Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/682 E. 2018/1111 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/682 Esas
KARAR NO : 2018/1111

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/07/2018
KARAR TARİHİ : 06/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının eşinin davacıdan 11/09/1195 tarihinde …Tic. Ltd. Şti. Hisselerini satın aldığını buna karşılık 165.000,00 DM bedelli bono ve 3 adet çek verdiğini bu çekleri davacıya veren davalının 15/11/1995 tarihinde …’ya devrettiğini bu devrin tüm amacının davacının ve diğer alacaklının alacağını almasına engel olmak olduğunu, davalının o tarihlerde borcu mahkemelerde kabul ettiğini borcu ödemek istediğini mahkemede beyan ettiğini 21/06/1996 tarihinde ödeme taahhüdünde bulunduğunu davacının değişik tarihlerde bu çek ve bonolarla ilgili olarak şikayette bulunduğunu icra takipleri başlatıldığını çek şikayetlerinden davalının borcu ödeyeceği taahhüdü nedeniyle vazgeçildiğini ancak söz vermesine rağmen davalının bu borcunu ödemediğini davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazda davacının davalıdan 60.000,00 DM alacaklı olduğu ama bu borcun kiraya mahsuben ödendiği iddiası bulunduğunu oysaki bu parada davacının taşınmaza yaptığı masrafların mahsup edildiğini bir an için bu ödeme kabul edilse dahi kısmi bir ödeme olarak kabul edilebileceğinin davalının tüm iddialarının kabulünün mümkün olmadığının açıklanan nedenlerle şimdilik 165.000,00 DM karşılığı 53.000,00 TL’nin vade tarihi olan 11/09/1995 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı … 25/11/2014 tarihli celsede; Dilekçemizi tekrar ediyoruz, karşı taraf ile … Ltd. Şti ortaklığımız vardı bu hisselerimi davlı tarafa eşi ile birlikte hisselerimi sattım bunun karşılığında 165.000 doçe mark bono ve 3 adet çek aldım, çeklerle ilgili bilgileri dilekçemde vermiştim çeklerin günleri gelmeden karşı taraf adresini terk etti kaçtı değişik mahkemeler de taraf olduk, çeklerden kaynaklı icra takipleri yaptım ortaklık senetten kaynaklı ilamsız takipte yaptık, davalı tarafın kiraya mahsuben 60.000 markın ödediği iddiası doğru değildir ben söz konusu gayri menkulde masraf yaparak masrafım karşılığında oturdum daha sonra bu gayri menkul icradan yapılan satış üzerine aldım dedi.
Davalı Vekili 25/11/2014 tarihli celsede; Biz dosyayı yeni öğrendik, mernis adresine tebligat yapıldığını öğrendik davalı müvekkil Hollanda da yaşamaktadır pasaport bilgilerini geldiğinde kısa bir süre verilsin davaya karşıda beyanda bulunalım, borcu kabul etmiyoruz böyle bir borç olsa dahi zaman aşımına uğradığının kanaatindeyiz, davacı taraf 10 adet dükkanı kira vermeden kullanmaktadır dedi.
Davacı vekili 17/03/2015 tarihli celsede; Davacı vekili biz alacağımız tahsili için icra takibi yaptı,ihalelerin yapılması,icra takibinin yapılması zamanaşımının kesilme nedenidir, icra hakimliği takibi durdurma kararı aldılar, borca karşılık kira kontratı yapıldı, borcun ödenmeye başlanması zaten zamanaşımını durdudur, zamanaşımı iddiası doğru değildir şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı vekili 17/03/2015 tarihli celsede; Huzurdaki dava alacak davasıdır,icra takipleri ile kesilmesi mümkün olmayan alacaktır,itirazın iptali davası değildir,dava dilekçesindeki 165.000 DEM bedelli bono ve 3 adet çekten kaynaklı alacak davasıdır,zamanaşımı itirazlarımızı yeniliyoruz şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, hisse devri sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği delil ve belgeler getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
Davacı ile dava dışı … arasında … 4. Noterliğinin … tarih … yevmiye nolu şirket hisse devri temlik sözleşmesi kapsamında dava dışı şirketin ortağı olan davacının şirkette mevcut 1.400 adet payını nominal değeri olan 140,00 TL bedel mukabili …’a devrettiği, keşidecisi dava dışı hisseleri devredilen şirkete ait 30/11/1995 keşide tarihli 1.600,00 TL bedelli, 30/12/1995 keşide tarihli 1.600,00 TL bedelli, 30/01/1996 keşide tarihli 2.080,00 TL bedelli lehtarı davacı olan çeklerin ciro yoluyla hisselerini devreden …’a devredildiği ardından ciro yoluyla davacıya devredildiği ayrıca davacı ve davalı arasında söz konusu çeklerin vadesinde ödenmediği takdirde 15/02/1996 vade tarihli 165.000,00 DM (Alman Markı) bedelli senedin düzenlendiği senedin ödenmemesi üzerine … 9. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun itirazı üzerine 22/08/2006 tarihinde takibin durduğu, usulsüz tebliğ şikayetine ilişkin … 6. İcra Mahkemesinin vermiş olduğu … tarih … Esas … Karar sayılı Gerekçeli Kararı ile usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Alacağın zaman aşımına uğradığından bahisle davanın reddine ilişkin mahkemece verilen 07/03/2017 tarih 2014/618 esas 2017/234 karar sayılı gerekçeli kararın istinaf incelemesi sonucu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. HD 10/05/2018 tarih 2017/746 esas 2018/546 karar sayılı gerekçeli kararı ile kaldırılmasına karar verilmiştir. İstinaf incelemesi sonucu bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu kaldırma kararında;
“Zamanaşımı defi, 6100 HMK 116 maddede belirtilen ilk itirazlardan değildir. Bu yüzden HMK 117 ye göre cevap dilekçesinde bildirilme zorunluluğu yoktur. Zamanaşımı definin ne zaman bildirileceğine dair usul yasasında bir açıklık bulunmamakla birlikte HMK 142. Maddesine göre, ön inceleme duruşması sonrasında tahkikata geçmeden evvel hakdüşürücü süre hakkındaki itirazlar ile zamanaşımı hakkındaki defilerin incelenip karara bağlanması gerekmektedir. Bundan zamanaşımı definin en geç ön inceleme duruşmasının yapılması esnasında yapılması gerektiği sonucu çıkartılabilir. Davalıya tebligat TK 21/2 ye göre 13/06/2014 tarihinde yapılmış davaya cevap verilmemiş,ancak zamanaşımı defii ileri sürüldükten sonra davacı vekili ,zamanaşımı defiinin süresinde yapılmadığına ilişkin bir itiraz ileri sürmemiş,zamanaşımının kesildiğini savunmuştur.
Davalı , şirket hisselerini devralan şahıs değildir. Bu durumda davanın şirket hissesini devredenle devralan arasındaki bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda da davanın 818 sayılı BK 126/4. Maddesinde ifadesini bulan “Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri,murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar” kapsamına girmediği kabul edilmek durumundadır. BK’nın 125. Maddesine göre: “…başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.”
Davacının … 9. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında, davaya konu 15/02/1996 tarihli senetten kaynaklanan alacağa ilişkin ilamsız icra takibi yaptığı anlaşılmaktadır. Yapılan takipte takip borçlusu …’a yapılan ödeme emrinin tebliğinin adı geçenin açtığı ve … 6. İcra Hukuk Mahkemesinin (Dava Tarihi: 08/06/2010) 29/06/2011 tarih ve 2010/846 E-2011/896 K sayılı kararı ile usulsüz tebligatın geçersizliğine karar verildiği, Kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26/03/2012 tarih ve 2011/27209 E-2012/9348 K sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme talebinin de reddiyle kararın 12/11/2012 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu kararın gerekçesinde davacı borçlunun … 1. İcra Hukuk Mahkemesinin … E -… K sayılı kararı ile hükme bağlanan ihalenin feshi ve tebligatın geçersizliğine ilişkin davanın, (dosyada bulunan örneğinden) 23/08/2006 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Senedin ihdas tarihi ve ilamsız icra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı B.K nun 128. Maddesine göre: Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder.
Aynı Kanunun 133/1. Maddesine göre borçlu borcunu ikrar ederse ve 2. Maddesine göre de Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde işleyen zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunun 136/1-2.maddelerine göre: Bir dava veya defi ile katedilmiş olan müruru zaman, dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar. Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her muameleden itibaren yeniden cereyana başlar.
Davacı ile dava dışı … arasındaki 11/09/1995 tarihlli şirket hisse devir temlik sözleşmesi ile 11/09/1995 düzenleme tarihli 15/02/1996 vade tarihli senede dayanılarak icra takibi başlatıldığı ,icra takip dosyaları bulunamamış ise de son olarak … 6. İcra Hukuk Mahkemesinin (Dava Tarihi: 08/06/2010) 29/06/2011 tarih ve 2010/846 E-2011/896 K sayılı kararı ile usulsüz tebligatın tesbitine karar verildiği, Kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 26/03/2012 tarih ve 2011/27209 E-2012/9348 K sayılı kararı ile onandığı, karar düzeltme talebinin de reddiyle kararın 12/11/2012 tarihinde kesinleştirildiği elde ki davanın 8.1.2014 tarihinde açıldığı,İlk derece mahkemesinin kabulüne göre dahi kesinleşme tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı,derdest bir icra takibi var iken ve açılan davada icra memurunun her muamelesi ve hakimin her kararıyla zamanaşımının her defasında yeniden kesilip başlaması yasa hükmü gereği olduğuna göre, dava konusu alacağın zamanaşımını kesen son işlemin … 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 29/06/2011 tarih ve 2010/846 E-2011/896 K sayılı kararı olduğu ve bu kararın kesinleştiği tarih olan 12/11/2012 tarihinde yeni bir zamanaşımı süresinin başladığı kabul edilmelidir.
Açıklanan nedenlerle davanın zamanaşımına uğramadığı, mahkemece davanın zamanaşımına uğradığı yönündeki kararın, açıklanan yasa hükümleri ile dosya içeriğine uygun olmadığı, bu durumda kararın kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.”
Gerekçelerine yer verilmiştir.
İstanbul BAM 12.HD’nin kaldırma kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda kaldırma kararı sonrası yeniden yapılan yargılama sonucu, alacağın varlığı ve miktarı konusunda mevcut delil ve belgeler, taraf beyanları alacağın varlığı ve miktarını kanıtlamaya elverişli olmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın kabulü ile 53.000,00-TL’nin 11/09/1995 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüd faizi ile birlikte davacı yararına davalıdan tahsiline,
2-Alınması gereken harç 3.620,43 TL olup, peşin alınan 933,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.687,23 TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 933,20 TL, posta ve tebligat masrafı 219,00 TL ve İstinaf başvurma gideri 117,10 TL olmak üzere toplam 1.269,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 6.180,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacının yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 06/11/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır