Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/43 E. 2020/665 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/43 Esas
KARAR NO : 2020/665

DAVA : Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2018
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/12/2014 tarihinde dava dışı ortak … ile davacı arasında ”Ortaklararası Sözleşme” imzalandığını, iş bu sözleşmede davacının şirket genel müdürü olacağı, şirketteki hissedarlık ilişkisi ve genel müdürlük görevi devam ettiği müddetçe davacıya aylık 24.000,00 TL net ücret ödeneceği, şirketin net karından %7 komisyon alma hakkına haiz olduğu ve davacıya şirkete ait araç tahsis edileceği, yakıt masrafı, kargo masrafı ve aracın bakım masraflarının şirket tarafından karşılanacağına dair konuların düzenlendiği, sözleşmeden sonra şirketin … tarihli … sayılı sicil gazetesi ile tescil ve ilan edildiği, davacının bütün sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalıların kanundan doğan ve sözleşmenin 3.2 maddesinde belirtilen net 24.000,00 TL ücretleri, kar nedeniyle belirlenen komisyon ile TTK 507.maddesi gereği hesap edilecek kar paylarının ödenmediğini, ayrıca şirket tarafından 15/05/2015 tarihinde Şubat, Mart. Nisan aylarına ait huzur hakkı avansı adı altında 72.000,00 TL ödeme yapıldığını ve daha sonraki ödemelerin davacının onayı ve bilgisi bulunmasına rağmen 10.000,00 TL olarak eksik ifa edildiğini, davalı şirkete ve Ortaklararası Sözleşmenin karşı tarafı olan …’ a gönderilen … 2. Noterliğinin … yevmiye ve … tarihli ihtarnamesi keşide edilmesine rağmen davalı şirket ve … tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle ödenmeyen ücret alacaklarından şimdilik 1.000,00 TL’ nin tahakkuk tarihinden itibaren, bu mümkün olmadığında ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte belirsiz alacak davası olarak davalılardan sorumlulukları oranında veya müştereken ve müteselsilen tahsiline, ödenmeyen kar payı alacaklarından şimdilik 1.000,00 TL’ nin tahakkuk tarihlerinden bu mümkün olmadığında ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte belirsiz alacak davası olarak davalılardan sorumlulukları oranında veya müştereken ve müteselsilen tahsiline, ödenmeyen komisyon alacaklarından şimdilik 1.000,00 TL’ nin tahakkuk tarihlerinden bu mümkün olmadığında ihtarname tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz oranı ile birlikte belirsiz alacak davası olarak davalılardan sorumlulukları oranında veya müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … ile davacı arasındaki sözleşmeye diğer davalı … A.Ş.’nin taraf olmadığını, davacının davalı şirkete ancak ve ancak kanundan, esas sözleşmeden ve genel kuruldan kaynaklanan haklarını ileri sürebileceğini, davacının belirttiği 24.000,00 TL tutarında ücret alacağı veya kardan %7 komisyon alacağına ilişkin şirketin ne esas sözleşmesinde ne de alınan genel kurul kararlarında tek bir düzenleme bulunmadığını, 27/08/2015 tarihinde yapılan 12/10/2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan genel kurul kararı ile 09/02/2015 tarihinden itibaren 10.000,00 TL ücret ödenmesine karar verildiğini, davacının bu karara muhalif kalmadığı gibi bu kararın iptali için de dava açmadığını, anonim şirketlerde kar payının alacağa dönüşebilmesi için genel kurul kararı gerektiğini ayrıca görevsizlik itirazında bulunduklarını, bu nedenlerle öncelikle husumet yokluğu nedeniyle davanın davalı şirket bakımından usulden reddine ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, yargılama neticesinde müvekkilleri yönünden davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Prof. Dr. Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 05/04/2019 tarihli bilirkişi raporu ile özetle;… A.Ş.’nin incelemeye ibraz edilen 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış onaması ve kapanış onamasının 6102 sayılı TTK Madde 64,66 ve VUK madde 220-226 uyarınca yasal süreler içerisinde tasdiklerinin yaptırıldığı, davacının davalı şirkete ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığı, 29.12.2016 tarihi itibarı ile davacının davalı şirkette olan hisselerini devrettiği, 10.03.2017 tarihinde ödeme kaydı ile davacının alacağının kalmadığı, davacı adına Şubat 2015-Aralık 2015 ayları arasındaki tüm bordrolarda huzur hakkı tahakkuk ettirildiği, davacının 27.08.2015 tarihinde yapılan Genel Kurul kararı ile 09.02.2015 tarihinden itibaren tarafına 10.000,00 TL ücret ödenmesine herhangi bir şerh düşmediği ve genel kurula iştirak ettiği, davalı firma yasal defteri ve hesapları incelemesinde davalının kayden herhangi bir alacağı bulunmadığı mütalaa edilmiştir.
Prof. Dr. Bilirkişi … tarafından sunulan 27/01/2020 tarihli ek rapor ve 24/09/2020 tarihli ikinci ek raporda tarafların kök rapora yönelik itirazları değerlendirilmiştir.
Dava, pay sahipleri sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen ücret ve komisyon alacağı ile kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, taraf beyanları ve mevcut delilleri, yukarıda özetlenen bilirkişi raporu ile birlikte dosya içerisinde mevcut tüm belgeler değerlendirildiğinde;
Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı gerçek kişi arasında düzenlenen “Ortaklar Arası Sözleşme” hükümlerine göre, davacının şirket genel müdürü olacağı, şirketteki hissedarlık ilişkisi ve genel müdürlük görevi devam ettiği müddetçe davacıya aylık 24.000,00 TL net ücret ödeneceği, şirketin net karından %7 komisyon alacağı ve davacıya şirkete ait araç tahsis edileceği, yakıt masrafı, kargo masrafı ve aracın bakım masraflarının şirket tarafından karşılanacağı hususlarının kararlaştırıldığı, davacı beyanına göre davacıya bu sözleşme ile tanınan ücret alacağı ve komisyon alacağına ilişkin hakların davalılar tarafından ihlal edildiği, dolayısıyla ödenmeyen ücret ve komisyon alacağı ile yine ödenmeyen kar payı alacağının davalılardan tahsili istemi ile iş bu davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davaya gerekçe olarak ileri sürülen “protokol” ortaklar arasında yapılmış bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu sözleşmenin ortaklar (pay sahipleri) arasında yapılan, “pay sahipleri sözleşmesi” olarak nitelendirilmesi gerekir. Pay sahipleri sözleşmesi doktrinde, “anonim ortaklık pay sahiplerinin tamamının veya bir kısmının, pay sahibi olarak kendi aralarındaki hukuki ilişkiyi, kendilerinin ortaklıkla olan ilişkilerini veya ortaklığın tabi olmasını arzu ettikleri düzeni belirlemek üzere akdettikleri bir sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.
Borçlar hukukunun temel ilkelerinden sözleşme serbestisine dayanılarak akdedilen ve bağlayıcılığı olan bu sözleşme, pay sahiplerini, pay sahipliğinden doğan haklarını sözleşmede öngörülen amaçların yerine gelmesini sağlayacak şekilde kullanmak taahhüdü altına sokar.
İddia, savunma, toplanan deliller ve davalı şirket kayıt ve defterleri üzerinde uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu yönden sunulan bilirkişi raporu incelenip denetlenmiş ve bilahare davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının cevaplandırılması açısından bilirkişiden ek rapor alınması cihetine gidilmiş, bu yönden sunulan bilirkişi ek raporları da incelenip denetlenmiştir.
Davalı şirket ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde, davacının davalı şirkete ödenmemiş sermaye borcunun bulunmadığı, 29.12.2016 tarihi itibarı ile davacının davalı şirkette olan hisselerini devrettiği, 10.03.2017 tarihinde ödeme kaydı ile davacının alacağının kalmadığı, davacı adına Şubat 2015-Aralık 2015 ayları arasındaki tüm bordrolarda huzur hakkı tahakkuk ettirildiği,davacının 27.08.2015 tarihinde yapılan, 12.10.2015 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan Genel Kurul kararı ile 09.02.2015 tarihinden itibaren tarafına 10.000,00 TL ücret ödenmesine herhangi bir şerh düşmediği ve genel kurula iştirak ettiği, davalı şirketin yasal defter ve hesaplarında davacının kayden herhangi bir alacağının bulunmadığı tespit olunmuştur.
Davacı ile davalı gerçek kişi arasında düzenlenen pay sahipleri sözleşmesinde, davacı için ücret ve komisyon alacağına ilişkin hükümler düzenlenmiş ise de bu hükümlere uyulmaması halinde nasıl bir yaptırım uygulanacağı belirlenmemiştir.Yine anılan sözleşmenin, şirket esas sözleşmesi ya da genel kurulunda benimsendiğine ilişkin olarak da dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Davacı, hazır bulunduğu genel kurul toplantısında, tarafına 10.000,00 TL ücret ödeneceğine ilişkin alınan karara herhangi bir şerh düşmemiş ve alınan kararı benimsemiştir. Huzur hakkı ile ilgili de şirket kayıtlarında davacının alacağının kalmadığı tespit edilmiştir. Açıklanan hususlar doğrultusunda davacı ücret ve komisyon alacağı talebinde haklı değildir.
Ayrıca tüm bu durumlardan bağımsız olarak, ortaklar arasında düzenlenen sözleşmenin sadece tarafı olan ortakları bağlayacağı, esas sözleşmede düzenlenen ya da genel kurulda alınan bir karar taraflar arasındaki sözleşme hükmüne aykırı olsa bile, bu durumda anılan sözleşmenin şirket esas sözleşmesi veya genel kurulunca benimsenmemesi karşısında, şirket organı olan genel kurulda alınan kararların geçerliliği bakımından ortaklar arasındaki harici sözleşmenin değil, şirket sözleşmesinin esas alınması gerekeceği de açıktır.
Davacı TTK’nın 355/2. Maddesi uyarınca davalı gerçek kişinin sorumlu olduğunu da ileri sürmüştür. Anılan madde ;”.. Tescilden önce şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur. ” hükmünü düzenlemiştir.Ancak bu madde hükmü, şirketin varlık kazanabilmesi için kuruluştan önce şirket adına yapılan işlemlere yönelik bir düzenleme içermekte olup, ortaklık ilişkisi ile bağlantılı değildir.
Davacının kar payı alacak talebi de bulunmaktadır. Kar payı hakkının alacak hakkına dönüşebilmesi için, kâr dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerekir. Ancak böyle bir karardan sonra kâr payı hakkı anonim şirkete karşı ileri sürülebilecek bir alacak hakkına dönüşür. Kâr payının alacak hakkına dönüşebilmesi için genel kurul tarafından bilânçonun onaylanması yeterli değildir, özellikle kâr dağıtımı konusunda karar alması gereklidir. Burada belirtilmek istenen şart, genel kurulun kar dağıtımı konusunda karar almasıdır. Bu nedenle kar payında şarta bağlı alacak niteliği söz konusudur.Kar payı hakkı, genel kurulun değiştirici yenilik doğuran nitelikteki kararı ile alacak hakkına dönüşür. Dosya kapsamında kar dağıtımı konusunda genel kurul tarafından alınmış bir karar bulunmadığı anlaşılmakla davacının kar payı talebi de yerinde görülmemiştir.
Pay sahipleri sözleşmesi bir borç sözleşmesidir ve bu nedenle sözleşmeden doğan haklar nisbi nitelikte olup yalnızca sözleşme tarafları arasında ileri sürülebilirler. Anonim ortaklık ile pay sahiplerinin birbirlerinden bağımsız hukuk kişilikleri olmaları nedeniyle, ortaklığın taraf olmadığı bir pay sahipleri sözleşmesi, anonim ortaklığa karşı dermeyan edilemez. Anonim ortaklık, sözleşmenin hukuki etkisi bakımından üçüncü kişi durumundadır; sözleşme, anonim ortaklığın dışında yer alır. Ayrıca anonim ortaklığın organları da, pay sahiplerinden oluşmalarına rağmen, anonim ortaklık tüzel kişiliğinin parçasıdırlar ve pay sahiplerinden bağımsızdırlar. Bu nedenle pay sahipleri sözleşmesi anonim ortaklığın organlarına karşı da ileri sürülemez.
Açıklanan bu hususlar doğrultusunda, davalı şirkete yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan reddi ile davalı gerçek kişiye yöneltilen davanın ise tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … A.Ş’ye yöneltilen davanın pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davalı …’a yöneltilen davanın reddine,
3-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 51,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 3,16 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ a verilmesine,
6-Davalı … A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirmekle -red sebepleri farklı olduğundan- hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesap ve takdir edilen 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … A.Ş.’ ye verilmesine,
7-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirmekle -red sebepleri farklı olduğundan- hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesap ve takdir edilen 3.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ a verilmesine,
8-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/12/2020

Katip …

Hakim …