Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/443 E. 2018/986 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/443 Esas
KARAR NO : 2018/986
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/11/2007
DAVA:Davacılar vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nın genel müdür ve yönetim kurulu başkanı olarak , … , …, … , … ve …’ın yönetim kurulu üyeleri ,…’ün …Daire Başkanı, …’ın …i Daire Başkanlığında müdür olarak , … ‘ın bankanın … Şubesi müdürü, …’nın şube müdür yardımcısı ve…’nin şef olarak görev yaptıkları dönemde , mali durumu kötü olan ve kredi yeterliliği bulunmayan …A.Ş ‘ye kredi kullandırmak suretiyle bankayı zarara uğrattıklarını, 10.08.2007 tarihi itibariyle bankanın denetim kurulu tarafından hazırlanan mali sorumluluk ve tespit raporu ile durumun belirlendiğini, kredilendirmede en temel nokta olan mali analiz raporu için şirket mizanı temin edilmeden kredi tahsisinin yapıldığını, gruba dahil firmaların şirket performanslarının olumsuz olduğu, bu firmalara ait kredilerin sürekli temdit edildiğinin bilinmesi gerekmesine rağmen , teminat olarak kefaletle yetinilerek kredi kullandırıldığı, tahsis edilen kredinin vadesinde 2.000.000.USD ödenmesine rağmen kalan 3.000.000.USD ‘nin ödenmeyerek harici garanti mektubu olarak vadesinin uzatıldığını, vade sonunda kredinin ödenmediğini, 27.09.2001 tarihi itibariyle faizi ile birlikte 3.006.272.USD olarak takip hesaplarına intikal ettirildiğini, herhangi bir tahsilat yapılamadığından banka zararının oluştuğunu, davalıların tümünün bu kredinin kullandırılmasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek zarardan sorumlu olduklarını öne sürerek ; 3.006.272,00.TL USD ana para alacağının 19.07.2001 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle;davanın zamanaşımına uğradığı , zira ıttıla tarihinden itibaren bir sene içerisinde açılmadığını, TTK.nun 341.maddesindeki dava koşullarının yerine getirilmediğini, kredi tahsis işleminin o tarihdeki yasa ve mevzuat hükümlerine uygun olarak gerçekleştirildiğini, yeterli teminatın alındığını, bankanın ödenmeyen kısma ilişkin olarak yasal işlemlere başlamak yerine firmaya 14 ay süre tanıdığını, ispatlanmış bir zarar bulunmamakla birlikte , eğer ortada bir zarar varsa bundan firmaya ilave süre veren banka görevlilerinin sorumlu olduğunu, kredi borçluları yönünden aciz belgesi alınmadığını, henüz tüm teminatların nakde çevrilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, mülga TTK’nın 341. maddesi uyarınca açılmış sorumluluk davasıdır.
Davacı, davalıların dava dışı … A.Ş’ye kullandırdıkları kredinin açılmasında davacı bankanın iç mevzuatına uygun hareket etmedikleri, dönüşü sağlanamayan kredi kullandırdıkları ve bu kredinin geri ödemesinin yapılmadığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur.
Dava dosyası, mahkememizin 2015/766 sayılı dosyasından 17/05/2018 tarihli celsede verilen ara kararı gereğince tefrik edilmiştir.
Konuyla İlgili Emsal Yargıtay Kararı:
“… Dava, alacağın tereke masasına kayıt ve kabul istemine ilişkindir.
TMK’nın 636. maddesine göre “Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır.” Benzer yönde 10.08.2003 tarih ve 25195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’ün 52. maddesi, “Resmi deftere göre terekenin mevcudunun borçlarını ödemeye yetmediği anlaşılır veya başlangıçta mevcudun borcu karşılayacağı kanati ile olağan usulle tasfiyeye başlanıp sonradan mevcudun borçları ödemeye yetmediği sonucuna varılırsa, sulh hakimi durumu derhal alacaklılara bildirir ve iflas usulü ile tasfiyeye karar vererek bu tasfiyeyi yapmak için bir veya birkaç memur atar. Bu tasfiye, İcra ve İflas Kanunu’nun iflasa ilişkin hükümlerine göre yapılır.” hükmünü içermektedir. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde “iflas idaresi” yerine “tasfiye memuru” ve “Ticaret Mahkemesi” yerine “Sulh Hukuk Mahkemesi” geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013) Bu bilgiler ışığında, mahkemece, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan HUMK’nın 8/III. madde hükmü yollaması ile TMK’nın 636. ve karar tarihinde yürürlükte olan HUMK’nın 7 ve 27. madde hükümleri uyarınca dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek, yazılı şekilde sonuca ulaşılması doğru olmamış, temyiz inceleme tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 114/1-c ve 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir….”(Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/5329-7171 sayılı kararı)
Emsal kararda da belirtildiği gibi TMK’nın 636. maddesine göre “Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır.”
Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’ün 52. Maddesine göre, “Resmi deftere göre terekenin mevcudunun borçlarını ödemeye yetmediği anlaşılır veya başlangıçta mevcudun borcu karşılayacağı kanati ile olağan usulle tasfiyeye başlanıp sonradan mevcudun borçları ödemeye yetmediği sonucuna varılırsa, sulh hakimi durumu derhal alacaklılara bildirir ve iflas usulü ile tasfiyeye karar vererek bu tasfiyeyi yapmak için bir veya birkaç memur atar. Bu tasfiye, İcra ve İflas Kanunu’nun iflasa ilişkin hükümlerine göre yapılır.” hükmünü içermektedir.
Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde “iflas idaresi” yerine “tasfiye memuru” ve “Ticaret Mahkemesi” yerine “Sulh Hukuk Mahkemesi” geçmektedir.
Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku s.1202, Ankara, 2013)
Müteveffa-davalı … terekesi iflas hükümlerine göre tasfiye edilmektedir.
Bu düzenlemelere göre; mahkememiz görevsiz olduğundan HMK’nın 114/1-c ve 115/2 madde hükümleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde dosyanın İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.
Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır