Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/726 E. 2021/341 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/726 Esas
KARAR NO : 2021/341

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2017
KARAR TARİHİ : 26/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete … kasko sigorta poliçesi ile sigortalı …’a ait ve kendi sevk ve idaresinde … Bulvarını takip edene… istikametine doğru seyir halinde olduğunu, … plaka sayılı araca 01/08/2016 tarihinde, …’ın maliki olduğu ve ehliyetsiz olarak kendi sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile … bulvarını takiben … istikametine doğru seyir halinde iken … katılımına geldiği esnada katılımı kaçırarak tekrar katılama girmek için aracı ile geri geri manevra yaptığı esnada aracın arka kısımları ile çarpması neticesinde iki araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, söz konusu kazanın meydana gelmesinde kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere trafik kurallarını ihlal eden … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, aracın sigortacısı davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesi nedeniyle müvekkiline sigortalı araçta meydana gelen hasar kadar poliçe üst limitiyle sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete hasar ihbarının yapıldığını, müvekkili şirketin 15/08/2016 tarihinde onarımı yapın anlaşmalı iş yerine 5.524,52 TL ödeme yapıldığını, anılan bedelin tahsili için davalılar aleyhine … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile takibe başlandığını, takibe davalılar tarafından itiraz edildiğini, izah edilen nedenler ile haksız itirazların iptali ile takibin devamına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu olayın davacı tarafın anlattığı gibi olmadığını, kaza tespit tutanağında yazılı şekilde de gerçekleşmediğini, kazadan sora 155’i arayarak polis çağırdığını, gelen polis memuruna olayı detaylı bir şekilde anlattığını, polis memurunun kendisini dinledikten sonra tutanağı otoparkta dolduracağı söyleyerek kendisine boş kağıda imza attırdığını ve karşı taraf ile otoparka gittiğini, bir gün sonra tutanağı almak için karakola gittiğinde tutanağın söylemlerinin tam aksine tutulduğunu, tutanağı yanlış tutan polis memuru hakkında … Kaymakamlığına şikayette bulunduğunu, kaymakamlık tarafından soruşturma yapılmasına izin verilmediğine dair cevap verildiğini, izah edilen nedenler ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’ye usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya herhangi bir cevap vermemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, hasar dosyası, sigorta poliçesi, trafik kazası tespit tutanağı, ekspertiz raporu, araç teslim bildirimi, ödeme belgesi, rücu yazısı, ibraname ve teslim/ temlik beyannamesi, faturalar, … Cumhuriyet Başsavcılığının … CBS soruşturma dosyası celp edilmiş, incelenmiştir.
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
Dava, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK’nun 1301. md.) “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettirenin gerçek kişi olduğu ve davalılardan haksız fiil hükümlerine göre talepte bulunduğu açıktır.
Dava niteliği itibarı ile haksız fiilden kaynaklanmış olup davacının halefi olduğu sigortalının, gerçek kişi olması karşısında mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 21/06/2018 tarih, 2018/2185 Esas 2018/961 Karar sayılı ilamında:
“… Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1483/1. maddesinde, sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş ve aynı Kanun’un 4. maddesinde de, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin, ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 5.maddesinde ise, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda, davalılar kazaya neden olan aracın maliki-sürücüsü ve ZMSS (trafik) sigortacısı olduğundan ve ZMSS (trafik) sigortasına ilişkin hukuk davalarının, ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesi zorunlu olduğundan, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bir başka deyişle, somut olayda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Buna rağmen, Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince, davacı vekilinin İstinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine…” denilerek Mahkememiz kararı kaldırılmış, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmekle, kaldırma ilamına uygun şekilde yargılamaya devam olunmuştur.
Tanık … mahkememiz dosyasının 08/05/2019 tarihli celsesinde; ”ben davalıyı daha öncesinden tanımam. Kaza olduktan sonraki gün …’e bağlı … ait tamirhanede davalı ile karşılaştım. Çünkü bir önceki gün … ile … sapağanın girişinde 2 şeritli yolda ışıklarda beklediğim sırada 3. Şeride cep verilen yerden bir araç ışığı beklemeden hızla geçip, öndeki beyaz araca vurdu. Öndeki beyaz araç davalıya aitti. Davalı ışıkları geçmişti. Dönemeçten dönmek üzereydi. Davacıya ait araç biz ışıkta beklerken yanımızdan hızlıca geçerek davalıya ait araca vurdu. Ben davalıya ait aracın yavaşladığını görmedim. Davacının sigortalısına ait transit rengini hatırlayamadığım araç hızlıca davalının aracına çarpmıştır. Olay saat 17.00-18.00 saatlerinde gerçekleşti. Trafik yoğun değildi. Ben bu kadarını hatırlıyorum, kaza yaz ayında gerçekleşmişti.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememiz dosyasının 08/05/2019 tarihli celsesinde; ”Ben davalının iş arkadaşıyım. Ben belediyede işçi olarak çalışırım. Davalı da belediyede depocu olarak çalışır. Kaza tarihinde davalı ile birlikte belediyeden davalının aracı ile ayrıldık. Davalı beni … ilçesi … mahallesinde bıraktı. Kendisi devam etti. 3-5 dakika sonra beni arayarak kaza yaptığını söyledi. Ben koşarak olay yerine gittim. Beni bıraktığı yer 200-300 metre mesafedeydi. Davacının sigortalısına ait araç davalıya ait aracın arkasından vurmuştu. Ben bizzat kaza anını görmedim. Polis tutanak tutarken davalıya tutanağın başında dur dedim. Ancak davalı tutanağı kaza anında görmedi. Sonra öğrendi. Davalı beni bıraktıktan sonra istanbul bayrampaşa otogarı yönüne devam edecekti, sebebini hatırlamıyorum, ancak otogara gittiğini biliyorum. Araçta başka kimse yoktu.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememiz dosyasının 25/09/2019 tarihli celsesinde; ” Ben davalıyı aynı yerde çalışmamız sebebiyle tanırım, kazanın meydana geldiği gün ben olay yerine yakın bir yerdeydim, kaza yaptıkları yerin 5 metre alt tarafından … sapağı bulunmakta ben oradan elma bahçesi tarafına doğru dönüş yapmaktaydım, kaza anını bizzat görmedim ancak olaylar şöyle gelişti, ben davalının kaza yaptığını fark etmeden o gün kaza yerinin bulunduğu yolun dönüş istikametinden geçmekteydim, kaza sonrası araçların duruş anını hatırlıyorum, benim döndüğüm sapaktan 5 metre ilerde … plaka sayılı araç kaldırıma sürtmüş bir şekilde duruyordu, ondan 3-4 metre geride sağ şeritte diğer araç duruyordu, gri doblo tarzı bir araçtı, ben kaza yerinden geçerken bu kadar gördüm, kaza anını bilmiyorum, davalının kazaya karıştığı ertesi gün davalı ile muhabbet ederken öğrendim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememiz dosyasının 31/03/2021 tarihli celsesinde; ”Ben … İl Emniyet Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yapıyorum. Kazayı hatırlıyorum. Kaza gerçekleştikten sonra ihbar üzerine olay yerine hareket ettik. Her iki sürücünün de kazaya ilişkin beyanlarını aldıktan sonra tutanağı hazırladık. Tutanak içeriği sürücülerin beyanları doğrultusunda hazırlanmıştır. Tutanak içeriği doğrudur. Kaza tespit tutanağının daha sonra başka bir yerde düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi sürücülere boş bir kağıda imza attırarak tutanak düzenlenmesi de mümkün değildir. Ayrıca kaza tespit tutanağında sürücülerin imzası bulunmamaktadır. Bu resmi bir evraktır. Biz sadece kazalarda alkol metreyle ölçüm yapmışsak bu ölçüm fişine sürücülerin imzasını alıyoruz. Bunun dışında kaza tutanağında kendimizi kazaya ilişkin tarafları dinledikten sonra tutanak oluşturuyoruz. Akabinde sürücüler ertesi gün kuruma başvuru yapılarak tutanağın bir sureti aslı gibidir yapıldıktan sonra birer örneği kendilerine teslim edilir. Ben davalıyı öncesinden tanımam kendisiyle de bir husumetim yoktur. Beni şikayet edip etmediğini bilemiyorum. Ancak Kaymakamlık soruşturması kapsamında bir sefer bu kaza ile ilgili ifade verdiğimi hatırlıyorum. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … mahkememiz dosyasının 31/03/2021 tarihli celsesinde; ”Bu olaydan dolayı herhangi bir soruşturma açılmamıştır. Ceza da almadık. Ben bu olay nedeniyle şikayet olup olmadığını yada herhangi bir ifade verip vermediğimi hatırlamıyorum. Ben davalının beyanlarını kabul etmiyorum. Kendisinin imza attığı tutanak alkol tutanağıdır. Kazadan sonra alkol metreyle ölçüm yaptığımızda ölçüm fişinin bir örneğini sürücüye imzalatıyoruz. Zaten kaza tespit tutanağının imzalanması gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca davalının beyanlarının aksine kazadan birkaç gün sonra kendisinin Emniyet Müdürlüğüne geldiği bizimle görüşme yaptığı, tutanağın yanlış tutulduğu yada değiştirilmek istendiği gibi husular tamamen yanlıştır. Böyle bir olay hiç yaşanmamıştır. Davalı bu konuda doğruyu söylemiyor. Ayrıca bizim kaza tespit tutanağı tutulduktan sonra tüm evrak ve belgeleri birime teslim etmemiz gerekiyor. Artık evraklar teslim ediltikten sonra kim olursa olsun tutanağın değiştirilmesi mümkün değildir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İ.T.Ü Öğr. Gör. Uzman Yük. Müh. … tarafından mahkememize sunulan 12/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak;
”…Hadisenin kaza tutanağında belirtildiği şekilde davalı …’ ın geri manevra ile ilerlemesi sırasında meydana geldiğinin takdiri durumunda;
*48 TP 020 plaka numaralı otomobilin davalı sürücüsü …’ ın %100 (yüzde yüz) oranında tamamen kusurlu olduğu, ZMS sigortacısı davalı … Sigorta A.Ş.’ nin aynı oranda ve azami 31.000,00 TL poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğu,
*… plaka numaralı kamyonet sürücüsü …’ un kusursuz olduğu,
Hadisenin tanık beyanlarında belirtildiği şekilde davalı sürücü …’ ın düz ilerlemesi sırasında meydana geldiğinin takdiri durumunda;
*… plaka numaralı otomobilin davalı sürücüsü …’ ın kusursuz olduğu, ZMS sigortacısı davalı .. Sigorta A.Ş.’ nin sorumluluğunun bulunmadığı,
*… plaka numaralı kamyonet sürücüsü …’ un %100 (yüzde yüz) oranında tamamen kusurlu olduğu,
Davacı … Sigorta A.Ş.’ ye kasko poliçesi ile sigortalı …plaka … plaka numaralı … şasi numaralı kamyonetin otomobilin onarım bedelinin faturasına uygun şekilde KDV dahil 5.528,05 TL olduğu, davacı … Sigorta A.Ş.’ nin 5.524,52 TL tutarında ödeme yaptığı, durdurulmasına karar verilen icra takibinin de 5.524,52 TL üzerinden başlatıldığı…” mütalaa edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
… ili, … ilçesinde 01/08/2016 tarihinde saat 18,:30 sıralarında davalı sürücü …’ın ehliyetsiz olarak kullandığı ve kendi sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracıyla … Bulvarını takiben … Caddesi üzerinde seyir halinde iken olay mahalli olan … katılımına geldiğinde sapağı kaçırarak aracını durdurduğu ve geri geri manevra yaptığı esnada, aynı yönde seyir halinde olan dava dışı sigortalı sürücü …’ un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, öndeki aracın geri geri manevra yaptığını fark etmesi üzerine direksiyonu kırmasıyla aracının kendi sol ön kısımlarıyla çarpışması neticesinde trafik kazasının meydana geldiği, trafik kazası sonucunda davacı sigorta şirketinin kasko sigortası kapsamında sigortalı araçta meydana gelen hasar bedelini ödediği, ödemiş olduğu sigorta tazminatının trafik kazasında kusurlu olan davalı sürücüden ve ZMMS sigortacısından rücuen tahsili amacıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı trafik kazasında davalı sürücü …’ın geri geri manevra yapması sebebiyle kusurlu olduğunu iddia ederken, davalı sürücü olayda geri geri manevra yapmadığını, sigortalı araç sürücüsünün kendisine arkadan çarptığını, bu nedenle kendisinin kusurlu olmadığını savunmaktadır.
Uyuşmazlığın temeli, kazanın oluş şekline ilişkindir.
Bilindiği üzere, trafik kazası tespit tutanakları resmi görevliler tarafından tutulan ve aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan resmi belge niteliğindedir. Tutanağın aksini ispat yükü, TMK 6. maddesi hükmü uyarınca bu durumu (aksini) iddia eden tarafa aittir. Davaya konu trafik kazasında, davalı sürücünün sapağı kaçırması sebebiyle geri geri manevra yaptığı esnada kazanın meydana geldiği tespit edilmiş, bu tespite varılırken polis memurlarınca kazaya karışan sürücülerin beyanlarından hareket edildiği tutanakta ifade edilmiştir. O halde, trafik kazasının bahsedilen şekilde meydana gelmediği, yani sigortalı araç sürücüsünün davalı sürücüye arkadan çarptığını davalı taraf ispat etmek zorundadır. Bu kapsamda davalı sürücü tanık deliline dayanmış ise de; bildirdiği tanıklardan … ve …’ nın kaza anında olay mahallinde olmadıkları ve kazayı görmedikleri kendi beyanlarıyla ortaya çıkmıştır. Diğer tanık … davalı sürücünün savunmalarını teyit eder şekilde beyanda bulunduğu görülmüş ise de; kaza anında olay yerinde bulunmasına rağmen polis memurlarına kazaya yönelik beyanda bulunmaması ve olay sonrasında davalının tanığın bulunduğu iş yeri adresine giderek tanığı arayıp bulması ve beyanın alınması için bildirmesi hayatın olağan akışına aykırı görülmüş, objektif beyanlardan uzak ve yanlı beyanlarına itibar edilmemiştir. Bununla birlikte, eksik tahkikat yapılmaması için kaza tespit tutanağını oluşturan trafik polis memurları tutanak mümzileri olarak dinlenilmiş, kazanın tutanakta gösterilen şekilde gerçekleştiğini ve bu tutanağın kazaya karışan sürücülerin beyanları doğrultusunda hazırlandığını ifade etmişlerdir. Taraflarla herhangi bir akrabalık bağı, çıkar ilişkisi veya husumeti bulunmayan objektif kamu tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınmıştır. Nihayetinde, kazanın tutanakta gösterildiği şekilde meydana geldiği ve davalının geri geri manevra yaparak tam kusurlu şekilde kazaya sebebiyet verdiği kanaatine varılmıştır. Öte yandan, yerleşik Yargıtay uygulamaları gereğince resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağının aksi, tek başına tanık beyanlarıyla ispata yeterli değildir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/10644 Esas, 2014/9770 Karar). Bu halde, davalının salt tanık beyanlarına dayanarak kazanın tutanakta gösterilenden farklı şekilde meydana geldiğini ispat etmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan, davalı sürücü kazanın kendisine arkadan çarpılması suretiyle meydana geldiğini söyleyerek farklı şekilde tutanak tutan ve kazayı kasten farklı olarak belgeleyen trafik polis memurları hakkında hem kaymakamlığa hem de savcılığa suç duyurusunda bulunmuştur. Ne var ki, celp edilen şikayet dosyalarında hem … Kaymakamlığının idari kararında hem de … CBS’ nin … Sr. sayılı dosyasında kaza hakkında tutanak hazırlayan polis memurlarının herhangi bir soruşturmayı gerektirir eyleminin bulunmadığı, ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtilerek idari yönden soruşturma izni verilmemesine ve adli yönden de soruşturma yapılmaması yönünde kararlar verilmiş, bu kararlara karşı davalı sürücü tarafından itiraz da edilmemiştir. Öyleyse, davalının bu yöndeki savunmaları da ispat edilemediğinden yerinde görülmemiştir.
Kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı aracın hasarını ödeyen davacı sigorta şirketinin halefiyet ilkesi uyarınca bu zarara kusuruyla sebebiyet veren davalı sürücüden ve aracın ZMMS sigortacısından zararının rücusunu isteyebileceği konusunda duraksama yoktur. Halefiyet ilkesi yönünden rücu koşullarının oluştuğu, sigortalı araç için ödenen hasar bedelinin bilirkişi incelemesi sonucunda piyasa rayiçlerine uygun ve kadri maruf bir bedel olduğu anlaşılmış, takip dosyasında asıl alacak kalemi olarak gösterilen 5.524,52 TL ‘nin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Ancak, davacı sigorta şirketi yönünden davalılarla arasında akdi bir ilişki bulunmadığından temerrütün sigorta tazminatının ödenmesiyle birlikte oluşacağı, her ne kadar temerrüt başlangıcının yani ödemenin 15/08/2016 tarihinde yapıldığı dava dilekçesinde ifade edilmiş ise de; davacı sigorta şirketinden celp edilen hasar dosyası içeriğinde sigortalı araç hasar ödemesinin 02/09/2016 tarihinde banka havalesi yoluyla yapıldığı tespit edilmiş olup, Mahkememizce bu konuda ek rapor alınmasına gerek görülmeden temerrütün gerçekleştiği 02/09/2016 tarihinde takip tarihinde kadar işlemiş faiz tutarı 47,68 TL hesap edilerek gazlaya ilişkin faiz isteminin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzüre);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
1-Davalıların … 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış oldukları İTİRAZLARIN İPTALİ ile, takibin 5.524,52 TL asıl alacak ve 47,68 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.572,20 TL üzerinden takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 oranında yasal faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,
2-Kabul edilen dava değeri (5.572,20 TL) üzerinden alınması gereken 380,63 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 67,61 TL harcın mahsubu ile eksik kalan bakiye 313,02 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 67,61 TL peşin harç, 438,40 TL posta ve tebligat gideri, 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.156,01 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.150,74 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı … tarafından yapılan 28,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 0,13 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ a VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı … yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1,2 maddeleri uyarınca hükmedilecek vekalet ücreti reddedilen dava değerini geçemeyeceğinden takdir edilen 25,52 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ a VERİLMESİNE,
7-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekili, davalı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 26/05/2021

Katip
(e-imzalıdır)

Hakim
(e-imzalıdır)