Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/92 E. 2018/1140 K. 12.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/92 Esas
KARAR NO : 2018/1140

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 29/01/2018
KARAR TARİHİ : 12/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tazmin edilen teminat mektubu bedelinin iadesi talebinden kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Bankanın 06.10.2017 tarihinde açmış olduğu 4.500.000 adet baskılı küçük boy pos rulosu (termal kağıt rulosu) ihalesini kazandığını, termal kağıt üretiminde kullanılan kimyasalların tedarik edildiği Çin’de üretimin durduğu, bu durumun kendisinden kaynaklanmadığı ve önceden öngörülemeyecek bir durum olduğunu, bu nedenle ihale kararıyla aldığı ihaleye ilişkin ihale sözleşmesini imzalayamadığını, ihale kararından sonra kendileri açısından aşırı ifa güçlüğü durumunun doğduğunu, tüm bu sebeplerden dolayı sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile davalıya ihaleye başvuru aşamasında verilen 12.960,00 EURO’luk teminat mektubunun irat kaydedilmesi nedeniyle teminat mektubu geri alınarak nakden ödenen 58.777,49 TL’nin ödeme tarihi olan 20/12/2017 tarihinden işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından öne sürülen global krizin yol açtığı üretim ve tedarik probleminin davacı tarafından ihale öncesi bilinmesine rağmen ihaleye iştirak edildiğini, mücbir sebep olarak belirtilen durumun mücbir sebep olmadığını, ihale sonuçlandıktan sonra idari şartnamede belirtilen sürede sözleşmeyi imzalamamasının davacıdan kaynaklandığını, sözleşmenin imzalanmaması nedeniyle İhale İdari Şartnamesi gereği davacının başvuruda verdiği geçici teminat mektubunun gelir kaydedilmesinin zorunlu olduğu ve hukuka aykırılık bulunmadığı, ihale sonuçlandıktan sonra davacı firmanın sektördeki diğer tedarikçilerle iletişime geçerek ihale öncesinde yapması gereken araştırmaları bu aşamada yaptığının belli olduğu, bu davranışın TTK. 18/2 gereği basiretli tacir davranışı olmadığı, ihalenin iptal olması nedeniyle müvekkili bankanın uğradığı zarara ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine ve mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, süresi içinde ihale sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmaması nedeniyle gelir kaydedilen geçici teminat mektubu bedelinin iadesi talebine ilişkin alacak davasıdır.
Mahkemece tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmış, bilirkişi incelmesi yaptırılmıştır.
06/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı firmanın tedarikte yaşadığı problemlerin varlığıyla ilgili termal kağıt üretiminde ülkemizin önde gelen diğer firmalarıyla görüşmeler yapılarak tespitler yapıldığını, bunların dışında Avrupa, Amerika ve Çin’de Termal kağıt tedariği sağlayan firmaların internet sitelerinde kronolojik olarak yayınladıkları bilgilendirme yazıları ve linklerin rapor ekinde sunulduğunu, sektörün belli başlı firmaları ile yapılan görüşmelerde 2017 Haziran ayından itibaren Termal kağıt tedariğinde sıkıntıların olabileceği duyumu alındığı, hala tedariklerde sıkıntı yaşadıklarını ilettiklerini, özellikle Eylül ayında krizin etkisini göstermeye başladığı, termal kağıdın en büyük üreticisi Çin’deki … firması olup, bunun yanında diğer tedarikçilerin de (Amerika ve Avrupa’daki tedarikçiler) Çin’den malzeme aldığını, Çin Hükümetinin kağıt endüstrisinin yüksek kirlilik yaratan bir endüstri olduğunu ve çevreye ciddi zararlar verdiğini belirterek … firmasına ait fabrikayı 17/09/2017 tarihinde geçici olarak kapattığını, bu kararın da krizi tetiklediği, dolayısıyla tedarikçilere yansıdığını, ülkemizdeki tedarikçi firmaların da yüksek fiyatlarla da olsa önceden alınan siparişlerini gerçekleştirdiklerini ancak yeni sipariş alamadıklarını ilettiklerini, diğer tedarikçi ülke olan Amerika’da çıkan fırtınada tedarikçi firmanın fabrikasının zarar görüp kapatılmasıyla tedarik iyice zorlaşmış olduğunu, Çin’den ve Amerika’dan tedarik yapamayan firmaların mecburen Avrupa’ya yöneldiğini ve yüksek fiyatlardan da olsa tedariklerini sağlamaya çalıştıklarını iletmişlerdir. Bu dönemde tedarik zorluklarının ve birim fiyatlarının artmasına rağmen tedariklerini gerçekleştirebildiklerini ilettiklerini raporunda belirtmiştir. Termal kağıt yapımında kullanılan kimyasal boyanın birim fiyatlarındaki astronomik artışlara, tedarik yapmak isteyen firmaların yaşadıkları sıkıntıya rağmen çoğu firmanın üretimi sınırlı sayıda yapılan kimyasal boyayı farklı kimyasallarla karıştırarak alternatif çözüm yolları üretmeye devam etmekte olduğu, kronolojik olarak firmaların internet sayfalarında açıkladıkları durum güncellemeleri linkleriyle birlikte ekte sunulduğunu belirterek; sonuç olarak yapılan görüşmeler ve dosya genelinde yapılan incelemeler doğrultusunda, davacı firmanın öne sürdüğü tedarik probleminin sektördeki diğer firmalarda da yaşandığı, fiyatlar çok yükseldiği için tedariklerde gecikmeler yaşandığı ancak alınmış olan siparişlerin geç de olsa gerçekleştirildiği ve halen aynı sebeplerden ötürü tedarik sıkıntısının yaşandığının tespit edildiği, davacının mücbir sebep olarak ileri sürdüğü hususun sektördeki diğer firmaların faaliyetine ve edimlerini yerine getirmesine engel teşkil etmediği göz önüne alındığında termal kağıt üretim sektöründe yaşanan sıkıntının davacı yönünden mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceği görüşü bildirilmiştir.
Yargıtay tarafından benimsenen ve sözleşmeye bağlılık ilkesinin istinasını oluşturan, uyarlama davası 6098 Sayılı TBK.nın yasalaştırılması sırasında da benimsenerek, 6098 sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlenmiş, “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
İlgi maddenin gerekçesinde de “Bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. İmkânsızlık kavramından farklı olan aşırı ifa güçlüğüne dayanan uyarlama veya dönme isteminin temeli, Türk Medeni Kanununun 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kurallarıdır.” şeklinde açıklama yapılmıştır.
Ancak, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ya da dönme hakkının kullanılması, şu dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır:
a.Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır.
b.Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalıdır. (Kendi özensizliği veya dikkatsizliği sebebiyle bu olguyu öngörememişse, 138. maddeden yararlanamayacaktır.)
c.Bu durum, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır.
d.Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.
Şayet aşırı ifa güçlüğü sözleşme kurulduğu sırada da mevcut olup sadece taraflarca bilinmiyorsa, bu TBK m. 138 hükümlerine değil, şartları varsa yanılma (TBK m. 30 vd.) hükümlerine göre iptale konu olabilir. Dava konusu olayda, ihale yapılırken davacının yanılma nedeniyle iradesinin sakatlanmış olduğuna dair herhangi bir iddia veya delil davacı tarafından ileri sürülmüş değildir.
İncelenen bilirkişi raporu, davacının mücbir sebep veya aşırı ifa güçlüğü şeklinde nitelendirdiği olağanüstü durumun ihale kararı ile ihale sözleşmesinin imzalanması arasındaki yaklaşık 1 aylık süreçte ortaya çıkan bir durum olmadığına dair bilirkişi raporundaki tespitler, davacı tarafından sunulan mail yazışmaları, dava konusu ihale idari şartnamesi ve taraflar arasındaki yazışmaların incelenmesi sonucunda, dava konusu 06.10.2017 tarihli davalı bankanın açtığı ihaleye teklif vererek kazanan davacı şirketin bu kadar yüksek kapsamlı bir ihaleye teklif vermeden önce taahhüdünü yerine getirme imkanı olup olmadığını her türlü araçla araştırarak ondan sonra ihaleye iştirak etmesinin basiretli tacir davranışı sayılabileceği, ancak davacı tarafça bu araştırmanın ihale kararı sonrasında yapılmaya başlandığı, taahhüdünü gerçekleştiremeyeceğini anlayınca ihale sözleşmesini davalı banka tarafından yapılan tebligata rağmen şartnamede belirtilen (20.10.2017 tarihli yazının tebliğinden itibaren 10 gün) sürede imzalamadığı, bu nedenle davalı bankaca davacı tarafından ihaleye başvuru sırasında verilen geçici teminat mektubunun bedelinin İdari Şartnamenin 19. maddesi gereğince gelir kaydedildiği, davacının mücbir sebep ve aşırı ifa güçlüğü iddiaları varsa da, bu hallerin davacının kendisinden kaynaklanmayan ve umulmayan hallere mahsus olabileceği, idari şartnamenin 33. maddesine göre mücbir sebep sayılan hallerde tarafların edimlerini yerine getirememeden sorumlu tutulmayacakları düzenlenmiş ise de, bu maddenin de 6098 sayılı TBK.138. maddede düzenlenen aşırı ifa güçlüğü durumunun da taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduktan sonra sözleşme konusu edimlerin yerine getirilmesi aşamasına ilişkin ileri sürülebilecek def’iler olduğu, dava konusu olayda ise henüz sözleşmenin imzalanmamış olduğu, ortada sadece sözleşme imzalama taahhüdünün bulunduğu, imzalanmış bir sözleşmenin bulunmadığı, ihalenin davacıya verilmesine dair ihale kararının ön sözleşme olduğu kabul edilse bile, davacı tarafından davalıya ihaleye başvuru şartı olarak verilen geçici teminatın sözleşmeden dönme hakkı kapsamında “ifa edilen sözleşme ediminin iadesini” isteme hakkı doğuracak bir sözleşme edimi olmadığı, bu taahhütten/ön sözleşmeden vazgeçilmesinin/dönülmesinin yaptırımının ise (yine ihaleye başvuru ön koşulu olarak) ihaleden önce davacı tarafça davacı bankadan alındığı tartışmasız olan İdari Şartnamenin 19. maddesinde “geçici teminatın gelir kaydedilmesi” şeklinde açıkça yazdığı, bu nedenle davacı tarafından bilinemeyeceği gibi bir iddianın da ileri sürülmesinin mümkün olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, TBK. 138. maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme yasal şartlarının dava konusu olayda birlikte oluşmadığı, “hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi ile TMK.2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı da gözönüne alınarak davacı tarafından ileri sürülen iddia ve taleplerin kabulünün mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 6.815,52-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde davacıya iadesine,
5-Alınması gerekli 35,90-TL karar harcının peşin alınan 1.003,78-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 967,88-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/11/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸