Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/527 E. 2019/608 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/527 Esas
KARAR NO : 2019/608

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/06/2018
KARAR TARİHİ : 12/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; muris …’in davacı şirket elektrik abonesi olup abone numarasının … olduğunu, … adresinde kurulu ticarethanede kendisine sağlanan enerji bedeline istinaden düzenlenmiş olan 22.10.2007, 24.12.2007, 21.03.2008, 03.04.2008, 21.04.2008, 12.05.2008, 29.05.2009, 19.06.2009, 20.07.2009, 20.08.2009, 26.10.2009, 16.11,2009, 21.12.2009, 05.03.2010, 31.07.2014 tarihli faturalarını ödemediğini, abone …’in vefat etmiş olmasından ötürü ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla …’in yasal mirasçıları aleyhine … 9.İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, mirasçıların 26.12.2017 tarihli dilekçeleri ile işbu icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini, murisin kullandığı enerji bedeline istinaden düzenlenen fatura borçlarının ödemediği gibi aynı şekilde yasal mirasçılarının da borcu ödemeyip icra takibine itiraz, ederek takibin durmasına sebebiyet verdiklerini, bahsedilen nedenlerden ötürü davalıların haksız itirazlarının iptali ile alenen kötüniyetli olan borçlulardan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkillerinin murisi tacir olmadığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olup davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davanın esası yönünden zamanaşımı def’inde bulunduklarını, murisin abone olduğu adresi yıllar önce terkederek yerin malik tarafından başkalarına kiralandığını ve binanın müteahhide verilmek suretiyle yıkıldığını ve yeni bina yapıldığını, tesisatta kullanılan elektriğin inşaat sahibinin ve inşaat şantiye ceryanı olup olmadığının araştırılarak şantiye ceryanı olabileceğinden ve murisin adresi terk ettiği 1 Ocak 1998 tarihinden sonra elektrik kullanımı bulunmadığını, ayrıca takip konusu edilen faturalarla dava dilekçesine eklenen faturaların birbirini tutmadığını belirterek, davanın reddine ve %20 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, davacı ile davalıların murisi arasında imzalanan elektrik kullanım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
… 9. İcra Dairesinin … E sayılı dosyası getirtilerek incelendiğinde, fatura alacağına dayalı başlatılan takibe davalı borçluların süresinde itirazı üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olduğu tespit edilmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmış, icra dosyası, abonelik sözleşmesi, dosyaya sunulan faturalar, kira sözleşmeleri incelenmiş, müzekkereler yazılmış, davalıların murisinin ticaret sicil ve vergi dairesi mükellefiyet kaydı getirtilmiş, dosya kapsamında elektrik mühendisi bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmış, rapor taraflara tebliğ edilerek beyan ve itirazları alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
VUK 176. maddesine göre 1. sınıf tüccarların bilanço esasına göre defter tutacağı, VUK 177. maddesinde 1. sınıfa ve 2. sınıfa dahil tüccarların kimler olduğu hüküm altına alınmış olup, 2. sınıf tüccarların VUK 178 ve 193. maddesine göre işletme hesabı defteri tutacağı anlaşılmaktadır.
Dava konusu somut olayda; sözleşmeden kaynaklı alacağın davacı tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık, incelenen sözleşme ve müzekkere cevaplarından, aboneliğin işyeri elektrik kullanımına ilişkin olduğu, ancak murisin ticaret sicil kaydı olsa da vergi dairesinde takip konusu faturalar döneminde herhangi bir vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, dolayısıyla tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ticaret sicil kaydı tek başına tacir sıfatını kazandıran durum olmayıp, VUK madde 177 uyarınca bilanço usulünde defter tutan veya esnaf sınırını aşan ve işletme defteri usulünde defter tutan bir vergi mükellefiyetinin de bulunması tacir sıfatının kazanılması için zorunludur
Eldeki davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için tarafların her ikisinin birden tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması zorunlu olduğundan ve yukarıda izah edildiği üzere; bedeli talep edilen faturanın davalıların murisinin tacir sıfatı olmadığı ve alacak tarihi itibariyle ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmakla HMK md.2 gereği genel görevli asliye hukuk mahkemeleri yargılamada görevli olduğundan, görev hususu kamu düzeninden sayılan dava şartı olmakla yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, davanın görev yönünden dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 sayılı HMK. 331/2. maddesi uyarınca harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemede değerlendirilmesine,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmaması durumunda HMK. 20. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.12/07/2019

Katip …
¸

Hakim …
¸