Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/748 E. 2020/428 K. 16.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/748 Esas
KARAR NO : 2020/428

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı müvekkilinin davalı şirketten alacağını tahsil için davalı aleyhine … 6. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından takibe geçildiğini, davalı tarafından başlatılan takibe HMK md 6 uyarınca … icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle ve borç yönünden itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğu ve iptalinin gerektiğini, müvekkilinin havalandırma sektörüne ilişkin mal alım satımı, tamir ve işçilik hizmeti sunmakta olan bir tacir olduğunu, davalıya satılan malların ve verilen işçilik hizmetinin usul ve yasaya uygun olarak faturalandırılarak defterlere işlendiğini, müvekkilinin davalıdan işbu ticari ilişkiye ilişkin faturadan dolayı alacağı bulunduğunu, yetkili icra dairesinin TBK md 89 uyarınca müvekkilinin yerleşim yeri olan İstanbul olduğunu belirterek, davalının takip dosyasına yaptığı haksız ve dayanaksız itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişkiye istinaden müvekkili şirketçe davacı şirkete ödeme yapıldığı ve müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını, bu hususun müvekkil şirketin ticari defter ve kayıtları incelendiğinde açıkça ortaya çıkacağını, icra takibi ve dolayısıyla işbu davanın müvekkilinin yerleşim yeri olan …’da açılması gerekirken yetkisiz yerde takip ve dava açıldığını, davacı taraf faturaya itiraz edilmemesi nedeniyle alacağın sabit olduğunu iddia etmekte ise de faturanın tek başına alacağın varlığına karine teşkil edemeyeceğini, bunun yanında davacı tarafın faturaya konu malın teslim edildiğini ve hizmetin yerine getirildiğini ilişkin kesin deliller ortaya koyması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile takibe konu borç likit bir alacak olmadığından işbu davanın kabulü halinde tazminata hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddi ile davacının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan fatura alacağına ilişkin takibe itirazın iptali davasıdır.
… 6. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası getirtilerek incelendiğinde; toplam 33.432,28- TL tutarında fatura cari (açık) hesap alacağına dayalı başlatılan ilamsız icra takibi olduğu, davalı borçlunun süresinde itirazı üzerine takibin durdurulmuş olduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalının takibe itiraz dilekçesinde icra dairesi yetkisine itiraz ettiği görülmekle, bu özel dava şartı yönünden, TBK md 89 uyarınca fatura-para alacaklarında alacaklının yerleşim yeri icra daireleri de yetkili olduğundan, kesin yetki durumu olmadığından İstanbul icra daireleri yetkili olmakla, davalı borçlunun bu itirazı yerinde görülmemiş ve reddedilmiş, davacının cevap dilekçesindeki mahkememiz yetkisine ilk itirazı da aynı gerekçeyle reddedilmiştir.
Takip dosyası, itiraz dilekçesi, sunulan e-faturalar ve sevk irsaliyeleri incelenmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi incelemesi yapılarak kök ve itirazlar nedeniyle ek rapor alınmıştır.
Mali bilirkişiden alınan kök ve ek raporda özetle; tarafların ticari defter ve kayıtlarının e-defter şeklinde ve ilgili mevzuatına uygun tutulmuş, beratları alınmış, usulüne uygun tasdikleri süresinde yaptırılmış, sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette olduğu, taraflar arasında 2016-2017 yıllarında ticari ilişki olduğu, davacının mal satımına ilişkin davalıya düzenlediği 15 adet e-faturanın ve davalının tüm ödeme kayıtlarının her iki taraf ticari defterlerinde aynen kayıtlı olduğu, ancak davacının 4 faturasının TL cinsinden, 11 faturasının Euro cinsinden düzenlenmiş olduğu, davacının Euro fatura alacaklarını Euro cinsinden hesaplarında takip ettiği, davalının ise tüm faturaları ve ödemeleri kendi defterlerinde TL cinsinden kayıt ve takip etmiş olduğu, davalının tüm ödemelerini TL cinsinden veya Euro cinsinden verdiği çeklerle yaptığı, ancak (Euro cinsi ödemelerinin Euro cinsi faturaları karşılamaması nedeniyle) davalının TL cinsi ödemesinin bir kısmını davacının (yani Euro cinsi faturalarla ilgili TL ödemeyi) ödeme tarihi kurundan Euroya çevirerek (Euro cinsi borçtan Euro cinsi mahsup şeklinde) defterlerine kaydetmiş olduğu, taraf defterleri arasındaki tek mutabakatsızlığın davacının bu Euro cinsi mahsup uygulamasından doğan kur farkından kaynaklandığı, incelenen açık hesap sonuçlarına göre davacının ticari defterinde davalıdan takip tarihi itibariyle 2.166,59 Euro (11.555,29 TL) alacaklı göründüğü (açık hesap kaydında 2.166,65 Euro görünse de doğru hesaplanmış tutarının 2.166,59 Euro olduğu), davalının ticari defterinde en son fticari ilişki kaydından sonra davacıdan 7.199,43 TL alacaklı göründüğü, bu artı bakiyeyi de defterine yaptığı 01.11.2017 tarihli “otel hs. için ödenen geri alınması” şeklinde belgesi de bulunmayan bir açıklamayla kayıt yaparak kendisini borçlandırmak suretiyle açık hesabı sıfırlamış olduğu, yani sonuç itibariyle takip tarihinde kendi ticari defterine göre borcu-alacağı bulunmadığının kayıtlı olduğu, sonuç itibariyle açık hesaptaki mutabakatsızlığın tek sebebinin davalının Euro cinsi fatura ödemelerini de TL cinsinden yapması ve davacının TL ödemeyi ödeme tarihindeki TCMB döviz alış kurundan Euro’ya çevirerek hesaptan mahsup ve takip etmesinden doğan kur farkı kaynaklı eksik kalan fatura bakiye alacağı olduğu tespit edilerek bildirilmiştir.
Taraf ticari defterlerinde tüm faturalar ve ödemeler kayıtlı olmakla, sahibi lehine delil teşkil eden ticari defter kayıtları HMK md 222 kapsamında davacı yönünden kesin delil niteliği taşımaktadır. Mutabakatsızlığa (kur farkı alacağına) neden olan TL’den Euro’ya çevrilerek döviz cinsi ödeme mahsubu işlemi yönünden yapılan hukuki değerlendirmede, taraflar arasında akdi ilişkinin tamamen TL cinsinden yürütüleceğine dair tarafları bağlayıcı bir sözleşme bulunmadığına göre, davacının (ithal edilmiş malzeme satışları olduğu anlaşılan) Euro cinsi faturalarını yasal sürede itiraz etmeksizin aynen defterine kaydeden davalının, borcunun Euro cinsi olduğunu kabul etmiş sayılması gerektiği, nitekim bu uygulamanın taraflar arasında iki yıl boyunca sürmekle ticari teamül de oluşturduğu, bu nedenle TBK md 99/3 kapsamında davacının yabancı para cinsinden olan alacağını TL cinsinden veya Euro cinsinden talep etme, ödemeyi de TL cinsinden veya Euro cinsinden mahsup konusunda seçimlik hakkı olduğu, davacının bu hakkını ticari defterlerinde ve takip talebinde yabancı para cinsinden kullanmasının bu nedenlerle kabul edilebilir olduğu, davalının ise Euro cinsi borçları da TL cinsi ödeyerek yardımcı hesaplarında sadece TL ödeme şeklinde takip etmesinin hukuki veya sözleşmesel dayanağı bulunmadığı, bu durumda Euro cinsi ödemenin Euro cinsi fatura alacaklarını kapatmaması ve eksik kalması nedeniyle, davacının Euro cinsi faturalarından kalan bakiye alacağını davalıdan talep hakkı bulunduğu, ancak bu tutarın takip talebindeki tutar değil bilirkişi raporunda hesaplanan 2.166,59 Euro olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne, kabul edilen kısım yönünden alacak likit ve itiraz haksız olmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin (takip kuru üzerinden %20 oranında) kabulüne, reddedilen kısım yönünden ise davacının takip başlatmakta kötüniyeti ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca döviz cinsinden takip talebinde takip sonrası avans faizi yürütülmesi istenmişse de, 3095 sayılı Kanunun 4-a maddesine göre (taraflar arasında aksinin kararlaştırıldığı ileri sürülmemekle) döviz cinsi alacakla ilgili olarak istenebilecek temerrüt faizi, Euro cinsi mevduata Devlet bankalarınca uygulanan yıllık faiz oranı olabileceğinden, takip sonrası 3095/4-a faizi işletilmek suretiyle takibin devamına karar verilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … 6.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin 2.166,59-EURO asıl alacak yönünden takip sonrası 3095 Sayılı Kanun 4/a maddesine göre faiz işletilmek suretiyle devamına, fazla istemin reddine,
Alacağın %20’si oranında 2.311,05-TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
3-Davalı vekille temsil olunduğundan red edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.669,51-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ve red-kabul oranına göre hesaplanan 1.335,01- TL yargılama gideri (1.400,00- TL bilirkişi ücreti, 134,50-TL posta masrafı) ile 156,05- TL harcın toplamı (35,90-TL başvuru harcı+120,15 peşin harç ) 1.491,06-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
6-Alınması gerekli 791,73-TL karar ve ilam harcından 120,15-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 671,58-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/10/2020

Katip …

Hakim …