Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/500 E. 2019/484 K. 10.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/500 Esas
KARAR NO : 2019/484

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/06/2016
KARAR TARİHİ: 10/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ihtiyacı olan elektrik enerjisini, bir dönem davalı şirket ile yapılan elektrik satış sözleşmesine göre davalı şirketten temin ettiğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirket tesislerine aktif elektrik enerjisi satışının sağlanmasının kararlaştırıldığını, sözleşmenin doğal sonucu olarak müvekkilinin kullandığı elektrik tüketim miktarına göre dağıtıcı şirket tarafından fatura tahakkuk edilerek bedellerinin müvekkili olduğu şirketten tahsil edildiğini, müvekkili olduğu şirketin davalının … numaralı abonesi olduğunu, davaya konu elektrik faturalarında hizmet bedeli karşılığı olmayan “K/K bedeli” adı altında kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve dağıtım bedeli alındığının tespit edildiğini, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka şahıslar tarafından hırsızlık (kaçak) suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve genel adalet düşüncesiyle bağdaşmadığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih ve 2013/7-2454 esas, 2014/679 karar sayılı kararıyla kayıp kaçak bedeli adı altında alınan bedelin iadesine ilişkin verilen ilk derece mahkemesi kararının onandığını, ayrıca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kayı -kaçak bedeli yanında elektrik abonelerinden herhangi bir hizmet karşılığı olarak tahsil edildiği kanıtlanamayan dağıtım, iletim ve perakende satış hizmet bedellerinin de abonelerden tahsil edilemeyeceğine ilişkin emsal kararların mevcut olduğunu, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedelini ondan tahsil etme görevinin de bizzat enerjinin sahibi bulunan elektrik dağıtım şirketine ait olduğunu, yine elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp -kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirdiğini, Anayasanın 73. Maddesi gereğince de; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağının düzenlendiğini ayrıca alınan bu bedellerin EPDK’nın düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediğini, bu nedenlerle dava tarihinden geriye doğru müvekkili olduğu şirketin elektrik faturaları ile birlikte son 10 yıl içinde kayıp -kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli, iletim ve dağıtım bedellerinin tespiti ile şimdilik 100.000,00.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH
Davacı vekili 15/02/2019 tarihli dilekçesi ile talebini 113.280,62 TL şeklinde ıslah ederek eksik harcı yatırmıştır.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 17 Haziran 2016 tarihli gazetede yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un dava konusu olan tarife bileşenleri ile getirdiği hükümler çerçesinde hüküm kurularak davanın reddine, yine taraflar arasında imzalanan 05/03/2015 tarihli sözleşmenin 15/3 maddesi gereğince sözleşmesinin uygulanmasında müvekkili şirket ile müşteri arasında ortaya çıkabilecek ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası açılmasına uygun mahiyette olmadığını ve davacının kayıp-kaçak bedeli ödediğine dair bir delil sunmadığını beyan ederek davanın yetkisizlik nedeni ile reddine, davanın … AŞ’ye , … AŞ, … AŞ’ye ihbarına karar verilmesini, davanın zamanaşımı, hukuki yarar yokluğu ve yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine, ayrıca esasa ilişkin açıklamaları doğrultusunda davanın esastan reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, elektrik abonelik sözleşmesi kapsamında fatura karşılığı ödenen kayıp-kaçak vb. bedellerin istirdadı istemine ilişkindir.
Dava Zile Asliye Hukuk Mahkemesinin… Esas dosyasıyla açılmış, verilen yetkisiklik kararının kesinleşmesi üzerine mahkememize tevzi edilmiştir.
Davalının ihbar talebi ve usulüne uygun ihbar dilekçesi üzerine dava, … AŞ’ye ihbar edilmiştir.
Davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’i, sözleşme ilişkisinden kaynaklanan istirdat-alacak talebi olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresi içindeki ödemelerden istirdat talep edildiğinden zamanaşımı dolmadan dava açıldığından reddedilmiştir. Islahla artırılan kısım yönünden ileri sürdüğü zamanaşımı def’ine ise, belirsiz alacak davası olarak açılan davada yapılan ıslah esasen talep artırım niteliğinde olduğundan ve HMK madde 141 gereği talep iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın artırılabileceğinden, istikrar kazanmış yargı içtihatlarıyla da kabul edildiği üzere dava tarihi itibariyle zamanaşımının tüm alacak talepleri yönünden kesilmiş olduğunun kabulü gerektiğinden, itibar edilmemiştir.
Davalının faturalarla tahsil ettiği alacak kalemlerinin EPDK mevzuatına uygun olup olmadığı yönünden dosya kapsamı ve davalı kayıtları üzerinde elektrik mühendisi bilirkişi incelemesi yapılmış, rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda davalının faturalandırdığı bedellerin EPDK mevzuatına uygun olmakla birlikte, bölge bazında hedef kayıp-kaçak oranlarının üstünde kayıp-kaçak oranı gerçekleştiği ve hedef oranın üzerinde davalıdan kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiği, bu tutarın 113.280,62 TL olduğu bildirilmiştir.
Bilirkişi tarafından bildirilen değere göre davacı vekilince dava ıslah edilmiş, eksik harç yatırılmış, bilirkişi raporunda tespit edilen bölgesel kayıp-kaçak hedefinin üzerinde gerçekleşen kaçak nedeniyle müvekkilinden yapılan fazla tahsilatın iadesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekilince bilirkişi raporuna ve ıslah dilekçesine itiraz edilmiştir.
Ancak davacı vekilince dava dilekçesindeki talep, faturalarla müvekkilinden tahsil edilen kayıp kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve dağıtım bedelinin hizmet karşılığı olmadığı gerekçesiyle iadesi talebi şeklinde olup, davadaki talebin dilekçe teatisi aşamalarından sonra genişletilmesi yasak olduğundan, davalının muvafakati de bulunmadığından, taleple bağlı kalınarak dava dilekçesindeki açıklama ve talepler hükme esas alınmıştır. (Nitekim Yargıtay 3.HD’nin 2018/5200 E 2019/115 K sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği nedeniyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HMK madde 331 kapsamında konusuz kalan davada yargılama giderleri ve vekalet ücretleri yönünden yapılan değerlendirmede ise, istikrar kazanmış yüksek yargı içtihatlarına göre davanın açıldığı tarih itibariyle davacının dava açmakta haklı ve hukuki yararı olduğu kanaatine varılarak, dava sırasında kanun koyucu tarafından EPDK. mevzuatında yapılan değişiklikler nedeniyle davacının davasının konusuz kalmasında ve ayrıca davacının dava açılmasına sebebiyet verme noktasında bir kusurundan bahsedilemeyeceği gözetilerek, davacının aleyhine değil lehine yargılama gideri- vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Dava yasal değişiklik ile konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gerekli harç 44,40-TL olup, peşin alınan 1.707,75-TL ve 226,80-TL ıslah harcından mahsubu ile 1.890,15-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan ilk dava açma gideri 44,40 başvuru harcı, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL, posta ve tebligat masrafı 347,00-TL olmak üzere toplam 1.391,40-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
7-Davalı tarafından yatırılan delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflardan geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Dair, davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır