Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/52 E. 2022/326 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/52
KARAR NO : 2022/326

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 21/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı Müflis… Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi genel sözleşmesi gereğince firmaya kredi kullandırıldığını, davalılar söz konusu kredi sözleşmesini müşterek müteselsil kefil sıfatı ile imzalamış olup, borcun tamamından asıl borçlu gibi sorumlu olduklarını, borçlulara … 25. Noterliği’nin… yevmiye ve … tarihli ihtarnamesi ile 18.07.2008 tarihi itibariyle 622.329,19 TL borcun ödenmesi ihtar edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine borçlular hakkında … 6.İcra Müdürlüğü’nün …E.sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine başlanıldığını, borçlu ve kefillerin icra dosyasına itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, borçluların icra dosyasına vaki itirazlarının iptali için … 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …E.sayılı dosyasına kayden itirazın iptali davası açıldığını, açılan davada mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yapıldığını ve müvekkili bankanın 19.03.2013 iflas tarihi itibariyle 2.345. 126,88.-TL alacakli olduğu tespit edildiğini, söz konusu davanın 16.02.2017 tarihli duruşmasına tarafımızca sehven iştirak edilemediginden dosyanın HMK 150 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, 3 ay içinde bu karardan haberleri olmadığından dava yenilenemediğini, mahkeme tarafından 17.05.2017 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, asıl firma ve kefil …Tic. A.Ş. hakkında iflas kararı verildiğinden ve banka alacağı iflas masasına kaydedildiğinden sadece diğer kefiller hakkında işbu alacak davası açıldığını, müvekkil bankanın kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve yapılan tahsilatlar da düşüldükten sonra kalan bakiye alacak tutarı dava tarihi itibariyle 2.421.560. TL olduğunu, banka alacağı yapılacak bilirkişi incelemesi ve banka kayıtları ile de tespit edileceğini, bu sebeplere binaen dava tarihi itibariyle toplam 2.421.560-TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek %52,5 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu dava, usul ve yasaya aykırı olup reddedilmesi gerektiğini, müvekkili hakkında açılmış olan mahkemedeki işbu dava ile … 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde istinaf incelemesi aşamasında olduğunu, dosyanın konusu, davacı bankanın, 22.11.2004 tarihli genel kredi sözleşmesiyle kullandırdığı kredi borcunun, 24.07.2008 tarihindeki katı ve sonrasında işlemiş faiziyle birlikte müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla müvekkilimin ödemesi talepli olduğunu, derdestlik itirazının dava şartlarından biri olduğunu, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir olduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle işbu davanın reddi gerektiğini, kefalet sözleşmesi ister bağımsız ister kefil olunan genel sözleşme ile kurulmuş olsun, her sayfasının müteselsil -müşterek kefil tarafından imzalanmış olması geçerlilik şartı olduğunu, iş bu dava konusu genel kredi sözleşmesinin sadece son sayfasında müvekkilinin aldatılarak açığa attırılan imzasının mevcut olduğunu, her sayfada imza bulunmadığından, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin genel kredi sözleşmesini, müşterek-müteselsil kefil olduğu bildirilen, …Şti ile …A.Ş’nin imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi olarak imzalandığını, işbu davada, dava dışı asıl borçlu …Tic. Ltd. Şti ile …Ltd. Şti … A.Ş … A.Ş. ve diğer birkaç şirketin daha asıl sahipleri … ile … olduğunu, … ve … aynı bina içinde ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkili … esasen/ …ve … şirketlerinin sözleşmeli ve ücretli bir çalışan iken, dürüstlüğü ile patronlarının güvenini kazanmış kendisine kağıt üzerinde çok küçük bir hisse (5%) verilerek imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi yaptığını, ancak müvekkilinin tek imzayla şirketleri temsile yetkisi olmadığını, ancak …yada … ile birlikte temsil yetkisi verildiğini, yine anılan bu şirketlerden herhangi biri, bankalardan ya da factoring kurumlarından kredi kullandığında daima diğer şirketler müşterek ve müteselsil kefil olduklarını, müvekkili …’in davaya konu genel kredi sözleşmesini, bankaya giderek imzalamadığını, hatta sözleşmeyi imzalatan görevliyi dahi görmediğini, müvekkiline telefonla … ve … in kefil olduğu yönünde bilgi verildiğini, müvekkiline de bir çalışan vasıtasıyla odasına gönderilen kredi sözleşmesinde kendileriyle beraber imza yetkisine sahip olduğu … ve …’ün imzalarının yanına, bu iki şirketin imzaya yetkili yönetim kurulu üyesi olarak imzasını attığını, bu imzalardan birinin üzerine … şirketinin kaşesinin vurulduğunu, diğer imza açıkta bırakılarak, hatta yanlışlıkla üzerilerine kaşe vurulmasını önlemek üzere, el yazısı ile …ve …şeklinde notu düşüldüğünü, bu el yazısı müvekkile ait olmadığı gibi, her iki isimin aynı el mahsulü olup, aynı kişi tarafından yazıldığını, böylece müvekkili hile ile müşterek müteselsil kefil yapıldığını, müvekkilinden benzer şekilde şirket yönetim kurulu sıfatıyla sonradan kaşe vurulmak üzere, başka kredi sözleşmelerinde de imza alındığını, sonra imzalar açıkta birakılıp üzerlerine isimler yazılıp, kaşe vurulmayarak, iradesi dışında hile ve aldatma ile müşterek müteselsil kefil durumuna sokulduğunu, bu davalardan biri de … 1.Asliye Ticaret mahkemesi’nin … E sayılı davacısının … şirketi olan dava olduğunu, bu dava dosyasındaki kredi sözleşmesinde de, müvekkili ile … imzaları yan yana olduğunu, yine üzerlerine aynı el mahsulü ile … ve …yazılarak kaşe vurulmadığını, adı geçenler ile … ve … yetkilileri hakkında nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla suç duyurusunda bulunma hazırlıkları içinde olduklarını, dava dilekçe ekinde ve uyap aracılığı ile görebildiğimiz dosyada genel kredi sözleşmesine ulaşmak incelemenin mümkün olmadığını, bu nedenle karşı dava açabilme olanağından yoksun kaldıklarını, ancak gereken incelemeler tamamlandığında, hem savcılığa suç duyurusunda bulunulacağını ve hem de hile ve hata nedeniyle kefalet dolayısıyla genel kredi sözleşmesinin hükümsüzlüğü ve iptali için dava açılacağını beyan ederek öncelikle derdestlik itirazımızın incelenerek, dava şartı yokluğu nedeniyle ve esastan davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesini, ayrıca davacının yapmış olduğu takipte haksız olduğundan ise davanın reddolunmasını savunmuştur.
Davalı şirket ise inkâr eden konumdadır.
Davanın, genel kredi sözleşmesinden doğan alacak davası olarak açıldığı, … 3.ATM’nin …E.sayılı dava dosyasına istinaden açılan davada açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmakla Mahkememiz dosyasında alacak davası açıldığı tartışmasızdır.
Davacı banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları sabit olup uyuşmazlık kefaletin geçerli olup olmadığı, daha önce açılan itirazın iptali davası açılmış olmasının görülmekte olan davaya etkisi(derdestlik), sözleşme gereğince şirketin borçlu olup olmadığı, davalı kefillerin bu borçtan sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler sorumluluğun tutarı noktalarındadır.
Yargılama aşamasında adı geçen bu dava dosyası yönünden derdestliğe yönelik itirazın reddine, davaya konu alacak miktarı ile ilgili davalı kefiller yönünden 30/07/2008 tarih itibariyle muacceliyetin oluşması, bu tarihte Mülga m.818 sayılı TBK m.128 hükmünün gözetilmesi zorunluluğu karşısında on yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmamış olması dikkate alınarak zamanaşımı defiinde bulunan davalıların zamanaşımı definin hüküm öncesi red olunduğunun bildirilmesine dair karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hususlarının araştırılması için atanan emekli banka müdürünün hazırlamış olduğu 15/11/2018 tarihli raporunda “davacı bankanın dava dışı asıl borclu … şirketine, 22.11.2005 tarih, 1.000.000.- TL limitli kredi genel sözleşmesi ve 501.260,76 TL ve 126.560,70 TL limitli taksitli ticari kredi borçlanma ve rehin sözleşmelerine istinaden kullandırmış olduğu nakit kredilerden kaynaklanan toplam alacağının, dava tarihi itibariyle 576.319,83 TL asıl alacak ve 2.352.790,95 TL işlemiş temerrüt faizi ve %5 bsmv’si olmak üzere, toplam 2.929.110,78 TL olduğu, davalı kefillerin, söz konusu sözleşmelerin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olmaları nedeniyle, davacı bankanın dava tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu şirketten toplam alacağı olan 2.929.110,78 TL’den müteselsilen sorumlu bulundukları, davacının dava tarihi itibariyle talep ettiği 2.421.560.-TL’nin tespitlerin altında olup, davalı kefillerin, dava tarihinden itibaren, borç tamamen ödeninceye kadar, asıl alacak tutarı üzerinden işleyen %52,50 temerrüt faizi ve %5 gider vergisinden de sorumlu bulundukları” şeklinde açıklama yapmıştır.
Raporun tarafların tebliğ olunmasından sonra yapılan duruşmada “15/11/2018 tarihli bilirkişinin kök raporunda sözleşmedeki faiz oranının en yüksek %35 olduğunun kabulü ve akabinde buna göre %50 oranında artış yapıldığı, bu çerçevede de rapor sunulduğu anlaşılmakta ise de davacı vekilinin sunmuş olduğu ve dosya içinde yer alan kayıtlarda bankaca uygulanan faiz oranının %25 olduğu görülmekle, bankacı bilirkişinin %35 üzerinden faiz uygulanmasına esas olan ölçünün ne olduğu, buna göre dayanak sözleşmenin 19.maddesi çerçevesinde kat tarihi itibariyle bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının ne olduğunun kayıtlara dayalı olarak tespit etmesi, buna göre kat tarihi itibariyle uygulanan en yüksek akdi faiz miktarının tespit olunması, buna göre %50 oranında arttırım sonucunda uygulanması gereken faiz oranının ne olduğu, sonuç itibariyle takip tarihi itibariyle her bir davalıdan talep edilebilecek miktarın ne olduğu hususlarının denetime elverişli şekilde hesaplanması amacı ile bankacı bilirkişiden ek rapor alınmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine bankacı bilirkişi 05/09/2020 tarihli raporunda “davacı bankanın dava dışı firmaya kullandırdığı ve 18.07.2008 tarihinde kat ederek kapattığı devre sonu faiz ödemeli nakit krediye uyguladığı akdi faiz oranının kök raporda sehven %25 yerine %35 olarak dikkate alınması nedeniyle, temerrüt öncesine ait olmak üzere, %25 akdi faiz oranı esas alınmak suretiyle yeniden yapılan hesaplama neticesinde; davacı bankanın huzurdaki dava konusu iki farklı nakit krediden kaynaklanan toplam alacağının dava tarihi itibariyle 576.319,83 TL asıl alacak ve 2.351.211,72 TL işlemiş temerrüt faizi ve %5 bsmv’si olmak üzere, toplam 2.927.531,55 TL olduğu, davalı kefiller, … Hiz.Ltd. Şti., … ve …’ in söz konusu sözleşmelerin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olmaları nedeniyle, davacı bankanın dava tarihi itibariyle dava dışı asıl borçlu şirketten toplam alacağı olan 2.927.531,55 TL’den müteselsilen sorumlu bulunduğu, davacı bankanın dava tarihi itibariyle talep ettiği 2.421.560.-TL’nin tespitlerin altında olup talep edilebileceği, sonuç olarak davalıların her birinin 2.421.560-TL tutarında talep olunan toplam borçtan müteselsilen sorumlu bulundukları, yapılan hesaplama ile talep edilen tutar arasındaki önem arzeden farkın nereden kaynaklandığının tespit edilemediği, davalı kefillerin her birinin, dava tarihinden itibaren, borç tamamen ödeninceye kadar, asıl alacak tutarı üzerinden işleyen 52,50 temerrüt faizi ve %5 gider vergisinden de sorumlu bulundukları” şeklinde açıklama yapmıştır.
Ek raporun tarafların tebliğ olunmasına müteakiben 02/03/2021 tarihli duruşmada ise “bilirkişinin son olarak sunmuş olduğu ek raporda aksine bir bilgi veya belge olmamakla birlikte taraflar arasında varlığı anlaşılan kredi sözleşmesinin 19.maddesinde yer alan düzenleme çerçevesinde davalı bankanın banka kayıtları üzerinde inceleme yapılıp yapılmadığı, buna göre yapılmış ise bahsedilen sözleşme maddesi dikkate alınarak bankanın fiilen uyguladığı faiz oranının ne olduğu, buna göre temerrüt faiz oranında farklılık olup olmadığı, yine buna göre gerekli ek raporun tanzim olunması için bilirkişiden ek rapor alınması” noktalarında ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine aynı bankacı bilirkişi hazırlamış olduğu 19/04/2021 tarihli ek raporunda “hesaplama çerçevesinde, davacı bankanın, dava dışı asıl borçlu şirketten, dava tarihi 17.01.2018 itibariyle: senet kredisi için asıl alacak 457.475.66 TL, işlemiş faizler ve fer’ileri toplamı 1.748.084.70TL olmak üzere, toplam 2.205.560.36 TL alacaklı bulunduğu, taksitli kredi için asıl alacak: 39.348,56 TL alacaklı bulunduğu, buna göre dava ile talep edebilecek her iki kredi toplam tutarının 496.824,22 TL asıl alacak 1.748.084,70 TL işlemiş faiz fer’ileri toplamı olmak üzere, toplam 2.244.908,92 TL olduğu, davacı tarafın 2.421.560,00 TL talebinin ve dava tarihinden itibaren her iki kredi asıl alacağı üzerinden talep ettiği 52,50 temerrüt faiz taleplerinin kısmen yerinde olmadığı, dava tarihinden itibaren borç tamamen ödeninceye kadar da, 457.475,66 TL asıl alacak üzerinden 7,50 temerrüt faizi 39.348,56 TL asıl alacak üzerinden de 52,50 temerrüt faizi ve %5 bsmv’lerinin talep edebileceği, davalı …, … ve … Şirketinin davacı bankanın dava dışı … şirketinden, dava tarihi itibariyle alacağı olan yukarıda belirtilen tutarlardan; 22.11.2005 tarih ve 1.000.000.-TL limitli/kefalet limitli kredi genel sözleşmesinin ve 501.260.76 TL, 126.560,70 TL limitli taksitli ticari borçlanma ve rehin sözleşmelerinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olmaları nedeniyle, kefalet limitleri dahilinde kalan asıl alacak tutarlarından ve kendi temerrütlerinin sonuçlarından müteselsilen sorumlu bulunmaları nedeniyle, kefalet limitlerini aşan temerrüt faiz ve fer’isinden de sorumlu bulundukları” şeklinde açıklama yapmıştır.
Öte yandan yargılama aşamasında davacı vekilinin delil olarak dayanmış olduğu … 3.ATM’nin …E.sayılı dosyasına ait karar örneği ve bilirkişi raporu celb edilmiştir. Buna göre “bu dava dosyasının ayrıldığı … 3.ATM nin … E.sayılı dosyasına ait kesinleşmiş karar örneği, bu arada mahkememizce atanan bilirkişinin sunmuş olduğu kök rapor ve ek rapor içeriklerindeki farklılıklar karşısında dava tarihi itibari ile davalı kefillerden-kefil olarak sorumluluk durumları ve miktarları da dikkate alındığında kaç TL talep olunabileceği, bilirkişinin …’ nun kök ve ek raporlarından özellikle en son sunduğu 19/04/2021 tarihli ek raporlarından iştirak edilen husus var ise gerekçesinin açıklanması, gerekçe ve sonuç olarak farklılık veya ayniyet var ise gerekçesinin açıklanması, esasen Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2016/4051 E.sayılı ilam içeriği de dikkate alınmak sureti ile incelemenin gerçekleştirilmesi, bu suretle dava tarihi itibari ile davacının davalılardan, kefil olanların sorumluluk miktar ve halleri de dikkate alındığında kaç TL talep olunabileceği, hesaplanacak bu miktara dava tarihi itibari ile hangi oranda temerrüt faizi hesaplandığının açıklanması ve hesaplanması noktalarında davacı vekilinin talebi de dikkate alınarak yeni bilirkişiden yeni rapor alınmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
İkinci bankacı bilirkişi ise hazırlamış olduğu 23/09/2021 tarihli raporunda “davacı banka ile dava dışı kredi lehtarı … Tic. Ltd.Şti. arasında genel kredi sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müşterek borçlu ve müteselsel kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, bahse konu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalılardan aşağıda tespit edilen alacaklarını talep edebileceği kanaatinin edinildiği, kefalet limiti ve davalı kefilin sorumluluğunun davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitleri toplamı 1.627.821,46 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 576.319,83 TL’sının kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefillerin hem kendi ve hem de dava dışı kredi lehtarı şirketin (asıl borçlu) temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin düşünülebilineceği, mahkemece raporun benimsenmesi halinde; dava tarihi itibariyle tespit edilen asıl alacak tutarı 38.964,17 TL’nin, yıllık 52,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte (davada BSMV talep edilmemiştir) tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla talep edilebilineceği, Mahkemece raporun benimsenmesi halinde; dava tarihi itibariyle tespit edilen asıl alacak tutarı 457.475,66 TL’nin, yıllık 7,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte (davada BSMV talep edilmemiştir) tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla talep edilebilineceği” şeklinde açıklama yapmıştır.
Raporun tebliğ edilmesi sonrası davacı vekilinin itiraz dilekçesi doğrultusunda bilirkişi ….’in hazırlamış olduğu raporda hata olup olmaması noktasında bilirkişi raporunu sunmuş, bilirkişi etraflıca yaptığı araştırma sonrasında kök rapordan ayrılmayı gerektiren herhangi bir hesap hatasının tespit edilemediğini açıklamıştır.
Adı geçen ek raporun dahi tebliğ olunmasından sonra “geçen duruşmanın 5 numaralı ara kararı karşısında 1.bilirkişinin hazırladığı ek rapor ile 2.bilirkişinin hazırlamış olduğu rapor arasında büyük farklılık olmasa dahi mevcut çelişkinin giderilmesi, esasen davacı vekilinin yeni bilirkişiden yeni rapor alınmasını talep etmesi karşısında, 1.bilirkişinin hazırlamış olduğu kök rapor ile 2.bilirkişi …’ in hazırlamış olduğu 23/09/2021 tarihli raporun incelenmesi, bu rapora yönelik davacı vekilinin 02/12/2021 tarihli dilekçesi ile davalı Ayşe Güven vekilinin 21/10/2021 tarihli dilekçesini incelemesi, buna göre iştirak olunan rapor var ise hangi rapora neden itibar olunduğunun gerekçeli olarak belirtilmesi, amacı ile yeni bilirkişiden yeni rapor alınmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Bunun üzerine atanan 3.bankacı bilirkişi ise hazırlamış olduğu 11/02/2022 tarihli raporunda “dava konusu alacak tutarının, davacı … Bankası T.A.O. ile dava dışı asıl borçlu müflis …Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 22.11.2005 tarihli kredi genel sözleşmesi ile iki adet taksitli ticari kredi borçlandırma ve rehin sözleşmesine istinaden, dava dışı şirkete kullandırılan taksitli ticari kredi ve senet karşılığı avans kredisi borcundan kaynaklandığı, dava dışı asıl borçlu şirket için 17.01.2018 dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda, davacı bankanın taksitli krediden dolayı 39.348,58 TL ve senet karşılığı avans kredisi nedeniyle 2.205.560,36 TL olmak üzere, toplam 2.244.908,94 TL alacak tutarı bulunduğu, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan sözleşmelerde davalılar … ve …’in toplam 1.627.821,46 TL tutarında ve diğer davalı …Ltd.Şti.’nin ise 1.000.000,00 TL tutarında kefaletleri bulundukları, davalı kefillerin dava dışı asıl borçlu ile birlikte 30.07.2008 tarihinde temerrüde düştüğü, 30.07.2008 temerrüt tarihi itibariyle yapılan hesaplama sonucunda davacı bankanın; taksitli ticari kredi nedeniyle toplam 128.006,98 TL, senet karşılığı avans kredisi nedeniyle toplam 499.003,83 TL olmak üzere toplam 627.010,81 TL alacak tutarı bulunduğunun hesaplandığı, temerrüt tarihi itibariyle davalı kefillerin kefalet limiti içinde kalan 627.010,81 TL alacak tutarı ve kendi temerrütlerinin sonucu oluşan dava tarihi itibariyle toplam 2.244.908,94 TL (= 39.348,58 TL +2.205.560,36 TL) borçtan adı geçen kefillerin sorumlu tutulabileceği, taksitli ticari krediden kaynaklanan 39.348,58 TL asıl alacak tutarına yıllık % 52,50 faiz oranından; senet karşılığı avans kredisinden kaynaklanan 457.475,66 TL asıl alacak tutarına ise yıllık % 37,50 faiz oranından temerrüt faizi talep edilebileceği” şeklinde açıklama yapmıştır.
3.bilirkişinin 11/02/2022 tarihli bilirkişi raporu ile birinci bilirkişinin raporu aynı olmakla; 3.bilirkişi raporunun 8.sayfasının 7.3 maddesi dikkate alındığında 2.bilirkişi raporunda adı geçen, 3.bilirkişinin raporunun 8.sayfasının 7.3 maddesi ile ilgili maddi hata olup olmadığının açıklanması, bu noktada çelişkinin giderilmesi, bu suret ile 3.bilirkişinin 11/02/2022 tarihli raporunun 8.sayfasının 7.3 maddesine iştirak edilip edilmediği noktasında, …’den üç gün içinde çelişkiyi giderici beyan alınmasına” dair ara karar bu defa oluşturulmuştur.
Daha önce kendisinden rapor alınan ve 23/09/2021 tarihli raporu sunan bankacı bilirkişi … bu defa hazırlamış olduğu 23/02/2022 tarihli ek raporunda hesap kat ihtarında hesap kesim tarihi 18/07/2008 iken sehven ihtarnamenin keşide edildiği 30/07/2008 günü dikkate alındığında, bundan önce sunulan raporda revizyon yapılmasının gerektiği, yapılmış olan bu maddi hata dikkate alındığında kendisinden önceki ve 11/02/2022 tarihli raporu sunan bilirkişinin tespitlerine aynen iştirak edildiği açıklamış, bu suretle de küçük çelişki tam ve eksiksiz olarak giderilmiştir. Esasen bilirkişinin bu noktada maddi hata yapmış olduğu hesap kat ihtarname içeriği ile dahi anlaşılmakla bu noktadaki açıklama yeterli ve denetime elverişli olarak kabul edilmiştir.
Sonuç olarak yukarıda kronolojik olarak açıklandığı üzere birinci bilirkişinin hazırlamış olduğu 19/04/2021 tarihli ek rapor, ikinci bilirkişi …’in çelişkiyi giderici nitelikte ve nihai olarak sunmuş olduğu 23/03/2022 tarihli ek rapor ve üçüncü bilirkişinin hazırlamış olduğu 11/02/2022 tarihli nihai kök raporlarının birbirleriyle uyumlu olduğu, üç farklı bankacı bilirkişinin itirazlar sonucunda hazırlamış oldukları nihai raporların birbirleriyle tam uyumlu bulundukları ortaya çıkmıştır.
Bu noktada mahkememizce itibar olunan bu raporlara itibar etmeye engel gerekçeli bir itirazın bulunmadığı gibi alınan rapor içerikleri karşısında yeni rapor veya ek rapor alınmasını gerektiren hukuki bir durum dahi tespit edilememiştir. Zaten yargılama aşamasında ve 21/04/2022 tarihli raporda davalı … vekili dosyanın tekemmül ettiğini ve araştırılacak başka bir hususun kalmadığını beyan etmiştir.
Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde açıkça kredi sözleşmesindeki imzanın davalı asile ait olduğunu ikrar etmiş olduğundan, sözleşmenin davalı … açısından bağlayıcı bulunmadığı yönündeki savunmanın dikkate alınabilmesi mümkün olmadığı gibi delil olarak dayanılan … CBS’nin …Sr.sayılı dosyası dahi şeklen kesinleşmiş olup içerik olarak davalılar lehine sonuç doğurucu nitelik taşımamaktadır.
Mahkememizce itibar edilen, yukarıda atıf yapılan, birbirleriyle uyumlu olduğu belirtilen rapor içerikleri dikkate alındığında temerrüt tarihi itibariyle gerek taksitli ticari kredi gerek SKA/Rotatif kredi yönünden ayrı ayrı değerlendirmenin yapıldığı, buna göre her iki kredi yönünden ayrı ayrı kat ihtarıyla istenen safi para, kat ve hesap kesim tarihi temerrüt tarihi ve krediye uygulanan akdi faiz durumunun tek tek ve ayrı ayrı irdelendiği, buna göre taleple bağlı kalınmak koşulu ile temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak kalemlerinin tek tek tespit edildiği, bu noktada taksitli ticari kredi yönünden dava tarihi itibariyle toplam alacak tutarının tespit edildiği, dava tarihi itibariyle 748.673,92 TL tutarında nakdi alacak miktarının saptandığı, dava tarihi öncesi ve 30/12/2001 ile 16/05/2017 tarihleri arasında toplam 709.325,33 TL tahsilatın mahsubunun yapıldığı, yapılan mahsup sonucunda dava tarihi itibariyle taksitli ticari kredi yönünden davacının ancak 39.348,58 TL alacak talep edebileceği, buna mukabil SKA/Rotatif kredi yönünden ise taleple bağlı kalınmak koşulu ile temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak kalemlerinin tek tek tespit edildiği, bu noktada SKA/Rotatif kredi yönünden dava tarihi itibariyle toplam alacak tutarının tespit edildiği, buna göre temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak tutarının 457.475,66 TL olduğu, buna mukabil yapılan hesaplamalar sonucunda işlemiş faiz miktarının 1.666.632,11 TL işlemiş faiz, 81.452,59TL BSMV olmak üzere toplam 2.205.560,36 TL alacak olduğu kabul edilmiştir.
Öte yandan sözleşmelerde temerrüt faizi ve oranı konusunda düzenleme bulunmaktadır. O halde bu çerçevede değerlendirilme yapılması gerekir. Somut olayda taksitli kredi temerrüt faizi ile SKA/Rotatif kredi faizi yönünden ise ayrı ayrı irdeleme yapılması gerekecektir. Taksitli kredi temerrüt faizi yönünden taksitli krediye fiilen uygulanan akdi faiz oranının yıllık %17,88 olduğu, temerrüt hükmünü düzenleyen 12.maddeye göre akdi faizin %50 fazlasının temerrüt faizi olarak hesaplanması gerektiği dikkate alındığında temerrüt faizinin %26,82 olduğu, ancak taksitli kredinin orijinal ödeme planı üzerinde ise açıkça temerrüt faiz oranının %52,50 olarak belirlendiği, bu durumun davalı kefillerinin açık kabulünde bulunduğu gerçeği karşısında bu kredi yönünden temerrüt faiz oranının %52,50 olarak hesaplanmasına dair bilirkişilerin yukarıda açıklanan raporlarına bu yönden itibar edilmiştir. SKA/Rotatif kredi temerrüt faizi yönünden ise fiilen uygulanan akdi faiz oranı yıllık %25 olduğu, temerrüt hükmünü düzenleyen 12.maddeye göre akdi faizin %50 fazlasının temerrüt faizi olarak hesaplanması gerektiği dikkate alındığında temerrüt faizinin %37,50 olduğu, ancak bahse sonu kredinin dayanağı genel kredi sözleşmesi üzerinde açıkça adi veya temerrüt faiz oranının belirtilmemiş olduğu dikkate alındığında bu kredi türüne uygulanan temerrüt faizinin %37,50 olmasının gerektiği Mahkememizce kabul edilmiştir. Bu suretle mevcut itirazlara rağmen itibar edilen rapordaki bu oranlamalar sözleşme hükmüne uygun olarak kabul olunmuştur.
Esasen taraflar arasındaki sözleşme hükümleri tarafları bağlayıcı olup uyuşmazlıkta öncelikle bu hükümlerin uygulanması gerekir. Mahkememizce mevcut banka kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda itibar edilen bilirkişi raporları ve atıf yapılan sözleşme maddeleri dikkate alınmak suretiyle bu faiz oranlarının belirlenmesi dosya kapsamına uygundur.
Davacının dava tarihi itibariyle alacak talep ettiği tüm davalılar dayanak sözleşmede kefil olup kefillerin konumları dikkate alınarak raporda hesaplama yapılmış olup bu hesaplama tarzı da Yargıtay uygulamasında uygun görülmüştür.
Nitekim Yargıtay 19. H.D.’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere; “26 Kasım 2013 tarihinde yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir.
TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür.
6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz.
Ancak kefil kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabilir.”
Somut olayda Mahkememizce itibar edilen üç farklı bankacı bilirkişinin itibar edildiği açıklanan raporlarında hesaplanan miktarlar çerçevesinde ve mahkememizce itibar eden miktarlar tutarında davalı kefillerin sorumlulukları tespit edilmiştir. Esasen bir kısım kalemler yönünden farklı hesaplamalar olsa da HMK m.26 hükmü uyarınca talep ile bağlılık esas olmakla bu çerçevede hüküm oluşturulmuştur.
Özelikle Mahkememizce itibar edildiği açıklanan ve tarihleri belirtilen raporlarda taksitli ticari kredi yönünden Yargıtay HGK’nin benimsemiş olduğu yönteme uygun olarak davacının alacağının temerrüt tarihi itibariyle asıl alacak miktarının tespit olunması, buna göre hesap kat tarihi öncesi faiz ve feri tutarlarının, BSMV’nin tespiti sonrası dava tarihi itibariyle toplam alacak tutarının hesap olunması, hesaplanan toplam nakdi alacak tutarından ise dava öncesi yapılan tahsilatın düşümünün yapılması, bu suretle davacının adı geçen kredi yönünden dava tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak miktarının tespit olunması gerçekleştirilmiş, buna göre davacı bankanın davalı olan kefillerden talep edebileceği miktar dava tarihi itibariyle hesaplanmıştır.
Sonuç olarak Mahkememizce itibar olunan birinci bankacı bilirkişinin hazırlamış olduğu 19/04/2021 tarihli raporu, ikinci bilirkişi bankacı bilirkişi …’in hazırlamış olduğu 23/03/2022 tarihli ek raporu ve yine üçüncü bilirkişinin hazırlamış olduğu 11/02/2022 tarihli raporu dava tarihi itibariyle davacının davalı kefillerden talep edebilecekleri toplam miktarlar açısından birbirleriyle uyumlu ve nihai olarak hazırlanmış raporlardır. Adı geçen 19/04/2021 tarihli birinci bilirkişinin hazırlamış olduğu ek rapor ve ikinci bilirkişinin hazırlamış olduğu 23/03/2022 tarihli ve nihai nitelik taşıyan ek raporlar itirazlar sonrası sunulmuş nihai raporlar olup, bu raporlar yine Mahkememizce itibar olunan diğer üçüncü bilirkişinin hazırlamış olduğu 11/02/2022 tarihli rapor birbirleriyle tam uyumlu ve çelişkileri giderici nitelik taşımaktadır.
Yapılan açıklamalar karşısında davacının davalılar aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, dava tarihi olan 17/01/2018 itibariyle, taksitli kredi yönünden 39.348,58-TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren yıllık % 52,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte-tahsilde tekerrür olmamak üzere-; SKA/Rotatif kredi yönünden 457.475,66-TL asıl alacak; 1.666.632,11-TL işlemiş faiz; 81.452,59-TL BSMV olmak üzere toplam 2.205.560,36-TL alacağın-tahsilde tekerrür olmamak üzere-ve 457.475,66-TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren yıllık %37,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte- tahsilde tekerrür olmamak üzere – tüm davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının, davalılar aleyhine açmış olduğu alacak davasında fazlaya ilişkin tüm taleplerinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalılar aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulüne,
Dava tarihi olan 17/01/2018 itibariyle,
a)Taksitli kredi yönünden 39.348,58-TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren yıllık % 52,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte-tahsilde tekerrür olmamak üzere-,
b)SKA/Rotatif kredi yönünden 457.475,66-TL asıl alacak; 1.666.632,11-TL işlemiş faiz; 81.452,59-TL BSMV olmak üzere toplam 2.205.560,36-TL alacağın-tahsilde tekerrür olmamak üzere-ve 457.475,66-TL asıl alacağın dava tarihinden itibaren yıllık %37,50 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte- tahsilde tekerrür olmamak üzere –
Tüm davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının, davalılar aleyhine açmış olduğu alacak davasında fazlaya ilişkin tüm taleplerinin reddine,
3-Davacı harçtan muaf olduğundan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 153.349,72 TL peşin harcın ve 80,70 TL başvuru harcı toplamı olan 153.430,42 TL harcın davalılardan -tahsilde tekerrür olmamak üzere- müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından harcanan 581,00 TL tebligat posta masrafı ile 3.950,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.531‬,00 TL yargılama giderininden davanın kabul nispetine göre (%92) 4.168,52‬TL yargılama giderinin davalılardan -tahsilde tekerrür olmamak üzere- müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … tarafından harcanan 14,00 TL posta masrafının davanın ret nispetine göre (%8)1,12TL’sinin davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine,
7-Dava kısmen kabul edildiğinden kabul edilen 2.244.908,94‬ TL üzerinden yürürlükte olan AAÜT gereği hesaplanan 104.233,36 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan -tahsilde tekerrür olmamak üzere- müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Dava kısmen red edildiğinden reddedilen 176.651,06‬ TL üzerinden ve kendilerini vekil ile temsil ettiren davalılar …, … yönünden yürürlükte olan AAÜT gereği hesaplanan 20.731,85 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tek olarak alınarak davalılar …, …’e verilmesine,
9-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere vekillerin huzurunda diğer asillerin yokluğunda ve oy birliği ile karar verildi. 21/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip