Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/970 E. 2022/866 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/970 Esas
KARAR NO : 2022/866

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 18/10/2018
KARAR TARİHİ : 21/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … 34. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından müvekkili şirket adresine çıkartılan … ihbarnamesinin … tarihinde, 89/2 ihbarnamesinin 10.09.2018 tarihinde, 89/3 ihbarnamesinin 03.10.2018 tarihinde muhtara bırakıldığı icra dosyasının incelenmesi sonucunda tespit edildiğini, müvekkili şirket yetkilisinin 09.10.2018 tarihinde muhtarlıktaki işi sebebiyle haberdar olduğunu, usulsüz tebligat işlemleri nedeniyle … 18. İcra Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyası ile şikâyet davası ikame edildiğini hak kaybına uğramamak adına üçüncü şahsa borcu bulunmadığını, haciz ihbarnamelerin yer aldığı tebligatlar müvekkilinin adreste bulunmaması halinde iade edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin takip borçlusu şirkete borcu bulunmadığını, aksine takip borçlusu … Ltd. Şti. arasında ticari ilişki dolayısıyla müvekkilin alacağı bulunduğu beyan ederek müvekkili şirketin takip borçlusu şirkete borçlu olmadığının tespit edilmesine, … 34. İcra Müdürlüğü …E. sayılı dosyasının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davalı … Tic. Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, … 34. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyasından gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz olarak tebliğ edilmediğini, bununla ilgili davanın … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile görülmeye devam dildiğini, davacının takip borçlusuna hiçbir borcu olmadığını iddia ettiğini fakat somut delillerle ispatlanmadığını, davacı ve diğer davalının ticari defterleri incelendiğinde durumun netlik kazanacağını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket, davacı …Ltd. Şti. ile 2014 yılından bu yana ticari ilişki içerisinde olduğu, dava dışı … firmasının üstlenici olduğu eski … Hastanesinin havalandırma işleri, … borulama işleri ve mekanik tesisat proje çizim işlerinin yapılması ile … firmasının dekorasyon ve tamirat yüklenimini …havalandırma işleri ve klima tesisatı işlerinin yapılması şeklinde davacıya hizmet sunduğunu ,15.03.2017 tarih 291.460,00 TL bedelli fatura ekte ibraz edildiğini, davacıdan alacaklı olduğunu, bu durumun ticari defter ve belgelerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını beyan ederek davanın reddine, davacı aleyhine en az %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve beyan ettikleri görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 34. İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı icra dosyası, … 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası, ticaret sicil kayıtları, davacı ile davalı şirketin BA-BS formları celp edilmiş incelenmiştir.
Dosya, KGK Bağımsız Denetçi S.M. Mali Müşavir…’na tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 19/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “… Davacı defterlerinde davalı … Ltd. Şti. firmasının 89/1 haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarih olan 15.08.2019 tarihi itibari ile herhangi bir borcunun bulunmadığı, Davalı defterlerinde davalı … Şti. firmasının 89/1 haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarih olan 5.08.2019 tarihi itibari ile davacı firmadan 884.484,76 TL’si alacaklı olduğu, Hesaplar arasında ki farkın davacı defterinde kayıtlı olan ödemelerin davalı …Tic. Ltd. Şti. Firmasında kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, Davacının davalı …Tic. Ltd. Şti.’nden aldığı faturaların gerçek olmadığına dair beyanlarının davalı … Ltd. şti.tarafından kabulü yapılmadığı gibi söz konusu beyanların doğruluğunun dosya kapsamında ki vesaikler ile ispat edilemediğinin kabulünün gerektiği, Davacının söz konusu faturaları herhangi bir şerh olmaksızın kayıtlarına almış olduğu, İş bu fatura bedellerini ödediğine dair ispat edici mahiyette vesaik sunmadığı nazara alındığında davacının davalı …Ltd. şti. firmasına haciz ihbar tarihi ve dava tarihi itibari ile 884.484,76 TL’lik borcunun olduğu, Davacının sahte ve muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge aldığına dair beyanları ile ilgili takdir ve değerlendirmenin Sayın mahkemeye ait olduğu, Davalı … Ltd. Şti. tarafından talep edilen tazminata ilişkin değerlendirme ve takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, İİK 89. maddesi hükmü uyarınca açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Yasal düzenlemeye bakıldığında:
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 89. maddesi “Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.” şeklinde düzenlenmiştir.
… 34. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde; takip alacaklısının… Ltd. Şti., takip borçlusunun … Ltd. Şti. olduğu, takip alacaklısının borçlu hakkında dört adet çek bedelinden kaynaklanan toplam 146.168,97 TL alacak için ilamsız icra takibinde bulunduğu, takip borçlusu tarafından ödeme emrine karşı yasal süre içinde itiraz edilemediğinden icra takibinin kesinleştiği, icra takibinin kesinleşmesi üzerine takip alacaklısı şirketin haciz işlemlerine yönelik İİK 89. maddesi hükmü uyarınca üçüncü şahıslara haciz ihbarnamesi gönderilmesi talebinde bulunduğu, bu bağlamda davacı … Ltd. Şti.’ ye I. Haciz İhbarnamesi 15/08/2018 tarihinde, II. Haciz İhbarnamesi 10/09/2018 tarihinde ve III. Haciz İhbarnamesinin 03/10/2018 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. İİK 89/3. maddesi hükmü kapsamında açılacak menfi tespit davalarında süre, kanun koyucu tarafından 15 gün olarak tayin edilmiş olup, mevcut dava açma süresi hak düşürücü süre niteliğindedir. Somut olaya dönüldüğünde; III. Haciz ihbarnamesi davacı üçüncü şahsa 03/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, eldeki dava yasal on beş (15) günlük süre içinde 18/10/2018 tarihinde açılmıştır. Dolayısıyla, eldeki davanın İİK 89/3. maddesi uyarınca yasal süre içinde ve hak düşürücü dolmadan açıldığı noktasında tereddüt bulunmamaktadır.
Önemle vurgulanmalıdır ki, İİK 89/3. maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davasında: davacı, icra takibinin dışında kendisine haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü şahıs, davalı ise icra takibinde takip alacaklısı olarak yer alan kimsedir. Bu kimselerin dışında, özelikle de takip borçlusunun İİK 89/3. maddesi hükmü uyarınca açılacak menfi tespit davasının tarafı olması mümkün değildir. Zira, İİK 72. maddesi hükmünden farklı olarak; İİK 89. maddesi uyarınca açılacak menfi tespit davasında; davacı üçüncü şahıs, takip alacaklısı olan davalıya karşı dava dışı takip borçlusuna borcunun bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Bu anlatımlar ışığında; davacı üçüncü şahsın İİK 72.madde hükmünden farklı olarak; İİK 89.maddesi uyarınca açacağı menfi tespit davasında takip borçlusuna husumet yöneltilemez. Somut olaya dönüldüğünde; davacı üçüncü şahsın takip alacaklısı …Ltd. Şti. dışında, takip borçlusu …Ltd. Şti.’ne de husumet yönelterek dava ikame ettiğinden, davacının davalı ve takip borçlusu olan …Ltd. Şti. yönünden davasının pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir (Örnek kararlar için bakınız. Y. 19. HD. 2014/6014 E. 2014/9275 K.; İstanbul BAM 44. HD. 2022/851 E., 2022/1038 K. ; Konya BAM 7. HD. 2022/1244 E., 2022/1413 K; Antalya BAM 11. HD. 2022/983 E., 2022/751 K.).
Davacının dava dilekçesi içeriği incelendiğinde İİK 89/3. maddesi hükmü kapsamında menfi tespit istemine yönelik iki vakıaya dayandığı görülmüş, ilk olarak haciz ihbarnamelerine ilişkin yapılan icra dosyasındaki tebligatların usulsüz olduğu, bununla ilgili … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında şikayet davası açıldığı, bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmiş, ikinci olarak takip borçlusu şirkete karşı herhangi bir borcunun olmadığını, aksine ticari ilişki kapsamında takip borçlusu şirketten alacaklı olduğunu, ticari defterler incelendiğinde bu hususun / borcunun bulunmadığının tespit edileceğini ileri sürmüştür.
Hemen belirtmek gerekir ki, … 18. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas, 2018/1185 Karar sayılı dava dosyasında, davacının davalılara karşı kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerinin usulsüz olarak tebliğ edilmesi sebebiyle haciz ihbarnamelerinin iptali, öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılması ve süresinde itiraz edildiğinin kabul edilmesi yönelik şikayet davası ikame ettiği, mahkememizce bu davanın sonucunun beklenildiği, ancak davacının şikayet başvurusu hakkında ilk derece mahkemesi tarafından haciz ihbarnamelerine yönelik tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, işbu karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/633 Esas, 2020/925 Karar sayılı istinaf ilamında, ilk derece mahkemesinin kararının isabetli olduğu, davacıya haciz ihbarnamelerine ilişkin yapılan tebligatların usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği tespit edilmiş, bu yöndeki ilamın 20/10/2020 tarihinde istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. O halde, davacının, haciz ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin usulsüz tebligat yapıldığı iddialarının kesinleşen mahkeme ilamı çerçevesinde yerinde olmadığı, gerçekten de mahkememizce icra dosyasında yapılan incelemede haciz ihbarnamelerine ilişkin yapılan tebligatların tümünün Tebligat Kanunu uyarınca usulüne uygun olduğu belirlenmiş, bu itibarla, davacının menfi tespit isteminde dayandığı bu yöndeki ilk vakıa, davacı tarafından ispatlanamamıştır.
Davacı üçüncü şahıs ile davalı takip borçlusu taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu karşılıklı olarak ve müşterek şekilde kabul etmişler, yine her iki taraf vekili alacak – borç hesabına yönelik olarak ticari defter ve belgelerin incelenmesine dayanmışlardır. Bu hususlara yönelik taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Nitekim, davacı üçüncü şahıs karşılıklı olarak ticari defter ve belgeler incelendiğinde kendisinin davalı takip borçlusundan alacaklı çıkacağını iddia ederken; davalı takip borçlusu ise aksine ticari defter ve belgeler incelendiğinde kendisinin davacıdan alacaklı olduğunun tespit edileceğini savunmaktadır.
Meselenin halli, teknik bilgi ve uzmanlık gerektirdiğinden mahkememizce, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yaptırılmıştır.
SMMM – Bağımsız Denetçi … 06/12/2019 tarihli kök ve 22/12/2020 tarihli ek raporunda; davacının ticari defterlerine göre davacının, davalı takip borçlusundan alacak bakiyesinin “0” olduğu, davalı defterlerine göre ise davalının, davacı üçüncü şahıstan 888.484,76 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Hesaplar arasındaki mutabakatsızlık, davacı tarafından davalı şirkete verildiği iddia edilen ve ödenmiş gibi kayıt oluşturulan senetlerin fiilen davalı şirkete verildiğinin ve bu senetlerin ödendiğinin belgelerle ispatlanamamasından kaynaklamaktadır. Nitekim, davacı defterlerinde alacak bakiyesi bu senetler sebebiyle “0” olarak gösterilmiş ise de; muhasebe işlemlerinin fiktif olmadığı, senetlerin verilip verilmediği, bedellerinin ödenip ödenmediği belirli değildir, esasen buna ilişkin davacı defterlerinde muhasebesel açıdan ödemenin dayanak belgeleri de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacı üçüncü şahıs takip borçlusu olan davalıya borcunun bulunmadığını ve / veya aksine alacağının söz konusu olduğunu ispatlayamamıştır.
Mali bilirkişi tarafından yapılan incelemeler sonucunda, aleyhinde rapor tanzim edilmesi üzerine davacı vekili 25/01/2021 tarihli beyan ve itiraz dilekçesi sunmuş, ancak yargılamada gelinen aşamaya kadar hiç ileri sürülmemiş, tamamen yeni bir takım iddialar / vakıalar ileri sürülmüş ve deliller ibraz edilmiştir. Bahse konu beyan dilekçesinin yargılamanın bulunduğu aşama ve ileri sürülen yeni iddialar sebebiyle; iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığından nazara alınması mümkün değildir. Öte yandan; davalıların bu yeni iddia ve delillere açıkça muvafakati bulunmadığı gibi, davacı tarafından dava bu yönde ıslah da edilmemiştir. Kaldı ki, mevcut beyan dilekçesi içeriğinde özellikle muhasebesel açıdan gerçek bir ticari ilişkiye dayanmayan fatura alım satımından bahsedildiği, başka bir anlatımla davacı defterleri üzerinde muhasebe ve vergisel yönlerden muvazaalı / hileli kabul edilebilecek kayıtların bilerek oluşturulduğu ifade edilmekle, gerçek bir ticari ilişkiye dayanmayan faturalar sebebiyle taraf muvazaası teşkil edebilecek iddialara (aynı nedenlerle ve eksik tahkikat yapılmaması adına alınan 12/10/2021 tarihli ikinci ek rapora da) itibar edilmemiştir.
Tarafların beyanları, yeniden ve farklı bir bilirkişiden inceleme talep etmeleri üzerine dosya daha önce rapor tanzim etmemiş başka bir mali bilirkişiye daha tevdi edilmiştir.
SMMM – Bağımsız Denetçi … 19/08/2022 tarihli raporunda; davacı defterlerine göre davacı üçüncü şahsın takip borçlusu olan davalıdan herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını; ancak davalı defterlerine göre davalı takip borçlusunun davacı üçüncü şahıstan 888.484,76 TL alacaklı olduğunu ve alacağının devam ettiğini belirlemiştir. İkinci mali bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlendirmeler, tıpkı ilk mali bilirkişinin kök ve 1.ek raporundaki gibi olup, işbu tüm raporlar birbirini teyit etmektedir. Nitekim, ikinci mali bilirkişi 19/08/2022 tarihli raporunda davacı defterlerinde alacak bakiyesi her ne kadar “0” olarak gözükse de; davacının ticari defterlerinde fatura bedellerinin ödendiğine ilişkin dayanak belge ve kayıtların bulunmadığını, davalı hesabına borç olarak kaydedilen muhasebe işlemlerinin ödemelere yönelik hiçbir kayıt ve belge içermediği, dolayısıyla davacı tarafça şeklen borcun ödendiğine yönelik defterlerde yer alan kayıtların, davalıya gerçekten yapılan bir ödeme olmadığı tespit edilmiş ve anlaşılmıştır. Öte yandan; tarafların BA – BS formları getirtilmiş, davalı takip borçlusu tarafından tanzim edilen tüm faturaların davacı üçüncü şahıs tarafından kendi ticari defter ve belgelerine kaydedildiği anlaşılmıştır. Davacı faturaların gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığını (iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı kapsamında itibar edilmese de) ileri sürmüş ise de; bu faturaları herhangi bir şerh / ihtirazi kayıt yahut çekince koymaksızın defterlerine kaydetmiştir. Basiretli hiçbir tacirin kendi ticari defter ve belgelerinde, aleyhinde ve usulsüz kayıt oluşturmayacağı ilkesi nazara alındığında, faturaları itiraz etmeksizin kendi defterine kaydeden davacının artık fatura bedellerini ödediğini ispat etmesi zorunludur. Ne var ki, az önce kapsamlı olarak açıklandığı üzere şeklen bu fatura bedellerinin ödendiği defterlerde yer alsa da ; ödemelerin gerçek olmadığı, davacı defter ve belgelerinde ödeme belgelerinin ve dayanaklarının bulunmadığı tespit edilmiş, ödemeler ispat edilememiştir.
SMMM – Bağımsız Denetçi …’nun 19/08/2022 tarihli raporu, ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık, dosya içerisindeki bilgi, belge ve delillerle uyumlu, muhasebesel açıdan yapılan incelemelerin isabetli tespit ve değerlendirmeler içerdiği, sunulan bilimsel mütalaanın dayanaklarının önceki raporda irdelenerek kapsamlı şekilde oluşturulması karşısında hüküm kurmaya elverişli olup, işbu rapor içeriği de denetlenerek mahkememizce hükme esas alınmıştır.
Davacı üçüncü şahıs, takip borçlusu olan davalıdan kendi iddiası uyarınca alacaklı olduğunu ispat edemediği gibi, aksine davalı takip borçlusunun davacı üçüncü şahıstan toplam 888.484,76 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. İİK 89. maddesi hükmü uyarınca kesinleşen icra takibine dayalı haciz ihbarnamelerinde alacak tutarı toplam 199.606,60 TL olduğu tartışmasızdır. Dolayısıyla, takip borçlusu olan davalının, kesinleşen icra takibine dayalı haciz ihbarnamesine konu edilen alacak tutarından (199.606,60 TL) daha fazla tutarda (888.784,76 TL) davacıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; İİK 89/3. maddesi hükmündeki ifadeyle aynen ” Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur”. Ancak, eldeki davada davacı üçüncü şahıs, davalı takip borçlusuna borcunun bulunmadığını ispatlayamamıştır. Aksine, incelenen ticari defter ve belgelere göre haciz ihbarnamesine konu alacak tutarından daha fazla miktarda davalıya borçlu olduğu sübuta ermiştir. Bu bağlamda, davacı üçüncü şahıs, takip borçlusuna borcunun bulunmadığını ispat edemediğinden davalı takip alacaklısı bakımından ispatlanamayan davanın esastan ve tümden reddine karar verilmiştir.
Son olarak, İİK 89/3.maddesinde ” Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir.” hükmü yer almaktadır.Anılan bu madde gereğince aleyhe tazminata hükmetmek için kötü niyetin aranmadığı, davacının davayı kaybetmiş olması yeterli olduğundan ve dava red ile sonuçlanmış olmakla şart yerine getirildiğinden davacı aleyhine ayrıca tazminata karar verilmesi gerekmekle (Bkz. Y. 19. HD. 2016/12179 E., 2018/233 K.; Y. 19. HD. 2016/11483 E., 2017/3788 K.) haciz ihbarnamesindeki dava konusu alacak tutarının %20’si oranında davacı aleyhine tazminata karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacının davalı ve takip borçlusu olan … Ltd. Şti. yönünden davasının pasif husumet yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Davacının davalı ve takip alacaklısı …Tic. A.Ş. yönünden davasının esastan ve tümden REDDİNE,
3-Davacının açtığı davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle İİK 89/3.maddesi hükmü uyarınca dava konusu 199.606,60 TL’nin %20’si oranındaki 39.921,32 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ye VERİLMESİNE,
4-İİK 89/3. maddesi hükmü kapsamında açılan davalar maktu harca tabi olduğundan alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile eksik kalan bakiye 44,80 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı … Tic. A.Ş. yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (199.606,60 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 3/2. ve 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 30.940,99 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı … Ltd. Şti. yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 3/2., 7/2 ve 13/1. maddesi uyarınca ret sebebi farklı davalı lehine ayrıca vekalet ücreti verilmesi ve maktu vekalet ücretini aşmamak koşulu ile belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’ nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır