Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/621 E. 2020/726 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/621 Esas
KARAR NO : 2020/726

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2018
KARAR TARİHİ : 30/12/2020

… 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/105 E 2018/233 K sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilen davada mahkememizce yapılan açık yargılama sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocukları olan …banik’in davalı … tarafından … poliçe numarası ile ZMMS ile sigortalanan, işleteni ve sürücüsü müteveffa … olan … plaka sayılı araçta yolcu olarak 4 kişi ile birlikte 20/04/2014 tarihinde seyir halinde iken, … kavşağında aracın kontrolden çıkması sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında sürücüyle birlikte hayatını kaybettiklerini, (kazadan sonra ölen) …’in tanık ifadelerine ve otopsi raporuna bakıldığında akollü olduğunu, kusurlu sürücü vefat ettiğinden savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, kazada ölen müvekkilinin çocukları … 19 yaşında olup eğitimini yarım bırakarak ailesinin geçimine yardım etmeye başladığını, ancak iş bu kaza neticesinde hayatını kaybettiğini, ailesinin destekten mahrum kaldığını, müvekkillerinin kaza sonrasında acı ve ızdırap çektiklerini, diğer çocuklarını da kaybetme korkusu, hem maddi hem de manevi zorluklar ve geçim sıkıntısı nedeni ile yaşadıklarının ağır olması sonucu …’u terk edip memleketleri …’daki köylerine yerleştiklerini, iş bu davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, davalı şirketin 13/04/2015 tebliğ tarihli ihtarnameye cevap vermediğini, 23/03/2016 tarihli ihtarnameye gecikmeli olarak yanıt verdiğini, 30/12/2016 tarihinde 47.376,81-TL ödeme yaptığını, ancak yapılan bu ödeme davacıların destekten yoksun kalma tazminatını karşılamaya yeterli bir meblağ olmadığından 13/04/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte limiti aşmamak üzere hesap yapılması ve yapılan ödemenin bu tazminat miktarından düşürülerek tazminata hükmedilmesini istediklerini belirterek, şimdilik her bir davacı için 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının sigortacı yönünden temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ve yargılama giderleri-avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kaza tarihinde dava dışı müteveffa … adına tescilli … plakalı araç için müvekkili şirketçe, 11.07.2013–11.07.2014 tarihleri arasında geçerli … no’lu ZMMS Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, poliçede ölüm/sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azami 250.000,00 TL ile sınırlandırıldığını, müvekkili şirket tarafından 30.12.2016 tarihinde 47.376,81 TL tazminat ödendiğinden bakiye limit sorumluluklarının azami 202.623,19 TL olduğunu, ancak trafik sigortası bir meblağ sigortası olmayıp bir zarar sigortası olduğunu, söz konusu teminat limitinin tamamının defaten ödenmesinin söz konusu olmayacağını, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespiti ve sigortalının kusuru oranında bu gerçek zararın tazmini gerektiğini, müvekkili şirket kaza nedeniyle poliçe kapsamında oluşan tüm sorumluluğunu tamamen yerine getirdiğinden ve müvekkili şirketçe yaptırılmış bulunan aktüerya hesabına davacıların hiçbir somut maddi ve gerekçeli itirazı olmamasına rağmen açılan davanın kötü niyetin varlığını ortaya koyduğunu, bu nedenle davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden faiz, masraf ve vekalet ücreti yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacı vekilinin dava dilekçesinde de belirttiği üzere müteveffa araç sürücüsü …’in alkollü olduğu, kazanın meydana gelmesinde bu hususun da etkili olduğu, kabul anlamına gelmemekle birlikte müteveffa …’in yolculuk ettiği araç sürücüsünün alkollü olması ve emniyet kemeri takmaması nedeniyle %35’den az olmamak üzere müterafik kusur indirimi uygulanması talebinde bulunduklarını, trafik kazasının 20.04.2014 tarihinde vukuu bulduğu gözetildiğinde davanın zamanaşımına uğradığını, 2918 sayılı KTK. 109. maddesi uyarınca iki yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmayan davanın reddi gerektiğini belirterek tüm bu nedenlerle, haksız, maddi ve hukuki gerekçeleri mesnetsiz davanın tamamen reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
TALEP ARTIRIM: Davacılar vekili 20/05/2019 tarihli dilekçesiyle, dosyada alınan ilk kök aktüer rapora göre dava dilekçesindeki toplam 20.000,00 TL miktarındaki taleplerini 339.013,30 TL’ye artırmış, buna göre peşin harcı tamamlamıştır.
ISLAH: Dosyada alınan ikinci kök rapordan sonra davacılar vekili 10/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile daha önce verdiği talep artırım dilekçesini ıslah ederek, raporda hesaplanan tazminat tutarlarından dava öncesi kısmi ödemenin güncellenmiş hali ikiye bölünerek davacıların tazminat tutarlarından düşülmek suretiyle, davadaki taleplerini davacı … için 114.570,17 TL’ye, davacı … için ise 59.164,82 TL’ye yükseltmek suretiyle ıslah ettiklerini bildirmiş ve bu sefer ıslah harcı da yatırmıştır.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle ZMMS şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
… plakalı aracın yaptığı 20.04.2014 tarihli çift taraflı trafik kazasında, araçta yolcu olan davacıların çocuğu 19 yaşındaki …’in ve sürücünün vefat ettiği, aracın kaza tarihinde davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesinin bulunduğu, dava öncesi davacıların başvurusu üzerine davalı … tarafından 30.12.2016 tarihinde toplam 47.376,81 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapıldığı, ancak davacıların imzaladığı bir ibraname bulunmadığı tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yeterli olup olmadığı, davacıların ölenin desteğinden yoksun kalmış sayılıp sayılamayacakları, bakiye tazminat talep hakları olup olmadığı, zararın artmasına neden olan müterafik kusur ve hatır taşıması olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davalı vekilinin zamanaşımı def’i, ölümlü trafik kazası nedeniyle uzamış ceza zamanaşımı süresi uygulanması gerektiğinden, TBK md 72 ve 2918 sayılı KTK md.109 uyarınca 2014 tarihli kaza nedeniyle 2018’de ve ceza zamanaşımı dolmadan dava açıldığından reddedilmiştir.
Tarafların bildirdiği deliller toplanmış, kaza tutanağı, poliçe, hasar dosyası, SGK kayıtları, nüfus kayıtları, mirasçılık belgesi, davacıların ekonomik sosyal durum araştırma sonuçları, aracın trafik tescil kayıtları, … CBS … sayılı soruşturma dosyası Uyap kayıtları getirtilerek incelenmiş, trafik kazaları konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden ve aktüer hesap uzmanı bilirkişiden iki kök ve bir ek rapor alınmıştır.
Soruşturma dosyasında, kazada tam kusurlu olduğu tespit edilen … plakalı (davacıların çocuğunun yolcu olduğu-davalının sigortaladığı) aracın sürücüsünün ölen … olduğuna dair araçta bulunan diğer yolcu-tanık beyanlarının bulunduğu, araç sürücüsünün … olduğu gerekçesiyle ve …’in kazada vefatı nedeniyle KYOK kararı verildiği, bu kararın itiraz üzerine “sürücünün kim olduğunun daha detaylı araştırılması” gerekçesiyle kaldırıldığı, soruşturmanın genişletildiği, ancak sürücünün araçtakilerden hangisi olduğuna dair kesin bir tespitin yapılamadığı anlaşılmıştır. Ayrıca soruşturma dosyasında ölen …’in de ölen (işleten) …’in de alkollü olduğu ATK raporuyla tespit edilmiştir.
Dosyada alınan ilk kök bilirkişi kurulu raporunda kusur bilirkişisi tarafından, kazanın 4 arkadaşın iş çıkışı beraber bir restaurantta alkol aldıktan sonra dönüş yolunda … plakalı aracın sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yön levhaları ile direğe çarptıptan sonra spin atıp karşı yönden gelen araca çarpması şeklinde gerçekleştiği, olayın oluş şekline, bilim ve fenne ve KTK kurallarına göre (soruşturma dosyası tespitleriyle de uyumlu şekilde), davacıların çocuğunun yolcu olduğu araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu görüşü bildirilmiş, bu tespitin dosya kapsamına ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır. Aracın sürücüsünün kim olduğu soruşturma dosyasında tespit edilememiş olsa bile, davalı … işletenin hukuki sorumluluğunu temin ettiğinden ve işleten …aracı başkasına kullandırsa bile sürücünün kusurundan işleten de ZMMS şirketi de sorumlu olduğundan, soruşturma dosyasının durumu sonuca ve davalının sorumluluğuna etkili değildir.
İlk kök ve (denetime-hüküm kurmaya elverişli olmadığının görülmesi üzerine alınan) ek aktüer bilirkişi raporunda ise hesaplama usulünün yerleşik Yargıtay 17 HD uygulamalarından farklılıklar içerdiği, dava öncesi ödeme tarihi itibariyle ödemenin yeterli olup olmadığı ve rapor tarihi itibariyle ödemenin güncellenmiş hali hakkında yapılan hesaplamaların yetersiz-hatalı ve çelişkili olduğu, hükümde mahkemece değerlendirilecek olan faiz hesabının da tazminata eklenmek suretiyle bakiye tazminat hesabı yapıldığı görülmüş, bu nedenle ek rapor alınmasına rağmen hataların düzeltilmesi mümkün olmadığından, yeni bir aktüer bilirkişiden dosya kapsamına ve yüksek yargı içtihatlarına uygun ikinci kök aktüer bilirkişi raporu alınmıştır. Davalı vekilince ilk kök rapora itiraz edilmemesi üzerine, davacılar vekilince hatalı ilk kök bilirkişi raporuna göre (faiz dahil hesap üzerinden) talep artırım dilekçesi verilmişse de, ilk aktüer raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığının mahkemece tespiti nedeniyle alınan ikinci kök rapor doğrultusunda, davacılar vekilince talep artırım dilekçesi (dava öncesi ödemenin güncellenmiş hali her iki davacının raporda hesaplanan tazminatından yarı yarıya düşülmek suretiyle) ıslah edilmiştir.
Denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu değerlendirilerek hükme esas alınan ikinci kök aktüer raporunda, kaza tarihi itibariyle PMF1931 tablosunun kullanıldığı, ölenin kaza tarihinde bekar olduğu, davacı anne-babasıyla yaşamakta olduğu, garson olarak çalıştığına dair soruşturma dosyasında yapılan tespitler ve alınan tanık beyanlarının bulunduğu, bu nedenle asgari ücrete göre hesap yapılmış olduğu, askerlik süresinin destek süresinden düşüldüğü, ayrıca dava öncesi ödeme tarihi itibariyle ödenen tazminatın ödenmesi gerekenden oldukça düşük kaldığının da ayrıca tespit edilmiş olduğu, davacıların oğullarının desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle talep edebilecekleri sonuç maddi tazminatın davacı baba … yönünden 89.564,50 TL, davacı anne Serap yönünden 144.969,85-TL olduğu, dava öncesi 30.12.2016’da yapılan 47.376,81 TL ödemenin güncellenmiş halinin 60.799,37 TL olduğu, her iki davacı için hesaplanan toplam tazminattan, toplam dava öncesi ödeme güncellenerek düşüldüğünde ikisinin toplam talep edebileceği tazminatın 173.734,98 TL olduğu tespit edilerek bildirilmiş, dava öncesi ödemenin güncellenmiş tutarı her iki davacı için hesaplanan tazminattan ayrı ayrı düşülmesi gerekmekteyse de, ne kadarının hangi davacı için yapıldığı davalı … tarafından bildirilmediğinden, davacı başına düşen sonuç tazminatın, müterafik kusur-hatır taşıması durumlarının mahkeme takdirinde olduğu belirtilmiştir.
Dosyada alınan ikinci kök rapordan sonra davacılar vekili 10/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile daha önce verdiği talep artırım dilekçesini ıslah ederek, raporda hesaplanan tazminat tutarlarından dava öncesi kısmi ödemenin güncellenmiş halini ikiye bölerek yarı yarıya davacıların tazminat tutarlarından düşmek suretiyle, davadaki taleplerini davacı … için toplam 114.570,17 TL, davacı … için ise toplam 59.164,82 TL şeklinde ıslah ettiklerini bildirmiştir. Ancak aşağıda açıklandığı üzere, ödemenin davacı paylarına oranlama yapılmak suretiyle düşülmesi gerekmektedir.
Davalı şirketçe dava öncesi ödemenin tek kalem halinde ödendiğinin bildirilmesi ve kime hangi tutarda ödendiğinin bildirilmemesi nedeniyle, davacıların ayrı ayrı talep edebileceği tazminat tutarları, ikisinin toplam hak ettiği tazminata oranlandığında, annenin toplam tazminat içindeki payının %61,8, babanın ise %38,2 oranında olduğu tespit edilerek, ödemenin güncellenmiş halinin bu oranlara isabet eden kısımları, rapor tarihi itibariyle hesaplanan (davacıların ayrı ayrı talep edebilecekleri) maddi tazminat tutarlarından mahkememizce düşülmüştür. Bu hesaba göre, anne için hesaplanan 144.969,85 TL tazminattan güncellenmiş ödemenin (60.799,37 TL) %61,8’ine isabet eden 37.574,01 TL düşüldüğünde bakiye tazminat 107.395,84 TL; baba için hesaplanan 89.564,50 TL tazminattan güncellenmiş ödemenin %38,2’sine isabet eden 23.225,36 TL düşüldüğünde bakiye tazminat 66.339,14 TL olmaktadır. Ardından da, Yargıtay 17.HD içtihadlarına uygun şekilde sırasıyla önce TBK md 51’e göre kazanın sürücü arkadaşının ölen desteği kendi aracıyla ve bedelsiz olarak evine götürmesi sırasında meydana gelmesi nedeniyle %20 hatır taşıması indirimi, TBK md 52’ye göre ölen desteğin birlikte alkol aldığı sürücünün aracına bilerek binmesi ve emniyet kemeri takmayıp yola savrularak vefat etmesi nedeniyle %20 müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğinden, bu indirimler de hesaplanan tazminattan düşülmüştür. Davalı vekilince ölen desteğin hem alkollü sürücü aracına binmesi hem de emniyet kemeri takmaması nedeniyle %35’ten aşağı olmamak üzere müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ileri sürülmüşse de, Yargıtay 17 HD’nin emsal 2016/14222 E 2019/6769 K, 2016/11221 E 2019/4527 K sayılı içtihatlarında belirtildiği üzere, her müterafik kusur için ayrı ayrı indirim oranı belirlenmesi doğru olmadığı gibi, soruşturma dosyasında sürücünün alkollü … olduğu her türlü şüpheden uzak şekilde tespit edilememiş olduğundan, içtihatlara uygun şekilde ve sadece emniyet kemeri takmama nedeniyle %20 müterafik kusur indirimi yapılmıştır.
Dava öncesi ödemenin güncellenmiş tutarının düşümü sonrası anne için hesaplanan 107.395,84 TL tazminattan %20 hatır taşıması indirimi yapıldığında 85.916,68 TL, bundan %20 müterafik kusur indirimi yapıldığında talep edilebilecek maddi tazminat 68.733,35 TL olmaktadır. Baba için ise 66.339,14 TL tazminattan %20 hatır taşıması düşülünce 53.071,32 TL, bundan %20 müterafik kusur indirimi düşülünce talep edilebilecek maddi tazminat 42.457,06 TL olmaktadır.
Tüm dosya kapsamına göre, ekonomik ve sosyal durum araştırma sonuçları da dikkate alındığında, davacıların bekar ve çalışarak ailesine destek olduğu dönemde ölen oğullarının maddi desteğinden yoksun kalmış oldukları ve dava öncesi davalı ödemesinin ödeme tarihi itibariyle oldukça yetersiz olduğu, davalı ZMMS şirketinin işletenin hukuki sorumluluğunu temin ettiğinden poliçe kapsamında ve poliçe limitine göre işletenin %100 kusurundan sorumlu olduğu, davacılar için dava öncesi ödemeyle birlikte aktüer raporla hesaplanan bakiye tazminatın toplamının kaza tarihindeki ZMMS teminat limitinin (268.000 TL) altında olduğu, bakiye zarar yönünden davalının temerrüdünün dava öncesi kısmi ödeme (30.12.2016) tarihinde oluştuğu, hesaplanan tazminattan indirim gerektiren müterafik kusur ve hatır taşıması sözkonusu olduğu kanaatine varılmakla, davacıların davasının talep artırım dilekçesi sonrası verilen (talep artırım dilekçesinin ıslahına ilişkin) ıslah dilekçesinde bildirilen tutarlar esas alınarak, sırasıyla dava öncesi ödemenin güncellenmiş hali, %20 müterafik kusur, %20 hatır taşıması indirimleri yapılmak suretiyle, davacıların maddi tazminat taleplerinin aşağıdaki şekilde kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca Yargıtay 17 HD’nin emsal 2019/4153 E 2020/4510 K sayılı ve daha pek çok içtihadında vurgulandığı şekilde, hakkaniyet ve takdiri indirim nedeniyle reddedilen kısımlar için davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmeyerek, sadece ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminat tutarları ile, mahkemece takdiri indirim öncesi bulunan tazminat tutarı arasındaki fark üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmiştir. Bu hesaba göre, davacı anne yönünden oluşan fark (reddedilen ve vekalet ücreti hesaplanması gereken kısım=114.570,17-107.395,84=) 7.174,33 TL olmakta, davacı baba için ise aleyhe değil lehe fark oluştuğundan (59.164,82-66.339,14) vekalet ücreti takdiri gereken tutar doğmamaktadır.
Kısa kararda temerrüt tarihi kısmında temerrüdün kısmi ödeme tarihinde oluştuğu kabul edilerek hükme açıkça yazılmış ve kısmi ödemenin tarihi tarafların da kabulünde olmakla birlikte, kısmi ödemenin tarihinin kısa kararda maddi hata sonucu 30.12.2016 yerine 30.06.2016 olarak geçmiş olduğu anlaşılmakla, açık maddi hata olan bu durum, HMK md 304 kapsamında re’sen düzeltilmek suretiyle, gerekçeli kararda doğru kısmi ödeme-temerrüt tarihi hükme yazılmıştır.
HÜKÜM: Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davacı … için 68.733,35-TL, davacı … için 42.457,06-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının 30/12/2016 kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (poliçe teminat limitini aşmamak koşuluyla) davalıdan tahsiliyle davacılara ayrı ayrı verilmesine, fazla istemin reddine,
2-Davacılar tarafından yapılan ilk dava açma gideri 2.060,43-TL (başvuru, peşin, ıslah harçları), posta ve tebligat masrafı 226,00-TL, bilirkişi ücreti 1.900,00-TL olmak üzere toplam 4.226,43-TLyargılama gideri üzerinden davanın kabul/red oranına (60/40) göre hesaplanan 2.535,85-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 9.735,34-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
4-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince takdir olunan 6.319,42-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince reddedilen kısım (takdiri indirim öncesi tazminata göre 7.174,33 TL) üzerinden hesap ve takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’tan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
7-Alınması gereken karar ve ilam harcı 11.867,83 TL olup, 2.060,43-TL harcın (başvuru, peşin, ıslah harçları), mahsubundan sonra kalan 9.807,40-TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca … BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.30/12/2020

Katip …

Hakim …