Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/858 E. 2021/50 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/858 Esas
KARAR NO : 2021/50

DAVA : İstirdat (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2017
KARAR TARİHİ : 22/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Banka Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkilleri aleyhine … 2.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilleri … ve …’a 29/06/2015 tarihinde tebliğ edilmiş ödeme emrine 06/07/2015 tarihinde itirazda bulunulduğunu, süresinde olmasına rağmen, yukarıda esas numarası yazılı dosyanın … dosyası olduğu ve Fonun alacaklı olduğu sebebiyle borçlular tarafından yapılan itirazların takipte satış dışında işlemleri durdurmadığı gerekçesiyle müvekkil tarafından yapılan itirazın reddedildiğini ve takibin devam ettiğini, müvekkillerinin maaş, tapu ve aracına haciz konulduğu için icra tehdidi altında olmaları sebebiyle 01/12/2017 tarihinde icra dosyasına 5.556,00-TL’lik ödeme yapıldığını, Fonun alacaklı olduğu sebebiyle itirazın takibi durdurmayacağı gerekçesiyle müvekkilinin itirazının reddedilmesinin hukuka uygun olmadığını, 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138/4 maddesine dayandırılarak verilen bu kararın varlık yönetim şirketlerine uygulanmayacağı hususunda yerleşik içtihatta verilmiş pek çok karar bulunduğunu, müvekkili …’ya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, …’ya hiçbir tebligat yapılmadan kayıtlarına haciz konulduğunu, müvekkili …’nın yurtdışında yaşadığını, müvekkilinin tebligat adresi … olarak gösterilerek tebligat yanlış adrese yapılıp tebliğ mazbatasına müvekkilin işte olduğunun beyan edildiği yazılarak tebligatta yazılan yanlış adresin bağlı olduğu muhtarlığa tebliğ edildiği belirtildiğini, takibi yapılan asıl alacak bedelinin 607,00-TL olduğunu, faiz ile birlikte dosya borcunun toplamda 5.556,00-TL’ye ulaştığını, muris …’nın mirasçıları olması sebebiyle takibin yöneltildiğini, ancak davalının müvekkillere karşı takip yapma yetkisi bulunmadığını belirterek, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, haksız takip nedeni ile cebri icra tehdidi altında bulunan müvekkillerinin 5.556,00 TL’lik bedeli ödeme yapmak zorunda kalması sebebiyle ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile istirdadına, kötüniyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, banka kredi alacağına dayalı başlatılan takip dosyasına ödenen meblağın istirdadı istemine ilişkindir.
… 2.İM … E takip dosyası celbedilerek incelendiğinde, davacıların murisi …’nın kefili olduğu dava dışı …Şti ile davacı mirasçılar aleyhine, murisleri…’nın kredi borcu nedeniyle başlatılmış takip olduğu, davacılardan … ve … tarafından takibe itiraz edilmişse de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 138/4. maddesi uyarınca itiraz satış dışında işlemleri durdurmadığından takibe ve hacizlere devam edildiği, davacıların dosya borcunu 01/12/2017’de 5.556,68 TL ödemek suretiyle tamamen kapattığı, istirdat davasının İİK md 72/7 kapsamında 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Takip dosyası, ödeme belgesi, genel kredi sözleşmesi, bankacılık hizmetleri sözleşmesi, tüketici kredisi sözleşmesi, hesap kat ihtarları, tebliğ şerhleri, temlik sözleşmesi, … 25.İM … E takip dosyası kaydı, nüfus kayıtları incelenmiş, davalının temlik aldığı alacağa ilişkin, faaliyet izni kaldırılarak …’ye devrolan … kayıtları üzerinde bankacılık ve finans uzmanı bilirkişi aracılığıyla, bilirkişiye banka tüm kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yapılarak kök ve ek rapor alınmıştır.
Dava ilk olarak … 16.Asliye Hukuk Mahkemesi … E dosyasında açılmış, davanın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle verilen 22/05/2018 tarihli … K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi olunmuştur.
Davalı vekiline verilen süre içinde sunulan sözleşmelerin ve hesap kat ihtarlarının incelenmesi sonucu, dava dışı …Şti’ye … tarafından kullandırılan ticari kredilere ilişkin 08.12.2000 tarihli 2.500,00 TL limitli, 08.05.2001 tarihli 30.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmelerinde davacıların murisi …’nın müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, ayrıca …’nın imzaladığı 29.03.2003 tarihli Tüketici Kredisi Sözleşmesiyle bu bankadan 4.652,00 TL tüketici kredisi kullanmış olduğu, bu sözleşmelerden kaynaklanan ve hesap kat edilip ihtar tebliğine rağmen ödenmeyen kredi alacağı nedeniyle murisin müteselsil kefil ve ayrıca asıl borçlu sıfatından doğan borçları nedeniyle mirasçıları aleyhine (alacağı …’den temlik alan) … AŞ tarafından 30/05/2013 tarihinde takip başlatılmış olduğu anlaşılmış; dava … husumetiyle açılmışsa da, …’nin tümden devir suretiyle … AŞ ile birleşmesi nedeniyle, … AŞ husumetiyle yargılamaya devam olunmuştur.
Davalıların murisinin müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu tutulduğu (dava dışı asıl borçlu şirketin borcundan doğan) alacak kısmı yönünden, ilk defa 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 598/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre yönünden re’sen yapılan hukuki değerlendirmede, 6101 sayılı uygulama kanununun 5.maddesi gereği ikinci fıkrada düzenlenen 1 yıllık ek süre içinde 30.05.2013 tarihinde dava konusu takibin başlatıldığı anlaşılmakla, anılan hak düşürücü süre sona ermeden takip başlatıldığından, takip tarihi itibariyle alacaklı davalının kefile başvuru hakkının düşmediği tespit edilmiştir.
Takip dosyasına itiraz dilekçelerinde zamanaşımı itirazı bulunduğu görülmekle, bu yönden yapılan hukuki değerlendirme sonucunda, dava konusu alacağın faaliyet izni kaldırılarak …’ye devrolunan …’tan …’ye temlik edilen alacak yani Fon alacağı niteliğinde olduğu, oradan … AŞ’ye ve devir-birleşme suretiyle … AŞ’ye temlik edildiği, 2000-2001 yıllarında akdedilen GKS’den kaynaklanan alacakla ilgili zamanaşımının alacağın kat edildiği-muaccel hale geldiği tarihler olan (tüketici kredisi için) 30.10.2003 ve (ticari teminat mektubu komisyon alacağı için) 20.01.2004 kat ihtarı tarihinden başladığı, 5411 sayılı Kanunun (mülga ettiği 4389 sayılı Kanunun ek 3. maddesine paralel) 141. maddesine göre Fon alacaklarında zamanaşımının 20 yıl olduğu, Anayasa Mahkemesince 2014’te 141. maddedeki zamanaşımı sözcüğü yönünden iptal kararı verilmişse de, takibin 30.05.2013 tarihinde yani Anayasa Mah.iptal kararından önce ve 20 yıllık zamanaşımı sona ermeden başlatılmış olduğu, bu nedenle alacaklı yönünden kazanılmış hak bulunduğu anlaşılmakla, takibe itiraz dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığı görülmüştür.
Dosyaya sunulan temlik sözleşmesi incelendiğinde, temlik edilen alacağın … 25.İM … E takip alacağı olduğuna dair ekli liste yer aldığından, anılan takip dosyası celbedilmek istenmişse de, alınan 25.03.2020 tarihli cevabi yazıda dosyanın 21.07.2009’da takipsizlik nedeniyle kapatılıp işlemden kaldırıldığı bildirilmiş, 07.04.2020 tarihli yazıyla da dosyanın saklama süresi dolduğundan imha edilmiş durumda olduğu bildirilmiş, dolayısıyla davacılar hakkında başlatılan takibin derdest takip durumunda olmadığı anlaşılmıştır.
Bankacılık ve finans uzmanı bilirkişiden alınan kök ve ek raporda özetle; takip konusu asıl alacağın 150,00 TL’sinin dava dışı şirkete GKS kapsamında verilen ve iade edilmemiş teminat mektubu devre komisyonu alacağından, 419,78 TL’sinin ise davacıların murisinin kullandığı tüketici kredisinin ödenmemiş taksidinden doğmuş olduğu, ticari kredi (devre komisyonu) alacağında 22.01.2004 tarihinde borçlulara tebliğ edilen kat ihtarı üzerine 26.01.2004 tarihinde temerrüdün doğduğu, davacıların murisi olan müteselsil kefilin borçtan sorumlu olduğu, davacıların murisinin kullandığı tüketici kredisi borçlarının ise tüm taksitlerinin son ödeme tarihi olan 29.09.2003 tarihi itibariyle temerrüdün doğduğu, GKS’de %375 temerrüt faizi istenebileceğine dair hüküm bulunsa da takip talebinde GKS’de akdedilen temerrüt faizinin altında ve avans faizinin iki katı oranında faiz talep edilmiş olduğu tespitleri yapılmış, ayrıca ticari kredilerde TBK md 88-120 ile getirilen faiz kısıtlaması hükümleri yerleşik yargıtay 19. HD içtihatlarında da vurgulandığı üzere uygulanamazsa da, tüketici kredisi yönünden uygulanması gerektiğinden TBK md 88 ve 120 hükümleri kapsamında hesaplanan işlemiş faiz ve temerrüt faizleri hesaplanarak bildirilmiştir.
Bilirkişi raporunda teminat mektubu komisyonu açısından 1.075,00 TL’lik teminat mektubu için üçer aylık dönemlerle 50 TL devre komisyonu uygulamasının bankacılık teamüllerine aykırı olduğu, genel uygulamanın %1 oranında komisyon alınması şeklinde olduğu, davalı bankanın genel uygulama dışında asgari komisyon belirlediği ve borçlunun da bulu ödemeyi kabul ettiğine dair dosyada davalının sunduğu bir delil olmadığı, taraflar arasında böyle bir uygulamanın teamül haline geldiğini ispatlar bir delilin de bilirkişi incelemesine veya dosyaya sunulmadığı açıklanarak, raporda asgari 50 TL’lik üç devre komisyonu 150,00 TL esas alınarak ve ayrıca %1 oranından 10,75 TL’den toplam 32,25 TL üç devre komisyonu esas alınarak seçenekli hesaplama yapılmış, bu iki seçeneğe göre takip tarihi itibariyle davacıların murisinin borçlarından sorumlu tutulabileceği kredi borçları ile takip fer’ileri, davacıların ödeme tarihi itibariyle takip sonrası fer’ileri hesaplanmak suretiyle, davacıların istirdat talep edebileceği tutar hesaplanarak bildirilmiştir.
Teminat mektubu komisyonu konusunda bankacı bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere küçük miktarlı teminat mektupları için genel bankacılık uygulamalarının aksine asgari bir tutar belirlenerek devre komisyonu alınabilmesi için tarafların bu konuda anlaştığının davalı tarafından ispatlanması gerektiği, ancak bu hususu ispatlar bir delil sunulamadığı, tüketici kredisi için TBK md 88-120’nin yürürlüğe girdiği tarihe kadar sözleşme ile belirlenen temerrüt faizi oranları, sonrasında sınırlandırılmış temerrüt faizi hesaplanması gerektiği, Yargıtay 13 HD’nin içtihatlarının da bu yönde olduğu, 5411 sayılı Kanunun 142. Maddesinde yer alan “Fon, fon bankaları ve faaliyet izni kaldırılan bankaların iflas ve tasfiye idareleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesince bakılır” hükmü uyarınca mahkememizin tüm alacaklar yönünden görevli olduğu anlaşılmakla, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan ek bilirkişi raporunun 6.sayfası C)-a- bölümünde yapılan hesaplama esas alınmak suretiyle, davacı mirasçıların murisleri …’nın müteselsil kefaletten ve kendi kredi taksidinden doğan borçları nedeniyle takip dosyasına yaptıkları ödemenin 1.459,60 TL’lik kısmının yersiz ödeme niteliğinde olduğu ve bu tutarı davalı temlik alandan istirdadını talep edebilecekleri, ödeme tarihinden itibaren talep gibi yasal faiz de istenebileceği, ancak dosya kapsamına göre davalının davacı mirasçılar hakkında takip başlatmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacılar vekilinin kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı kanaatiyle, aşağıdaki şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacı mirasçıların davalıya 1.459,60-TL borçlu olmadığının tespiti ile, ödenmiş olan 1.459,60-TL’nin 01/12/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (tahsilde ve ödemede tekerrür olmamak kaydıyla) davalıdan istirdadına, fazla istemin reddine,
2-Davacıların %20 tazminat talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
3-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 1.459,60-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
4-Davalı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 168,00-TL, bilirkişi ücreti 1.100,00-TL olmak üzere toplam 1.268,00-TL yargılama giderinin dava kabul/red oranına göre hesaplanan 329,68-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
7-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 99,70-TL olmakla birlikte, davalı harçtan muaf olduğundan, davacı tarafından yatırılan 31,40-TL peşin harç ile 31,40 TL başvuru harcının karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacı tarafa iadesine, bakiye karar harcı alınmasına yer olmadığına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/01/2021

Katip

Hakim