Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/49 E. 2020/537 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/49 Esas
KARAR NO : 2020/537

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/01/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … adlı internet sitesinin sahibi ve yöneticisi olduğunu, internet üzerinden mal ve hizmet satışı kapsamında davalı ile 11/04/2013 tarihinden beri çalışıldığını ve davalıdan mal tedarik edildiğini, davalı şirketin müvekkili şirkete 21.027,60-TL borcu olduğuna ilişkin 2016 yılı eylül ayında mutabakat mektubunun davalıya gönderildiğini ve bu tutar üzerinden mutabık kalındığını, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili tarafından davalı adına e-faturalar tanzim edildiğini, tanzim edilen e-faturaların, e-fatura portalı üzerinden davalıya gönderildiğini, gönderilen bu faturalara davalı tarafından süresinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, müvekkili tarafından davalı aleyhine, … 5.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 62.688,55-TL asıl alacağın tahsili için takip yapıldığını, yapılan bu takibe davalı tarafından haksız yere itiraz edildiğini beyan ederek, davalının … 5.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, haksız itiraz nedeniyle takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hümedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap; Davalıya dava dilekçesi ve ekleri usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı kendisini bir vekille temsil ettirmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkette usulsüz hisse devirleri yaşandığını, şirket ortaklarının şirkete müdahale edemediklerini, tasarrufta bulunamadıklarını, davacı şirkete borçlarının olmadıklarını tahmin ettiklerini, şirket kayıtlarına ulaşılamaması nedeniyle sağlıklı bir bilgiye sahip olmadıklarını, dava konusu alacağın ihtilaflı olduğunu, davaya konu edilen faturalardaki ürünlerin satışının yapılıp yapılmadığının bilinmediğini, alacağın yargılamayı gerektirdiğini, davacının alacağını usulüne uygun belgeler ile ispat etmesi gerektiğini beyan ederek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası, cari hesap ekstresi, mutabakat mektubu, fatura suretleri ve şirketlerin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, incelenmiştir.
Dava, cari hesap ve fatura alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı, davalı şirket ile aralarında sürekli ticari ilişkinin bulunduğunu, cari hesap ve faturalardan kaynaklanan alacakların ödenmediğini iddia ederken davalı şirket davaya konu alacağın ihtilaflı olduğunu, şirket içi yaşanan sahtecilik eylemleri ile sebebiyle ticari defter ve belgelere ulaşılamadığını, malların satışına yönelik fatura içeriklerinin belirli olmadığını savunarak davacıya borçlu olmadıklarını ileri sürmüştür.
Uyuşmazlığın halli için taraf şirketlerin ticari defter ve belgeleri üzerinde SMMM bilirkişi vasıtasıyla inceleme yapılmasına karar verilmiş, usulüne uygun ve yasal ihtarlara rağmen davalı şirket ticari defter ve belgelerini sunmamıştır. Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda SMMM bilirkişi 05/10/2018 tarihli raporunda; davalı adına tanzim edilen 358,52 TL kargo faturası + 83.406,32 iade faturaları – 21.076,29 TL mal faturası (mutabakat tutarı) = 62.688,55 TL alacak kaydının bulunduğunu, davacının takip tarihi itibariyle kendi defterlerine göre 62.688,55 TL alacaklı göründüğünü, ancak alım satıma ve özellikle iade faturalarına konu mallara ilişkin sevk irsaliyelerinin inceleme için hazır bulundurulmadığından iade faturalarına konu malların davalıya teslim edildiğine ilişkin ispatlayıcı kayıt bulunmadığından alacağın varlığının takdirinin Mahkemeye ait olduğunu mütalaa etmiştir. Böylelikle, davaya ve takibe konu alacağın davacı şirketin davalı şirket adına tanzim ettiği iade faturalarından kaynaklandığı, ancak iade faturalarına konu malların davalı şirkete teslim edilip edilmediğinin uyuşmazlık konusu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekili, iade faturalarına konu malların davalı şirkete teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyelerini delil olarak dosyaya ibraz etmiştir. Ne var ki, delil olarak ibraz edilen sevk irsaliyelerinde açıkça teslim alan kişinin kimliği, imzası, davalı şirket çalışanı olup olmadığına ilişkin hiçbir kayıt ya da bilgi bulunmamaktadır. Davacı vekilinden bu duruma karşı beyan verilmesi istenilmiş, davacı vekili bazı sevk irsaliyelerinde teslim alan imzasının üst nüshaya atılmak sureti ile direk kalemle yazılmadığını bildirmiştir. Bu halde, iade faturalarına konu malların davalı şirkete teslim edildiğinin ve bu durumun ispatlandığının söyleme imkanı yoktur. Davacının delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olması nedeniyle iade faturasına konu malların davalı şirkete teslim edildiği konusunda yemin deliline dayanıp dayanmadığı hususunda yeterli süre ve imkan tanınmasına rağmen davacı vekili yemin deliline de dayanmamıştır.
Davaya ve takibe konu alacağın iade faturalarından kaynaklanmasına göre alacağının varlığının Mahkememizce kabul edilebilmesi için faturalardaki malların davalı şirkete teslim edildiğinin ispatlanması zorunludur. Davacının iade faturalarını e- fatura olarak düzenlemesi, bu faturaların davalı şirkete tebliğ edilmesi ve dahi 8 günlük süre içinde itiraz edilmemesi alacağın varlığını ispat etmez, sadece fatura konusu içeriklerin kesinleşmesi sonucunu doğurur, bu hususta davacıya ispat kolaylığı sağlar. Bu bağlamda alacağın varlığı her halde davacının faturaya konu malları davalıya iade ettiğini ispat etmesiyle mümkündür. Sevk irsaliyelerinde teslim alan kişinin açık kimliği, teslim alan şirket çalışanı ise bu durumu ispat eden kayıtlar ve teslim alanın imzası bulunmadığı sürece, sadece imza olması ya da imzasız sevk irsaliyelerine göre davalının isticvabına karar verilerek sonuca varılması da mümkün değildir (Y. 19. HD. 2014/14449 E., 2014/15971K.). Açıklanan nedenlerle, davacının iade faturalarından kaynaklanan bakiye cari hesap alacağının, bu faturalara konu malların davalı şirkete teslim edildiğinin ispatlanamaması nedeniyle açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere):
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 1.070,57-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.016,17-TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürülükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1. maddesi uyarınca belirlnenen 8.949,51-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK’ nın 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.18/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır