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/05/2019

Katip
¸

Hakim
¸