Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/625 E. 2022/495 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/625 Esas
KARAR NO : 2022/495

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 20/04/2012
KARAR TARİHİ : 22/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı … adresinde bulunan işyerinde 13/09/2011 tarihinde, yan binada çıkan yangın sonucu hasar meydana geldiğinin ihtarını aldığını, sigortalının yaptığı hasar ihbarı üzerine 51.247,00 TL ‘lik hasar tutarının sigortalıya ödendiğini, … İtfaiye Dairesi Başkanlığı …. Müdürlüğü’nün yangın raporunda yangının sigara izmaritinin çöplerin arasına atılması sonucunda meydana geldiğini belirtildiğini, ekspertiz raporunda ise sigortalı binanın yangının çıktığı yan taraftaki binadan daha alçakta olduğu, binadan düşen parçaların sigortalı binanın çatısına isabet ederek zarara sebebiyet verdiğini belirterek 51.247,00 TL’nin 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Cevap: Davalı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin taşınmazın tamamına değil 1/3 ne malik olduğunu, bu nedenle bir tazminata hükmedilmesi durumunda müvekkili şirketin maliki olduğu oranda sorumlu tutulması gerektiğini, söz konusu hasar da müvekkili şirketin bir kusurunun bulunmadığını varsa bunun ispatlanması gerektiğini, ayrıca ekspertiz raporunda belirlenen değerin yüksek olduğunu, bahse konu eşyaların sigorta altına alınmamış olduğundan bu eşyaların değerinin tazminini isteminin mümkün olmadığını, maddi tazminat isteme koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: … 10. ATM ‘nin … Esas sayılı dosyası ile davacı aynı olaya ilişkin olarak yangına neden olduğunu ileri sürdüğü diğer bina malikleri aleyhine dava açmış olup, davacı 34.164,66 TL’ nin ödeme tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte payları oranında davalılardan tahsilini talep etmiş, … 10. ATM … Esas sayılı dosyada aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğudan bu dava ile mahkememiz dosyasının birleştirilmesine karar verilmiş ve yargılamaya mahkememiz dosyası üzerinden devam edilmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen … 10 ATM nin …esas sayılı dosyası davalılarına usulüne uygun şekilde tebligat yapılmış, davalılardan …’in vefat ettiği anlaşıldığından bu şahsın mirasçılarına dava yöneltilmiş davalılardan … ve … duruşmaya katılarak olayda her hangi bir sorumlulukları bulunmadığını belirterek davanın reddini istemişler, diğer davalılar duruşmaya katılmamış ve davaya cevap vermemişlerdir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Tartışılması, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Mahkememizce kaldırma ilamı öncesinde;
“…Davacı … şirketine 26/03/2011-26/03/2012 tarihleri arasında … nolu yangın sigorta poliçesi ile sigortalı olan …adresinde bulunan iş yerinde 13/09/2011 tarihinde yangın nedeniyle meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi üzerine davacı şirketin yangın olayında sorumluluğu bulunduğunu ileri sürdüğü, sigortalı binaya komşu bina malikleri aleyhine ödemiş olduğu sigorta tazminatının rucüen tahsili için davanın açılmış olduğu, davalıların yangın olayında müvekkillerine yüklenebilecek her hangi bir kusur ve sorumluluk bulunmadığını ileri sürdükleri anlaşılmıştır. Davacı şirkete sigortalı olan iş yerinin yan tarafından bulunan davalılara ait taşınmazın tapu kaydı getirtilmiş taşınmazın müşterek mülkiyet şeklinde davalılar adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf yangın olayına ilişkin hasar dosyasını ibraz etmiş, yangının 13/09/2011 tarihinde davalılara ait olan zemin üzerine iki katlı metruk binadan çıkarak sigortalı iş yerinde devam ettiği, yangın sonucu iş yerinde bulunduğu iddia edilen bir kısım menkullerin hasar gördüğü, davalılara ait olan binanın tamamen yanarak hasarlandığı, olay üzerine … Müdürlüğü tarafından düzenlenen yangın raporunda da olayın bu şekilde anlatıldığı, davalılara ait bina içine girip çıkan kimliği belirsiz kişiler tarafından atıldığı düşünülen sigara izmariti nedeniyle yangının çıktığı yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce alınan 02/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat miktarı ve sigortalı poliçesi değerlendirilerek davalılara rücu edilebilecek zarar miktarının 46.361,11 TL olduğu belirtilmiş ayrıca olayın … İtfaiye Müdürlüğü tarafından tutulan rapor da anlatıldığı şekilde oluştuğu kabul edilerek davalıların olayda kusurlu bulundukları belirtilmiştir.
Davalı şirket vekili yangına sebep olduğu ileri sürülen binaya ait müvekkilleri tarafından tüm tedbirlerin alındığını, binanın ahşap, metruk ve kullanılamaz halde olduğunu, müvekkillerinin binaya giriş çıkışı önlemek için bina etrafını girişe engel olacak şekilde çevrelediklerini buna rağmen binaya kimliği belirsiz kişiler tarafından girilmiş olması halinde müvekkillerinin bu durumda sorumlu olmayacağını savunarak binaya ilişkin fotoğrafları ibraz etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı … şirketinin yangın sigorta poliçesi ile kendisine sigortalı olan iş yerinde, yan binada çıktığı iddia edilen yangın nedeniyle meydana gelen hasara ilişkin kendi sigortalısına ödeme yaptığı, bu ödemeyi yangının çıktığı iddia edilen bina maliklerinden rucüen talep ettiği, davacının davalıların olayda bina sahibi olmaları nedeniyle kusursuz sorumluluklarının bulunduğunu ileri sürdüğü ancak yapılan yargılama sırasında toplanan deliller ve davalı vekili tarafından ibraz edilen fotoğraflar incelendiğinde, davalıların tarihi ve ahşap özelliklere sahip binaya giriş çıkışı önlemek için üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdikleri, binanın içine girilmesine engel olacak şekilde giriş kısmını çevirdikleri, buna rağmen binanın içine girilmiş olması halinde davalıların bu olaydan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, … Müdürlüğü tarafından tutulan tutanakta yangının çıkış sebebinin tahmini olarak dile getirildiği, olayın bu şekilde meydana geldiği husunun dahi kesin olarak ispatlanamadığı, kaldı ki “tinerci” tabir edilen kişiler tarafından binaya girilmiş olması halinde dahi davalıların 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle kanundan doğan sorumluluklarının ortadan kalktığı, ödenen sigorta tazminatının davalılardan rucüen istenilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından davanın reddine dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 12/03/2018 tarih ve 2016/7844 Esas 2018/1868 Karar sayılı ilamında;
“…Dava, Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkindir. Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. maddesi uyarınca bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. Bu cihetten dolayı kendisine karşı mesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı mahfuzdur. Bu sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, yani davalıların kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, sigortalının zarar görmesine sebep olan yangının davalılara ait evden başladığı, anılan binanın uzun süredir metruk bir vaziyette bulunduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, davalıların maliki oldukları binanın muhafazasında, yeterli özeni gösterdiklerinden ve metruk binaya dışarıdan giren kişilerin eylemi ya da binanın içine yanıcı madde atılması suretiyle çıkan yangında illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyeceği nazara alınmadan yazılı şekilde DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMESİ DOĞRU OLMAMIŞ, bozmayı gerektirmiştir…” denilerek Mahkememiz kararı bozulmuş, dosya yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilmiştir.
Dosya, bozma ilamı doğrultusunda sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağının belirlenmesi amacıyla, İ.T.Ü. Makina Fakültesinde görevli …, İ.T.Ü. Tekstil Tek. Tas. Fakültesinde görevli … ile Sigorta Tahkim Hakemi Eksperi …’a tevdi edilmiş, bilirkişi kurulu tarafından dosyaya sunulan 18/04/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; “…TEKNİK İNCELEME SONUÇ.. 1.Dava konusu olayda davacı şirkete sigortalı işyerinin hasara uğramasında davalıların %100 (Yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, 2.Davacı şirketin davalılardan talep edebileceği toplam maddi zararının 51.247,59 TL olduğu, SİGORTACILIK MEVZUATI SONUÇ … 3. Davacı … kuruluşumun nezdinde düzenlediği … nolu Yangın Sig. Poliçesi kapsamında dava dışı sigortalısı … Ltd. Şti.’ nin işyeri olarak kullandığı dairede, davalıların maliki bulunduğu binada çıkan yangının sirayet etmesi sonucu oluşan 51.247,00 TL tutarındaki (emtia + demirbaş) zararımı tazmin ettiğinin, sunduğu …Bankası A.Ş.’nin EFT dekontunun tetkikinden anlaşıldığı, 4.Davalıların maliki bulunduğu binada meydana gelen yangın nedeniyle, mülga 818 sayılı BK’nın m. 58 hükmünde, davacının dava dışı sigortalısına ait işyerinde meydana gelen zarar nedeniyle sorumlu olduklarının anlaşıldığı, Davalıların heyetimizce, sigorta teminatı kapsamında olduğu belirlenen 46.360,51 TL miktar bakımından müşterek ve müteselsil sonumlu oldukları, 5. Davacının dava dışı sigortalısının yapmış olduğu ödemenin, dosyaya mübrez yangın poliçesinin teminatı kapsamında bulunan bir rizikonun poliçenin geçerlilikleri içinde gerçekleşmesi nedeniyle yapıldığının anlaşıldığı, Ancak, dosyaya mübrez sigorta ekspertiz raporundan yer alan diğer eşya hasarı (3.460,00 TL) ve erntia hasarı tablosu içinde bulunan bir adet tablo bedeli 1.426,48 TL nin toplamı olan 4.886,48 TL nin poliçe teminatında olmadığı halde dava dışı sigortalısına ödendiği, dolayısı ile bu ödemenin .. (hatır … ödeme olduğu anlaşılan 4.886,48 TL tutarındaki ödemeyi rücuan talep hakkının bulunmadığı, 7.Davacının 46.360,51 TL yi 27.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan talep hakkı bulunduğu hususunun muhterem mahkemenin takdirinde olduğu…” şeklinde tespit edilmiştir. Denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, yangın sigortası poliçesi kapsamında dava dışı sigortalıya ödenen sigorta tazminatının yangına neden olan bina maliki davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, birleşen dava dosyasında yer alan davalıların yangına neden olan (binanın) taşınmazın hissedarları oldukları, ancak hem Yargıtay temyiz aşamasından önce hem de sonrasında bir kısım davalıların yargılama sürecinde vefat ettiği görülmüş, bu kapsamda taraf teşkilinin sağlanması bakımından vefat eden davalılara ilişkin veraset ilamları dosyaya kazandırılmış, aynı zamanda vefat eden bu davalıların mirasçılarına taraf teşkilinin sağlanması için davetiyeler usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Ayrıca, birleşen dava dosyasındaki bir kısım davalıların T.C. Kimlik numaraları dosyada bulunmadığından taraf teşkili noktasında sağ – ölü olup olmadıkları resen araştırılmış, bu bağlamda Beyoğlu Tapu Müdürlüğünden davalıların T.C. Kimlik numaraları celp edilerek UYAP kaydına işlenmiştir. Mahkememizce, tüm birleşen davalıların T.C. Kimlik numaraları tespit edilip kaydedildikten sonra yapılan incelemede, vefat eden davalılar dışında diğer davalıların sağ oldukları, usuli eksiklilerin giderilerek bu suretle taraf teşkilinin tamamlandığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce, bozma ilamından önce yapılan yargılamada davalıların tarihi ve ahşap özelliklere sahip binaya giriş çıkışı önlemek için üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdikleri, binanın içine girilmesine engel olacak şekilde giriş kısmını çevirdikleri, buna rağmen binanın içine girilmiş olması halinde davalıların bu olaydan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, “tinerci” tabir edilen kişiler tarafından binaya girilmiş olması halinde davalıların 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle kanundan doğan sorumluluklarının ortadan kalktığı, illiyet bağının kesildiği belirtilerek ödenen sigorta tazminatının davalılardan rucüen tahsilinin mümkün olmadığı yönünde karar verilmesine rağmen; davacı vekilinin işbu kararı temyiz etmesi neticesinde yukarıda ayrıntıları verilen Yargıtay bozma ilamında temyiz merci, davalıların maliki oldukları binanın muhafazasında, yeterli özeni gösterdiklerinden ve metruk binaya dışarıdan giren kişilerin eylemi ya da binanın içine yanıcı madde atılması suretiyle çıkan yangında illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyeceği, bu suretle mahkememizce davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ifade edilerek karar bozulmuştur. Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş olup, bozma doğrultusunda hareket edilmesi gerektiği aşikardır.
Hasar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 58. maddesi uyarınca bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur. Bu cihetten dolayı kendisine karşı mesul olan şahıslar aleyhindeki rücu hakkı mahfuzdur. Bu sorumluluk objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin, yani davalıların kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki de, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
Somut olayda, sigortalının zarar görmesine sebep olan yangının davalılara ait evden başladığı, anılan binanın uzun süredir metruk bir vaziyette bulunduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, davalıların maliki oldukları binanın muhafazasında, yeterli özeni gösterdiklerinden ve metruk binaya dışarıdan giren kişilerin eylemi ya da binanın içine yanıcı madde atılması suretiyle çıkan yangında illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyecektir. Dolayısıyla, bozma ilamı gereğince davalıların sorumlu oldukları kanısına varılmıştır.
Davalı … A.Ş. vekili her ne kadar bozma ilamından sonra yargılama sürecinde sunduğu dilekçeler ile illiyet bağının kesildiğini, bozma öncesi kararın ve gerekçenin isabetli olduğunu, davalıların binaya girilmemesi konusunda tüm tedbirleri aldıklarını söyleyerek itirazda bulunmuş ise de; Mahkememizce bozma ilamına uyulmuş olması, bozma ilamında davalıların maliki oldukları binanın muhafazasında yeterli özeni göstermedikleri ve metruk binaya dışarıdan giren kişilerin eylemi ya da binanın içine yanıcı madde atılması suretiyle çıkan yangında illiyet bağının kesilmediğinin kabul edilmesi karşısında, bu yöndeki itirazlar yerinde görülmemiştir. Esasen, bozma ilamına uyulduktan sonra ilk derece mahkemesinin bozma kararı çerçevesinde inceleme ve araştırma yapmasının zorunlu olduğu, uyulma kararına rağmen aksine hareket etmesinin yine bu kapsamda eylemli direnme sayılabilecek bir karar vermesi de hukuken mümkün değildir. Açıklanan nedenler karşısında, asıl dosya davalısının illiyet bağının kesildiği ve davalıların sorumlu olmadığına yönelik savunmalarına itibar edilmemiştir.
Yangın sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat alacağının varlığı, rücu koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur durumu, hasarın kapsamı, teminat dışı hal olup olmadığı, neticede rücusu istenebilecek alacak miktarının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi kurulunun 10/04/2019 tarihli raporunda ifade edildiği üzere, davacı … şirketi ile dava dışı sigortalı arasında akdedilen yangın sigorta poliçesinin varlığı, rizikonun poliçe süresi içinde gerçekleşmesi, yangın rizikosunun poliçede teminat altına alınmış olması, zararın meydana gelmesinde dava dışı sigortalının teminat dışı hale yol açabilecek herhangi bir kusurunun olmaması, poliçe ve teminat kapsamındaki yangın sebebiyle davacı … şirketinin dava dışı kendi sigortalısına sigorta tazminatını ödemesi, bu suretle TTK 1472. maddesi uyarınca davacı … şirketi bakımından rücu koşullarının oluştuğu, yangına davalıların maliki olduğu binanın muhafazasında yeterli özen göstermemeleri ve binadaki yangında davalıların 818 s. BK 58. maddesi uyarınca (kusursuz) sorumlu olmaları, illiyet bağını kesen bir durumun da davalılar tarafından ispatlanamaması sebebiyle davacı … şirketinin ödediği sigorta tazminatının rücusunu davalılardan talep edebileceği, ancak davacı … şirketi tarafından her ne kadar sigorta tazminatı olarak dava dışı sigortalıya toplam 51.247,00 TL ödenmiş ise de, eşya hasarı olarak ödenen 3.460,00 TL ve bir adet tablo bedeli olarak ödenen 1.426,48 TL olmak üzere toplam 4.886,48 TL ödemenin poliçe teminatı kapsamında olmadığı, bu ödemenin lütuf ödemesi olduğu ve rücusunun istenemeyeceği, dolayısıyla lütuf ödemesi tutarının gerçek hasar bedelinden düşülmesi gerektiği, bu kapsamda netice rücu alacağının 51.247,00 TL – 4.886,48 TL = 46.360,51 TL olduğunu hesaplamış, mahkememizce rapordaki mütalaaya iştirak edilmiş, davacının davalılardan rücusunu isteyebileceği tutarın 46.360,51 TL olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere lütuf ödemesi (…), sigorta şirketlerinin sigortalıları için teminat kapsamına girmeyen ya da teminat kapsamında olup olmadığı tartışmalı olan hasarlarda yaptığı ödemelerdir. Sigorta şirketleri için rizikonun gerçekleşmesi durumunda, rizikonun poliçede yer alan teminatların kapsamında olup olmadığı önemli bir durumdur. Zira, poliçede yer alan teminatlar kapsamında bir riziko gerçekleştiğinde, sigorta şirketi sunduğu teminat dahilinde ödeme yapmakla yükümlü olacaktır. Ancak bazı durumlarda sigorta şirketleri poliçede yer alan teminat dışında kalan hasarları da karşılayabilir. İşte bu kapsam dışı ödemeler, lütuf ödemesi altında yapılmaktadır. Sigorta şirketleri itibarlarını ya da müşteri portföylerini korumak ya da başkaca saiklerle lütuf ödemesi yapabilirler. Ancak, teminat dışında kalan sebeplere dayalı ödeme yapan, bir başka deyişle lütuf ödemesi gerçekleştiren sigorta şirketleri, bu kısım için rücu haklarını kaybederler. Sigorta şirketinin, teminat harici riziko neticesinde meydana gelen zararı tazmin etmesi durumu, poliçe kapsamında yapılan bir ödeme olarak kabul edilmemekte, dolayısıyla sigorta şirketinin halefiyete bağlı üçüncü kişilere rücu hakkının ilk koşulu olan “poliçe kapsamında ödeme yapma” şartı sağlanmadığından lütuf ödemesi için üçüncü kişilere karşı talepte bulunma hakkını da ortadan kaldırmaktadır. Somut olay bakımından; bilirkişi raporunda isabetli olarak değerlendirildiği üzere, lütuf ödemesinin halefiyete bağlı olarak davalılardan istenemeyeceği, lütuf ödemesinin gerçek hasardan düşülerek nihai rücu alacağının hesaplanması açıklanan nedenlerle yerindedir.
Bilirkişi kurulunun 10/04/2019 tarihli raporu ayrıntılı, gerekçeli, tarafların ve mahkemenin denetime açık olup, ayrıca uyuşmazlığı giderici mahiyette olması ve bilimsel yönden isabetli ve değerlendirmeler içermesi sebebiyle rapora itibar edilmiş, hükme esas alınmıştır.
Nitekim, asıl ve birleşen dosya davacısı … vekili rapora karşı itirazda bulunmamış, 08/05/2019 tarihli 2. celsede ise bilirkişi raporuna bir diyeceklerinin olmadığını ifade etmiştir. Birleşen dava dosyasında yer davalıların da rapora karşı herhangi bir itirazları bulunmamaktadır. Bilirkişi kurulu raporuna karşı yalnızca asıl dosya davalısı … A.Ş. itirazda bulunmuş, ancak itirazlar illiyet bağının kesilmesi sebebiyle davalıların sorumluluğunun bulunmadığına dayandığından, mahkememizce bozma ilamına uyulmakla bu yöndeki itirazlar yeninden ve ayrıca yerinde görülmemiştir.
Davacı … şirketi asıl dava dosyasında ödeme yaptığı 51.247,00 TL’ nin tamamının asıl dosya davalısından tahsilini talep ederken; birleşen dava dosyasında ise birleşen davalılardan ödediği tutardan 34.164,66 TL’ sinin (davalıların toplam 2/3 hissesine isabet eden) taşınmazdaki hisseleri oranında tahsilini talep etmektedir.
Asıl dosya davalısı ile birleşen dosyada yer alan tüm davalıların yangına neden olan binada / taşınmazda hissedar oldukları tapu kayıtlarından anlaşılmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, tüm davalılar 818 sayılı Borçlar Kanunun 58.maddesi uyarınca kusursuz sorumlu olup, ayrıca davacıya / zarar görene karşı dış ilişkide müteselsilen sorumludurlar. Bu itibarla, davacı, rücu alacağını müteselsil borçlulardan birinden , bir kaçından ya da davalıların tümünden tahsilini talep edebilir. Nitekim, bu konuda alacaklının seçim hakkı mevcut olup, müteselsil borçluların tamamı alacaklıya karşı sorumludur. Ancak müteselsil borçlulardan biri ödeme yapmakla diğerleri de borçtan kurtulacağından alacaklının mükerrer olarak alacağını tahsil etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, mahkememizce hüküm kurulurken bu ilke ve kurallar nazara alınmış, dış ilişkide müteselsil borçluların zarardan birlikte sorumlu oldukları ve davacının talep sonucu da gözetilerek hüküm oluşturulmuştur.
Asıl dava dosyası yönünden; davacı … şirketi dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu 51.247,00 TL tutarın tamamını davalıdan talep etmiş ise de; rücusunu isteyebileceği alacak miktarının 46.360,51 TL olduğu anlaşılmakla, müteselsil borçlu olan davalının davacıya karşı iç ilişkiden farklı olarak dış ilişkide borcun tamamından sorumlu olması ve davacının bu davalı yönünden hissesi oranında istemde bulunmaması karşısında davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 46.360,51 TL’nin ödeme tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı …A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava dosyası yönünden; davacı … şirketi dava dışı sigortalısına ödemiş olduğu tutarın (51.247,00 TL) asıl dava dosyasından farklı olarak birleşen dosyada davalılardan taşınmazdaki toplam hisseleri oranında tahsilini istemiş, bu kapsamda birleşen davalıların toplam 2/3 hisseye sahip olmaları nedeniyle 51.247,00 TL * 2 /3 = 34.164,66 TL istemde bulunmuştur. Az önce açıklandığı üzere, müteselsil borçlu olan birleşen davalılar esasen dış ilişkide davacı alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu oldukları halde, davacı taraf taşınmazdaki hisseleri oranında davalılardan talep bulunduğundan rücusu istenebilecek alacak tutarı 46.360,51 TL * 2/3 = 30.907,00 TL olup, davacının talep sonucu gözetilerek ve taleple bağlı kalınarak birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 30.907,00 TL’nin ödeme tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tapudaki hisseleri oranında alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Nihayetinde, davacının asıl ve birleşen dava dosyalarındaki neticei talep kısmındaki farklı istemleri nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gözetilerek karar verilmiş, ancak, mahkememizce mükerrer tahsilatın önüne geçilmesi için “Asıl dava dosyasında davalı şirket yönünden tapudaki hisse oranında tazminat talep edilmediği halde birleşen dava dosyasında davacının tapudaki pay oranında davalılardan tazminat talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince bina maliki olan davalılardan müşterek ve müteselsil sorumluluğa bağlı olarak 46.360,51-TL tazminat tutarını aşmayacak şekilde ve mükerrer ödemeye neden olunmadan tahsilat sağlanmasına, infaz aşamasında gözetilmesine,” hükmü oluşturulmuş, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
A-ASIL DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 46.360,51 TL’nin ödeme tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … A.Ş’den alınarak davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Kabul edilen asıl dava değeri ( 46.360,51 TL) üzerinden alınması gereken 3.166,88 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 761,05 TL harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 2.405,83 TL harcın -tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla- davalı …A.Ş’den alınarak alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından asıl dava dosyası için yatırılan 761,05 TL peşin harç, 1.140,00 TL posta, tebligat masrafı, 3.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.201,05 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 4.705,12 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden asıl dava dosyası yönünden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 6.826,87 TL vekalet ücretinin davalı …A.Ş’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı …. A.Ş asıl dava dosyası yönünden yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 4.886,49 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş’ne VERİLMESİNE,
B-BİRLEŞEN … 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN… ESAS SAYILI DAVA DOSYASI YÖNÜNDEN;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 30.907,00 TL’nin ödeme tarihi olan 27/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tapudaki hisseleri oranında alınarak davacıya VERİLMESİNE, davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Asıl dava dosyasında davalı şirket yönünden tapudaki hisse oranında tazminat talep edilmediği halde birleşen dava dosyasında davacının tapudaki pay oranında davalılardan tazminat talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince bina maliki olan davalılardan müşterek ve müteselsil sorumluluğa bağlı olarak 46.360,51 TL tazminat tutarını aşmayacak şekilde ve mükerrer ödemeye neden olunmadan tahsilat sağlanmasına, infaz aşamasında gözetilmesine,
3-Birleşen dava dosyası yönünden kabul edilen dava değeri (30.907,00 TL) üzerinden alınması gereken 2.111,25 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 583,45 TL harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 1.527,80 TL harcın -tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla- davalılardan tapudaki hisseleri oranında alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Birleşen dava dosyasında dosya üzerinden birleştirme kararı verilmesi ve yapılan yargılama gideri bulunmadığından yargılama gideri takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden birleşen dava dosyası yönünden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tapudaki hisseleri oranında alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalılar …, …, …, … ile … birleşen dava dosyası yönünden yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. ve 13/1.2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen dava miktarını geçmemek koşulu ile belirlenen 3.257,66‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, …, …, … ile …’e VERİLMESİNE,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, Asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki (2) haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/06/2022

Katip …
e-imza *

Hakim …
e-imza *