Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/5 E. 2020/723 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/5 Esas
KARAR NO : 2020/723

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 02/01/2018
KARAR TARİHİ : 30/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin ticaretle uğraştığını, müvekkiline ait … plakalı aracın 19/05/2017 tarihinde … plakalı aracın şoförünün %100 kusurlu olması sebebiyle oluşan kazada hasar gördüğünü, söz konusu durumun kaza yeri tetkiki ve sürücülerin beyanları kaza tespit tutanağı ile tespit edildiğini, iş bu kaza sebebiyle müvekkiline ait aracın 7 gün onarımda kaldığını, bu süre içerisinde ticari işlevini yerine getiremediğinden kazanç kaybına ilişkin alacak oluştuğunu ve … 20.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve davalıların takibe itiraz ettiklerini, takibin durduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile, davalıların … 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazların iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davalıların itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğundan alacağın %20′ sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
Cevap: Dava dilekçesi ve ekleri davalılara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalılar kendilerini bir vekille temsil ettirmiş, davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … plaka sayılı aracın özel bir araç olduğunu ve hususi kullanıma tahsis edilmiş bir araç olduğunu, hususi bir aracı ticari olarak kullanmanın suç olduğunu ve hiçbir hukuk kuralı dahilinde özel bir aracın ticari olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, davacının haksız kazanç elde etmek için iş bu davayı açtığını, bu nedenlerle davanın reddine, haksız olarak itirazın kaldırılması talebinde bulunulduğundan davacı aleyhine %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 20. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, kasko ekspertiz raporu, tramer kayıtları, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi … Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı, … İl Ticaret Sicil Müdürlüğü ve … Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkere cevapları celp edilmiş, dosya arasına alınmış ve incelenmiştir.
Dava, trafik kazasından dolayı kazanç kaybı tazminatının tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın esasının incelenmesine geçilmeden evvel, öncelikle görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğunun taraflarca her zaman ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından da her aşamada resen nazara alınması zorunludur.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu itibarla somut olaya bakıldığında; trafik kazasından doğan kazanç kaybına yönelik tazminat talebinin TTK’ da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır. Nispi ticari dava bakımından ise, davalılardan birinin ticari şirket olması sebebiyle tacir olduğu konusunda duraksama yoktur. Ne var ki, bu ayrıma göre her iki tarafın, yani davacının da tacir olması zorunlu olup, davacının tacir sıfatına yönelik yapılan araştırmalar kapsamında ticareti terk ettiği, öncesinde 2.sınıf tacir olup işletme hesabına göre defter tuttuğu tespit edilmiş, tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu halde, her iki tarafın tacir olmadığı eldeki dava dosyası bakımından Mahkememizin görevli olmadığı, genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Esasen bu durum tarafların kabulündedir, zira davacının dilekçe içeriğinde ve yargılamanın tüm aşamalarında aracın ticari araç olmasına göre kazanç kaybını talep ettiği görülmüştür.
Davacı … maliki olduğu … plaka sayılı araca davalılardan … Ltd. Şti’ nin işleteni, diğer davalı …’ ın sürücülüğünü yaptığı … plaka sayılı aracın kendisine çarparak maddi hasarlı trafik kazası sonucunda aracında oluşan kazanç kaybını talep etmektedir. Kazanç kaybı alacağı talebinin temelinde, hasara uğrayan … plaka sayılı aracın “ticari araç” olma vakıasına dayanılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacının iddialarının aksine … plaka sayılı aracın resmi ruhsat kaydında “HUSUSİ” amaca özgülendiği, kullanım amacının hususi olduğu yazılıdır. Gerçekten de, kazaya ilişkin fotoğraflar incelendiğinde, aracın ticari bir amaca özgülenerek kullanıldığına yönelik hiçbir delil ve emare bulunmadığı gibi aksine özel kullanım amacına (kişisel kullanım) özgülendiği açıkça görülmektedir. Bu durumun aksini ispat yükü, yani aracın ticari bir araç olduğunu ispat görevi davacının üzerindedir. Ne var ki, Mahkememizce 04/11/2020 tarihli 6. Celsede davacıya bu konuda açıklamada bulunması için yeterli süre ve imkan tanınmasına rağmen süresi içinde aracın ticari amaca özgülendiğine ilişkin herhangi açıklama ya da delil ibraz edilmemiştir. Kaldı ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/13-1217 Esas, 2013/555 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, davacının aracın ruhsat kaydında ticari vasıfla kullanıldığına yönelik gerekli değişikliği yapmadan aracın ticari araç olduğunu ileri sürmesi mümkün olmamakla birlikte, kullanım amacının hususi olmasıyla tercihini de bu yönde yapmıştır. O halde aracı hususi amaca özgü kullanıldığı konusunda duraksama yoktur. Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevli olmadığı, genel görevli olan Asliye Hukuk Mahkemelerinin somut olay bakımından görevli olduğu anlaşılmakla, görevsizlik kararı vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-HMK’nın 114/1-c, HMK 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-HMK.nın 20. maddesi uyarınca taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak talep etmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL (NÖBETÇİ) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,
3-HMK’nın 20 maddesine göre kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili Mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/12/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır