Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/459 E. 2021/787 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/459
KARAR NO : 2021/787

DAVA : İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
DAVA TARİHİ : 24/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan iflas davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin uzun yıllardır turizm alanında faaliyet göstermekte olup, …, …, … gibi birçok yerde lüks otelleriyle yerli-yabancı turiste hizmet verdiğini, ancak Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz ile birlikte yaşanan son terör olayları ve nihayetinde meydana gelen darbe teşebbüsü sonucu, çok sayıda tur şirketinin turist rezervasyonlarını iptal ettiği ve Türkiye’ye gelmekten vazgeçtiklerini, son yıllarda özellikle yabancı turist sayısında ciddi bir azalma meydana geldiğini, otellerin boş kaldığını, gelinen noktada müvekkilinin bankalardan aldığı kredileri ödeyemediği gibi, piyasaya olan küçük ölçekli borçlarını dahi ödeyemez hale geldiğini, bu çerçevede müvekkili şirketin varlığını sürdürmesinin imkansız hale geldiğini, şirketin son bilançosuna ve ara bilançoya göre şirketin aktifleri ve borçlarının incelemesi yapıldığında şirket aktiflerinin borçları ödemeye yetmediğini, şirket sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının 2/3’ünün şirket zararı sebebiyle karşılıksız kaldığını, şirketin borca batık hale geldiğinin tespit edildiği, şirketin yukarıda da ifade edildiği üzere hiç iş alamadığı için de zaten fiili olarak çalışamaz durumda olduğundan, şirketin borçlarını ödemesi ve bu durumdan kurtulmasının mümkün olmadığını, şirket ortaklar kurulunun 26 Mart 2018 tarihli kararları ile şirketin iflasının istenmesine karar verdiğini, dolayısıyla da TTK m.376 ve İ.İ.K m.178 hükümlerine istinaden aciz içinde bulunan ve sermayesi ile yedek akçeler toplamının 2/3’ünü zararları sebebiyle kaybeden ve şu anda borca batık duruma düşen müvekkili şirketin iflasına karar verilmesini talep ettiklerini, tüm aktif ve pasifleri gösteren mal beyanı ile alacaklarının listesini Mahkemeye bilahare sunacaklarını, netice itibariyle müvekkili şirketin son bilançosuna göre sermaye ile yedek akçeler toplamının üçte ikisi zararları sebebiyle karşılıksız kaldığı gibi davacı şirket borca batık duruma düşmüş bulunduğundan İ.İ.K Madde 178 vd hükümleri mucibince doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümlerine dayalı doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yerleşik kararında belirtildiği üzere “6102 sayılı TTK’nın 376/3. ve İİK’nın 179. maddeleri uyarınca borca batık hale gelen şirket bunu mahkemeye bildirmek ve iflasını istemek zorundadır. İİK’nın 181. maddesinin aynı Kanun’un 160. maddesine yaptığı yollama nedeniyle, İİK’nın 178. ve 179. madde hükümleri uyarınca doğrudan iflas talebinde bulunan şirket temsilcisi ya da müdürü, ilk alacaklılar toplantısına kadar gerekli masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli tebliğ masraflarını avans olarak mahkeme veznesine yatırmalıdır.
İİK’nın 178. ve 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması gerekir. Aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki yeterli ekonomik imkâna sahip olmamasıdır. Borca batıklık ise, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK’nın 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu, aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. İflas talebi üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak iflas talebinin yerinde olup olmadığı belirlenir. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 376/3. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır.
Somut olayda TTK’nın 376/3. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Borca batıklık, TTK’nın 376/3. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlenmelidir. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tespiti gerekir. Bu tespitin yapılmasında, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer delillerin toplanması, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada, konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır. Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir. Açıklanan durum karşısında davacı şirketin mevcut kayıtları; mahkemece ulaşılabilecek tapu, trafik, banka, vergi daireleri, sanayi ve ticaret odaları, ticaret sicil kayıtları gibi hakkında bilgi alınabilecek belgeler ve müdahillerin sunacakları bilgi ve belgeler, varlık kalemlerinin rayiç değerlerine ilişkin uzman (teknik) bilirkişi görüşleri ve somut olay bakımından özellik arz edebilecek diğer veriler toplandıktan sonra, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor sonucuna göre borca batıklığın tespiti gerekir”.
Mahkememizce oluşturulan 18/03/2021 tarihli duruşma tutanağında, “davacı vekilinin 20/01/2021 tarihli dilekçesinde somutlaştırmış olduğu vakıalar, müdahale talep edenlerin bu tutanağın tebliğinden itibaren davacı şirketin borca batık olduğuna veya olmadığına dair olmak üzere tutanağın tebliğ olunduğu tarihten itibaren iki hafta içinde sunacağı beyan ve delillerin incelenmesi, icra müdürlüklerinden gelen kesinleşmiş borç miktarları, bankalardan ve diğer resmi kurumlardan davacı şirketin hak , borç alacaklarına ilişkin miktar içerikleri, davacı vekilinin 20/01/2021 tarihli dilekçesi ve ekindeki 15/1/2021 tarihli excel çalışma tablosu, iki adet araç üzerinde gözüken hacizler ve bu araçların halihazırdaki rayiç değerlerinin dikkate alınması, vergi dairesi, bankalar başta olmak üzere kurumlardan bildirilen borç miktarları, davacı şirketin son üç yıla ait ticari defter ve içerikleri, bu suretle davacı şirketin hükme en yakın tarih itibari ile yapılacak incelemede tüm hak, borç ve alacak dahil menkul ve gayrimenkul değerlerinin güncel ve fiilen değerlerinin ve miktarlarının tespiti, sonuç olarak davacının rapor tarihi itibari ile borca batık olup olmadığının tespitine, başkaca teknik bilirkişinin heyete dahil edilmesi talebinin HMK m. 275 hükmü uyarınca taraflarca açıklanması durumunda ilgili bilirkişinin dahi bilirkişi heyetine dahil olunmasına, sonuç olarak davacı şirketin hükme en yakın tarih itibari ile güncel ve fiilen borca batık olup olmadığı, hangi tutarda borca batık olduğu hususlarının incelenmesi için 06/04/2021 günü saat 14:00 itibari ile bilirkişi incelemesi yapılmasına, bilirkişi ismi üzerinde uzlaşma olmadığı taktirde konusunda ehil SMMM ve Makine mühendisi tarafından inceleme yapılmasına” dair ara karar oluşturulmuştur.
Esasen yargılama aşamasında bankalar, ticaret odası, sanayi odası, finans kurumları, tapu müdürlüğü, emniyet müdürlüğü, icra müdürlüğü başta olmak üzere davacı şirketin borca batıklığının tespitine esas olmak üzere tüm kayıtlar toplanmış, ayrıca davacının borca batıklık bilançosunun hesaplanmasına ilişkin gerekli listeyi sunması için davacı vekiline gerekli süre ve imkan tanınmıştır.
Bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 13/08/2021 tarihli raporunda “davacı şirketin 2017 yılı gelir tablosunda; brüt satışları 1.751,79 TL iken, satıştan iadeler tutarının -52.416,19 TL olması ve hatta 2017 yılındaki satışa ilişkin satılan hizmet maliyetinin de -895.123,33 TL olmasının dikkat çektiğini; bu hususun muhasebe uygulamalarına ve ticari hayatın teamülüne uymadığı açık olup, işbu rapor itibariyle bu kayıtların dayanağı hususların/bilgi-belgelerin ne olduğunun tespit edilemediğini, davacı şirketin 2017 yılında herhangi bir geliri (satıştan iadeleri nedeniyle de herhangi bir satışı) bulunmamasına rağmen 2017 yılı faaliyet giderlerinin oldukça yüksek olduğu (faaliyet giderleri 8.261.041,21 TL olup, bu giderlerin 1.618.586,35 TL’si pazarlama, satış ve dağıtım giderlerinden, 6.642.454,86 TL’si de genel yönetim giderlerinden oluşmaktadır) görülmekte olup, gayri faal durumdaki bir şirketin bu denli yüksek faaliyet giderlerinin oluşmasının da olağan değerlendirilmediğini, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında da gayri faal olan davacı şirketin, bu yıllarda da faaliyet giderlerinin sırasıyla 4.102.743,67 TL, 13.382.659,28 TL ve 72.305,43 TL olarak yine (2020 yılı hariç) yüksek tutarlarda gerçekleştiğini, davacı şirketin uzun vadeli banka kredileri borçları 2019 yılında ödenmiş olmakla birlikte, davacı uzun vadeli borçlanmaları nedeniyle 2017 yılında 8.819.652,30 TL, 2018 yılında 14.968.708,65 TL, 2019 yılında 1.520.060,83 TL tutarında gidere katlanmak zorunda kaldığı ve işbu finansman giderlerinin de davacı şirketin zararını/borca batıklık tutarını önemli derecede etkilediğini, işbu raporun 16.sayfasında da tespit edildiği üzere, “davacı şirketin “400/BANKA … (10.000.000.EUR-7 yıl vadeli döviz kredi” borcunun 49.468.800,00 TL olarak, “400/BANKA … (2.430.000.EUR-5 yıl vadeli döviz kredi” borcunun da 4.814.664,80 TL olarak … A.Ş. tarafından ödenmiş olduğu ve davacı şirketin ödenen bu tutarlar kadar …’e borçlandığını”, bu haliyle de, davacı şirketin söz konusu uzun vadeli kredi borçları ilgili bankalara ödenmiş olarak görünmekle birlikte, bu borç davacı şirket tarafından ödenmediğinden, davacı şirketin bu kredilerden kaynaklı borcunun esasında devam ettiğini, yani davacı şirketin işbu krediler nedeniyle … şirketine halen borçlu olduğunu, söz konusu kredi borçlanmalarından kaynaklı finansman giderlerinin de davacı şirket üzerinde kaldığını, davacı şirketin 2017 ticari defterlerinde …-… A.Ş. hesabında takip edilen… A.Ş.’nin 31/12/2017 tarihli 1917 yevmiye nolu kapanış kaydında davacı şirkete olan borcunun 3.709.113,16 TL olduğunu, sonraki yıllar yevmiye defterleri kapanış kayıtlarında da bu borcun/davacının alacağının 3.710.263,16 TL şeklinde kayıtlı olduğunu, konu ile ilgili olarak davacı şirketin 2017 yılı ticari defterlerinin sadece 2017/01 ay itibariyle incelenmesi ile “… A.Ş.”nin davacı şirkete olan borçlarının dayanağının, davacı şirketin banka aracılığıyla bu şirkete para aktarması/borç vermesi olduğunun görüldüğünü, bu haliyle de davacı şirketin tüm alacaklarının (ticari alacakları, şüpheli alacakları, verilen depozito ve teminatlar, verilen sipariş avansları ile iş avanslarından kaynaklı alacaklarının) hangi firmalar ile ilgili olduğunun ve alacağın dayanağı belge ve kayıtların ne/hangileri olduğunu, tahsil kabiliyetlerinin incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmekle birlikte, bu hususlar ile ilgili bilgi-belgeler dosyada mevcut olmadığından, davacının hak ve alacaklarının miktar ve değerleri yönünden de açık bir tespit yapılma olanağı bulunmadığını, vergi dairelerinden gelen cevabi yazılar esas alındığında, 2019 yılının değişik tarihleri itibariyle hesaplanan davacı şirketin vergi borçları dosyaya gönderilmiş olmakla ve işbu vergi borçlarının toplam 1.897.751,28 TL olduğu tespit edilmekle birlikte, işbu borçlar ile ilgili olarak borç hesaplama tarihinden sonra kısmi veya tam ödeme veya yapılandırma/taksitlendirme yapılıp yapılmadığı yönünden herhangi bir tespit yapılamadığından, bildirilen tutarların rayiç bilançoya aktarılmasına imkânı bulunmadığını, davacı şirket vekilinin 20/01/2021 tarihli dilekçesi ekindeki 15/01/2021 tarihli excel çalışma tablosunda, dava dosyasına gelen kapak hesaplarına göre davacı şirketin icra dosyalarına olan toplam borcu 4.395.869,67 TL olarak tespit edilmiş olmakla birlikte, tarafımızca hazırlanan tabloda davacı vekilinin işbu dilekçesini sunmasından sonra dosyaya gelen kapak hesabı bilgilerinin de dikkate alınması neticesinde, ilgili icra müdürlüklerince 2020 ve 2021 yıllarının farklı tarihleri itibariyle yapılmış olan kapak hesaplarına göre, davacı şirketin toplam borcunun 6.599.252,81 TL olduğunun tespit edildiği, vergi dairelerinden ve icra müdürlüklerinden gelen cevabi yazılarda yer alan borç tutarlarının dosya mevcuduna göre hazırlanabilecek rayiç bilançoya aktarılmasına imkanı bulunmadığı; keza borçların hesap tarihi ile rayiç bilanço tarihinin aynı olması gerektiğini, Emniyet Genel Müdürlüğü’nden, ve Vergi Dairelerinden gelen cevabi yazılarda davacı şirket adına, …, …, …, …, … , … plaka numaralı araçların (6 adet) kayıtlı olduğunun belirtildiğini, yapılan inceleme neticesinde, davacı şirket tarafından … aleyhinde şikayete konu araçları haricinde, …, …, … ve … plakalı araçların (4 adet araç) mevcut olduğunun tespit edildiği, davacı şirketin kayıtlı 6 adet aracı yönünden, 2. el araç fiyatlarını etkileyen temel unsur olan, aracın hasar durumunun yanında, kilometre bilgisi, genel durumu/kondisyonu v.b. özelliklere dair herhangi bir belge/bilginin dosya münderecatında bulunmadığı, bu sebeple araçların ticari vasıflı olmaları da düşünülerek, yıllık ortalama 35-40.000 km. yol kat ettiği düşünülerek değerlendirme yapıldığını, emsal araç ilanları incelenerek, en düşük ve en yüksek fiyatlı ilanlar hariç tutularak ortalama bedelleri üzerinden belirlenen rayiç değerlerine göre 6 adet aracın toplam rayiç bedelinin 745.000.TL olduğu; takdiri Mahkemeye ait olmak üzere, davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu, … hakkındaki hırsızlığa konu …, … plakalı araçlar dışında kalan 4 adet aracının toplam rayiç bedelinin ise toplam 480.000.TL olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin malvarlığının tespiti yönünden Sayın Mahkemenizce ilgili kurumlara gönderilmiş olan müzekkerelere istinaden dosyaya gelen cevabi yazılarda davacı şirket adına kayıtlı herhangi bir gayrimenkul bilgisine rastlanmadığının belirtildiği, dosyada mevcut davacı şirket hakkında yapılmış olan TAKBİS malvarlığı sorgulamaları sonucunda da “herhangi bir mal varlığı kaydına ulaşılmadığı” görüldüğünü, davacı şirketin 2018-2019 ve 2020 yılları ticari defterlerinde de herhangi bir gayrimenkul kaydına rastlanmadığını, davacı şirketin ticari defterlerine göre, bankalar hesabında 31/12/2020 tarihi itibariyle 185.734,22 TL kayıtlı olduğu, bu hususta gönderilmiş olan müzekkerelere rağmen, ilgili bankalarca dosyaya gönderilmiş olan herhangi bir cevabi yazıya rastlanmadığından, söz konusu paranın bankalarda mevcut olup olmadığı yönünden de açık bir tespit yapılamadığını” belirtmişlerdir.
Akabinde “bilirkişi kurulunun hazırlamış olduğu 13/08/2021 tarihli raporun 41.sayfasının (a) bendinde davacı şirketin borca batık olduğu, (b) bendinde borca batık olup olmadığının açıkça belli olmadığı anlaşılmakla; borca batıklıkla ilgili yerleşik Yargıtay uygulaması dikkate alınarak raporun hazırlandığı tarih itibariyle davacının üzerine kayıtlı olan mal varlığının dikkate alınması, kayıtlı olmayan mal varlığının ise dikkate alınmaması, buna göre davacının 2019 yılı itibariyle aktifinden çıkarmış olduğu duran varlıkların dikkate alınmaması, 2019 yılı itibariyle dava şirketinin vergi borçlarının raporun düzenleneceği tarih itibariyle ödendiğine dair açık bir tespit ve kayıt yok ise bu durumun hazırlanacak borca batıklık bilançosunda olumlu veya olumsuz olarak mutlaka değerlendirilmesi, davacı şirketin icra dosyalarına göre kesinleşmiş ve halihazırda ödenmeyen borç miktarının mutlak suretle borca batıklık incelemesinin yapılmasında değerlendirilmesi, bankalardan ve resmi kurumlardan gelen cevabi yazılara göre davacı lehine bir hak veya borç olup olmadığının mutlak suretle dikkate alınması, ayrıca bu rapora karşı sunulacak beyan dilekçeleri dikkate alınmak suretiyle ek raporun düzenleneceği tarih itibariyle güncel ve fiili borca batıklık miktarının rakamsal olarak ve sonuç şekilde belirtilmesi, borca batıklık incelemesinde Yargıtay’ın benimsemiş olduğu yönteme uygun olarak ve bu ek raporun sunulacağı 2021 yılı Ekim ayı itibariyle hesaplamanın yapılması, bu hesaplama yapılırken bilirkişi kurulunun raporlarını hazırlayabilmeleri açısından mahkememizce resen toplanan deliller dışında başkaca bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyor ise bunları ivedi olarak açıklaması, yukarıda hazırlanan yönteme uygun olarak ek raporun sunulması amacı ile dosyanın bilirkişi kurulu adına SMMM …’a teslimi” amacıyla ara karar oluşturulmuştur.
Akabinde bilirkişi kurulu hazırlamış olduğu 06/10/2021 tarihli raporunda “işbu raporun 16.sayfasında da tespit edildiği üzere, “davacı şirketin “400/BANKA … (10.000000.EUR-7 yıl vadeli döviz kredi” borcunun 49.488.800,00 TL olarak, “400/BANKA … (2.430.000.EURO-5 yıl vadeli döviz kredi” borcunun da 4.814.684,80 TL olarak … A.Ş. tarafından ödenmiş olduğu ve davacı şirketin ödenen bu tutarlar kadar …’e borçlandığı” tespiti yer almakla muhasebesel anlamda esasen şirketin kaynaklarında yani pasifinde azalma olmadığını, şirket borçlarının yer değiştirdiği ve davacı şirket banka kredi borçlarının dava dışı … firması tarafından ödenmek suretiyle kapatıldığı, ödenen işbu banka kredilerinin davacı şirket pasifinde … adına kayıtlı olduğunu, muvazaayı ispat yükünün bunu iddia eden tarafa ait olduğunun değerlendirilmesi ile birlikte dava dosyası kapsamında işbu muvazaa iddialarına yönelik somut bir delile rastlanılmadığından bu hususta hukuki yorum ve nihai takdirin Mahkemeye ait olduğunu, davacı vekili tarafından sunulu 24/05/2018 tevzi tarihli dava dilekçesi ile;”…Müvekkili şirketin fiili olarak çalışamaz durumda olduğu, şirketin borçlarını ödemesi ve bu durumdan kurtulmasının mümkün olmadığı, şirket ortaklar kurulunun 26 Mart 2018 tarihli kararları ile şirketin iflasının istenmesine karar verdiğini, dolayısıyla da TTK m.376 va İİK m.178 hükümlerine istinaden aciz içinde bulunan ve sermayesi ile yedek akçeler toplamının 2/3’ünü zararları sebebiyle kaybeden ve şu anda borca batık duruma düşen müvekkili şirketin iflasına karar verilmesinin…” talep edildiğini, yapılan yargılama sürecinde Mahkemenin ara kararları kapsamında davacı şirketin iflas talebinin, İİK 166/2.maddesinde öngörülen usulle … tarihli …Gazetesinde (İlan Numarası BASIN-…) ve 22.09.2021 tarih, 10414 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi, 391.sayfasında ilan edildiğini, Yargıtay uygulamaları dikkate alınmak suretiyle heyetçe, davacı şirketin 31.08.2021 tarihli verileri üzerinden borca batıklık incelemesinin yapıldığını, davacı … AŞ’nln varlıklarının muhtemel satış değerlerine göre hazırlanan 31.08.2021 tarihli rayiç değer bilançosuna göre öz varlık tutan (-) 82.678.244.90 TL olarak hesaplanmakla, borca batık durumda bulunduğunun anlaşıldığını” bildirmişlerdir.
Yine davacı şirketin borca batıklığını tespit etmeye yarayan açıklamaların sunulduğu, resmi ve özel kurumlar nezdinde, özellikle bankalar ve finansal kurumlar nezdinde gerekli tüm araştırmaların tam ve eksiksiz olarak gerçekleştiği, iflas avansının depo olunduğu, gerekli ilanların yapıldığı, bu arada müdahale harcını dahi depo eden müdahale talep edenlerin delillerini somutlaştırması için verilen tüm sürelere rağmen bu yöne ilişkin somutlaştırılmış vakıa ve delil sunmadığı anlaşılmakla mevcut dosya kapsamı çerçevesinde ve yukarıda anılan Yargıtay uygulaması çerçevesinde gerekli incelemeler yapılmıştır.
İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir(…) Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa: 792).” Oysaki müdahil konumundaki kişilerin, davacının borca batık olmadığı noktasında somutlaştırabildikleri bir delil bulunmamaktadır.
Bilirkişi kurulu raporları gerekçeli, denetime elverişli, ara karara uygundur. Resmi ve özel kurumlardan gelen tüm kayıtlar gözetildiğinde davacı şirketin borca batıklığının azalmasına yol açabilecek herhangi bir veri ise yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilmediği gibi davacı şirketin en son raporunun hazırlandığı tarih itibariyle aktifinin artmasına yol açabilecek herhangi bir duran varlık yani taşınmaz, araç ve benzeri bir mal varlığının dahi tespit edilemediği, bu itibarla hazırlanan rapora itibar etmeye engel bir fiili ve hukuki bir durumun mevcut olmadığı re’sen yapılan araştırmadan dahi anlaşılmaktadır.
Somut olayda gerekli iflas avansının depo olunduğu, gerekli ilanların yapıldığı, borca batıklığa dair incelemenin eksiksiz tamamlandığı, borca batıklığa dair yasal koşulların tam olarak gerçekleştiği, bu itibarla iflas koşullarının oluştuğu ortaya çıkmıştır.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacının davasının kabulüne, … Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … Şirketinin iflasına, iflasın 25/11/2021 günü saat 15:55 itibariyle açılmasına, iflasın açıldığının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine, iflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine, iflas avansının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne gönderilmesine dair karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulüne,
2-… Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı davacı … ŞİRKETİNİN iflasına,
3-İflasın 25/11/2021 günü saat 15:55 itibariyle açılmasına,
4-İflasın açıldığının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine,
5-İflasın açıldığının … Ticaret Sicil Müdürlüğüne bildirilmesine,
6-İflas avansının … Nöbetçi İflas Müdürlüğüne gönderilmesine,
7-492 sayılı Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından davacının peşin olarak yatırdığı 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde bakiye avansın iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içinde mahkememize veya bulunulan yer asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla İstanbul BAM nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili ve müdahiller vekillerinin huzurunda ve oy birliği ile karar verildi. 25/11/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip