Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/840 E. 2021/669 K. 15.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/840 Esas
KARAR NO : 2021/669

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 15/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 18/06/2018 tarihli sözleşme bulunduğunu, davalının …’dan Türkiye’ye getirilmek üzere 2 adet tıra ihtiyacı olduğunu beyan etmesi üzerine sözleşme tanzim edilerek araçların yüklenerek sözleşmeye uygun olarak yükün indirme adresine sorunsuz olarak teslim edildiğini, araçlardan birinin yük navlun bedeli peşin, ikincisi ise 30 gün sonra ödemeli olarak anlaşma yapıldığı, peşin olarak bir aracın navlununun alındığı diğer araç navlun ödemesi için müvekkili şirket yetkililerinin borçlu şirket yetkilileri ile şifahi görüşmelerinde “bugün-yarın ödeyeceğiz” gibi vaatlerde bulunularak müvekkili şirket yetkililerini sürekli olarak oyalama cihetine gittiklerini, ödemeye yanaşmadığı gibi … İM … E takip dosyasıyla başlatılan icra takibine karşı da herhangi bir dayanağı olmadan kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, taşımaya ilişkin olarak müvekkili şirketçe 21/06/2018 tarihli … nolu fatura ile … fatura tanzim edilerek borçlu şirkete verildiğini, sadece 21/06/2018 tarihli ve … nolu fatura ödemesinin yapılmış olduğu, diğer faturanın ise sözleşmede belirtilen ödeme günü gelmiş olmasına rağmen hiçbir ödeme yapılmadığını belirterek, davalı tarafça takibe vaki haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin itiraz eden davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın itirazın iptaline ilişkin olduğunu, takibin … İcra Müdürlüğünde açıldığını, borca ve yetkiye vaki itirazlarının üzerine icra müdürlüğünün öncelikle yetki itirazlarını kabul ettiğini ve dosyayı … İcra Müdürlüğüne gönderdiğini, 02/10/2018 tarihinde … İcra Müdürlüğüne gelen dosya ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadığını, yetkili icra dairesinin yapacağı işlemin, vekil olarak taraflarına yeniden ödeme emri tebliğ etmek olması gerektiğini, ancak bugüne kadar yetkili icra dairesinden herhangi bir tebligat alınmadığını, davacı vekilinin bu durumu takip ederek yasal prosedürü tatbik etmesi gerekirken, bu işlemleri beklemeksizin 18/09/2018 tarihinde işbu itirazın iptali davasını ikame ettiğini, bu nedenle yetki itirazında bulunduklarını, davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca … İcra Müdürlüğünde usulüne göre açılmış bir icra takibi bulunmadığı, ödeme emri gönderilmediği için davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini; konuya ilişkin tüm iddiaları reddettiklerini, davacı alacaklı şirketin müvekkili şirket ile yükün taşınması için taşıma sözleşmesi akdettiğini, bu hususa ilişkin herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, davacının müvekkili müşterisine ait malı fiili taşıyan konumunda olup müvekkilinin bilgi ve talimatları doğrultusunda işbu taşıma işini üstlendiği, taşımanın taraflar arasında kararlaştırılan şekilde yapılmadığını, sözleşmede belirtilen tarihte yükün teslim edilmediğini, yük davacı tarafından geç teslim edildiğinden müvekkilinin de müşterisi ile yapmış olduğu anlaşma gereğince navlun alacağını tahsil edemediğini, bu nedenle maruz kalacağı dava/icra takiplerine karşılık TTK gereğince davacı şirkete karşı hapis hakkı kullandıklarını, davacının geç teslim nedeniyle navlun ücretine hak kazanmadığını, karşılıklı taahhütleri ihtiva eden bir sözleşmede taraflardan biri kendi edimini yerine getirmediği takdirde karşı tarafın ediminin yerine getirilmesini talep edemeyeceğini belirterek, davanın, icra inkar tazminatı talebinin usulden ve esastan reddine karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
TAM ISLAH: Davacı vekilince Uyap üzerinden sunulan 28/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesi ve dava tam ıslah edilerek, davanın alacak davası şeklinde ıslah edildiği bildirilmiş, ilk sunalan dava dilekçesine atıf yapılmak suretiyle, 1.600,00 Euro alacağın temerrüt tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ve fer’ileriyle birlikte alınarak müvekkili şirkete verilmesi dava ve talep edilmiştir.
ISLAHA CEVAP: Davalı vekilince sunulan ıslaha cevap dilekçesinde özetle, davacı vekilinin ıslah dilekçesinin HMK’ya uygun olmadığını, takipte istenen tutar 9.744,00 TL olmasına rağmen ıslah dilekçesinde 1.600,00 Euro alacak talebinin bulunduğunu, usule uygun takip olmadan açılan itirazın iptali davasının hukuki yarar yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini, durum böyleyken bu şekilde açılmış ve usulden reddine karar verilmesi gereken itirazın iptali davasının ıslahla alacak davasına dönüştürülmesinin ıslah müessesesi ile bağdaşmadığını, ayrıca ıslah dilekçesinin tamamen ıslah niteliğinde olduğu ve ıslah dilekçesinin HMK md 118-119’da düzenlenen ve dava dilekçesinde yer alması gereken unsurları içermediği, bu nedenle usule uygun ıslah dilekçesi sayılamayacağını, ıslah dilekçesi davanın tümden ıslahı niteliğindeyse davacının ıslah tarihine kadar olan tüm masrafları ve teminatı depo etmesi gerektiği, dava dilekçesinde bulunması gereken tüm unsurları kapsaması ve hukuki yararının olması gerektiğini, somut olayda usul ekonomisi ilkesinin de uygulama olanağı bulunmadığını belirterek, bu talebin ıslah olarak kabul edilmemesine, davanın usulden reddine, ıslah masrafları ve teminatın depo edilmesine, masraf ve ücreti vekaletin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, akdi taşıyıcı ile fiili taşıyıcı arasındaki alt taşıma sözleşmesinden kaynaklanan navlun ücretine ilişkin fatura alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Dava 18/09/2018 tarihli dava dilekçesi ile “itirazın iptali” davası şeklinde açılmış, davalı vekilinin cevap dilekçesinden sonra (ön inceleme celsesi yapılmadan önce) davacı vekilince sunulan 28/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinin ıslah edildiğinden bahsedilerek davanın “alacak davası” şeklinde ıslah edildiği belirtilmiş, 1600,00 Euro alacağın ticari temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilerek, yasal sürede cevap ve beyanlarını sunması sağlanmış, bu cevap dilekçesi de davacı vekiline tebliğ edilmiş, tebliğ ve dilekçe teatisi aşamaları tamamlandıktan sonra dosyada ön inceleme celsesi gerçekleştirilmiştir.
HMK md 177/1’de ıslahın tahkikat sona erene kadar yapılabileceği, md 178’de ıslah eden tarafın ıslah sebebiyle geçersiz hale gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın uğradığı veya uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hakimin takdir edeceği teminatı bir hafta içinde mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, md 180’de davanın tamamen ıslahı düzenlenmiş olup, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren tarafın, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorunda olduğu, aksi halde ıslah hakkı kullanmış sayılarak ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği, md 182’de ıslahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa mahkemenin ıslahı dikkate almadan karar vereceği hükümlerine yer verilmiştir.
Davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesinde davanın türü ve talep sonucu tamamen değiştirilmiş olduğundan, davanın tamamen ıslahı niteliğindedir, nitekim bu hususta ön inceleme celsesinde davacı vekiline açıklama yapması için kesin süre verilmiş, sunulan beyan dilekçesi ile tam ıslah olduğu açıklanmıştır, davacı vekilinin incelenen vekaletnamesinde “davayı tam ıslah yetkisi” de mevcuttur.
Davacı vekilinin davayı tamamen ıslah bildirimi sözlü olarak değil ıslah dilekçesi sunularak yapılmış ve ıslah dilekçesinde maddi vakıalar konusunda ilk sunulan (itirazın iptali talepli) dava dilekçesine atıf yapılmak suretiyle, dava konusu navlun fatura alacağının 1600,00 Euro olarak temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istenmiş olmakla, dilekçenin HMK md 118-119 kapsamında zorunlu unsurları içerdiği, kaldı ki HMK md 118-119’da sayılan unsurlardan e-f-g bentlerinde sayılan “vakıalar, deliller, hukuki sebepler” unsurlarının eksik olsa bile tamamlanabilir eksiklikler olduğu, nitekim bu hususlarda ıslah dilekçesinde dava dilekçesine atıf yapıldığı, bu nedenle eksik olduğundan da bahsedilemeyeceği, davanın sırf bu nedenle reddedilemeyeceği, ıslah dilekçesinin esasen yeni dava dilekçesi mahiyetinde olduğu, bu ıslah dilekçesi sonrası 1 hafta içinde yeni bir dava dilekçesi sunulmadığı gerekçesiyle davaya itirazın iptali davası olarak devam edilip hüküm kurulmasını zorunlu kılan durumun olmadığı, HMK md 182 kapsamında davacının ıslah talebinin kötüniyetle yapıldığına dair bir delil veya emare de bulunmadığı mahkememizce değerlendirilerek, davanın tamamen ıslah edildiği ve itirazın iptali davasından alacak davasına dönüştüğü kabul edilerek, buna göre hüküm kurulmuştur.
Ayrıca ön inceleme celsesi yapılmadan önce tam ıslah yapılmakla, dosyada henüz tahkikat işlemi-yargılama gideri yapılmamış durumda olduğu, özellikle davalının yaptığı hiçbir yargılama gideri bulunmadığı, ıslah tarihi ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle ıslah nedeniyle geçersiz hale gelen bir tahkikat işlemi-yargılama gideri bulunmadığı, karşı tarafın zararına neden olabilecek bir durumun da bulunmadığı değerlendirilmekle, davalı vekilinin HMK md 178’e göre davacıdan teminat alınması talebi yerinde görülmeyerek, teminat hususu mahkememizin takdirinde olmakla, 27/11/2020 tarihli celse ara kararıyla davacıdan teminat alınmasına yer olmadığına karar verilmiş, devamında “ıslah nedeniyle davalının zarara uğradığı ve bu zararın miktarı konusunda davalı vekilince beyan ve talepte bulunulursa teminat konusunda yeniden değerlendirme yapılabileceği” taraf vekillerine bildirilmiş, davalı vekilince ıslah nedeniyle geçersiz hale gelen işlem bulunduğu ve zararı doğduğuna dair bir bildirim ve talepte bulunulmamıştır. Hükümde de davanın açıldığı tarih ile ıslah edildiği tarih arasında (tam ıslah edilen dava dilekçesinin davalıya tebliği- ilk cevap dilekçesinin davacıya tebliğine ilişkin) davacı vekilince yapılan yargılama giderlerinin davalıya yüklenmeyerek davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Konuyla ilgili olarak Yargıtay (Kapatılan) 19. HD’nin 2017/11808 E-7586 K, 2016/15243 E 2017/2873 K, Yargıtay 23.HD’nin 2014/2941 E 2014/2951 K, 2015/7156 E 2017/822 K, Yargıtay 13.HD’nin 2018/9831 E 9463 K, İstanbul BAM 12.HD’nin 2018/250 E 2018/1464 K, İstanbul BAM 13.HD’nin 2019/1793 E 2020/824 K, İstanbul BAM 14.HD’nin 2018/286 E 2018/749 K sayılı içtihatları da aynı yöndedir.
Davacı vekiline 05/04/2021 tarihli ara kararla ıslah ettiği alacak talebinin yabancı para cinsinden mi ilk dava dilekçesinde bildirilen TL cinsinden mi olduğunu açıklamak üzere süre verilmiş, davacı vekilince sunulan talep açıklama dilekçesiyle “1.600,00 Euro” yabancı para cinsinden talep edildiği açıklanmış, dava değerinde oluşan artış (11.941,28 TL olması) nedeniyle eksik peşin harcın davacı vekili tarafından yatırılarak tamamlandığı tespit edilmiştir.
Yargılama sırasında bir kez işlemden kaldırma ve HMK md 150’deki 1 aylık yasal süreden sonra (3 aylık yasal süre içinde) yenileme nedeniyle, davacıdan tekrar harç tahsili yapılmıştır.
Davalı vekilince cevap dilekçesinde mahkememiz yetkisine itiraz edilmişse de, yetkili mahkeme açıkça bildirilmediğinden HMK md 19 kapsamında usule uygun yetki ilk itirazından bahsedilemeyeceğinden yetki ilk itirazı yerinde görülmemiş olup, taraflar arasında akdedilen yazılı sözleşmede de İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığı ve HMK md 17’ye göre tacir tarafları bağlayıcı olduğu tespit edilmiştir.
… 19.İM … E takip dosyası celbedilmiş, ayrıca yazışma da yapılmış olup incelendiğinde, davacı tarafından … İM … E dosyasıyla “… no.lu fatura” alacağı açıklamasıyla ve fatura takibe eklenerek 9.744,00 TL asıl alacak, 111,92 TL işlemiş faiz toplamı 9.855,92 TL alacak için başlatılan ilamsız takibe davalı borçlunun yasal sürede icra dairesi yetkisiyle birlikte itirazı üzerine yetki itirazının alacaklı tarafından kabul edilerek takibin … 19.İM … E dosyasına taşındığı, ancak bu dosyadan borçluya bir ödeme emri tebliğ edilmediği, dolayısıyla itiraz edilecek bir ödeme emri olmadığı anlaşılmıştır. Nitekim davacı vekili de itirazın iptali şeklinde açtığı davasının ön inceleme celsesi öncesi ıslah dilekçesiyle alacak davasına dönüştürmüştür.
Takip dosyası incelenmiş, tarafların bildirdiği deliller toplanmış, sunulan deliller olan taraflar arasında akdedilen yazılı taşıma sözleşmesi, mal teslim tutanağı, davacının navlun faturaları, CMR, hamule senedi, eşya manifestosu, e-posta yazışmaları incelenmiş, davacının BS davalının BA formları, tarafların ticaret sicil kayıtları celbedilmiş, taraf vekillerine süre verilerek iddia ve savunmalarının detayları açıklatılmış, tarafların ticari defter ve belgeleri de incelenmek suretiyle uluslararası taşıma sözleşmeleri uzmanı öğretim üyesi bilirkişi, karayolu taşımacılık sektör uzmanı bilirkişi ile mali bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmede navlun ücretinin biri peşin diğer araç boşaltmaya istinaden 30 gün sonra fatura karşılığı ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu, 10.maddesinde “Taşıtanın maruz kalacağı ceza ve tazminat taleplerinden taşıyan sorumludur.Taşıyan bu talepleri taşıtan ödeme yapmadan karşılamak zorundadır.Aksi halde taşıtan, bu talepler karşılanana kadar taşıyanın uhdesinde bulunan alacaklarını ödemeyecek ve teminat olarak tutabileceği gibi hak sahiplerinin bu taleplerini-yeterli olması halinde-taşıyanın alacaklarından karşılayabilecektir” düzenlemesi mevcuttur.
Bilirkişi kurulundan alınan raporda özetle; dosyada mevcut sözleşme ve delillere göre, davacının davalıyla olan anlaşması gereği 24/06/2018’de yüklediği iki tır içeriği yükü Polonya’dan Türkiye’ye taşıyarak 28/06/2018’de alıcısına teslim etmiş olduğu, yük taşıma işini sözleşmede kararlaştırıldığı gibi ve kararlaştırılan sürede gerçekleştirmiş olduğu, incelenen CMR belgelerinin bu hususu ispatladığı, davalının ise yükün geç teslim edildiği iddiasını ispatlar bir delil sunmadığı, yük taşıma sırasında bir zarara-hasara uğramamış olduğundan davalının sözleşmenin 10.maddesine göre ödemezlik def’i ileri sürmesinin mümkün olmadığı, davacının 1 tırla taşımasına ilişkin 1.600,00 Euro bedelli navlun fatura bedeli davalı tarafından ödense de, diğer tır taşımasına ilişkin dava konusu 21/06/2018 tarihli C….107 no.lu 1.600,00 Euro bedelli faturanın ödenmemiş olduğu, davalının ise davacı navlun ücreti üzerinde hapis hakkı kullanmasını gerektiren yasal bir hakkı bulunmadığı, TTK md 891’de düzenlenen hapis hakkının “navlun ücreti ödenmeyen taşıyıcının yük üzerindeki hapis hakkı”na ilişkin olduğu, davalının böyle bir durumu bulunmadığı, tarafların ticari defter ve kayıtlarının sahibi lehine delil teşkil eder durumda bulunduğu, davacı faturalarının taraflarca BA ve BS formlarıyla vergi dairelerine bildirilmiş olduğu, her iki taraf ticari defterinde aynen ve birebir kayıtlı olduğu, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 21/06/2018 tarihli …107 no.lu faturadan kaynaklanan 1.600,00 Euro alacağı bulunduğu tespit edilip bildirilmiştir (bilirkişi raporunda alacak için işlemiş faiz hesabı da yapılmışsa da, dava öncesi temerrüt durumuna ilişkin mahkememiz gerekçesi aşağıda açıklanmıştır).Tebliğ edilen bilirkişi raporuna taraf vekillerince itiraz edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, sunulan ve toplanan deliller, incelenen sözleşme içeriği-maddeleri ile alınan uzman bilirkişi kurulu raporu tespitleri hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı fiili taşıyıcının, dava dışı taşıtana ait malları iki tır halinde aynı tarihte davalı akdi taşıyıcıyla arasında akdedilen alt taşıma sözleşmesi kapsamında …’dan Türkiye’ye sözleşmeye uygun şekilde taşıdığı, böylelikle CMR hükümleri ve TTK taşıma hukuku hükümleri çerçevesinde navlun ücretine hak kazandığı, davalının ise davacının navlun ücretini ödememesini haklı gösterecek yasal bir sebebinin bulunmadığı, sözleşmenin 10. maddesi kapsamında yükün davacı taşıması sırasında hasarlandığı, ziyaa uğradığı, bu nedenle yük sahiplerinden veya üçüncü kişilerden gelen tazminat, ceza vb taleplerle karşı karşıya kaldığını ispatlar bir delilin ise davalı tarafça dosyaya sunulamadığı, dava konusu 21/06/2018 tarihli … no.lu navlun ücreti faturasını (diğer tır taşıması faturasıyla birlikte) itirazsız ticari defterine kaydetmiş ve BA formuyla da bildirmiş olduğu, borcunu ödemede temerrüdü bulunduğu, uluslararası taşıma nedeniyle sözleşmede Euro cinsinden kararlaştırılan-faturası düzenlenen navlun ücretinin TBK md 99’daki seçimlik hak nedeniyle davada yabancı para cinsinden talep edilebileceği, bu nedenle istenebilecek temerrüt faizinin ise 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesinde yazılı faiz olduğu, sözleşmede “araç boşaltmaya istinaden 30 gün” şeklinde belirlenen ibarenin kesin vade sayılmasının mümkün olmadığı, dava öncesi davalının TTK md 18/3’e göre temerrüde düşürüldüğü de davacı tarafça ispatlanamadığından temerrüdün dava tarihinde doğduğu anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın kabulüne ve dava tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
1.600,00-EURO davacı alacağının, dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4-a maddesine göre devlet bankalarının Euro cinsi vadeli mevduata uyguladığı yıllık faiz oranını aşmamak üzere hesaplanacak faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 203,93-TL olup, 373,38-TL (peşin harç, tamamlama harcı, ıslah harcı) harcın mahsubu ile bakiye 169,45-TL harcın karar kesinleştikten sonra ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan 2.100,00-TL bilirkişi ücreti, 91,00-TL posta tebligat masrafı ile (35,90-TL başvuru harcı, 203,93-TL peşin harç toplamı) 239,83-TL harç toplamı olan 2.430,83-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye 34,50-TL posta ve tebligat masrafı yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan, yürürlükteki AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından karar tebliğ giderleri sonrası kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.15/10/2021

Katip

Hakim