Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/678 E. 2018/830 K. 26.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/678 Esas
KARAR NO : 2018/830

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2014
KARAR TARİHİ : 26/07/2018

Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinin yapılan açık yargılamasında
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; Müvekkilinin fatura ve kredi kartı ödemeleri ile sınırlı olarak Finansbank Suadiye şubesi ile çalıştığını, müşteri temsilcisinin kendisine ulaşarak …bank’tan ayrılıp, …bank Özel Bankacılık Birimine geçtiğini belirterek bankadaki mevcutlarını buraya aktarması durumunda daha kazançlı yatırım araçlarında değerlendirme fırsatı bulacağını belirttiğini, bunun üzerine mevcutlarını …bank’taki …bank … Bankacılık şubesine naklettiğini, müvekkilinin ikamet adresine uzak olması sebebiyle işlemleri telefon aracılığı ile takip ve koordine etmeye başladığını, mevduatının doğru bir şekilde değerlendirildiğine inandığını, daha sonra şube personeli tarafından matbu sözleşme ve formların kendisine getirilip imzalattırıldığını, bir müddet sonra banka çalışanı tarafından müvekkilinin aranıp 1.000.000 Euro tutarında opsiyon işlemi bulunduğunu, kurların aşırı derecede artması gerektiğini söylediğini, opsiyon işleminin yapıldığını ilk olarak bu kanaldan öğrendiğini, bunun üzerine hemen müşteri temsilcisini aradığını, kendisine panik yapmasına gerek olmadığını ve işlemin daha vadesine çok vakit olduğunu, bir başka işlemle yenilenmesi durumunda olumsuz sonuçlardan kurtulmanın mümkün olacağını söylenildiğini, müvekkilinin işlem tarihlerinden yaklaşık olarak 1.5 yıl sonra hangi tarihte düzenlendiği belli olmayan sözleşme ile 27/01/2014 tarihli işlem sonuç formunun kendisine teslim edildiğini, banka çalışanlarının sürekli arayıp kur seviyesinin sürekli değiştiğini söylediğini ve yeni bir opsiyon sözleşmesi ile sona erdirilmesi gerektiğinin belirttiğini, netice itibariyle 21/08/2014 tarihinde güncel zararın 400.000 TL olduğunun belirtilip bu miktarın müvekkilinin hesabından tahsil edildiğini, akabinde müvekkilinin kendisi ile yapılan tüm sözleşme ve işlemlerin birer suretini alıp davalı banka ile çalışmalarını sonlandırdığını, davalı bankanın müvekkilini opsiyon işlemleri yapması konusunda gerekli bilgilendirmeyi yapmadığı gibi ekonomik olarak bu tür işlemleri yapabilecek bir mali moraliteye sahip olup olmadığını araştırmadığını, müvekkilinin bu tür işlemler hakkında hiçbir bilgi ve deneyime sahip olmadığını, davalı bankanın, müvekkilini tüm varlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya bıraktığını, müvekkilinin işlemlerini yapan personelin işlem yeterliliğine sahip olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davalı bankanın bu işlemleri sonucunda müvekkilinin uğradığı zararın tespit edilmesini ve bu zararın şimdilik 20.000 TL ‘lik kısmının işlem tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; dava konusu opsiyon işleminin yüksek getirisi nedeniyle tercih edilen vadeli işlemler olduğunu, davacının dava konusu işlemlere ilişkin çerçeve sözleşmelerini, kredi sözleşmelerini, standart formları ve işlem dekontlarını eksiksiz imzaladığını, sahte ya da gerçeğe aykırı her hangi bir belgenin bulunmadığını, davacının tüm işlemleri ile ilgili müfettiş incelemesi yaptırıldığını, raporda davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığının görüldüğünü, müşterinin yapılan işlemler ve içerikler hakkında teknik bilgiye sahip olduğunun anlaşıldığını, her işlem bazında işlem sonuç formlarının imzalanmak suretiyle müşterinin bilgilendirildiğini, davacının diğer bankalar ile de benzeri işlemleri yaptığının anlaşıldığını, davacının imzalanmış olduğu sözleşmelerde ”Risk Beyanı” başlıkları altında yapılan işlemlerin risklerinin açıkça anlatıldığını, davacının ses kayıtlarına göre mali piyasaları ve bankada yapılan işlemleri yakinen takip ettiğini, opsiyondan dolayı uğrayabileceği zararın farkında olduğunu, işlemlerin sonlandırılması yönünde şube çalışanlarınca herhangi bir baskının kurulmadığını, işlemleri yapıp yapmama tasarrufunun müşteri olduğunu, elde edilen karın yada zararın sorumluluğunun müşteri olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen “Opsiyonlu Çerçeve Sözleşmesi ” ve bağlı sözleşmeler ile SPK mevzuatı çerçevesinde, davalı bankanın haksız ve usulsüz işlemleriyle gerçekleştirilen opsiyon işlemleri sonucunda, kur artışına bağlı olarak uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu’nun 2,3,73. Maddeleri kapsamında dava konusu işlemin tüketici işlemi olduğu, bu nedenle tüketici mahkemesinin yargılamada görevli olduğu, mahkememizce esastan verilen kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/13 esas, 2018/559 karar sayılı kararı ile kaldırılarak dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmek üzere mahkememize gönderilmesine kesin olarak karar verildiğinden dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/13 esas, 2018/559 karar sayılı kararında görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından esasın kapatılmasına,
2-Dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Bu kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin esastan verdiği kararı ile birlikte taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi.26/07/2018

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza