Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/692 E. 2021/418 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/692 Esas
KARAR NO : 2021/418

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2018
KARAR TARİHİ : 11/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 20/02/1997 tarihinde Alçak Gerilim Elektrik Şebekesinden Elektrik Satışına İlişkin Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, davalının “…” adresindeki işyerinde elektrik kullanmakta olduğunu ancak tahakkuk ettirilen faturaları ödemediğini, fatura borçlarının tahsili amacıyla 15/04/2016 tarihinde … 25. İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını ancak davalının 05/05/2016 tarihinde takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının ticaret unvanı “…” olup, “…” adresinde … vergi sicil numarası ile faaliyet göstermekte olduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa yıllık %16,80 gecikme faizi uygulanması ve işbu işleyecek gecikme faizine %18 KDV oranı uygulanması ile alacağın tahsiline, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2000 yılından önce … Mahallesinde tekstil işiyle uğraşmakta iken 2000 yılında işyerini kapatarak vergi kapanışını gerçekleştirdiğini, 2000 yılında SGK’lı olarak çalışmaya başladığını, 2008 yılında ise emekli olup İzmir’in Bayındır ilçesine yerleştiğini, davacı yanca davaya konu işyerinde 2011 ve 2012 yıllarında müvekkili tarafından elektrik kullanıldığını, fakat borcunun ödenmediği iddia edilmiş ise de müvekkilinin o tarihlerde bu adreste çalışmadığı gibi faal olan bir işyerinin de bulunmadığını, bu nedenle müvekkilinin kullanmadığı dönemdeki elektrik borcunun müvekkilinden talep edilemeyeceğini, 09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğunu, davacının faturaların ödenmemesine rağmen elektriği kesmeyerek zararın artmasına yol açtığını ve bu anlamda davacının kusurlu olduğunu belirterek, davanın ve icra inkar tazminatının reddine, davacının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen ticari abonelik sözleşmesine göre tahakkuk ettirilen elektrik fatura bedellerinin tahsiline ilişkin başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
… 25.İM’nün … E takip dosyası aslı icra dairesince bulunamadığından Uyap kaydı gönderilmiş olup, dosya içeriği ve icra dairesinden alınan 09/06/2021 tarihli cevabi yazı incelendiğinde, 4.603,24 TL asıl alacak, 3.183,46 TL işlemiş faiz, 572,99 TL faizin KDV’si toplamı 8.359,69 TL fatura alacağı (2011-2012 dönemlerine ilişkin 12 adet fatura) talebiyle başlatılmış ilamsız takibe davalının süresinde itiraz ettiği, borçlu tarafından tebliğ için gider avansı yatırılmamakla itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğundan davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Takip dosyası, abonelik sözleşmesi, takipte istenen alacağın dayanağı elektrik tüketim faturaları, tüketim ekstreleri, davalının vergi dairesi mükellefiyet kayıtları, ticaret sicil ve esnaf odası kaydı, SGK hizmet dökümü kayıtları, dava konusu tesisatın bulunduğu adresle ilgili belediye yazışmaları, … 9.ATM … E dosyası Uyap kaydı incelenmiş, elektrik mühendisi iki bilirkişiden ayrı ayrı iki kök rapor alınmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 20.02.1997 tarihli abonelik sözleşmesi incelendiğinde, davalının “…” adresinde bulunan ticari işletmesinde elektrik aboneliğinin tesis edildiği, bu sözleşmenin usule uygun feshedildiğine dair bir iddia ve kayıt bulunmadığı, davalının incelenen vergi dairesi ve SGK kayıtlarına göre bu adresteki ticari işletmesinin 01/01/1997 tarihinde başlayan mükellefiyet kaydını 31/12/1997 tarihinde terk ettiği, mükellefiyet kaydının kapandığı, daha sonra İzmir ilinde SGK çalışan kaydı bulunduğu, sonrasında ise İzmir ilinde 2014 yılından itibaren vergi mükellefiyeti ve esnaf odası kaydı bulunduğu, takip dayanağı fatura dönemleri olan 2011-2012 yıllarında tesisat adresinde bir ticari faaliyetinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalının dava konusu tesisat adresinde 1997 yılında tekstil-konfeksiyon-dış giyim imalatı faaliyeti yaptığı, dolayısıyla aboneliğin ticari işletme aboneliği olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değil ise de, faaliyetinin esnaf sınırını aşıp aşmadığı yönünden, 1997 mükellefiyet kaydı çok eski ve otomasyon dönemi öncesi olmakla vergi dairesi yazışmalarından (hangi usulde defter tuttuğu, verdiği gelir vergisi beyannamelerine göre faaliyetinin 1997 yılında 2007/12362 sayılı BKK gereği VUK md 177 limitlerine göre esnaf sınırını aşıp aşmadığı hakkında) net bilgi-belge edinilememiş, … VD’ce tarh dosyasında kayıt bulunmadığı 30/04/2019 tarihli yazıyla bildirilmiş, bu nedenle abonelik sözleşmesinin ticari işletme için yapılmış olduğu, ticari faaliyet nedeniyle akdedildiği gözetilerek dava mahkememizce sonuçlandırılmıştır.
Takip dayanağı faturalar incelendiğinde, “…” adresinde elektrik tüketimine ilişkin faturalar olduğu, davalının abonelik sözleşmesinin akdedildiği adresle aynı olmadığı görülmüşse de, bu konuda … Belediye Başkanlığıyla yapılan yazışma üzerine alınan 02/03/2020 tarihli cevabi yazıda, … 17/09/2010 tarihli kararı gereği adres ve sokaklarda numarataj çalışması yapıldığı, davalının aboneliğinin bulunduğu “…” adresinin bu çalışma sonucu “…” şeklinde değiştirildiği bildirilmiş, takip dayanağı fatura adreslerinin davalının ticari aboneliğinin-tesisatın bulunduğu adresle aynı adres olduğu böylelikle anlaşılmıştır.
Dosyada ilk kök rapor alınan elektrik mühendisi bilirkişi tarafından, raporda sadece abonelik sözleşme adresiyle fatura adresinin aynı olmadığı, davalının da fatura dönemlerinde vergi kaydı olmadığından bahsedilerek, dava konusu faturalarla ilgili bir değerlendirme yapılamayacağının bildirildiği, raporda takip dayanağı faturaların üzerinde not olarak yer alan “kaçak borcu eski kullanıcıya ait, elektrik kesilmeyecek” notuna istinaden takip kanosu faturaların kaçak kullanım faturası gibi değerlendirildiği, dolayısıyla tespitlerinin ve raporda yazılanların dosya kapsamıyla uyumlu olmadığı gibi ilgili mevzuat ve takip dayanağı faturalarla ilgili denetime açık-uyuşmazlığı aydınlatıcı bir içerik yer almadığı, hatta yazım şekli itibariyle okuması bile çok zor olan nitelik taşıdığı görülmüş, bu nedenle denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor niteliği taşımadığından, başka bir bilirkişiden yeni rapor alınmıştır.
Yeni bilirkişi (… Elektrik Mühendisliği Fak. öğretim üyesi olan Prof. Kamuran …) önce uyuşmazlığın çözülebilmesi için zorunlu celbi gereken tüketim ekstresi ile okunaklı olmayan faturalar bulunduğuna dair ön rapor vermiş, ön raporda belirtilen eksiklerin tamamlanması sonrası düzenlediği kök raporda, takip dayanağı faturaların iki adedinin kesme-bağlama ücreti faturası, 10 adedinin elektrik tüketim faturası olduğunu (kaçak tüketim bedeli içermediğini), fatura içeriklerinin sözleşme ve ilgili EPDK mevzuatına-tarifelerine uygun şekilde düzenlenmiş olduğunu, davalının 1997’de akdettiği abonelik sözleşmesini feshetmediği-iptal etmediği için tesisatta aboneliğin 03/09/2012 tarihine kadar davalı adına devam etmiş olduğunu, takip dayanağı tüketim faturalarının davalının aboneliğinin devam ettiği dönemlere ilişkin olduğunu bildirmiş, taraflar arasında akdedilen sözleşme, ilgili EPDK yönetmelikleri ve KDV Kanunu uyarınca davacının ödenmeyen fatura bedelleri için son ödeme tarihleri ile takip tarihi arasında (Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24.maddesine göre) 6183 sayılı AATUHK’nun 51.maddesinde belirlenen gecikme zammı oranını aşmayacak şekilde temerrüt faizi talep edebileceğini açıklayarak, davacının takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak, işlemiş faiz ve faizin KDV tutarlarını hesaplamış ve bildirmiştir.
Son bilirkişi raporunda asıl alacak hesaplanırken, takipteki ve davadaki talebi aşacak şekilde, davacı 07/2012 dönemine ilişkin 30/07/2012 son ödeme tarihli 589,90 TL bedelli fatura için takipte 578,80 TL olarak talep edilmesine rağmen bilirkişinin 589,90 TL üzerinden hesap yaptığı görülmekle, bu maddi hata hükümde mahkememizce değerlendirilerek, asıl alacak yönünden takip talebiyle bağlı kalınarak (4.603,24 TL olarak) hüküm kurulmuştur.
Konuyla ilgili yerleşik hale gelmiş Yargıtay 3.HD ve BAM içtihatları uyarınca, abonelik sözleşmesini iptal ettirmeden tesisat adresinden ayrılan yani sözleşmenin adına devam etmesine neden olan davalı, davacının takip konusu ettiği tüketim faturalarından elektriği fiilen kullanan kişiyle birlikte müteselsilen sorumludur, bu nedenle kendisinden ödenmemiş fatura bedelleri talep edilebilir. Ancak davacının da faturalar ödenmediğinde Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 01/03/2003 tarihinde değişen 24/2 maddesi uyarınca ilk ödenmeyen faturadan sonra elektriği kesmesi gerekmekte olup, incelenen takip konusu faturalara göre birbirini takip eden dönemlerde (2011/9. ay ile 2012/8. ay arası 10 dönem boyunca) elektrik fatura borcunun ödenmemiş olduğu, elektriğin borç nedeniyle kesildiğine dair iki adet kesme-bağlama ücreti faturası da takip konusu edilmiş olduğu, dolayısıyla davacının ödenmeyen ilk fatura sonrası hemen elektriği kesmesi ve ödenmemiş fatura borcuyla birlikte kesme-bağlama ücretini de elektriği fiilen kullanan kişiden tahsil etmesi gerekirken bunları tahsil etmeden elektriği tekrar açmış (belki de fiilen hiç kesmemiş) olduğu, bu durumun davalının borcunun artmasına neden olduğu ve davacının müterafik kusuru bulunduğunu gösterdiği, bu nedenle davacı asıl alacak tutarını ve ödenmemiş ilk fatura bedeli ile buna isabet eden gecikme zammı ile KDV’sini indirimsiz olarak davalıdan müteselsil sorumluluğu nedeniyle talep edebilirse de, sonraki takip eden dönemler faturalarına işleyen gecikme zammında indirim yapılması gerektiği, bu indirimin de faiz oranının 6183 s.K. gecikme zammı oranından 3095 s.K.yasal faiz oranına düşürülerek yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle dosyada son alınan kök bilirkişi raporunda hesaplanan temerrüt faizi tutarları hükme aynen esas alınmamış olup, mahkememizce, ikinci sıradaki ödenmemiş faturadan başlanarak fatura bazında son ödeme tarihi ile takip tarihi arası işleyen yasal faiz oranı (basit hesap niteliğinde olduğundan) hesaplanmış ve fatura dönemlerinde yıllık %9 olan yasal faiz oranı üzerinden hesaplanan faiz toplamı 1.718,84 TL olarak bulunmuştur. İşlemiş faiz için KDV Kanunu uyarınca davacının davalıdan KDV tahsil ederek vergi dairesine beyan edip yatırması yasal zorunluluk olduğundan, faiz için davacının KDV’de talep etme hakkı vardır.
Nitekim Yargıtay 3.HD’nin 2014/2554 E 2014/3998 K sayılı içtihadı ve daha pek çok içtihadı da aynı yöndedir.
Davalı vekilince bildirilen ve mahkememizce Uyap kaydı celbedilerek incelenen İstanbul … ATM … E dosyasının ise davamızın konusu faturalarla ve bu fatura dönemleriyle ilgisi bulunmadığı, aynı tesisatta 2014 yılında kaçak elektrik tüketimi tespiti nedeniyle yapılan tahakkuka ilişkin davalı aleyhine açılan dava olduğu, ancak davacı kurumca davadan feragat edildiği görülmüş, dosyamızı etkileyen yönü bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, incelenen deliller ve konuyla ilgili yüksek yargı içtihatları doğrultusunda davanın aşağıdaki şekilde kısmen kabulüne, fatura alacağı likit ve itiraz kısmen haksız olduğundan, kabul edilen tutarın %20’si oranında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek, ayrıca reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyele takip yaptığı ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının … 25.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına itirazının kısmen iptaline, takibin 4.603,24-TL asıl alacak, 1.718,84-TL işlemiş faiz, 307,37-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 6.629,45-TL alacak yönünden takip sonrası asıl alacak kısmına yasal faiz uygulanmak suretiyle aynı koşullarda devamına, fazla istemin reddine,
Kabul edilen alacağın %20’si oranında 1.116,40-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım yönünden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Alınması gereken karar ve ilam harcı 452,86 TL olup peşin alınan 142,77 TL harcın mahsubuyla bakiye 310,09 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 1.575,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına (%80-20) göre hesaplanan 1.260,00-TL’si ile (35,90 başvuru, 142,77 peşin harç) 178,67 TL harç toplamı 1.438,67- TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına (%80-20) göre hesaplanan 20,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekille temsil olunduğundan, kabul edilen tutar üzerinden yürürlükteki AAÜT’ne göre hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil olunduğundan, reddolunan tutar üzerinden yürürlükteki AAÜT’ne göre hesap ve takdir olunan 1.730,24 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından karar tebliğ giderleri sonrası artan avansın karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 11/06/2021

Katip

Hakim