Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/877 E. 2023/48 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
ASLİYE 2.TİCARET MAHKEMESİ

DOSYA NO : 2018/877
KARAR NO : 2023/48

DAVA : TAZMİNAT (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/09/2018
KARAR TARİHİ : 20/01/2023

Yukarıda açık kimliği yazılı taraflar arasında görülen TAZMİNAT davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalılardan … şirketi bünyesinde faaliyet gösteren, davalılardan …’e ait davalı sigorta şirketinin (…) numaralı Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalamış olduğu … plakalı otobüs ile seyahat etmekteyken, otobüs şoförü davalı …’nin uyuya kalması üzerine meydana gelen tek taraflı trafik kazasında ağır bir şekilde yaralandığını belirterek, davacının uğramış olduğu müluliyet nedeniyle şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden sigortaya yapılan başvuru tarihinden itibaren işletilecek avans faizi, diğer davalılar içinse olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline (Sigorta şirketinim sorumluluğu poliçe miktarı ile sınırlı kalmak kaydı ile ayrıca yapılan kısmi ödeme olan 64.644,39.-TL’nin mahsup edildikten sonra), müvekkilinin meydan gelen olay nedeniyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı derin acı ve üzüntünün bir nebzede olsa hafifletilebilmesi için 50.000,00.-TL manevi tazminatım olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar, … şirketi ile … (işletenler) ve …’DEN (sürücü) müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar davanın reddini istemişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararların giderilmesi talebine ilişkin tazminat davasıdır.
Öncelikle mahkememizin davaya bakmakta görevli olup olmadığının üzerinde durmak gerekir. Zira 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1/1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunludur.
Bir davanın Ticaret Mahkemelerinde görülebilmesi için açılan davanın mutlak veya nispi ticari davalardan olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesi uyarınca TTK’nda düzenlenmiş olan bütün hususlardan doğan davalar ile TTK’nun 4. Maddesinde belirtilen özel kanunlardaki davalardır.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunundan doğan hukuk davalar ticari dava sayılmıştır. Huzurdaki dava anılan maddede belirtile; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde yer alan mutlak ticari dava değildir.
Nispi ticari davalar ise TTK.nun 5.maddesinde düzenlenmiş olup, her iki tarafın tacir olduğu ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu davalardır.
… Cumhuriyet Başsavcılığının … srş.sayılı dosyasında yapılan ceza soruşturması içeriğinden, müşteki ve mağdur beyanlarından, dava dilekçesinden anlaşıldığı üzere, kaza yapan otobüsün ticari yolcu taşımacılığı yaptığı, davacının davalı otobüs firmasından taşıma hizmeti aldığı, davacının aldığı bu hizmetin ticari olmadığı, tüketici ilişkisi olduğu açıktır.
Davacı vekili, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu otobüsün sebep olduğu tek taraflı kaza nedeniyle yaralandığını belirterek, söz konusu otobüsün ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketine, işletene ve sürücüsüne karşı tazminat davası açmıştır.
Bu hali ile davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Taşıma Sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tüketici tanımlanmış “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” 3/ı maddesinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK’nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardandır.
Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır.
Bu durumda davanın, tüketici olan davacının, davalı işleten sorumluluğunda olan özel halk otobüsünün trafik kazasına neden olması sonucunda vefattan doğan maddi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin asıl olarak taşıma sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle davacı ile davalıya sigortalı dava dışı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizce görevsizlik kararı verilmiştir. (Emsal; Yargıtay 17.HD 2017/573 E. 2019/9190 K.sayılı, Ankara BAM. 26. HD. 2019/3045 E. 2022/1054 K., İzmir BAM 17. HD 2017/1539 E.-2018/1310 K.,Ankara BAM 26.HD.2019/3088 E.-2022/1351 K.sayılı , Samsun BAM 5.HD 2021/1596 E-2021/1608 E. Erzurum BAM 3. HD 2019/320 E.2020/211 K.sayılı Ankara BAM 26. HD 2022/682 E. 2022/1235 K.sayılı, İzmir BAM 20. HD 2021/1696 E. 2022/104 K.sayılı, Gaziantep BAM 11.HD 2018/1848 E. 2020/610 K.sayılı, Yargıtay 17.HD 2017/573 E. 2019/9190 K.sayılı, Ankara BAM 26.HD 2021/284 E. 2021/367 K.sayılı ilamlarından hareket edilmiştir)
Göreve ilişkin son yıllarda belirginleşmeye başlayan bu husus dikkate alınmaksızın verilecek kararın görevsizlik nedeniyle BAM tarafından kaldırılması söz konusu olacağı gibi söz konusu hususun dava şartı olması nedeniyle her zaman ve her aşamada dikkate alınması gerekir. Esasen usuli düzenlemelerin hak arayan lehine düzenlemeler içerdiğinin genel kural olarak kabul edilmesi bu noktada önem arz eder. Nitekim davanın tüketici mahkemesinde görülmesi durumunda, davacıların harçtan muaf olacağı esas olduğu gibi 6502 sayılı Kanun nedeniyle tüketici lehine uygulanması gerekecek diğer hükümlerin bu çerçevede ele alınması söz konusu olacaktır.
Kaldı ki açıklandığı üzere davaya esas olan temel uyuşmazlık tüketici işlemi sayılan taşıma ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacıların anılan davalılar hakkında açmış olduğu davanın da ticaret ve asliye hukuk mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. (Emsal; Yargıtay HGK’nın 14.02.2019 tarih, 2017/409 Esas, 2019/159 Karar sayılı ilamı) Bir başka deyişle davacıların birden fazla davalı aleyhine açmış olduğu davada davalı sigorta şirketi yönünden ticaret mahkemesinin görevli olduğu ilk bakışta düşünülebilir ise de 01/07/2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun m.73 hükmü uyarınca uyuşmazlık başka bir mahkemenin görev alanında kalmış olsa dahi 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tüketici sıfatı olanların açacağı davalar yönünden tüketici mahkemesinin daha özel görevli konumunda bulunduğu kabul edilmelidir.
Esasen gerek doktrin gerek yargısal uygulamada da sonraki kanun ile yeni ve daha özel görevli mahkemenin kurulması durumunda bu mahkemenin görevli olması gerektiği yönünde ön kabul mevcuttur. Sonraki kanun ile önceki kanun ilişkisinde genel yorum kuralları uyarınca, sonraki kanundaki özel düzenleme, daha önceki kanunda yer alan hükme göre tercih edilmelidir. Zira normlar hiyerarşisinde aynı konuya ilişkin aynı düzeyde bulunan normların çatışması durumunda aynı düzeydeki en son tarihli özel düzenleme, daha eski olan önceki düzenlemeyi bir anlamda ilga eder (Lex Posterior).
Nitekim yargısal uygulamada tüketici konumundaki kişinin desteği sıfatıyla dava açanların taşıma sözleşmesine dayanarak davalılar aleyhine açmış olduğu davada da uyuşmazlık ile ilgili 6502 sayılı Yasanın 73/1. maddesi gereğince tüketici mahkemelerinin görevli olduğu yönünde uygulamalar 2020 yılından itibaren artarak devam etmektedir. (Emsal; Ankara BAM 26. HD 2022/682 E. 2022/1235 K.sayılı, İzmir BAM 20. HD 2021/1696 E. 2022/104 K.sayılı, Gaziantep BAM 11.HD 2018/1848 E. 2020/610 K.sayılı ilamlarından kısmen hareket edilmiştir.)
Yapılan açıklamalar karşısında görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Açılan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava dilekçesinin usulden REDDİNE,
6100 sayılı HMK.nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İki haftalık süre içinde dosyanın gönderilmesi için talepte bulunulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
6100 sayılı HMK.nun 331.maddesi gereğince harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin görevli mahkemece, davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise yargılama giderlerinin mahkememiz dava dosyası üzerinden KARARA BAĞLANMASINA,
Varsa artan gider avansının dosyasına AKTARILMASINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, HMK.nun 345.maddesi gereğince, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2023

KATİP

HAKİM