Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/985 E. 2019/703 K. 18.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/985 Esas
KARAR NO : 2019/703

DAVA : İtirazın İptali ( Eşya Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 18/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali ( Eşya Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; davalının müvekkili şirkete muhtelif zamanlarda gönderici olarak taşıttırdığı kargo veya ücret alıcı olarak kabul ettiği kargo bedellerinden oluşan icra dosyasındaki miktarın tüm girişimlere rağmen ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili için … 14. İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız bir şekilde borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalı borçlunun icra dosyasına yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu ve iptali gerektiğini, bu nedenle davalının yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıya tahmiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu ve taahhüdünün bulunmadığını, verilen hangi hizmetler nedeniyle alacaklı olduğu davacının ispat etmesi gerektiğini, bir an için davacının alacaklı olduğunun kabul edilmesi halinde, takipteki faiz istemi ve faiz başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, davacı tarafından tanzim edilen ihtarnamenin, süresinde tebliğ edilmediğini, davacının likit bir alacağının şüpheli olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını, bu nedenle haksız açılan davanın reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, eşya taşıma işinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 850/1 maddesinde taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıyıcı; “Taşıyıcı, ücret mukabilinde yolcu ve eşya taşıma işlerini üzerine alan kimsedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımdan yola çıkarak taşıma sözleşmesi, ücret karşılığında taşıyıcının eşyayı bir yerden bir yere taşımayı, yolcuyu ise bir yerden bir yere götürmeyi taahhüt ettiği tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Buna göre taşıma sözleşmesinin temel unsurları taşıyıcının taşıma taahhüdünde bulunması ve gönderenin veya yolcunun ise taşıma ücretini vermeyi borçlanmasıdır.
Tarafların iradeleri ile oluşan taşıma sözleşmesinde taşıyıcı yönünden ortaya çıkan temel edim, taşıma işinin taahhüt (üstlenme) edilmesidir. Taşıma taahhüdü, taşınacak olan eşya, yolcu ve yolcu ile bagaj olmasına bağlı olarak değişir. Zira taşınanın eşya ve insan olmasına göre taşımadaki yan edimler değişmekte ve sorumluluk da aynı şekilde farklılaşmaktadır. Eşya taşımalarında ise taşıyıcının taahhüdü, eşyayı kendi gözetimi ve sorumluluğu altında bir yerden bir yere nakletmeyi ifade eder.
Taşıma ücretinden, eşya taşıma sözleşmelerinde kural olarak sözleşmenin tarafı olan gönderen sorumludur. Taşıma ücreti, taşınan eşya gönderilene teslim edildiği anda ödenecek bir borç hâline dönüşmekle birlikte gönderen taşıma başlamadan önce taşıma ücretini ödeyebileceği gibi taşıma sözleşmesinde taşıma ücretinin gönderilen tarafından ödeneceği de kararlaştırılabilir.
Taşıma sözleşmesi bir şekle bağlı olmayıp, yazılı, sözlü veya tarafların kabul ettiği bir şekilde yapılabilir. Hatta 6102 sayılı TTK’nın 856/2. maddesi gereğince, taşıma senedi tanzim edilmemiş olsa bile eşyanın taşıyıcıya teslimi ile sözleşme taraflar arasında kurulmuş olur.
Eşya taşıma sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nın 856/1. maddesi gereğince; gönderen, taşıyıcıya talebi hâlinde iki nüsha olarak bir taşıma senedi vermeye mecburdur. Taşıma senedi taşımaya ait önemli hususların kayıt altına alındığı, taşıma açısından ispat fonksiyonunun öne çıktığı bir belgedir. Taşıma senedi hem gönderen hem de taşıyıcı tarafından imzalandığı için taşıma sözleşmesinin varlığına karine teşkil eder.
6102 sayılı TTK’nın 859/1. maddesi gereğince, taşıma senedi düzenlenmediği hâllerde gönderenin talebi üzerine taşıyıcı, taşıma senedine yazılacak hususları ihtiva eden bir ilmühaber (yük senedi) imzalayıp vermeye mecburdur. İlmühaber, eşyanın taşınmak üzere taşıyıcı tarafından teslim alındığını ispata yarayan bir belgedir.
Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 230/2-5. maddesi; “malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hâllerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması hâlinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır” hükmünü haizdir.
Buna göre usulüne göre düzenlenmiş ve taşıyan ile gönderen veya gönderilenin imzasını haiz bir sevk irsaliyesi de eşyanın taşınmak üzere taşıyıcı tarafından teslim alındığını veya eşyanın gönderilene teslim edildiğini ispata yarayan bir belgedir.
Bununla birlikte taşıma sözleşmesine ilişkin bir ihtilaf çıktığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 200. maddesinde belirtilen miktarın üzerindeki hususların senet ile ispatı şarttır. Bu itibarla taşıyıcı ve gönderen tarafından imzalanmış taşıma senedi 6100 sayılı HMK’nın 199. maddesi gereğince belge niteliğinde olup, taşıma sözleşmesinin yapıldığına, içeriğine ve eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığına kanıt oluşturur. Ancak taşıma sözleşmesi gereğince düzenlenmiş ilmühaber (yük senedi) ve sevk irsaliyesinin varlığı taşıma sözleşmesinin varlığına ilişkin başlı başına senet olarak kabul edilmez ise de 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi gereğince delil başlangıcı olarak kabul edilmesinde bir engel bulunmamaktadır. Zira 6100 sayılı HMK’nın 202/2. maddesinde delil başlangıcı; iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olarak tanımlanmıştır. Delil başlangıcının varlığı hâlinde hâkim, hem delil başlangıcı hem de diğer takdiri delilleri serbestçe değerlendirerek bir karar verecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf, taşıma hizmeti nedeni ile toplam 3.248,35 TL tutarlı faturaların davalıya teslim edildiğine ilişkin tutanak ile ihtarnameye dayanarak alacağın davalıdan tahsili için takip başlatmış ve davalının itirazı üzerine iş bu davayı ikame etmiştir. Davacı tarafından basit yargılamaya tabi iş bu yargılama sırasında, ihtarnameye ve teslim tutanağına konu fatura örnekleri ile taşıma sözleşmesi veya taşıma senedi sunulamadığı, davacının davalıya eşya taşıma hizmeti sunduğunu ispat edemediği anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Peşin yatırılan 55,48 TL harçtan tahsil edilmesi gereken 44,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 11,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Gider avansının kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/09/2019

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza