Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/648 E. 2019/583 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/648
KARAR NO : 2019/583

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/07/2018
KARAR TARİHİ : 27/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan ticari şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, şirketin beş yıldır ticari faaliyetinin bulunmadığını, 2014 itibariyle vergi kaydının iptal edildiğini, şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğunu belirterek şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya tebligat yapıldığı,cevap verilmediği, davayı inkar eden durumda olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık davalı şirketin feshi talebinin kabulünün gerekip gerekmediğidir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK nun yürürlüğe girdiği tarihten önce meydana gelen olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişlerse o kanun hükümlerinin uygulanması zorunluluğu olsa da taraflar arasındaki ilişkinin kanun tarafından belirlenmiş olması karşısında, yürürlük kanunu çerçevesinde somut davada 6102 sayılı TTK. hükümleri uygulanması gerekir.
6102 TTK m.531.hükmüne göre;”Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan hüküm uyarınca sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri ancak haklı sebeplerin varlığını kanıtlamaları halinde şirketin feshine karar verilmesini isteyebileceklerdir.Haklı nedenler kanunla tanımlanmadığı için her somut olayın özelliğine göre mahkemelerce takdir edilecektir.
Bu çerçevede gerekli oya sahip bulunan davacının yetkili ve görevli mahkemede dava açtığı ve genel şartları açısından bir eksiklik bulunmadığı tartışmasızdır.
Dava, fesih ve tasfiyeye ilişkindir.İlgili düzenlemeye göre şirket ortaklardan birinin talebi üzerine ve muhik seplerden dolayı mahkeme kararı ile feshedilebilir.
Şirket ortağı durumunda olan davacı tarafından açılan davada dava dilekçesine konu vakıaların araştırılması amacı ile bilirkişi incelemesi yapılması,bu çerçevede şirketin kurulduğu andan itibaren ticari faaliyetini yürütüp yürütmediği,ne zaman faaliyetinin sona erdiği,özsermayesini muhafaza edip etmediği hususlarına ilişkin konularda bilirkişi incelemesi ara kararı oluşturulmuştur.
Bu amaçla YMM Doç.Dr…. tarafından hazırlanan bilirkişi raporu içeriğine göre davalı şirketin … Vergi Dairesi Müdürlüğü yazısına göre faaliyetinin bulunmadığı,mükellefiyetinin 31/12/2014 tarihi itibariyle re’sen iptal olunduğu,şirketin herhangi fatura düzenlemediği,beyanname vermediği,herhangi gider yapmadığı,işyeri olmadığı,çalışanı bulunmadığı,hatta 2014 yılı sonrası ticari defterlerde tasdik dahi bulunmadığı,şirketin faaliyetsiz olduğu gerekçeli ve açık olarak belirtilmiştir.
Raporun içeriğine yönelik bir itiraz bulunmadığı gibi davalı şirket temsilci dahi duruşmadaki beyanında şirketin faaliyet göstermediğini,kendisinin dahi şirketin feshini talep ettiğini açıkca bildirmiştir.
Hazırlanan rapor gerekçeli,açık ve denetime elverişli niteliktedir.Esasen rapor davalılara tebliğ olunduğu halde gerekçeli ve açık bir itiraz bulunmamaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki,Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazıda şirketin faal olmadığı,hatta şirketin 2014 yılı itibariyle mükellefiyetinin re’sen iptal olunduğu açıktır.
Davanın yasal dayanağı 6102 sayılı TTK. 636/3 maddesine dayanmakta olup ilgili düzenlemeye göre ;” Haklı sebeplerin varlığında , her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. “
“Haklı sebep” kavramının madde içinde tanımı yapılmamakla birlikte TTK m.245 hükmüne göre haklı sebep, şirket maksadının elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek suretle ortadan kalkmış olmasıdır.Ayrıca maddede sınırlı olmamak üzere haklı sebep oluşturabilecek bazı haller belirlenmiştir.
Bu çerçevede yapılan değerlendirmede davalı şirketin işyerinin fiilen bulunmadığı, 2014 yılı itibariyle dahi mükellefiyetinin terk olunduğu,2014 yılından beri hiçbir ticari faaliyetinin söz konusu olmadığı,nitekim faal bir işyerinin olmadığı,ticari faaliyetinin tamamen ve dava tarihi öncesi dört yıla yakın süredir devam etmediği, daha da önemlisi şirketin ortaklarından olan davacı gerçek kişi ile davalı şirketin hali hazırdaki temsilcisi olan gerçek kişinin şirketin fesih yönünde iradelerini ortaya koyduğu,bu suretle şirketin kar elde etmek ve ortaklığı sürdürmek amacının ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.Bu durum davalı şirketin iki ortaklı olması da gözetildiğinde,davalı şirketin haklı sebeple feshini gerektiren hal olduğu kabul olunmuştur.Artık bu şartlarda davalı şirketteki ortaklığın devamını çekilmez kılan sebeplerin oluştuğu, bu sonucun meydana gelmesinde ise davacının münhasıran kusurlu olduğunun ise kabul olunamayacağı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK m.531 hükmü gözetildiğinde haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin feshine veya fesih yerine, davacı pay sahiplerine,paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilebileceği düzenlendiğinden,haklı sebeplerin varlığı halinde anılan madde kapsamındaki fesih yerine seçimlik diğer yetkilerin kullanılıp kullanılamayacağı hususunda bir değerlendirme dahi yapılmalıdır.
Bu çerçevede mahkememizce yapılan değerlendirmede,limited şirketin dört yıldan beri faaliyette bulunmadığı,hiçbir ticari defterin dahi düzenlenmemiş olduğu, yönetimde bulunan davalı şirket temsilcisinin dahi şirketin devam etmemesi yönünde iradesini açıkca ortaya koyduğu, şirketin finansal durumu ve yönetim yapısının şirketin devamını fiilen imkansız hale getirdiği, mevcut dava dosyasında somut olayın özellikleri karşısında şirketin feshinden başka bir çözüme hükmedilmesini gerektirir herhangi bir haklı neden bulunmadığı,fesih yerine başkaca bir çözüme gidilmesinin bu şartlarda makul olmayacağının dahi açıklığa kavuştuğu, bu nedenle fesih yerine başkaca bir karar verilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Bu durumda feshe karar verilmesi son çare haline gelmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davasının kabulü ile; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı … Ticaret Ltd.Şti’nin fesih ve tasfiyesine,tasfiye memuru olarak SMMM …’nın atanmasına, tasfiye memuru için 3.000,00 TL ücret takdiri ile davalı şirketten tahsili ile tasfiye memuruna ödenmesine
karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın KABULÜ ile; … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil nosunda kayıtlı … Ticaret Ltd Şti’in FESİH ve TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak SMMM …’nın atanmasına,
3-Tasfiye memuru için 3.000,00 TL ücret takdiri ile davalı şirketten tahsili ile tasfiye memuruna ödenmesine,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken 44,40 TL maktu harçtan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalı taraftan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacının harcadığı,35,90 TL başvurma harcı,5,20 TL vekalet harcı,35,90 TL peşin harç,800,00 TL bilirkişi ücreti,139,75 TL tebligat ve posta masrafın olmak üzere toplam 1.016,75 TL yargılama giderinin davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı şirket tasfiye memurunun yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK.341.maddesi uyarınca İstanbul BAM nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır