Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/760 E. 2019/341 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/760
KARAR NO : 2019/341

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2019

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin fabrika ve tesisleri aldıktan sonra, satıcı … Tic. Ltd. Şti.’yi tahliye ettiğini, yaklaşık 4 ay boş kalan fabrikada müvekkilinin kendi üretime başlayacakken dava dışı … Ltd. Şti. müvekkilden bu fabrikayı kiralamak istediğini, müvekkilin de 01.07.2017 tarihli kira sözleşmesi ile aylık 6.000 TL bedelle tüm fabrika alanı ve ekipmanlarını kiraya verdiğini, söz konusu fabrikada … Tic. Ltd. Şti. kiracı olarak faaliyetini yürütmekte iken borçlu … tic. Ltd. Şti.’nin borcundan dolayı hacze gelindiğini, müvekkilin 12.03.2017 tarihli sözleşme ile satın aldığı tüm menkul malların borçluya ait kabul edilerek haczedildiğini, halbuki mahcuz malların tamamının müvekkil … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, üzerinde haciz işlemi yapılmış olan, haciz tutanağında ve listeli bu malların müvekkil tarafından alındığına dair faturalar ve satış bedelinin ödendiğine dair çek ve banka bilgilerinin ekte sunulduğunu, haklı ve mesnetli olarak açtıkları davanın kabulü ile icra dosyasındaki bütün mahcuz mallar üzerindeki hacizlerin fekkini, cebri icra tehdidi altında ödenen 376.000 TL’nin ticari faizi ile istirdadını, kötüniyetli davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;istirdat davası açılması şartları oluşmadığından davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından … 11. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosya borcuna istinaden yaptığı ödemenin istirdatını talep etmişsede , takipte borçlu bulunmadığı için kendisine karşı haciz baskısı yapılması söz konusu olmadığını, diğer taraftan usul açısından da davacının aktif dava ehliyeti ve taraf sıfatı bulunmadığını, söz konusu haciz işlemi … 11. İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosya borçluları …Tic. Ltd. Şti, …, … Ve … -… İnşaat aleyhine gerçekleştirildiğinden, takip borçlusu olmayan davacının kendisinin haciz baskısı altında olduğunu, bu nedenle ödeme yaptığını ileri süremeyeceğini, haczin borçlu şirket yetkilisi huzurunda gerçekleştirilmiş olup mülkiyet karinesinin alacaklı lehine olduğunu, haczin borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapıldığını, haciz mahallinde borçlulara ait pek çok evrak bulunduğunu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, haciz mahallinde bulunan 3.kişi, borcun doğum tarihinden sonra, borçlu ile aynı adreste faaliyete başladığını, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, borçlu ile 3.kişi aynı iş kolunda faaliyet göstermekte olup, ortaklık yapısı itibariyle aralarında; fiili, hukuki ve organik bağ mevcut olduğunu, usul ve yasaya aykırı, kötüniyetle açılan davanın reddini ve davacı aleyhine tazminata hükmedilmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 15/08/2018 tarihi itibariyle açılan dava dilekçesinde,… 11.İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyasına istinaden talimat yazılan icra müdürlüğünce haciz işleminin menkul mallar üzerinde gerçekleştirildiği, davacı olan şirketin haczi yapılan malların tamamının bedellerinin ödemesinin davacı tarafından yapıldığı ve haczedilen bütün bu menkul mallar üzerindeki haciz işlemi ile hukuka aykırı olarak müvekkilinin borç altına sokulduğunun iddia olunduğu, bu nedenle davacının haciz baskısı altında borcun ödenmiş olduğunu iddia ederek, haczedilen menkuller üzerindeki hacizlerin fek olunmasını, ayrıca cebri icra tehdidi altında ödenen paranın istirdadını talep ettiği, buna mukabil davalının ise haczin borçlu sicil adresinde yapıldığı, borçluya ait pekçok evrak bulunduğundan, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, davacı üçüncü kişinin borcun doğum tarihi sonrasında haciz adresinde faaliyet gösterdiğini savunmuş olduğu tartışmasız olup taraflar arasındaki uyuşmazlık çerçevesinde ve öncelikle görev hususu irdelenmelidir.
6100 sayılı HMKm.33 hükmü çerçevesinde nitelendirme mahkememize ait olup bu çerçevede HMK.m.114/f.1 bend (c) hükmü gereği görev hususunun her zaman ve her aşamada dikkate alınması zorunluluk arz etmektedir.
Somut olayda da açıklandığı gibi davacı vekilinin haczedilen malların müvekkiline ait olduğunu ve bu malların üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını talep etmesi karşısında önce bu talep üzerinden değerlendirme yapılmalıdır.
Yargıtay uygulamasında da açıklandığı üzere “maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, 2004 sayılı İİK.nun m. 97. maddesinin uygulanmasına yönelik ve 3. kişinin istihkak iddiasına ilişkindir. (Yargıtay 8. Hukuk 2015/9093E. ve 2017/9137K. sayılı ilamı)
Nitekim davacı üçüncü kişi, haczedilen malların kendisine ait olduğunu, bedellerini ödediğini, malların takip borçlusuna ait bulunmadığını ileri sürdüğünden talep İİK.m.96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkin olarak takdir olunmuştur. (Yargıtay 17. Hukuk 2011/7628E. ve 2011/106027K. sayılı ilamı)
Davacı üçüncü kişi haczedilen malların kendisine ait olduğu noktasında malın üçüncü şahsın elinde olması ve bu şekilde haczi noktasında gerekli yasal prosedürlerin uygulanmasını talep etme hak ve imkanı var iken açıkladığı zaruret nedeniyle takip konusu borçla ilgili ödeme yapmıştır. Bu nedenle istihkak davasının konusu kural olarak haczedilen mal olması mümkün iken bu defa istihkak davasının konusunun ödenen bu bedel olup olamayacağı ve dava dilekçesi ile objektif dava yığılmasına konu edilen bedelin istirdatı noktasındaki talebin dahi hukuki nitelendirmesinin yapılması gerekmektedir.
Bu çerçevede “hacizden doğan istihkak davası açılabilmesi için gereken koşullardan biri de, hukuken geçerli bir haczin bulunmasıdır. Bir başka ifadeyle, “haciz” olarak nitelendirilebilecek bir icra işlemi yoksa, kural olarak, istihkak davasından söz etmek mümkün değildir. Dolayısıyla, istihkak prosedürünün tatbik edilebilmesi için, icra dairesi tarafından borçluya ait olduğu gerekçesiyle bir malın haczedilmiş olması gerekir. Denilebilir ki, bir haczin bulunması zorunluluğu, istihkak iddiasının ve davasının adeta varlık nedenidir. Zira, bu dava borçluya değil, üçüncü kişilere ait olan mallara haciz koyma olgusundan kaynaklanmaktadır. Haciz yoksa, istihkak iddiası ve davası da söz konusu olamaz (K.Aslan, age., s.235 vd.; A.Güneren, age., s.373 vd.). Somut olayda, 09/01/2018 günlü haciz tutanağı içeriğine göre, davacı üçüncü kişi haciz baskısı altında ve muhafaza işleminin yapılmasını önlemek amacı ile dava açma haklarını da saklı tutarak, dosya borcunun tamamını ödediğini belirtmiş olup bu ödemenin yapıldığı ise tartışmasızdır. Buna göre, olayda, borcun iradi ödenmesinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bu koşullarda haczin, yatırılan paraya ilişkin olduğunu kabul etmek gerekir. Şu durumda; istihkak davası açılabilmesi için ortada hukuken geçerli bir haczin varlığının kabulü dahi gerekir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.04.2014 gün, 2013/17-770 E.;2014/505 K. sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-789E. 2016/6347K. Sayılı ilamı)”
O halde dava dilekçesine konu edilen ve cebri icra tehdidi altında ödendiği iddia olunan paraya ilişkin olarak haczin gerçekleşmiş olduğu, bu nedenle ödenen bu paranın istihkak davasının konusu bulunduğu kabul edilmelidir.
2004 sayılı İİK.96m.,97m.,97/a m.,99.m. hükümleri içeriği ve özellikle m.97/f.6 hükmü dikkate alındığında, kanun koyucu bu maddelerden kaynaklanan uyuşmazlığın, belirtilen prosedürlere göre icra mahkemesinde görülmesi gerektiği noktasında açık düzenlemeler yapmıştır. Nitekim yukarıda yapılan açıklamalar gözetildiğinde uyuşmazlığın takdir ve değerlendirilmesinin takip hukuku çerçevesinde ve adı geçen yasal düzenlemelere göre icra mahkemesince hükme bağlanması gerekmektedir.
Bilindiği üzere görev, dava şartı olup 6100 sayılı HMK.m.115/f.1 hükmü gereği taraflarca itiraz olmasa dahi mahkemece re’sen göz önünde tutulması gereken usuli meselelerdendir. Nitekim bu çerçevede mahkememizin uyuşmazlık açısından görevli olmadığı, icra mahkemesinin görevli bulunduğu tespit edilmiştir.
Yapılacak açıklamalar karşısında mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli İstanbul İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Yapılan açıklamalar karşısında
1-Mahkememizin görevli olmaması karşısında davanın usulden REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde talep halinde dava dosyasının görevli İstanbul İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca davaya başka bir mahkemede devam olunacağından yargılama giderlerine ve harç alınmasına bu aşamada hükmedilmemesine,
4-Başka mahkemede davanın devam edilmesi söz konusu olmadığından ve talep durumunda dava hakkında açılmamış sayılma kararı verilerek davacının yargılama giderlerine mahkum edileceğinin taraflara ihtarına,
5-6100 sayılı HMK’nın Geçici Madde 3/f.2 gereği ilamın usulen her bir tarafa tebliğ edildiği tarihten itibaren HMK.m.345 uyarınca iki hafta içinde, istinaf yoluna, istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresi geçirilmiş olsa dahi HMK.m.348 gereği diğer tarafın iki haftalık cevap süresi içinde sunacağı cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvuru hakkı olduğu hususunun taraflara hatırlatılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.11/04/2019

Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır