Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/598 E. 2019/377 K. 03.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/598 Esas
KARAR NO : 2019/377

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2018
KARAR TARİHİ : 03/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Avrupa’da gurbetçilere yönelik yayın yapan bir televizyon kuruluşu olduğunu, davalı şirketin inşaat ve pazarlamasını gerçekleştirdiği konutların reklamını yapmak üzere müvekkili şirket ile iletişime geçerek tarafların reklamların yayınlanması hususunda anlaştıklarını, prodüksiyonu davalı borçlu tarafından gerçekleştirilen reklam filmlerinin müvekkilinin televizyon kanalında yayınlandığını, davalı borçlunun reklamlarda ” …” ticari markasını kullandığını ve reklamlarda da bu markanın öne çıkarıldığı, “…” markasının davalıya ait olduğunu gösteren tescilli belgelerin bulunduğunu, reklam siparişinde kullanılan e-mail adreslerinin de “…” uzantılı olduğunu, reklam yayın bedeli olan 54.228,60 Euro tutarındaki faturanın davalıya gönderildiğini, davalının söz konusu faturalardan doğan borcunu ödememesi sebebiyle müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine toplam 54.228,60 Euro alacağa 05/03/2018 tarihinde … 14. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile haciz yolu üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının alacağa itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, alacak miktarının %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve davalı borçlu adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının ihtiyati haciz talebi mahkememizin 22/10/2018 tarihli ara kararıyla kısmen kabul edilmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkilinin Türkiye’de inşaat faaliyetleri gösteren bir şirket olduğunu, davacı tarafından Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlara yönelik yayın yapan bir kuruluş olmasından dolayı müvekkilinin davacı taraf ile reklam verme amacıyla iletişime geçtiğini, davacı tarafından reklam yayın bedeli olarak 54,228.60 Euro tutarında fatura düzenlenerek müvekkiline gönderildiğini, faturaların gönderilmesinin ardından davacı tarafından, davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, TCMB’nın Euro para kuru verilerine göre alacaklı ile arasında reklam yayını ile ilgili sözleşme ilişkisinin kurulduğu 30/04/2017 tarihindeki kur baz alınarak, davacı ile davalı arasındaki borcun miktarının 211,491.54 TL olduğunu, davacı tarafın başlattığı icra takibi sırasındaki kur üzerinden hesaplama yapıldığında ortaya çıkan borcun 05.03.2018 tarihinde 249,451.56 TL tutarında olduğunu, işbu dilekçenin mahkemeye verildiği tarih olan 07/09/2018 tarihindeki kur ile hesap yapılan hesaplamada ise davacı tarafın müvekkilinden istediği miktarın toplamda 407,256.78 TL tutarında olduğunun görüldüğü, alacak miktarı ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik çalkantı nedeniyle %100’e yakın miktarda arttığını, bu durumun sözleşmenin ifasında güçlük yaratacak nitelikte olduğunu, müvekkilinin davacı tarafından başlatılan icra takibine itiraz etmesinin sebebinin kurdaki yükselme sebebiyle ödemesi gereken miktar ile davacı taraftan edindiği hizmet arasındaki dengesizlik olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman davacı taraf ile arasında geçen ve karşılıklı borç doğuran ilişkiyi inkar etmediğini, ayrıca davacı tarafın mahkemeye sunduğu deliller arasında bulunan, davalı şirketin muhasebe müdürü tarafından yazılmış olan elektronik postada ödemelerin aksamasının nedeninin son zamanlarda meydana gelen Türk Lirası’ndaki değer kaybı olduğu belirtilerek, yapılacak ödemenin kanuna ve hakkaniyete uygun olarak sözleşmenin yapıldığı tarihteki kur baz alınarak gerçekleştirilmesinin talep edildiği ve davalı şirketin borca sadık olduğu konusunda beyan verildiğini, tüm bu gelişmelere rağmen davacı tarafın, davalının bu talebini görmezden geldiğini, yüksek döviz kurundan haksız kazanç sağlamak amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, tüm bu hususların müvekkilinin iyi niyetini ortaya koymakta olup, davacı tarafından öne sürülen iddiaların ve ihtiyati haciz talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu gözler önüne serdiğini, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıktığını ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olgular, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değişir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlunun hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip olduğunu belirterek, karşı tarafın talep ettiği kötü niyet tazminatının reddine, … 14. İcra Müdürlüğü’nün başlattığı icra takibinin durdurulması hususunda değişiklik yapılmamasına, dava konusu sözleşmenin mahkemece hakkaniyete ve değişen ekonomik koşullara uygun olarak uyarlanma yapılmak suretiyle yeniden düzenlenmesine ve belirlenen borca istinaden uygun bir ödeme planı çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağına dayalı takibe itirazın iptali davasıdır.
… 14.İcra Dairesi … Esas takip dosyası getirtilerek incelendiğinde, davacının faturaya dayalı yabancı para cinsinden başlattığı ilamsız takipte davalının süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu görülmüştür.
Taraflar arasında reklam hizmeti alım sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafın hizmetin verildiği ve faturanın teslim edildiği, borcun ödenmemiş olduğu tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, Euro cinsinden olan borcun sözleşme tarihi ile takip tarihi arasında döviz kurunun beklenenden fazla yükselmesi nedeniyle davalı borçlunun uyarlama talebinin kabul edilebilir olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sözleşme serbestisinin geçerli olduğu hukuk sistemlerinde, sözleşmeye aynen uyulması (pacta sund servanda) ilkesi hakim olup, ancak sözleşmenin düzenlenmesinden sonra ortaya çıkan durum ve koşullardaki olağanüstü değişiklikler nedeniyle tarafların sözleşme ile yükümlendikleri edimler arasındaki dengenin aşırı ölçüde bozulmuş olması gibi genel ve objektif koşulların gerçekleşmiş olması halinde hakimin sözleşmeye müdahalesi ile (clausula rebus sic stantibus) sözleşmenin yeni koşullara uydurulması imkanı doğabilecektir.
Türk hukukunda, mehaz kanundaki uygulamalar doğrultusunda, TMK.nun 2. maddesinden de esinlenilerek, hem Clausula Rebus Sic Stantibus ilkesi, hem de İşlem Temelinin çökmesi kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir. İşlem Temelinin Çökmesi kavramının uygulanabilmesi için, sonradan meydana gelen değişikliklerin önceden teşhis ve tahmin edilememiş olması gerekir (Bkz.Prof Dr.Kemal Tahir Gürsoy, Hususi Hukukta Clausula Rebus Sic Stantibus, Emprevizyon Nazariyesi 1950 s.59-60).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun “Aşırı İfa Güçlüğü” başlıklı 138. maddesinde, “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
İşlem Temelinin Çökmesi ilkesinin somut olaya ne şekilde uygulanacağı hususu da irdelenmelidir. Yukarıda anıldığı gibi, uyarlama kurallarının uygulanması için öngörülmez bir dış olayın meydana gelmesi gerekir.Ülkemizdeki istikrarsız ekonomik durum taraflarca öngörülebilecek bir keyfiyettir.
Esasen bir tacir olan davalının basiretli davranmak yükümlülüğü bulunduğundan, akdettiği sözleşme hükümlerinin değişen şartlara uyarlanmasını isteyebilmesi, kural olarak mümkün de değildir.
Davalının tacir olduğu, kurdaki değişimin aşırı olmadığı ve ülkemiz ekonomik koşulları düşünüldüğünde öngörülemez durum sayılamayacağı, davacı tarafından alacak talep edilene kadar davalının herhangi bir itiraz da ileri sürmediği, davalının sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte ve halen tacir sıfatı taşıdığı, TTK’nun 18/2 maddesinin “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmünü haiz olduğu, edimle ilgili uyarlama talep edilebilmesi için sözleşmede karşılıklı edimler arasındaki açık oransızlığın zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden kaynaklanması gerektiği, tacir olan davacı yönünden düşüncesizlik ve deneyimsizlik şartlarının oluşmasının TTK 18/2 maddesi uyarınca mümkün olmadığı, uyarlama talep edilen sözleşmeden kaynaklanan borç nedeniyle davalının temerrüde düştüğü, temerrüde düşüldükten sonra uyarlama talep edilemeyeceği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davalının uyarlama talebinin yerinde olmadığı, davacının takip başlatmakta haklı olduğu, alacağın yabancı para cinsinden talebinin de mümkün olduğu ve takipte istenen 3095 sayılı Kanun 4-a faizinin hukuken istenebilir olduğu kanaatiyle davanın kabulüne, ayrıca alacak likit ve itiraz haksız olduğundan icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … 14.İcra Müdürlüğü … Esas takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin (tahsilde tekerrür olmamak şartıyla) aynı koşullarla devamına,
Alacağın %20’si oranında 50.649,51-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken harç 19.996,85-TL olup, peşin alınan 3.763,45-TL’nin mahsubu ile bakiye 16.233,40-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 4.329,55-TL, posta ve tebligat masrafı 218,50-TL, olmak üzere toplam 4.548,05-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 23.514,21-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.03/05/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸