Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/785 E. 2019/282 K. 25.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/785 Esas
KARAR NO : 2019/282

DAVA : Alacak (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/08/2018
KARAR TARİHİ : 25/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 29.01.2015 tarihli 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) dağıtım şirketi olan müvekkili İpragaz A.Ş.’nin bayiliğini yaptığını, buna göre sözleşmenin sona erme tarihinin 28.01.2020 olduğunu, davalının LPG alım miktarları incelendiğinde, 2017 yılında LPG alımlarının bir önceki yıla göre %85,86 oranında azaldığının görüldüğünü, bu sebeple davalının 01.11.2017 tarihinde gönderilen ihtarname ile LPG alımına başlaması ve düzenli LPG alımına devam etmesi konusunda uyarıldığını, buna rağmen davalı tarafından LPG alımı yapılmadığını, davalının 30 günden uzun süreyle LPG alımı yapmaması ve satışlarında olağanüstü düşüşler meydana gelmesinin bayilik sözleşmesinin 19. maddesi doğrultusunda müvekkile sözleşmeyi derhal fesih hakkı verdiğini, buna göre müvekkilince 08.02.2018 tarihinde sözleşmenin olağan sona erme tarihinden önce haklı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, kendisine ait tüplerin iadesini talep ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; tüplerin iade edilmemesi sebebiyle tazminat talepleri bilirkişi tarafından müvekkilince takas edilen davalının depozito alacağı da mahsup edilmek suretiyle hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 1000-TL, kar mahrumiyeti olarak bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 1000-TL, cezai şart olarak müvekkilinin takas ettiği davalının irat kaydedilen teminat bedeli olan 17.743,92-TL’nin mahsubuyla şimdilik 5.000-TL olmak üzere şimdilik toplam 7.000-TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekâletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın gerek cezai şart talepleri gerek kar mahrumiyeti talepleri gerekse de Tüp İmalat bedeline ilişkin talep miktarları davacı yanca belirlenebilecek talepler olduğunu, bu durumda davacı yanın taleplerinin belirli alacak niteliğinde olduğunu, davacı yanın ise davasını belirsiz alacak davası niteliğinde açtığını, belirsiz alacak davası olarak açılmış davanın HMK 114/1-h ve 115/2 uyarınca usulden reddine karar verilmesini, kar mahrumiyeti ve cezai şart talebi açısından taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin davacı yan tarafından haksız şekilde fesih edildiğini, davacı yanın kendisi tarafından haksız şekilde fesih edilen sözleşmeye dayalı olarak talep etmiş olduğu Kar Mahrumiyeti ve Cezai Şart taleplerinin haksız olup esasen MK 2 çerçevesinde Bir Hakkın Açıkça Kötüye Kullanılması mahiyetinde Dürüstlük Kuralı ile de bağdaşmadığını, davacı yanın, Cezai Şart Tazminatı talebi yönünden ise taraflar arasında kurulu bayilik sözleşmesi davacı yanın kusuru nedeni ile davalı müvekkil tarafından haklı nedenlerle fesih edildiğini, dolayısı ile davacı yanın cezai şart tazminatı talep edebilmesinin koşulları oluşmadığını, öte yandan her ne kadar davacı yan tacir vasfına haiz de olsa, davalı/müvekkil esnaf olduğunu, bu durum dikkate alındığında davacı taleplerinin fahiş olup, müvekkilinin ekonomik mahvını amaçladığını, iade edilmediği iddia edilen tüplerden kaynaklı 2. bir cezai şart mahiyetindeki tazminat talebi açısından davacı yanın imalat bedeli tutarında cezai şart talep ettiği 2134 adet tüpün davalı/müvekkil zimmetinde olduğu iddiasını ispat yükü altında olduğunu, bu nedenlerle mesnetsiz ve kötü niyetli açılan davanın tüm yönleri ile reddi ile, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesine dayalı haklı fesih gerekçesiyle tüp imalat bedeli, sözleşmenin süreden önce sona ermesi nedeniyle kar mahrumiyeti ve sözleşme cezai şart taleplerine ilişkin belirsiz alacak davasıdır.
Belirsiz alacak davası 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107 . maddesinde belirsiz alacak ve tespit başlığı ile düzenlenmiş, 107/1. fıkrada, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerd , alacaklının hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğine yer verilmiştir. Hak arama durumunda bulunan kişi alacağını tespit edemeyebilir. Özellikle zararın baştan belirlenemediği, ancak bir incelemeden sonra tam olarak tespiti mümkün olan tazminat taleplerinde böyle bir durumla karşılaşılabilmesi söz konusudur. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa böyle bir dava açılamaz. Çünkü her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır.
Her ne kadar sözleşmeye dayalı alacak davalarında da belirsiz alacak davası açılması imkanı var ise de, bu imkan her tür alacak talebi için aynı şekilde uygulanamaz, alacağın bir uzman dışında tespitinin mümkün olmadığı, dolayısıyla talep edilebilecek alacağın belirlemesinin davacıdan beklenemeyeceği alacak türleri için HMK madde 107 ile belirsiz alacak davası açma imkanı getirilmiştir.
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz.
Dava dilekçesinde tüm taleplerle ilgili olarak “bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere” ibaresi kullanılmış olup, davanın kısmi dava değil belirsiz alacak olarak açıldığı bu ibareden açıkça anlaşılmaktadır. Oysa ki taraflar arasında akdedilmiş ve tarafların kabulünde olan bayilik sözleşmesinden ve dava dilekçesinin incelenmesinden, tüm taleplerin davacının elinde olan belge, defter ve kayıtlardan tespitinin mümkün olduğu görülmektedir. Nitekim dava dilekçesinde bazı talepler yönünden hesaplanma usulü bile anlatılmış, hatta davalının bazı alacaklarının takas/mahsup edildiğinden bahsedilmişse de bu meblağlar bile bildirilmemiştir.
Netice itibariyle davacının belirli alacak niteliğindeki talepleri yönünden toplam 5.000 TL değer bildirerek dava açmasında hukuki yarar bulunmadığından, davanın HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Yasal Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yönünden, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine,
2-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
5-Alınması gerekli 44,40-TL karar harcının peşin alınan 119,55-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 75,15-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.25/03/2019

Katip …
¸E-İmza

Hakim …
¸E-İmza