Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/626 E. 2019/390 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/626 Esas
KARAR NO : 2019/390

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/11/2013
KARAR TARİHİ : 08/05/2019

Mahkememizin 2013/336 E 2015/169 K sayılı kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/9983 Esas 2018/3205 Karar sayılı kararı ile bozulmakla dosya yukarıda belirtilen sıraya kaydedildi. Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/11/2012 tarihinde … yolunda meydana gelen kazada yolcu konumunda olan müvekkillerinin babası …’ın içinde bulunduğu … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı aracın yaptığı kaza nedeniyle vefat ettiğini, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında alınan kusur raporuna göre … plaka sayılı araç sürücüsünün tek ve asli kusurlu olduğunu, davalının bu aracın … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortacısı olduğunu, davalıya yapılan başvuru neticesinde vefat eden kişi için 04/01/2013 tarihinde 68.272,00 TL ödeme yapıldığını, ancak bunun uğranılan zararı karşılamadığını, müteveffanın ortalama aylık gelirinin 5.405,04 TL olduğunu, kaza tarihinde müteveffanın 51, eşi …’ın 52, oğlu …’ın 21 yaşında olduğunu, müvekkillerinin, vefat edenin işini devam ettiremeyecekleri, ayrıca eşi …’ın bir daha evlenmesinin de mümkün bulunmadığı, bu nedenle desteklerinden yoksun kaldıklarını belirterek, belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı ile kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şekil itibarıyla trafik kazası şeklinde gerçekleşmiş ise de davanın haksız fiil hükümlerine dayandığını, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu ve görevsizlik nedeniyle öncelikle reddi gerektiğini, … plaka sayılı aracın Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi (… numaralı) ile sigortalı olduğunu ve şahıs başı ölüm ve sakatlık azami teminatın 225.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davacının davadan önce müvekkiline başvurduğunu ve sulh görüşmeleri sonucu 68.272,91 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödemeler sonrasında müvekkilinin her hangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere sigortalının kusurunun davacının iddia ettiği şekilde %100 oranında bulunmadığını, müteveffanın gelir elde ettiği kendine ait arazilerin miras yoluyla davacılara geçtiğini ve bu arazilerin yok olmayıp, gelir getirmeye devam ettiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca kabul anlamına gelmemek üzere; sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak gerçek gelirin ve gerçek zararın tespiti, davacılara yapılan ödemelerin mahsubu ile davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkiline karşı faiz, masraf vekalet ücreti talep edilemeyeceğini savunmuştur.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce davanın kabulüne dair verilen 08/04/2015 tarihli karar, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/9983 Esas 2018/3205 Karar sayılı kararı ile ve ” … Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nun 53. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Davacıların desteği olan Haşim, kaza tarihinde 51 yaşındadır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacıların hak kazanacağı tazminat miktarları hesaplanırken, davacılar ile desteğin yaşlarına, muhtemel ömür sürelerine, davacıların alacağı paya göre hesaplama yapıldıktan sonra, davalıya sigortalı araç sürücünün kazadaki kusur oranının % 100 olduğu gözetilerek, davalının sorumlu tutulabileceği zarar miktarı belirlendikten sonra, davalı sigortacının daha önce ödediği bedelin güncellenmiş değerinin en son düşülmesi gerekirken, davalı sigortacının davadan önce ödediği bedelin güncellenmemiş değeri esas alınarak düşüldüğü, rapordaki hesaplama biçiminin bu yönüyle de hatalı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece; yukarıdaki bentte ifade edilen, Dairemizin yerleşik uygulamaları dikkate alınarak hesaplanacak bedelden, davalı sigortacının daha önce ödediği bedelin güncellenmiş değerinin toplam tazminattan en son düşülmesi suretiyle hesap yapılması hususunda, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile bozulmakla dosya yeniden esasa kaydedilmiş ve bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Bozma ilamı doğrultusunda dosya önceki aktüerya bilirkişiye tevdii edilmiş, sigorta şirketi tarafından yapılan kısmi ödemenin güncellenmiş değerinin toplam tazminattan en son düşülmesi suretiyle hesap yapılması hususunda ek rapor tanzim edilmesi sağlanmış , desteğin gelirinin bilinen son dönem itibari ile geçerli olan asgari ücret esas alınarak tanzim ettirilen 20/03/2019 tarihli 2. ek rapor doğrultusunda ıslahla bağlı kalınarak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davacı … için 54.816,74 TL’nin 07/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davacı … için 5.690,00 TL’nin 07/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan harçlar tarifesine göre tahsil edilmesi gereken harç 4.133,21 TL olduğundan peşin alınan 24,30 TL ile ıslah harcı olarak alınan 230,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.878,61 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (22/06/2015 tarihli harç tahsil müzekkeresinin 3.878,61 TL olarak düzeltilmesine)
3-Davacı tarafından bozma öncesi yapılan 1.798,35 TL yapılan yargılama gideri ile bozma sonrası yapılan posta ve tebligat masrafı 69,00 TL bilirkişi masrafı 350,00 TL olmak üzere toplam 2.217,35 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 7.005,74 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süresi içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/05/2019

Katip
¸E-İmza

Hakim
¸E-İmza