Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/702 E. 2021/44 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/702 Esas
KARAR NO : 2021/44

DAVA : Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bayilik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı taraf arasında “…” adresinde yer alan gayrimenkul üzerinde bulunan akaryakıt istasyonunun işleticiliği hususunda 18.09.2017 tarihli ve 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ve yine aynı tarihli Çerçeve Protokol akdedildiğini, davalı tarafın Bayilik Sözleşmesi ve Çerçeve Protokole ilave olarak imzalamış olduğu Ürün Alım Taahhütnamesi ile yıllık asgari 400 ton beyaz ürünü (kurşunsuz benzin- normal benzin- motorin) …’den almayı, eksik kalan ton üzerinden 60-USD tutarında kar mahrumiyetini ödemeyi taahhüt ettiğini, sözleşmeye göre söz konusu kar mahrumiyeti tutarının davacı tarafından her bir anlaşma döneminin hitamında veya bizzat belirleyeceği dönemlerde anlaşmanın ifasıyla birlikte veya anlaşmanın hitamında ve aynı ticari bölgede yeni bir bayilik tesis edilip edilmeyeceğine bakılmaksızın talep edebileceğinin, veya mutabakat dahilinde anlaşma süresi sonunda toplam olarak talep edebileceğinin kararlaştırıldığını, Çerçeve Protokolün 13. maddesine göre ise, sözleşmenin, taahhütlerin, mevzuatın herhangi bir hükmünün davalı tarafından kısmen ya da tamamen ihlal edilmesi, davacıdan satın aldığı ürün bedellerini ve hizmet bedellerini vadesinde ödememesi halinde davacının anlaşmayı haklı nedenle fesih hakkına haiz olduğu, anlaşmanın davacı tarafından feshedilmesi veya anlaşma ve eklerinin bayi tarafından süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket edilmesi halinde, davalı bayi tarafından 100.000,00 USD tutarında cezai şartın davacıya ödeneceğinin düzenlendiğini, davalının muaccel borçlarını ödemediği gibi … 3. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile sözleşmeyi süresinden önce tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini, ayrıca davalı bayinin vermiş olduğu taahhüde aykırı davranarak, müvekkili şirketten alması gereken 161.038 ton ürünü satın almadığını, bu nedenle müvekkilinin kar kaybına uğradığını, davalı tarafın eksik ton başına 60-USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinden mevcut kâr kaybının 110.337,72-USD olduğunu, müvekkili tarafından keşide edilen … 26. Noterliğinin … tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle, davalının borçları ile sözleşmenin feshi nedeniyle doğmuş cezai şart ve kar kaybı alacaklarının ödenmesi hususunun davalıya bildirildiğini, ihtarnameye rağmen davalının borçlarını ödeme konusunda herhangi bir girişimde bulunmaması üzerinde işbu davayı ikame etme gerekliliği hasıl olduğunu belirterek tüm bu nedenlerle, Çerçeve Protokolü nün 13. maddesi uyarınca tahakkuk eden 100.000,00 USD cezai şart alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte, Ürün Alım Taahhütnamesi uyarınca eksik kalan ürün miktarı için hesaplanan 110.337,72-USD kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 1.000,00 USD’sinin temerrüt tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH
Davacı vekilince sunulan 20/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, eksik ürün alımından kaynaklanan (cezai şart mahiyetindeki) alacak talebi 16.310,34 USD’ye, haksız sözleşme feshinden kaynaklanan cezai şart talebi 30.000 USD’ye yükseltilerek, eksik peşin harç yatırılmıştır.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yabancı menşeli şirket olması nedeniyle MÖHUK ve HMK gereği teminat yatırmasının zorunlu olduğunu, davanın kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak açılmasının usul kurallarına aykırı olduğu ve usulden reddi gerektiğini, yetkili mahkemenin müvekkilinin adresi olan … mahkemeleri olduğunu, esas yönünden ise müvekkilinin DBS (Doğrudan Borçlanma Sistemi) ile davacıdan akaryakıt almasına bir engel bulunmamasına rağmen, 07/04/2018 tarihinde … plakalı akaryakıt tankerini akaryakıt almak için davacının …’ndeki akaryakıt alım mahalline gönderdiğinde, davacı şirket tarafından hiçbir sebep bildirilmeksizin haksız ve dayanaksız olarak ve tüm sözleşmelere aykırı olarak akaryakıt teslimatı yapılmadığını, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilisinin aynı tarihte davacı yetkililerine e-mail göndererek akaryakıt verilmesini talep ettiği ancak cevap verilmediğini, bu nedenle saat 16.00 da yeniden e-mail göndererek “halen akaryakıtın verilmediği ve sorumluluğun Lukoil’e ait olduğunun” ifade edildiğini, davacı şirketin hiçbir uyarı ve bildirimde bulunmaksızın ve hiçbir sebep mevcut değilken hukuka ve sözleşmelere aykırı olarak müvekkiline akaryakıt vermemesi, müvekkilinin kira ve paylarını ödememesi ve bu şekilde harekette ısrar etmesi üzerine müvekkilinin sözleşmeyi haklı sebeple feshetmek durumunda kaldığını, davacının cevabi ihtarında taşınmazdaki kira şerhinin gerçekleşmediğini bahane etmesine rağmen sözleşme sonrası 6 ay süreyle bu şerhi sorun etmeksizin müvekkiline akaryakıt verdiğini, sözleşmede de kira şerhi yapılmazsa ürün verilmeyeceğine dair bir hüküm bulunmadığını, davacı şirket yetkilileri ile yapılan görüşmede müvekkilinin taleplerine çözüm üretilmediği gibi, ilave mali yükümlülükler içeren bazı belgeleri imzalamaya zorlandıklarını, ilave yükümlülük içeren belgeleri imzalatmak için müvekkiline ticari mobbing uygulandığını, davacının müvekkili şirketten hiçbir alacağı bulunmadığını, davacının taleplerinin sözleşmeye de aykırı olduğunu, aksine davacının sözleşmedeki kar oranlarına uyması gerekir iken uymadığını, müvekkilinin alacağı olmasına rağmen dürüstlük kuralına aykırı davranarak kendi alacağı olacak şekilde bilerek hatalı ve yanlış işlemler yapmak suretiyle kendisini alacaklı göstermeye çalıştığını, sözleşmelerdeki cezai şart tutarlarının fahiş olduğu ve geçersiz olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise indirim talep ettiklerini belirterek, yetki itirazlarının kabulü ile davacı teminat yatırmadığından davanın açılmamış sayılmasına, haksız ve hukuka aykırı açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, akaryakıt bayilik sözleşmesinin davalı bayi tarafından feshi sonrası, haksız fesih iddiasıyla cezai şart ve eksik ürün alımı nedeniyle kar mahrumiyeti alacağı talebine ilişkin davadır.
Taraflar arasında öteden beri gelen bayilik akdi ilişkisi olduğu, en son 18/09/2017 tarihinde 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmesi ile Çerçeve Protokol ve Ürün Alım Taahhütnamesi imzalandığı, bu sözleşmenin süre bitiminden önce (imzalanmasından 7 ay sonra) 18.04.2018 tarihli ihtarla davalı bayice feshedildiği tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, davalının feshinin haklı fesih sayılıp sayılamayacağı, davalı bayinin sözleşme sırasında ürün alım taahhütnamesine uymamasının sözkonusu olup olmadığı, haksız fesihse davacının cezai şart ve ayrıca fesih sonrası kalan sözleşme süresine isabet eden eksik ürün alımı kar mahrumiyeti talep hakkı olup olmadığı, ayrıca davacının sözleşmenin yürürlükte kaldığı süre için eksik ürün alımı kar mahrumiyeti talep hakkı olup olmadığı, hakkı varsa talep edebileceği cezai şart ve eksik ürün alımı kar mahrumiyeti tutarı konularındadır.
Taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi, ticari koşullar sözleşmesi, çerçeve protokol, ürün alım taahhütnamesi, kira sözleşmesi, noter ihtarları, e-posta yazışmaları incelenmiş, davalı bayinin ticari defter ve kayıtları üzerinde … ATM(ye talimat yazılarak mali bilirkişi incelemesi yaptırılıp kök rapor alınmış, davacı vekilinin itirazı üzerine … ATM’ye tekrar talimat yazılarak gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişiden raphor ve önceki mali bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Davalı kayıtları hakkında düzenletilen rapor geldikten sonra ise, davacı dağıtım firmasının ticari defter ve kayıtları üzerinde mali bilirkişi ve akaryakıt bayilik sözleşmeleri konusunda uzman sektör bilirkişisinden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla ve davalı kayıtlarına ilişkin alınan rapor tespitleriyle birlikte inceletilmek suretiyle bilirkişi kurulu raporu alınmıştır.
Davalı vekilinin usule yönelik itirazları ön inceleme celsesinde hükme bağlanmış olup, mahkememiz yetkisine ilk itirazı, tacirler arasında akdedilen sözleşmede bulunan yetki şartına göre HMK md 17 uyarınca mahkememiz yetkili olduğundan reddedilmiş, yabancılık teminatı dava şartına yönelik itirazı ise davacı şirketin Türkiye’de faaliyet merkezi bulunması nedeniyle dava şartı niteliğinde yabancılık teminatı yatırma zorunluluğu bulunmadığından yerinde görülmeyerek reddedilmiş, davanın kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin itirazına ise, kısmi dava olarak açılan davada kısmi dava açılmasına herhangi bir yasal engel bulunmadığından ve hukuki yarar bulunduğu değerlendirildiğinden itibar edilmemiştir.
… ATM’ye yazılan talimat sonucu alınan mali bilirkişi raporunda özetle, davalı bayinin incelenen 2017 ve 2018 ticari defter açılış ve kapanış noter tasdiklerinin yasal sürelerde yaptırılmış olduğu, dava konusu 18.09.2017 tarihli sözleşme öncesinde de taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu son sözleşme tarihi itibariyle davalı defterine göre davacıya 204.172,36 TL borç kaydı bulunduğu, 2017-2018 yıllarında davalının davacıdan yaptığı faturalı alımların ve ödemelerinin kayıtlı olduğu, son sözleşmenin davalı bayi tarafından fesih tarihi (18/04/2018) itibariyle davalının davacıya 473.233,63 TL borç kaydının bulunduğu, davalının son mal alışının 03/04/2018 tarihli fatura ile yapıldığı, dava tarihinden sonra davalının ödemelerinin devam ettiği ve 2018 yıl sonu bakiyesinin “0” olduğu, Halkbankası cevap yazısı ve ekstresine göre DBS sistemi üzerinden davalının davacıya 28/03/2018-11/04/2018 tarihleri arası toplam 163.799,59 TL tutarında ödemeler yaptığı, DBS sisteminde davalının kullanılabilir bakiyesinin ise 06/04/2018-07/04/2018 tarih aralığında 101.965,66 TL olduğu, bu paranın davalıya 11/04/2018’e kadar yapılan ödemelerde kullanılmış olduğu, DBS sistemi öncesi taraflar arası ilişkinin cari hesap şeklinde işlediği ve ticari ilişkinin en başından beri cari hesap şeklinde ticari teamül oluşturan uygulama olduğu, davalının mal alımlarının 03/04/2018’e kadar devam ettiği, sonrasında mal alışı bulunmadığı, davalının defter ve kayıtlarında siparişlerinin davacı tarafından reddedildiğine dair veri bulunmadığı ve davalının 03/04/2018’e kadar ürün alımına devam ettiğinin görüldüğü, 2018 yıl sonu bilanço kayıtlarına göre özvarlığının -534.323,89 TL olduğu, bu nedenle sözleşmede yazılı cezai şart ve eksik ürün alım ceza tutarlarının davalının ekonomik yönden mahfına neden olacak tutarlarda olduğu tespit ve görüşleri bildirilmiştir.
Bu rapora davacı vekilince yasal sürede itiraz edilerek, davalı bilançosunda taşınmaz değeriyle ilgili kaydi değerin çok düşük yazıldığı, taşınmazın üzerinde akaryakıt istasyonu bulunan değerli bir taşınmaz olmasına rağmen kaydi değeri bilançoda düşük (48.082,40 TL) gösterildiğinden, sözleşmedeki cezai şart-kar mahrumiyeti tutarlarının davalının ekonomik yönden mahfına neden olacağına dair tespitin doğru olmadığı belirtilmiş, davalının bilançoda kayıtlı taşınmazının rayiç değerinin bilirkişi marifetiyle tespiti talep edilmiştir.
Bu itiraz üzerine … ATM’ye tekrar talimat yazılarak, davalı şirketin bilançosunda görünen aktifine kayıtlı … parsel taşınmazın SPK lisanslı gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi aracılığıyla dava tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti, sonrasında da bu raporda tespit edilen değer bilançoya yazılmak suretiyle, davada talep edilen cezai şart-kar mahrumiyetinin davalının ekonomik mahfına neden olup olmayacağı yönünden önceki mali bilirkişiden ek rapor alınması talep edilmiştir.
Talimat yoluyla alınan gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişi raporunda taşınmazın arsa ve üstündeki binasının rayiç değerinin dava tarihi itibariyle 1.219.712,62 TL olduğu görüşü bildirilmiş; mali bilirkişiden alınan ek raporda ise davalının 2018 sonu bilançosuna bu değer eklendiğinde özvarlığının 1.074.855,08 TL olarak hesaplandığı, bu durumda davada talep edilen-sözleşmede belirlenen tutarların bu tutarı aşması durumunda davalının ekonomik mahfına neden olacağı görüşü bildirilmiştir. Ancak bu ek raporda binanın kayıtlı değerinin düşülmediği görülmekle, kayıtlı değer 48.082,40 TL düşüldüğünde doğru özvarlık tutarı 1.026.772,68 TL’dir. Davada (ıslahla birlikte) talep edilen tutar ise 16.310,34 USD +30.000,00 USD= 46.310,34 USD=Dava tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru 4.9161 TL üzerinden 227.666,26 TL, sözleşmede yazılı olan tutarlara ve bilirkişi raporunda hesaplanan tutarlara göre ise 100.000 USD +110.337,72 USD=210.337,72 USD=Dava tarihi itibariyle kur üzerinden 1.034.041,26 TL yapmaktadır.
Alınan son raporlara davacı vekilince taşınmazın rayiç değerinin yine eksik tespit edildiği şeklinde itiraz edilmiş, davalı vekilince ise değerin yüksek tespit edildiği, taşınmaz m2’sinin tam olarak tespit edilmediği, taşınmaz üzerinde Vakıfbank lehine 1.600.000,00 TL’lik ipotek kaydı bulunduğu, bunun raporda dikkate alınmadığı, bu nedenle talep edilen tutarların müvekkilinin ekonomik mahfına neden olacak düzeyde olduğu yönünde itiraz edilmişse de, taşınmazın aynı mahkememiz dosyasında dava konusu olmadığı gibi, raporun sadece davadaki talepler yönünden mahkememizce takdiri indirim noktasında değerlendirilmek üzere alındığı, dolayısıyla taşınmaz rayiç değerinin mahkememiz dosyasında kesinleştirilme şartı bulunmadığı, ayrıca ipotek kaydının dayanağı borcun da davalı bilançosunda pasif kısmında karşılığı olmakla sonuç özvarlık hesabını etkilemeyeceği anlaşıldığından, bu itirazlara itibar edilmemiştir.
Davacının ticari defter ve kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu mali ve sektör bilirkişi kurulundan alınan raporda özetle; davacının incelenen 2017-2018 e-defterlerinin beratlarının yasal sürelerde alınmış, usule uygun tutulmuş (yani sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette) olduğu, akaryakıt dağıtım sektöründe peşin ödeme karşılığı ürün satışı şeklinde sektörel uygulama olduğu, dava konusu sözleşmenin de bu şekilde hükümler içerdiği, vadeli satış şeklinde davacı firmanın sözleşmede bir taahhüdünün veya anlaşmanın bulunmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişki sırasında davacı firmanın davalı bayiye vadeli satışlar da yaparak mali riske girmekle birlikte davacıyı bu uygulamaya zorlamanın sözleşmesel dayanağı bulunmadığı, nitekim davacının ürün satışını davalı bayinin borcu nedeniyle durdurmuş olduğu, taraflar arasında DBS (Doğrudan Borçlanma Sistemi) üzerinden yapılan alışverişin sadece 15 günlük bir süreci kapsadığı ve ticari teamül oluşturan uygulama oluşturmadığı, davalının fesih tarihi itibariyle davalının davacıya 473.233,63 TL borcu bulunduğunun davalı defterlerini inceleyen bilirkişi tarafından tespit edildiği, taraf defter ve fatura kayıtlarının birbiriyle mutabık olduğu, davacı defterlerine göre de davalı bayinin akdi ilişkinin başından beri gelen sürekli borcu bulunduğu, sözleşme ve çerçeve protokoldeki hükümler de dikkate alındığında davacının sözleşmeyi feshinin haklı fesih niteliğinde olduğu (raporda fesheden davacı imiş gibi görüş yazılmışsa da, sözleşmeyi fesheden davalı bayidir, dolayısıyla görüşün davalının sözleşme feshinin haksız fesih olduğu yönünde değerlendirilmesi gerekir), bu nedenle davacının sözleşme eki çerçeve protokolün 13.maddesine göre 100.000,00 USD cezai şartı talep edebileceği; ayrıca davalının son ürün alımının 03/04/2018 tarihli faturayla yapıldığı, sözleşmenin (7 ayda feshedilmeseydi süreceği) beş yıllık süresine göre davalının imzaladığı ürün alım taahhütnamesiyle taahhüt ettiği ürün miktarını satın almaması nedeniyle hesaplanan (161.038 ton) eksik alım kar mahrumiyeti tutarının sözleşmeye göre ton başına 60 USD’den 110.337,48 USD olduğu, son sözleşmenin yürürlükte kaldığı 7 aylık süre için (yıllık taahhüt güne bölünerek yapılan hesaba göre 7 ay için) 71.291 ton eksik alıma göre hesaplanan tutarın 4.277,45 USD olduğu; davacının fesih sonrası aynı bölgede yeni bayilik sözleşmesi ilişkisi kurma imkanına kavuşabileceği makul süre 6 ay olabileceğinden fesih öncesi 7 ayın eksik alım tonajı+ fesih sonrası 6 ayda alınması gereken ürün tonajı olarak hesaplanan 271.839 ton üzerinden ton başına 60,00 USD hesabıyla hesaplanan kar mahrumiyeti tutarının ise 16.310,34 USD olduğu şeklinde (eksik ürün alımı kar mahrumiyeti için seçenekli üç hesap yapılmak suretiyle) hesap, tespit ve görüşleri bildirilmiştir.
Davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki kısmi talepler 30.000,00 USD sözleşme feshi nedeniyle cezai şart, 16.310,34 USD eksik alım kar mahrumiyeti talebi şeklinde ıslah edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen 18.09.2017 tarihli Bayilik Sözleşmesi eki Çerçeve Protokolün 13. maddesinin (c) bendinde, bayi tarafından işbu anlaşma ve eklerinin süresinden önce feshedilmesi veya fesih sonucunu doğuracak şekilde hareket etmesi halinde Lukoil’e 100.000 USD cezai şartı ödemekle yükümlü olacağı hüküm altına alınmış, imzalanan Ürün Alım Taahhütnamesi ile de yıllık asgari ürün alım taahhüt tutarları belirlenmiş, 1-a maddesinde “sözleşme süresinin hitamında ve/veya her bir yıllık sözleşme süresinin sonunda hesaplanacak” eksik kalan miktar üzerinden ton başına 60 USD tutarı kar mahrumiyeti ödemeyi davalının kabul ve taahhüt ettiği hükmü düzenlenmiş ve imza altına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sunulan ve toplanan deliller, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde tacir tarafların iradesiyle imzalanan hükümler, bayilik sözleşmeleriyle ilgili Yargıtay 11.HD ve BAM içtihatları ile dosyada alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde, peşin ödeme karşılığı mal satışı hususunda tarafların anlaşmasına rağmen davalının sözleşme süresi boyunca hatta önceki akdi ilişki sürecinde bile davacıya süreklilik arzeder şekilde borçlu bulunduğu, aldığı ürün bedellerini sözleşmeye uygun ödemediği ve sözleşmeyi feshettiği tarihte bile yüklü miktarda borcu bulunduğu, DBS sistemi uygulamasının ticari teamül oluşturacak süre ve şekilde uygulanmamış olduğu, ayrıca akdedilen kira sözleşmesinde kararlaştırılan sözleşmenin tapuya şerhi işleminin de davalı bayice gerçekleştirilmemiş olduğu, tüm bu nedenlerle davacının ürün tedarikini koşulsuz olarak vadeli şekilde devam ettirmeye zorlanamayacağı, bu nedenle ürün tedarikini kesmekte haklı olduğu, davalı bayinin sözleşmeyi feshinin ise haksız fesih niteliğinde olduğu, bu nedenle davacının sözleşme eki çerçeve protokolün 13. Maddesinde yer alan 100.000,00 USD’lik cezai şartı talep hakkı bulunduğu ve bu tutarın (dava tarihi itibariyle 491.610 TL olmakla, özvarlığı 1.026.772,68 TL hesaplanan) davalının ekonomik mahfına neden olacak düzeyde olmadığı, bu nedenle takdiri indirime gerek bulunmadığı, ancak davada 30.000,00 USD olarak talep edilmiş olduğundan bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin 5 yıllık sözleme süresine isabet eden, sözleşme eki Ürün Alım Taahhütnamesinin 1-a maddesine dayalı talep ettiği eksik ürün alımı nedeniyle kar mahrumiyeti olarak dava dilekçesinde talep edilen ancak hukuki niteliği kar mahrumiyeti değil cezai şart olan 16.310,34 USD’lik talebi yönünden yapılan hukuki değerlendirmede ise, davalı tacir bayinin imzaladığı sözleşme ile taahhüt ettiği ürün alım miktarına da uyması gerekmekte ise de taahhüdün yıllık azami miktar şeklinde belirlendiği, sözleşmenin ise ilk yıl tamamlanmadan 7 ay sonra feshedilmiş olduğu, dolayısıyla yıllık taahhüde uyulup uyulmadığının ancak sözleşmenin bir yıldan fazla sürmesi durumunda ve yıl sonunda tespit edilebilir nitelikte olduğu, yıllık taahhüt güne bölünerek bilirkişi raporunda yapılan hesabın hükme esas alınamayacağı, ayrıca davacı dağıtım firması ürün tedarikini (haklı sebebi bulunsa bile) bizzat kendisi kestiğinden davalı bayiden eksik ürün alımı nedeniyle cezai şart mahiyetinde kar mahrumiyeti talep etmesinin çelişkili davranış yasağına aykırılık oluşturduğu; ayrıca davadaki kar mahrumiyeti talebinin sözleşme feshi sonrası mahrum kalınan kara ilişkin (makul süre için eksik alınan ürün tutarı üzerinden değil, davacının akdi ilişki sürseydi yeni bayilik kurmak için makul sürede uğrayacağı-eksik tonaj miktarına göre cezai şart hesabına göre değil- gerçek ticari ilişki kar kaybı üzerinden hesaplanması gereken) kar mahrumiyeti talebi de olmadığı, davadaki talebin esasen ürün alım taahhütnamesi 1-a maddesine göre eksik tonaj üzerinden ton başına sözleşmede kararlaştırılan tutar üzerinden hesaplanan cezai şart mahiyetinde olduğu, bu nedenle bilirkişi raporunda fesih öncesi 7 ay+fesih sonrası 6 ay makul süre için ürün alım taahhüt miktarları üzerinden ve eksik tonaj miktarına göre ton başına 60,00 USD hesabıyla hesaplanan 16.310,34 USD cezai şart tutarının “fesih sonrası makul süre kar kaybı” olarak esas alınmasının ve davanın konusu gibi kabul edilerek hüküm kurulmasının da mümkün olmadığı, davada sadece tüm sözleşme süresine (fesih öncesi ve fesih sonrası) isabet eden ürün alım taahhüdü miktarları üzerinden taahhütnamenin 1-a maddesine göre hesaplanan ve dava dilekçesinde her ne kadar kar mahrumiyeti olarak beyan edilse de hukuken cezai şart mahiyetinde olan tutarın talep edilmekte olduğu, nitekim dava öncesi davacı firmaca davalı bayiye çekilen ihtarın ve dava dilekçesinin cezai şart talepleriyle sınırlı olduğu anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde davanın sadece, çerçeve protokolün 13.maddesinde düzenlenen ve sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle talep hakkı bulunan cezai şart yönünden ve davada talep edilen 30.000,00 USD için, sözleşmede yabancı para cinsinden kararlaştırılan gerçek yabancı para borcu niteliğindeki alacağını TBK md 99 kapsamında yabancı para cinsinden seçimlik hak olarak talep hakkı bulunduğu da gözetilerek kısmen kabulüne, eksik ürün alımına ilişkin kar mahrumiyeti olarak adlandırılan-talep edilen 16.310,34 USD cezai şartla ilgili kısmın ise reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1.000,00-USD cezai şart alacağının dava tarihinden, 29.000,00-USD cezai şart alacağının 20/11/2020 ıslah tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun 4/a maddesine göre USD cinsi mevduata devlet bankalarınca işletilen bir yıllık mevduat faizi oranına göre işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Eksik ürün alımı nedeniyle kâr mahrumiyeti taleplerinin REDDİNE,
2-Alınması gereken harç 10.074,56 -TL olup, peşin alınan 167,41-TL ve 5.755,00-TL ıslah harcının toplamı 5.922,41-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.152,15-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 196,18-TL, bilirkişi ücreti 2.500,00-TL olmak üzere toplam 2.696,18-TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına (%64,7-%35,3) göre hesaplanan 1.744,43-TL’si ile (35,90 TL başvuru harcı, 5.922,41 TL peşin harç) 5.958,31 TL harç toplamı 7.702,46 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan posta ve tebligat masrafı 134,00-TL, bilirkişi ücreti 800,00-TL olmak üzere toplam 934,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına (%64,7-%35,3) göre hesaplanan 329,70-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen tutar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 17.960,89 -TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen tutar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 11.223,82 TL nispi vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/01/2021 11:30:03

Katip

Hakim …