Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/516 E. 2018/1178 K. 19.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/516 Esas
KARAR NO : 2018/1178

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/06/2018
KARAR TARİHİ : 19/11/2018

Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/02/2017 tarihli yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilen alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin … müşteri-… numaralı davalı … A.Ş.abonesi olduğunu, iş bu abone numarası altında 01/05/2010 ve 01/08/2012 tarihleri arasında müvekkil şirket faturalarından kaçak kullanım bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT fonu katılım payı adı altında haksız tahsilat yapıldığını, bu haksız tahsilatların 01.04.2011 tarihine kadar faturalarda detaylı olarak belli olmadığını, ancak bu tarihten sonra ayrıntılı olarak göründüğünü, müvekkilden haksız olarak tahsil edildiğini, bu haksız tahsilat bedellerinin bilirkişi tarafından tespit edilmesini, bu faturalarda yansıtılan kayıp kaçak bedellerinin kötü niyetli olduğunu, dağıtımla yükümlü şirketin kendi kusurlarından kaynaklanan kayıp ve kaçakları yükümlülüklerini yerine getiren müvekkil şirkete yansıttığını ve bunun kabulünün mümkün olmadığını, dilekçenin metin kısmında 01/05/2010, netice-i talep kısmında 01.08.2012-01.04.2011 fatura dönemi için müvekkil şirketten tahsil edilen kayıp bedeli ve sayaç okuma bedelinin şimdilik 1.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren değişken yasal faiz oranı uygulamak suretiyle hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, HMK. 329. maddesi gereğince haksız olarak dava açılmasına sebep olan davalıdan müvekkilleri ile yapılan ücret sözleşmesinde belirtilen vekalet ücretlerinin, dava sırasında yaptığı tüm yargılama giderlerinin, mahrum kalınan kazançlarının ve her nam adı altında olursa olsun yaptığı tüm masrafların davalı ve vekili tarafından ödenmesini talep ve dava etmiş, dava dilekçesinin netice-i talep kısmında “1.000,00 TL.”nin davalıdan tahsili istenmişse de metin kısmında şimdilik 5.000,00 TL.nin tahsilinin talep edildiği, davanın 5.000,00 TL. dava değeri üzerinden açıldığı ve harç yatırıldığı tespit edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekilinin cevap dileçesi özetle; davacının haksız ve hukuka aykırı olarak ikame ettiği davanın reddinin gerektiği, davacı tarafın davasını yetkisiz mahkemeye açtığını, akdedilen sözleşmeye göre davada İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının ödemiş olduğu kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedelinin tek tek belli olması sebebiyle davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi dava veya belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı, davacının huzurdaki davayı ikame etmekte hukuki yararı bulunmadığını, dava şartlarından olan hukuki yararın bu davada olmaması sebebiyle davanın esasına girilmeksizin usulden reddinin gerektiğini, davacının bu dava neticesinde elde etmeyi hedeflediği hukuki menfaatin yalnızca idari dava açılarak mevzuatta yapılacak bir iptal veya değişiklik ile mümkün olduğunu, yasal değişiklik yürürlükten kalkmadan müvekkil şirketin hukuka aykırı bir fiili olduğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığını, EPDK’nın düzenleyici işlemlerinin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağını, müvekkili şirketin davalı sıfatına sahip olmadığından davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının iadesini talep ettiği bedellerin tahsil edilmesi gereken yasal ödeme tutarları olduğunu, müvekkili şirketin ilgili mevzuat ve yapılan düzenlemeler çerçevesinde faturalandırma yaptığını, her iki taraf da basiretli bir tacir olarak sözleşme yaptığını, tarifelerin uygulanmasının müvekkili şirketin yasal bir zorunluluğu olduğunu, müvekkili şirketin bu durumu değiştiremeyeceğini ve bu sebeple davacının kayıp kaçak bedelinin, TRT payının, sayaç okuma bedelinin haksız tahsil edildiğine yönelik iddialarının asılsız olduğunu gerçeği yansıtmadığını, bu nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilmiş davanın usulden reddini, esasa girilmesi halinde esastan reddini, aleyhlerine bir karar çıkması halinde tahsil olunan bedellerin …’a rücu edileceğini bu nedenle davanın Başkent Elektrik, Toroslar Elektrik ve Çoruh Elektrik’e ihbar edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında ticari elektrik satış abonelik sözleşmesi bulunduğu tarafların kabulünde olup, yargılama sırasında davalının husumet itirazı sözleşmenin tarafı, faturaları düzenleyen ve tahsil eden şirket olması nedeniyle kabul görmemiştir.
Ankara 1.Asliye Ticaret Mahkemesince yetkisizlik kararı verilmeden önce dosyada alınan kök bilirkişi heyeti raporunda özetle; davacıdan tahsil edilen ve dosya kapsamındaki mevcut 01/04/2011-01/08/2012 dönemlerini kapsayan faturalardaki kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı toplamının 317.486,76 TL. olarak hesaplandığı bildirilmiş, yasal değişiklik üzerine alınan ek raporda ise davacıdan tahsil edilen bu bedellerin EPDK’nın düzenleyici kararlarına uygun olduğu bildirilmiştir.
6446 sayılı Kanunda yargılama sırasında 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle, davacının iade talep ettiği bedeller kanunen tahsili zorunlu bedel haline gelmiş, eklenen geçici 20. madde ile de, bu yasal değişikliklerin devam eden davalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
6446 sayılı Kanunun 17. maddesine 6719 sayılı Kanunla eklenen ve Mahkemenin denetim yetkisini sadece bu bedellerin EPDK. kararlarına uygunluğunun denetimi ile sınırlayan 10. fıkra yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğinden, 17. madde 10. fıkraya dayanarak hüküm kurulmamış olup, esas hakkında yapılan hukuki değerlendirme sonucunda; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.
Dava açıldıktan sonra 6446 sayılı Kanunda 6719 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin, eklenen geçici 20. madde gereği ve istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına göre hükümde dikkate alınması zorunludur.
6446 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerle ilgili Anayasa Mahkemesince Anayasaya uygunluk yönünden incelenen tek madde 17. maddenin 10. fıkrası değildir. Karar incelendiğinde, 6446 sayılı Kanunun 6719 sayılı Kanunla değiştirilen ve dava konusu bedelleri düzenleyen 17. maddesi ile özellikle 6. fıkra alt bentleri ile ilgili yapılan esas incelemesinde kanun koyucu tarafından tüketicilerden alınmasına karar verilen bedellerin alınmasının Anayasal görev ve kamu hizmetinin yerine getirilmesi kapsamında zorunlu olduğu, kanuna eklenen geçici 19. maddeyle mevcut EPDK. düzenlemelerinin kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına geçiş sürecinde devam edileceğine ilişkin düzenlemenin de Anayasaya aykırı olmadığına, geçici 20. madde açısından yapılan esas incelemesinde de kararda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçelerle bu hükümlerin Anayasaya aykırı olmadığına, yapılan değişikliklerin devam eden ihtilaflarda uygulanmasının kanunun gerçek geriye yürümesi, kazanılmış hakkı ihlal veya yargı bağımsızlığına müdahale anlamına gelmediği, sadece yargı kararları arasındaki çelişkileri gidermek ve ihtilafları çözümlemek amaçlı olduğu gerekçesiyle Anayasaya uygun olduğuna karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, davacı ile davalı arasındaki sözleşme hükümleri, faturalar, alınan hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu, konuyla ilgili yüksek yargı kararları, 6719 sayılı Kanunla 6446 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesinin 6446 sayılı Kanunla ilgili kararı hep birlikte değerlendirildiğinde, aralarındaki sözleşme kapsamında davalı şirketçe faturalara yansıtılarak davacıdan tahsil edilen ve itirazsız ödendiği tartışmasız olan bedellerin davacıya iadesi talebinin 6446 sayılı Kanun ve ilgili EPDK. mevzuatı kapsamında yerinde olmadığı, 6446 sayılı Kanuna 6719 sayılı Kanunla eklenen geçici 20. madde gereği, değişiklik hükümlerinin devam eden davalarda da uygulanması gerektiği sonucuna varılmış, ancak bu sonuç yargılama sırasında yapılan yasal değişiklikler üzerine doğduğundan esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekmiştir.
Ayrıca davacının HMK.329. maddeye göre talep ettiği akdi vekalet ücreti ve mahrum kalınan kazanç şeklinde nitelendirdiği zarar talepleri de dava konusu kayıp-kaçak vb. bedellere bağlı zarar talepleri olduğundan, bunlar hakkında da karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekmektedir.
Yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden yapılan değerlendirme sonucunda ise, istikrar kazanmış yüksek yargı içtihatlarına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı ve hukuki yararı olduğu kanaatine varılarak, dava sırasında kanun koyucu tarafından EPDK. mevzuatında yapılan değişiklikler nedeniyle davacının davasının haksız hale gelmesinde ve ayrıca davacının dava açılmasına sebebiyet verme noktasında bir kusurundan bahsedilemeyeceği gözetilerek, davacı lehine yargılama gideri- vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Ayrıntısı Gerekçeli Kararda Açıklanacağı Üzere;
1-Dava yasal değişiklikle konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 85,39 TL peşin harçtan mahsubu ile 49,49 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 117,19-TL, posta ve tebligat masrafı 823,00-TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 1.540,19-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.180,00 -TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/11/2018

Katip …
¸

Hakim …
¸