Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/659 E. 2020/504 K. 06.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/659
KARAR NO : 2020/504

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 06/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan konkordato davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … adresinde … ticaret sicil numarası ile … Ticaret Odasına bağlı olarak faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, … A.Ş.’nin her türlü tekstil ve promosyon ürünlerinin imalatı, fason işçiliği, alım satımı ve pazarlanması ile her türlü inşaat yapımı, mesken, toplu konut, yol, köprü, baraj, liman, sondaj kuyusu, fabrika, atölye, depo, spor tesisleri kanalizasyonlar, arıtma tesisleri, alışveriş merkezlerinin inşaat yapımı, alım ve satımı ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri yapmak amacıyla kurulduğunu, son yıllarda ülkede yaşanan olaylar dışa bağımlı olan ekonominin olumsuz yönde etkilenmesine neden olduğunu, ekonominin en büyük kronik sorunu yüksek teknolojide, enerjide ve hammaddede ithalata aşırı bağımlı olduğunu, giderek artan enerji maliyetleri, artan ücretler ve diğer girdiler ile fiyat rekabeti giderek zorlaşmaya başladığını, bu sebeple firmaların faaliyetlerini devam ettirebilmek için dış kaynaklar kullanmak mecburiyetinde kaldığını, küresel krizin ülkedeki etkileri ile birlikte kur ve finansman gider artışları satış maliyetlerine yansıdığını, bu artışların müşterilerine yansıtılamadığını, şirketin faaliyetinin sağlıklı bir biçimde devamı ve de borçların ifasının gerçekleştirebilmesi amacıyla inandırıcı ve fonksiyonel bir konkordato ön projesi hazırlama gereği ortaya çıktığını, mahkemece konkordato talebinin kabulüne karar verilmesi halinde uygulanacak vade konkordatosu çerçevesinde şirket alacaklılarının öngörülen vadede alacaklarının tamamının kavuşması imkanının elde edebileceğini, bununla birlikte müvekkili şirketin bankalara olan borçlarının tamamı teminatlı olup işbu borçların üç farklı kredi borcu kaleminden oluştuğunu, bunların taksitli ticari kredi, rotatif kredi ve KMH kredileri olduğunu, gecikmiş olan kredi borçlarının tamamı mahkemece hükmedilecek geçici mühlet içinde ödeneceğini, halihazırda vadesi gelmemiş olan kredi borçları ise güncel döneme getirilecek ve ödemelerine riayet edileceğini, İcra ve İflas Kanununun 285. vd. maddeleri gereğince konkordato taleplerinin kabulü ile, öncelikle müvekkil davacı şirket lehine tensiben 3 ay geçici mühlet kararı ile birlikte İcra ve İflas Kanununun 287. 294. ve 308.maddeleri çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve ihtiyati tedbir kararlarının aynen devamıyla yargılama sırasında kesin mühlet kararı verilmesi ile yargılama neticesinde de konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep 2004 sayılı İİK’nun 7101 sayılı yasa ile değişik 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato talebine ilişkindir.
Davacı vekilinin konkordato talep etmesine engel bir dava şartı olmayıp dava görevli ve yetkili olan mahkememizde açılmış, “itiraz eden alacaklılar” karar başlığında yerini almıştır.
Uyuşmazlık konkordato projesinin tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Buna göre 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 302. Maddesinde, konkordato tasdiki şartları açıkça belirtilmiştir.
Buna göre;
“Komiser alacaklılar toplantısına başkanlık eder ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a)Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b)Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
Oylamada sadece konkordato projesinden etkilenen alacaklılar oy kullanabilir. 206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacakların alacaklıları ve borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmaz.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, 298 inci madde uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.
Çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır.
Konkordato projesinin müzakereleri sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza olunur. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklarda kabul olunur.
Komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.”
305. maddesinde; “302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a)Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.
b)Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).
c)Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması.
d)206 nci maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).
e)Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen şartlar çerçevesinde mevcut koşullar varsa konkordato tasdik edilecektir; koşullardan birinin dahi bulunmaması halinde konkordato tasdiki mümkün olmayacaktır…(Selçuk Öztek/Alican Budak/Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, Ankara, 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) O halde bu şartların gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmelidir.
Tasdik koşullarının araştırılmasına yönelik olarak konkordato komiser heyetinin hazırlamış olduğu 08/04/2020 tarihli rapor içeriğine göre; davacının nakdinin 1.415.928,01 TL olduğu, kök raporda 5.016.872,98 TL olan öz varlığın düşümü mümkün olan alacaklıların mahsubu sonucunda 1.415.928,01 TL’ye gerilemesi, bu tutarın toplam varlık ve borçlar içinde orantısal olarak eskiye nazaran çok büyük bir meblağ teşkil etmemesi, ekonomik durumun belirsizlik de dikkate alındığında teklifin malvarlığıyla orantılı olduğu, işletmenin devamlılığı açısından bilançonun aktifindeki tüm değerlerin borç ödemeye tahsis edilmesinin düşünülemeyeceği, toplam alacaklı sayısı ve alacak tutarı açısından 2/3 oranında bir çoğunluk ile %50’yi aşan oranla çoğunluğun sağlandığı, mevcut %30 tenzilat teklifinin ise ödemelerin satış kaynağının satışı gerçekleştirilen gayrimenkul ve ticari alacaklardan karşılanacağı, rehinli borçlara ilişkin rehin verilen değerlerle takas yapılacağı, kamu borçları için taksitlendirme yapılamayacağı, bu şekilde borcun tasfiye olunacağı, korona virüs pandemisi nedeniyle kısa ve orta vadede gerek ticaret hacminde gerek faiz oranlarında gerçekleşecek olumsuz gelişmeler karşısında davacının tasdik kararını takip eden beş iş günü içerisinde her bir adi alacaklının alacağının %70’ini ödemeyi öngören teklifin ödeme zamanı, peşin ödeme, alacaklının erken zamanda tahsil edilerek kullanma ve nemalandırma imkanının olması ve reel getirisi yönünden alacaklılar açısından daha avantajlı bir sonuç doğacağı, bu nedenle alacaklılara teklif edilen oran konkordatoyu kabul etmeyen diğer alacaklılar yönünden dahi kabul edilebilir olduğu, alınacak harç ve teminatlarla ilgili gerekli miktar ve teminatlandırmanın açıklığa kavuşturulduğu, akabinde konkordato komiser heyetini oyçokluğu ilen sunmuş olduğu 19/08/2019 tarihli raporda itiraz eden alacaklıların görüşleriyle ilgili daha önceki raporlarından farklı bir sonuca varılması gereken bir durumun olmadığı, rehinli alacaklılarla bir anlaşmanın olmadığı yönünde açıklama yapmışlardır.
Konkordato komiser heyeti oy çokluğuyla sunmuş oldukları 02/10/2020 tarihli ek raporda da komiser heyetinin tasdikini uygun görmüş olduğu projenin revize proje olduğunu, proje tasdikinin mahkemenin kısa kararda verdiği tarih itibariyle yürürlüğe girmesine engel bir anlaşma olmadığını, davacı borçlunun konkordatoya tabi borç miktarının ne olduğu ve hangi miktarın hangi tarihte ve ne şekilde ödeneceğini, nisap oylamasına katılan vekillerle ile ilgili HMK m.74 hükmü çerçevesinde eksikliğin giderildiğini açıklamışlardır. Nihayet konkordato komiser heyetinden alınan ve oy çokluğuyla hazırlanan 04/11/2020 tarihli raporda temlik alan …Tic. Ltd. Şti hakkındaki temlik durumunun, davacı şirket tarafından muhasebesel, işletmesel ve finansal açıdan alacaklara zarar vermek kastıyla yapılandığına dair bir veri olmadığını, otel binasının yanmasına dair duruşma tutanaklarının sunulduğu hususunu açıklamışlardır.
Konkordatonun tasdik koşullarına ilişkin olmak üzere atanan bilirkişi heyeti ise sunmuş olduğu 14/07/2020 tarihli raporunda mevcut aktifler ile talep sahibi şirketin borçlarının tamamının ödemesinin mümkün olmadığı, %70 teklifin şirket bilançoları kapsamında makul düzeyde olduğu, özellikle tasdik sonrası beş gün içinde ödeme yapılacağının dikkate alınması gerektiği, böylelikle konkordatoya tabi alacakların imtiyazlı ve ipotekli alacaklardan önce dahi alacaklarını tahsil etme imkanı bulacaklarını, şirketin incelenen bilançodaki varlıklarıyla %70 tekliften daha yüksek bir ödeme yapmasının söz konusu olamayacağını, temlik alan Flora Tekstil’in alacağının revize proje kapsamında %70’inin 48 ay vadeli olarak alınacağının kabul etmiş olduğu, …’in hem alacağını hem diğer konkordatoya tabi alacakların rehin alacaklarıyla kamu alacaklarından sonra tahsil edilebileceği dikkate alındığından bu durumun temlik alan … firmasının kötü niyetli olmadığını gösterdiğini açıklamışlardır.
Alınan raporlarda gözetilerek yukarıda belirtile yasal şartın oluşup oluşmadığı somut olarak ve tek tek irdelenecektir.
Öncelikle belirtilmelidir ki “teklif edilen tutar ve iflas halinde elde edilebilecek tutar karşılaştırması, tamamen farazi ve varsayıma dayalı bir incelemedir. Özellikle iflas halinde elde edilebilecek tutarın kesin olarak belirlenmesi mümkün değildir.” (Hakan Pekcanıtez/Güray Erdönmez, 7101 sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul, 2018, Sayfa 128-129)Bu nedenle teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olup olmadığı muhasebesel ve işletmesel incelemeyi gerektirir. İflas halinde şirketin mal varlığının normal şartlar içinde en düşük maddi değere satılması ihtimali bu noktada gözardı edilemez. Nitekim gerek konkordato komiser heyetinin oy çokluğuyla oluşturduğu rapor gerek bilirkişi kurulunun oluşturduğu rapor, teklif edilen tutarın iflas halinde elde edilebilecek tutardan fazla olduğunu göstermektedir. “Esasen burada nihai amaç konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklıların mağdur edilmesini engellemeye yöneliktir”. (İbrahim Ercan İİK Hukukunda Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato Konya 2008 sayfa 237) Bu duruma göre mevcut konkordato teklifini kabul etmeyen alacaklılar yönünden mağduriyet doğmasını gerektirecek somut ve ispatlanmış bir durum yoktur. Özellikle bu noktada davacı borçlunun tüm aktifinin borçların ödenmesine tahsisi, revize edilen proje de gözetildiğinde mümkün olmadığı gibi konkordatonun talep edilmesini gerektiren amaca da uygun değildir. Zira davacı şirketin faaliyetine devam etme iradesi mevcuttur.
O halde iflas kararı verilmesi halinde alacaklıların alacağını tamamen tahsil etmesi imkansız gözükmekle mevcut teklifin alacaklılara daha uygun ve daha fazla koşullarda bir imkan sağladığı mahkememizce kabul edilmiştir. Buna göre İİK.m.305/f.2 bend (a) hükmündeki şart gerçekleşmiştir. Aksi yöndeki komiser heyetindeki azınlık görüşüne bu yönden itibar edilmemiştir.
Öte yandan üzerinde rehin bulunan taşınmazın hangi tarihte hangi fiyatla satılabileceği hüküm tarihi itibariyle mevcut olan ve pandemi nedeniyle daralan arz ve talep dengesi karşısında tahmin edilebilir boyutta dahi değildir. Oysaki borçların önemli bir kısmının kısa vadede ödenebileceği ve ödenmek istendiği aşikardır. Bu şartlarda beklenen hakların dikkate alınabilmesi somut olayın özellikleri arasında mümkün değildir. İİK m.305/f.2 bend (b) açısından da tasdik şartı mevcuttur.
Kaldı ki konkordato talep eden davacı borçlunun sigorta tazminatına yönelik davası ve rehinli bulunan taşınmazın ileride satılması durumu “beklenen haklar” kapsamında mahkememizce değerlendirilmiştir. Kanun metninde beklenen haklarla ilgili yer, zaman, konum, kişi, vb. hususları içerisine alan bir tanım mevcut değildir. Ancak davacı borçlunun muhasebesel ve işletmesel durumu dikkate alındığında mevcut davanın ne zaman ve ne şekilde sonuçlanacağına dair bir öngörü yapılması mümkün olmamakla birlikte gerek BAM gerek Yargıtay aşamaları dikkate alındığında bu sürenin bugün için karar verilmiş olsa dahi, normal şartlarda üç yıldan önce sonuçlanması beklenmemelidir. Bu derece belirsiz olan bir durumun, ilgili alacaklıların en yüksek düzeyde ve çok kısa sürede tatmin edilmesi ve borçlunun ise borçlarını ödemesi şekli karşısında hükme esas alınabilmesi mümkün gözükmemektedir. Konkordatoya tabi alacakların çok çok önemli bir kısmının çok kısa zamanda ödeneceğine dair proje karşısında “beklenen hakların” sonuca etkisi öngörülebilir değildir. Esasen konkordato tasdik kararından önce alacakların çok önemli bir kısmının beş gün içerisinde ödenecek olması karşısında “beklenen hakların” tasdike engel olmayacağını gösterir. O halde “beklenen haklar” İİK.m.305/f.2 bend (b) açısından olumsuzluk arz etmeyecektir.
Gerek konkordato komiser heyetinin oy çokluğuyla hazırlamış oldukları rapor içeriği gerek bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında alacak miktarı ve alacaklı sayısı bakımından 2/3’ü aşan çoğunluk tarafından kabul edilmiş bir proje bulunmaktadır. Kabul edilen bu proje revize edilmiş proje olup, HMK m.74 hükmü çerçevesinde eksikliğin giderildiği de dikkate alındığında konkordato projesinin kanunda yer alan çoğunluk ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu oranın sağlanması esnasında oy kullanan alacaklıların kaydı, oy kullanma tarzı ve oluşan çoğunluk kanun hükümlerine uygun olarak gerçekleşmiş olup, bu açıdan şikayet konusu olabilecek bir talep dahi ileri sürülmemiştir. Diğer yandan itiraz eden alacaklı beyanlarında geçen temlike konu alacak dahi oranın sağlanmasına engel nitelik taşımamaktadır. Buna göre İİK m.305/f.2 bend (c) hükmünde belirtilen şart oluşmuştur.
Komiser heyeti raporuna göre İİK m.305/f.1 bend (d) hükmünde belirtilen alacaklılar ile ilgili gerekli teminatlar sağlanmış, davacı vekilinin beyanında belirtildiği üzere teminatın sağlandığına dair beyan, belge ve banka kayıtları eksiksiz sunulmuştur. Kaldı ki bu yöne ilişkin herhangi bir itiraz dahi bulunmamaktadır.
Konkordato tasdikinin gerektirmiş olduğu tüm yargılama giderleri ve özellikle konkordato tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harçlar dosya kapsamına uygun olarak hesaplanmış, davacı vekiline bu konuda gerekli süreler verilmiş, süresi içerisinde mahkememiz veznesine davacı vekili tarafından depo edilmiştir.
Bu hali ile İİK m.305/f.2 hükmünün (d) ve (e) bendlerindeki şartlar dahi sağlanmıştır.
İtiraz eden alacaklı …LTD.ŞTİ vekili, konkordato komiseri Dr. …’nun raporu da dikkate alındığında komiser heyeti raporunda dürüstlük şartına ilişkin bir inceleme olmadığını, muvazaalı işlem olduğunu, bu muvazaalı işlem hususunda …’in ortaklık yapısı, temlik alan şirket … A.Ş’nin ticaret sicil kayıtları ortaklık yapısı, temlik veren şirketin ticaret sicil kayıtlarının araştırılmasını, bu araştırmada adı geçen … A.Ş’nin tek ortağı …’in davacı şirketle bağının araştırılması, … A.Ş ortağının …Tic. Ltd. Şti’deki ortaklığının bulunması, ortaklardan önce …’ın sonrasında … ve …’in hisselerinin … devretmesi hususları dikkate alındığında dürüstlük şartlarının sağlanıp sağlanamadığının incelenmesini, teklif edilen tenzilat oranının konkordatonun temel ilkeleriyle çeliştiğini beyan etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki gerek konkordato komiser heyetinin oy çokluğuyla hazırlamış olduğu raporlar ve tasdike dair bilirkişi kurulu raporu mevcut temlikin diğer alacaklılara zarar vermek amacıyla yapıldığı noktasında bir veri içermemektedir. Daha da önemlisi bilirkişi kurulu 28/09/2020 tarihli raporunda temlik alacaklısının alacağını diğer alacaklardan sonra tahsil etmeyi kabul etmesinin bir kötüniyet olmadığını ifade etmişlerdir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki şekli anlamda bu durum davacı şirkete duyulan bir güven olarak kabul edilmiştir. Zira somut olayda davacının teklifine güvenen sadece temlik alacaklısı değil, başkaca alacaklılar dahi mevcuttur. Nitekim … firması, … firması, …, ., …, … ve … isimli alacaklıların dahi ödemelerini ileri vadede almayı kabul ettikleri mevcut beyanlardan ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Esasen yüksek oranlarda konkordatonun kabul edilmiş olması da bu güvenin bir ifadesi olup, bu temlikte muvazaanın bulunmadığını göstermektedir. Yine bu konuda özellikle itirazda bulunan şirketin borç miktarının halihazırda ödenmemiş olması, davacının borcu nedeniyle şirket hissesinin devretmiş olması da davacı aleyhine delil teşkil edebilecek bir durum değildir. Kaldı ki …’in sahibi olduğu şirketin kaydi sermayesi ve nispeten küçüklüğü de hayatın olağan akışı ve Türkiye’deki ticari hayat uygulanması dikkate alındığında, şirketin sermayesinden daha büyük olan bir ticari ilişkiye girmeyeceğini ortaya koyabilecek bir ölçü değildir. Bilakis bu hal, ticari hayatta sık karşılaşılabilen bir fiili durumdur. Zaten adı geçen şirket yetkilisinin … firması ve … ile olan ilişkileri de bu durumu ortaya koymaktadır. Ayrıca birbirleriyle değişik nedenlerle ticari ilişkide bulunmuş olan kişilerin bu ticari ilişkilerini sürdürmeye devam etmeleri de tek başına ve münhasıran bir muvazaa olgusunu göstermez. O halde konkordato teklifine itiraz eden alacaklıların sadece iddiada bulunması değil, bu iddianın muhasebesel ve işletmesel verilerle ortaya konulması, daha da önemlisi iflas halinin konkordatoya göre alacaklının daha da lehine olduğunu da ispatlamaları gerekir. O halde bu yöne ilişkin beyanlar tasdik hükmü verilmesine engel değildir.
İtiraz eden alacaklı … A.O vekili davacı şirketin borçlarının ödenmesi veya yapılandırılması hususunda herhangi bir başvuruda bulunmaksızın kötü niyetli olarak konkordato talebinde bulunmasının konkordato hükümlerine aykırı olduğunu, haksız talep nedeniyle bankanın zarara uğradığını, bu çerçevede talebi ret olunması gerektiğini savunmuştur. Ne var ki, kanun koyucu İİK m.285 ve devamı hükümlerinde konkordato talebinde bulunulabilmesi için davacının borçlulara borç ödenmesi veya borcun yapılandırılması noktasında başvuruda bulunmasına dair koşul vakıa öngörmediği gibi konkordato kurumunun amacı ve sürecin işleme tarzı karşısında, böyle bir talepte bulunmasına gerekte bulunmamaktadır. Konkordato talebine başvurulması, talep çerçevesinde mühlet taleplerinin kabulü kural olarak alacaklıların takip hukukundan kaynaklanan hakları başta olmak üzere bazı haklarının kanun gereği sınırlanmasına yol açar. Ancak bu durum, davacının kanundan kaynaklanan bir hakkını kanun hükümleri çerçevesinde kullanması nedeniyle davacının haksız olarak konkordato talep ettiğini gösteremez.
… Ltd. Şti vekili ise davacının iki yıllık ödeme planı sunması ve afaki ödeme planından bahsetmesinin davacının mağduriyetini artırdığını, komiser heyetindeki azınlık görüşünü savunan üyenin tespitleri karşısında davanın ret olunmasını savunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere gerek konkordato komiser heyetinin oy çokluğuyla sunduğu rapor gerek bilirkişi kurulu rapor içeriği ile tespit olunan muhasebesel ve işletmesel durum ve gerekse mevcut durum karşısında itiraz edenin mağdur olduğunu ileri sürmüş olması mevcut konkordato talebinin yasal şartlarının oluşması nedeniyle konkordato talebinin reddini gerektirmeyecektir. Öte yandan azınlık durumundaki komiserin görüşüyle ilgili yukarıda ayrıntılı değerlendirme yapıldığı gibi bu noktada muhasebesel, finansal ve işletmesel açıdan davacının kötü niyetli olduğu da ispatlanamamıştır.
… A.Ş vekili ise 17/09/2020 tarihli beyan dilekçesinde, konkordato talebinin reddine dair açık ve herhangi bir beyan sunmamıştır.
Öte yandan konkordato kurumunun niteliği gereği, tenzilat veya vade veya her ikisinin birlikte olacağı bir talep söz konusu olacaktır. Bu durum doğal olarak ve konkordato kurumunun amacı gereği alacaklılar nezdinde belli ölçüde zaten zarara yol açacaktır. Burada önemli olan kanunun belirlemiş olduğu sınırlar içerisinde alacaklıların uğrayacağı zararın kabul edilebilir sınırlar içerisinde kalmasıdır. Ne var ki somut olayda konkordato kurumunun şartları ve amaçları dışında davacının, alacaklılara zarar verme kastı ile hareket ettiği savunması ile ilgili açık, inandırıcı bir delil sunulmamış, bu çerçevede Mahkememizde vicdani kanaat oluşmamıştır.
Doktrinde “alacaklıların konkordato neticesinde ellerine geçecek tutarın iflas tasfiyesi sonucunda ellerine geçecek tutardan fazla olacağının her hangi bir alacaklı tarafından iddia edilmesi halinde bu iddiayı ileri süren alacaklının iflasın alacaklılar bakımından konkordatoya nazaran daha avantajlı olduğunun ispat etmesi gerektiği” ileri sürülmüştür.(Selçuk Öztek/Alican Budak/Mujgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku Ankara 2019,Budak/Kale, Sayfa 527) Somut davada böyle bir ispat durumu da bulunmamaktadır.
Somut olayda itiraz eden tüm alacaklıların ileri sürdükleri vakıalar var ise de konkordato tasdikine engel olabilecek bir somutlaştırdıkları bir delil ve deliller zincirinin olmadığı kabul edilmiştir. İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir… Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 4, 64)”. Oysaki itiraz eden alacaklıların iddiaları ile ilgili açıklanan nedenlerle kanaat oluşmamıştır.
Bu şartlarda sonuç olarak itiraz eden alacaklıların itirazlarının mahkememizce kabul olunmasını gerektirecek bir ispat durumu olmadığı gibi kanuni çoğunluk tarafından kabul edilen teklifin içeriği, özellikle borçların çok önemli kısmının beş gün gibi kısa bir süre içinde ödenecek olması karşısında ve İİK m.305 hükmünde belirtilen yasal koşulların oluşması nedeniyle, konkordato projesinin mahkememizce tasdik olunması, pandemi nedeniyle gerçekleşen ve bütün dünya ekonomisini çok olumsuz etkileyen ekonomik süreç karşısında hakkaniyet icabıdır.
Yapılan açıklamalar karşısında: … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … İNŞAAT A.Ş’nin konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine, davacının konkordatoyo tabi olan borçlarının İİK m.306 hükmü karşısında %30 tenzilattan sonra 15.875.876,92 TL olup bu borçların 11.176.542,92 TL’sinin konkordato tasdikinden sonraki beş iş günü içinde; 65.749,14 TL’sinin 30/11/2020 tarihine kadar; 510.000,00 TL’sinin 31/12/2020 tarihine kadar; 200.200,08 TL’sinin tasdikten on iki ay sonra defaten; 3.923.384,88 TL’sinin konkordatonun tasdikinden sonra tüm borçlar sona erdikten sonra ve 48 ay eşit taksitle ödenmesine, konkordato tasdiki kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 06/11/2020 günü saat: 16:38 itibariyle sonuçlarını doğurmasına, mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 06/11/2020 günü saat: 16:38 itibariyle kaldırılmasına, konkordato komiserlerinin görevlerine 06/11/2020 günü saat 16:38 itibariyle son verilmesine, mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan SMMM-denetçi …’nun kayyım olarak tayin edilmesine, kayyım …’na kayyımlık görevi süresi boyunca aylık 3.000,00 TL ücret takdir edilmesine, kayyımlık ücretinin her ayın altıncı günü itibariyle mahkememiz veznesine ödenmesine ve ücretlerin konkordato talep eden şirket tarafından mahkememiz veznesine depo olunmasına, bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına, kayyımın görevinin 06/11/2020 günü saat 16:38’den itibaren başlamasına, kayyımın davacı borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca davacının borçlarını ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına, İİK m.307/f.1 uyarınca rehinli malların muhafaza altına alınması ve satışın ertelenmesine dair talep olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına, İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine, İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna, 206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında adı geçen İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına, İİK m.308/h hükmü uyarınca davacının, rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yeniden yapılandırılması talebinin reddine, konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin … Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine, mahkememizce oluşturulan hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca ticaret sicili gazetesinde ve Basın – İlan kurumunun resmi portalında ilan olunmasına ve kararın derhal Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, … Ticaret Odasına, İstanbul Sanayi Odasına, Borsa İstanbul’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı olan … A.Ş’nin konkordato projesinin İİK m.305 hükmü uyarınca tasdikine,
Davacının konkordatoyo tabi olan borçlarının İİK m.306 hükmü karşısında %30 tenzilattan sonra 15.875.876,92 TL olup bu borçların 11.176.542,92 TL’sinin konkordato tasdikinden sonraki beş iş günü içinde; 65.749,14 TL’sinin 30/11/2020 tarihine kadar; 510.000,00 TL’sinin 31/12/2020 tarihine kadar; 200.200,08 TL’sinin tasdikten on iki ay sonra defaten; 3.923.384,88 TL’sinin konkordatonun tasdikinden sonra tüm borçlar sona erdikten sonra ve 48 ay eşit taksitle ödenmesine,
Konkordato tasdiki kararının kesinleşmesine gerek olmaksızın konkordato tasdikinin 06/11/2020 günü saat: 16:38 itibariyle sonuçlarını doğurmasına,
2-Mahkememizce verilen tüm tedbir kararlarının ve tüm mühlet kararlarının tasdik karar tarihi olan 06/11/2020 günü saat: 16:38 itibariyle kaldırılmasına,
3-Konkordato komiserlerinin görevlerine 06/11/2020 günü saat 16:38 itibariyle son verilmesine,
4-Mevcut alacak miktarı, alacaklı sayısı ve proje içeriği karşısında İİK m.306 hükmü çerçevesinde tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini alması amacıyla aynı zamanda komiserlik tecrübesi olan SMMM-denetçi …’nun kayyım olarak tayin edilmesine,
Kayyım …’na kayyımlık görevi süresi boyunca aylık 3.000,00 TL ücret takdir edilmesine,
Kayyımlık ücretinin her ayın altıncı günü itibariyle mahkememiz veznesine ödenmesine ve ücretlerin konkordato talep eden şirket tarafından mahkememiz veznesine depo olunmasına,
Bu suretle kayyıma gerekli ödemelerin yapılmasına,
5-Kayyımın görevinin 06/11/2020 günü saat 16:38’den itibaren başlamasına,
6-Kayyımın davacı borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca davacının borçlarını ödeme kabiliyetinin muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkememize gerekçeli raporunu sunmasına,
7-İİK m.307/f.1 uyarınca rehinli malların muhafaza altına alınması ve satışın ertelenmesine dair talep olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Telafisi imkansız bir durumun bulunmadığı anlaşılmakla ve takdiren İİK m.308/b hükmü uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair karar verilmesine yer olmadığına,
9-İİK m.308/b hükmü gereği çekişmeli alacaklara isabet eden payların bir banka hesabına yatırılmasına dair ara karar oluşturulmadığından çekişmeli alacaklılara dava açmaları için ayrıca süre verilmemesine,
10-İİK m.308/c hükmü uyarınca bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğuna,
206’ncı maddesinin birinci fırkasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında adı geçen İİK m.308/c-f.2 hükmünün uygulanmamasına,
11-İİK m.308/h hükmü uyarınca davacının, rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yeniden yapılandırılması talebinin reddine,
12-Konkordato komiserlerinin görevlerinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığına bildirilmesine,
13-Mahkememizce oluşturulan hüküm fıkrasının İİK m.288 hükmü uyarınca ticaret sicili gazetesinde ve Basın – İlan kurumunun resmi portalında ilan olunmasına ve kararın derhal Tapu Müdürlüğüne, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Vergi Dairesine, Gümrük Ve Posta İdarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankalar Birliğine, … Ticaret Odasına, … Sanayi Odasına, …’a, Sermaye Piyasası Kurulu olmak üzere gerekli yerlere ayrı ayrı bildirilmesine,
14-Bu dava nedeniyle peşin alınan 35,90 TL dışında davacının konkordato tasdiki için adi alacaklar yönünden yatırmış olduğu 35.917,07 TL harç ile rehinli alacaklar yönünden yatırmış olduğu 31.975,33 TL harcın hazineye irat kaydına ve bu suretle konkordato tasdik harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
15-Davacı tarafından harcanan giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına,
16-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan tüm avansların iadesine,
Dair, konkordato hakkında verilen karara karşı konkordato talep eden borçlu yönünden kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar yönünden ise tasdik kararının ilanından itibaren on gün içinde İstanbul BAM nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/11/2020

Katip

Hakim

Hakim

Başkan