Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/721 E. 2021/838 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/721 Esas
KARAR NO : 2021/838

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 23//02/2015 düzenleme tarihli 150.000,00 TL bedelli senede dayanarak davalılardan … tarafından müvekkilleri aleyhine … 5. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra yolu ile takip başlatılmış olduğunu, ödeme emrinin müvekkillere tebliğ edilmiş olduğunu, taraflarınca yasal süresi içinde borcun tamamına, ödeme emrine, icra takibine, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dava dosyası ile itiraz edilmiş olduğunu, dava ve takip konusu senedi davalı …’e ciro eden davalı …’e ait taşınmazın …’ye satışı karşılığında, aynı taşınmaz üzerine konulan ipotek karşılığında …’tan alınan kredi ödemelerine karşılık … tarafından ödenmesi lazım gelen kredi ödemelerinin teminatı olarak dava konusu senedin düzenlenmiş olduğunu, …’nin ise müvekkili şirket çalışanı olduğunu, kredi ödemelerinin tamamının müvekkili şirket ve çalışanları eli ile …’nin kredi hesabına düzenli olarak ödenmiş olduğunu, mezkur kredi borcunun müvekkili şirket tarafından ödenerek borç sona erdikten sonra …’nin taşınmazı …’e tapuda devir yolu ile iade ettiğini ancak senedi iade almamış olduğunu, takibe konu senet incelendiğinde senet üzerinde müvekkillerinden …’e ait imza bulunmamakta olduğunu, senet üzerindeki tek imzanın müvekkili şirket kaşesi üzerine atılmış olduğunu, senet üzerinde müvekkili …’in hiçbir şekilde kefil sıfatıyla atılmış imzası bulunmadığını belirterek, davanın kabulü ile müvekkillerinin icra takibine konu senede ilişkin olarak davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibin durdurulmasına, davalıların takip tutarının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bonoyu ciroyla devralan iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, müvekkiline karşı ancak senet metninden doğan def’ilerin ileri sürülebileceğini, senedin kayıtsız ve şartsız bir bedelin ödenmesini içermekte olduğunu, müvekkilin takip dayanağı olan borçlular tarafından düzenlendiği kabul edilen 23.02.2015 vade tarihli ve 150.000,00 TL meblağlı senedi alacağına karşılık …’ in cirosuyla almış olduğunu, davacının müvekkilin alacağının hukuki dayanağının olmadığına yönelik iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve olayın kambiyo hukuku açısından değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacılar ile diğer davalı … arasındaki ilişkiyi bilebilecek durumda olmadığını, senedin vade tarihinden anlaşılacağı üzere senet borçlularının uzun süre müvekkilini oyaladıkları ve son çare olarak müvekkili borçlular hakkında takip başlatmak zorunda kalmış olduklarını, dava dilekçelerinde ismi geçen … ile olan ilişki müvekkilin bilebileceği bir konu olmayıp, tamamıyla davacılar ile diğer davalı arasındaki ilişki olup, müvekkilin dışında olduğunu, davacılardan …’in imzasının bulunmadığı yönündeki iddianın doğru olmadığı ve senet metni incelendiğinde senet üzerinde üç adet imzanın bulunduğunun görülmekte olduğunu, şirketi temsilen üç adet imza kullanılmayacağını, bir yada iki adet imza atılacağını, davacı …’in kefil sıfatıyla değil asıl borçlu sıfatıyla senedi imzalamış olduğunu belirterek, davanın reddine, kötü niyetle dava açılmış olmakla, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet inkar tazminatının davacılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dışı …’nin ödemesi lazım gelen kredilere ilişkin senedin teminat olarak düzenlendiğini belirttiğini ancak bahse konu senette …’nin hiç bir şekilde imzası bulunmadığı gibi ismi dahi geçmediğini, dava konusu senedin teminat niteliğinde olduğuna ilişkin senet metninde herhangi bir ibare yer almadığını, senedin teminat niteliğinde olduğu iddiasını kanıtlar yazılı bir delil de davacı tarafından dosyaya ibraz edilmediğini, davacının bu iddiaları tamamen asılsız olup gerçek dışı olduğunu, dava dışı … -…’ın … adresinde tekstil atölyesi olduğu ve bu atölyeyi müvekkili …’in tam yetkili vekil sıfatıyla işletmekte olduğunu, bu atölyenin davacı …’in sahibi olduğu diğer davacı şirket için fason işler yaptığını, bu çalışmalarının 2006 yılının ortalarından senedin düzenlendiği tarihe kadar sürmüş olduğunu, çalışmaları ise cari hesap şeklinde olduğunu, davacı şirket tarafından zaman zaman nakit zaman zaman da senetle ödemeler yapıldığını, dava konusu senedin de müvekkilinin vekaleten adına ticaret yapmış olduğu …- … isimli firmanın davacı taraftan alacakları karşılığında alındığını, sonrasında da müvekkili …’in diğer davalı …’na olan borcu nedeniyle ciro yoluyla diğer davalıya teslim edilmiş olduğunu belirterek, davanın reddine, davacıların kötüniyetli olması nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, kambiyo evrakından kaynaklanan takip öncesi ve takip sonrası menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir talebi, mahkememizin 13/08/2018 tarihli gerekçeli ara kararıyla İİK md 72/3 kapsamında icra veznesine girecek paraların alacaklıya verilmemesi şeklinde ve teminat karşılığında kabul edilmişse de, davacılar tarafından ysal sürede teminat yatırılıp kararın infazı talep edilmediğinden tedbir kararı infaz edilmemiştir.
Takip dosyası, dayanak bono, dava dilekçesinde bahsedilen taşınmazın tapu kayıtları, davalılardan … vekilince sunulan mutabakat mektupları incelenmiştir.
… 5.İM … E takip dosyası Uyap kaydı celbedilerek incelendiğinde, davalılardan …’nun hamil olduğu 150.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak diğer davalı (bono lehdarı) … ile bono keşidecileri sıfatıyla davacılar aleyhine başlattığı kambiyo takip dosyası olduğu, takibin derdest olduğu görülmüştür.
Yargılama sırasında (davada takip öncesi mi takip sonrası mı menfi tespit davası olarak hüküm kurulması gerektiğinin tespiti ayrıca bonoyla ilgili kimin keşideci olduğuna ilişkin yapılacak tespitlerin değerlendirilmesi açısından) davacıların takip borcuna itirazı üzerine … 1.İcra HM …E dosyasında yapılan yargılama sonucu beklenmiş olup, dosyanın Uyap kaydı celbedilip incelendiğinde, davacıların borca itirazı üzerine itirazın kabulüne ve takibin iptaline karar verildiği, davalı alacaklı hamil …’nun istinaf isteminin ise İstanbul BAM 20.HD’nin 2021/1924 E 2021/2030 K sayılı kararıyla kabul edilerek ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılmak suretiyle borca itirazların reddine karar verildiği, bu kararın gerekçesinde oyçokluğuyla davacılardan …’in bonoda keşideci sıfatıyla imzası bulunduğunun kabul edildiği, karşı oyda ise davacı …’in keşideci sayılamayacağına dair görüşler bulunduğu görülmüştür.
Dava ve takip dayanağı bono incelendiğinde, 23/02/2011 keşide tarihli 31/12/2015 ödeme tarihli 150.000,00 TL bedelli bonoda herhangi bir bedel kaydı bulunmadığı, bononun “ödeyecek” kısmında davacılardan …’in isim-TC.no-adres bilgisinin yazılı olduğu, ancak imza kısmında davacı şirketin kaşesi ve bu kaşenin üzerinde üç adet aynı imzanın bulunduğu görülmektedir. Davacı şirketin celbedilen ticaret sicil kayıtlarına göre keşide tarihinde yetkilisinin davacılardan … olduğu, dolayısıyla şirket kaşesi üzerinde yer alan üç imzanın anılan yetkili imzası olduğu anlaşılmakta olup, bu imzalara ilişkin bir imza inkarı da bulunmamaktadır.
Davacılardan …’in bonoda ismi-adresi yazılıysa da, bir kambiyo evrakında zorunlu ve bağlayıcı olan unsur TTK kıymetli evrak hükümleri uyarınca isim-adres değil imzadır, bonoda ise üç adet imzanın üçü de davacı şirket kaşesi üzerine atılı durumdadır. Bu nedenle, davacılardan Sedat’ın bu bonoda keşideci veya avalist sıfatı olduğundan, dolayısıyla da davalılara borçlu olduğundan söz edilemez. Kaşe üzerinde bir imza yerine üç imza atılmış olması da bu sonucu değiştirmez. İcra hukuk mahkemesi yargılamasında istinaf incelemesini yapan İstanbul BAM 20.HD kararında bonodaki imzaların kaşe üstüne atılmadığı, bu nedenle davacı …’ın da keşideci olduğuna dair değerlendirme yapılarak davacıların borca itirazları reddedilmişse de, anılan karardaki karşı oyda da belirtildiği ve mahkememizce de kabul edildiği üzere, imzaların üçü de davacı şirket kaşesi üzerinde yer almakta, kaşenin tamamen dışında yer alan ve …’e ait olan bir imza bulunmamaktadır, bu nedenle … bu bono nedeniyle keşideci/avalist/davalılara borçlu kabul edilemez. Nitekim konuyla ilgili emsal YHGK 2011/12-480 E 2011/598 K sayılı ilamı, Yargıtay (Kapatılan) 19.HD 2018/3222 E 2020/1089 K sayılı ilamı, 2016/14686 E 2018/1045 K sayılı ilamı da aynı yöndedir. İcra hukuku yargılamasında verilen kararların ise maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği tartışmasızdır. Bu nedenlerle davacı …’in davasının kabulüyle (davalı lehdara takip öncesi, davalı hamile takip dosyasında) borçlu olmadığının tespitine, davalı hamil …’in bu davacı aleyhine kötüniyetle takip başlattığı ispatlanamadığından, davalı …’ın ise bu davacı hakkında başlattığı bir takip bulunmamakla sadece ciro silsilesinde davacıdan sonraki sırada yer aldığından takip öncesi menfi tespit hükmü kurulduğundan, İİK md 72 kapsamında bu davacının kötüniyet tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davacı şirketin menfi tespit istemiyle ilgili yapılan hukuki değerlendirme sonucunda ise, bonoda bedel kaydı bulunmadığından nakden kaydıyla yani borç karşılığı ihdas edildiğinin kabulü gerekmekte olup, davacı taraf bu bononun (inançlı işlem mahiyetinde bankadan kredi çekebilmek için taşınmaz satışı yapılmış gibi gösterebilmek maksadıyla) taşınmaz satışı/kredi çekilmesi/kredi borcu bitince taşınmazın tekrar davalı …’a iadesi maksatlı devri işlemleri sırasında bu ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini, davalı lehdar … ise ticari ilişki kapsamında mal satışının karşılığı olarak yani malen düzenlendiğini ileri sürmüştür. Bu durumda her iki taraf da bononun ihdas nedenini talil ettiğinden, çift taraflı talilde ispat yükü yer değiştirmez, ispat yükü hala davacı keşideci taraftadır, bu nedenle bononun teminat bonosu olduğunu davacı şirket yazılı delille ispatlamak zorundadır. Celbedilen taşınmaz tapu kaydında dava dışı … tarafından davalı …’dan taşınmazın satın alınıp daha sonra tekrar aynı kişi tarafından davalı …’a tekrar satılmış olduğu görülmekte ise de, bono üzerinde teminat bonosu olduğuna ve hangi ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğine dair bir kayıt bulunmadığı bu nedenle bono sebepten mücerret ve kayıtsız şartsız para borcu ikrarı niteliğinde olduğu, bu iddianın tanıkla ispatının mümkün olmadığı ve yazılı delille ispatı gerektiği, ancak davacı tarafça teminat iddiasını ispatlamaya yeterli yazılı delil sunulamadığı, dava dışı kişinin davalı lehdarla taşınmaz alım-satım ilişkisi bulunduğuna dair tapu kaydının tek başına (dava dışı kişinin değil davacı şirketin keşideci olduğu) dava konusu kambiyo evrakının bu ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini ispata yeterli değildir.
Ayrıca davalılardan takip alacaklısı hamil …, bonoyu temlik cirosuyla lehdardan alan üçüncü kişi konumunda olup, bonoyu ciro silsilesine uygun, kopukluk bulunmadan devraldığı açık olup, davacı keşideci ile diğer davalı lehdar arasındaki şahsi def’inin yetkili hamile karşı ileri sürülebilmesi için, hamilin bu bonoyu aralarındaki şahsi def’ileri bilmesine rağmen ve davacı keşidecinin zararına olarak kötüniyetle veya ağır kusurla iktisap ettiğinin davacı şirket tarafından ispatlanması zorunlu olup, davacı şirketçe bu hususları ispatlar bir delil de dosyaya sunulamamıştır.
Davacı şirket yönünden bononun teminat bonosu olduğu ve davalılara bono nedeniyle borçlu olmadığı hususları ispatlanamadığından, dava dilekçesinde dayanılan yemin delili hatırlatılmış, davacı şirket vekilince davalılardan lehdar …’a yemin teklif edilmiş, yemin celsede icra edilmek suretiyle, davacı yemin deliliyle de iddialarını ispatlayamamıştır. Davacı şirket vekilince davalı lehdar …’ın bononun malen alındığı iddiasına yönelik ticari defter incelemesi talep edilmişse de, yukarıda açıklandığı üzere çift taraflı talilde ispat yükü yer değiştirmediğinden ticari defter incelemesi sonuca etkili olmadığından bu talebi kabul görmemiştir. Tüm bu nedenlerle, bono keşidecisi olan davacı şirket tarafından açılan davanın ise her iki davalı yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalıların (davacı …’in davasının reddedilmesi nedeniyle) kötüniyet tazminatı taleplerinin ise, davalı …’ın bu tazminatı talep edebilmesi için başlattığı ve tedbir kararı nedeniyle durmuş bir takip olması gerekmesi, bu davalının ise davacılar hakkında başlattığı takip bulunmaması, hakkında sadece takip öncesi menfi tespit hükmü kurulması nedeniyle yasal koşulları oluşmadığından reddine; diğer davalı hamil … yönünden ise takip dosyasında infaz edilmiş tedbir kararı bulunmadığı, davalı hamilin bu nedenle alacağına kavuşmasının engellenmemiş olduğu anlaşılmakla, İİK md 72/4 yasal koşulları oluşmadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davacılardan … tarafından açılan davanın KABULÜ ile, bu davacının … 5.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyası dayanağı bono nedeniyle takip dosyasında davalılardan …’na borçlu olmadığının tespitine, aynı bono nedeniyle davalılardan …’e (takip öncesi) borçlu olmadığının tespitine,
Bu davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
Davacılardan … Ltd.Şti. tarafından davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE,
Davalıların kötü niyet tazminatı taleplerinin yasal koşulları oluşmadığından reddine,
2-…’in davasının kabul edilmesi nedeniyle alınması gereken karar ve ilam harcı 12.701,60 TL, …’in davasının reddi nedeniyle alınması gereken karar ve ilam harcı 59,30 TL olup, peşin alınan 3.175,41 TL harçtan davası reddedilen … için alınması gereken 59,30 TL’nin mahsubuna, bu peşin harcın davacı … Ltd Şti üzerinde bırakılmasına, ayrıca kalan peşin harç olan 3.116,11 TL’nin …’in davasının kabulü nedeniyle alınması gereken karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye ‭‭9.585,49 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan 274,25 TL tebligat posta giderinin yarısı olan (davası kabul edilen … için yapılan) 137,13 TL yargılama gideri ile, …’in davasının kabulü nedeniyle alınan (3.116,11 TL peşin harç, 35,90 TL başvuru harcı) 3.152,01‬‬ TL harç toplamı 3.289,14 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacı …’e verilmesine,
4-Davacı … vekil ile temsil edildiğinden yürürlükteki AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 21.465,84 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine,
5-Davalılar vekil ile temsil edildiğinden yürürlükteki AAÜT gereği hesap ve takdir olunan 21.465,84 TL nispi vekalet ücretinin davacı …….Ltd.Şti’den tek olarak tahsiliyle davalılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından karar tebliğ giderleri sonrası kalan avansın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/12/2021

Katip …

Hakim …