Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/366 E. 2019/277 K. 22.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/366 Esas
KARAR NO : 2019/277

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/04/2018
KARAR TARİHİ : 22/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 29/11/2014 tarihli istasyonlu bayilik sözleşmesine binaen müvekkilinin bayii olarak ticari faaliyetine başladığını, zamanla davalı şirketin bayilikten kaynaklanan borçlarını müvekkile ödemekte gecikmeye ve dahi ödememeye başladığını, müvekkili şirket yetkililerince defalarca kere ihtar edilmesine rağmen davalının bayilikten kaynaklanan ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu sebeple de bakiye 9.363,13-TL alacağın tahsili için davalı aleyhine … 8.İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında ilamsız icra takibi ikame edildiğini, davalı da icra takibinde mündemiç borca ve borcun tüm fer’ilerine ve takibin yetkisine haksız ve mesnetsiz itiraz ederek takibin durdurulduğunu belirterek, borçlunun itirazının iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla takip tarihi itibariyle 15.826,68-TL alacak için takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasına, yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşmedeki yetki anlaşmasına dayandığını, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmiş olması nedeniyle bu sözleşmeye dayanılmasının yerinde olmadığını, icra takibinin yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi, takibe itiraz edilmesi durumunda yetkili yer mahkemesi olan …’da iş bu davanın açılması gerektiğini, bu nedenle davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı taraf ile mevcut sözleşmenin feshedildiğini, davacı tarafın sadece kendi ticari defterlerine ve kayıtlarına dayanılması gerektiği iddiasını kabul etmediklerini, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığının ortaya çıkacağını, davacının haksız ve kötü niyetli takibi nedeniyle müvekkili lehine kötü niyet tazminatı ödenmesi gerektiğini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere müvekkili lehine kötü niyet tazminatı ödenmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesine dayalı cari (açık) hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe itiraz nedeniyle itirazın iptali isteminden ibarettir.
Taraflar arasında akdedilen yazılı sözleşme tarafların kabulünde olup, dosya kapsamında tarafların bildirdiği deliller toplanmış, … 8. İcra Dairesinin … Esas takip dosyası getirtilerek incelenmiş, takibe süresinde itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmış, davacı vekilince cari (açık) hesap alacağının dayanağı dosyaya delil olarak sunulan 8 sayfadan oluşan sözleşme ve eki taahhütnameler, 3 adet fatura, tapu kaydı incelenmiştir.
Davalının icra dairesi yetkisine ve mahkememiz yetkisine itirazı üzerine yapılan değerlendirmede, tacir olan taraflar arasındaki sözleşmenin 38. maddesinde yer alan yetki sözleşmesinin HMK madde 17 gereği bağlayıcı olduğu gerekçesiyle reddine, davalının zamanaşımı def’inin ise sözleşmeye bağlı 2010 ve 2014 tarihli faturalardan doğan alacak talebinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan takip başlatılmış olduğundan reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında, davacının sadece kendi ticari defterlerine delil olarak dayanılması ve sözleşmede yer alan “davacının defter ve kayıtlarının delil kabul edileceğine dair” 23. Maddede yer alan delil sözleşmesi dikkate alınarak davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yaptırılan mali bilirkişi incelemesinde, davacının açık hesapta yer alan alacak kaydının kaynağının dosyaya sunulan “faiz” ve “tapu harcı yansıtma ile belediye emlak vergisi yansıtma” açıklamalı faturalar olduğu, davacının defterlerinin sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette olduğu tespiti bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda davalının defterlerini incelemeye ibraz etmediği sehven yazılmış ise de, mahkememizce davalının defterleri üzerinde yukarıda yazılan sebeple bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Dosyaya sunulan ve bilirkişice tespit edilen iki faturanın incelenmesinden, davacının cari hesap kaydına “hizmet” açıklamasıyla kaydettiği faturalardan birinde yer alan tapu harcı yansıtma bedelinin akaryakıt istasyonunun bulunduğu taşınmazda kurulan intifa hakkına ilişkin davacı tarafça ödenen tapu harcı ve emlak vergisinin davalıya yansıtılmasına ilişkin fatura olduğu, Harçlar Kanunu ve Emlak Vergisi Kanunu uyarınca bu ödemelerin mükellefinin tapu maliki olduğu, davacının bu bedeli kendisi ödediyse bile davalıya yansıtacağına dair aralarındaki sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı, dolayısıyla davalıdan bu bedeli talep hakkı olmadığı; diğer iki faturada yer alan ve taraflar arasında akdi ilişki bittikten çok sonra düzenlendiği anlaşılan “faiz” talebinin ise sözleşmede düzenli olarak davacının davalıdan faiz adı altında alacak talep edebileceğine dair bir hüküm bulunmadığı gibi, davacının incelenen cari hesap kayıtlarında bu fatura öncesi herhangi bir faiz faturası kaydının bulunmadığı, bu faizin neye ilişkin işletildiğine dair de ne takip dosyasına ne dava dosyasına herhangi bir delil sunulmadığı hususları dikkate alındığında, aşağıdaki şekilde ispatlanamayan davanın reddine, ayrıca davacının takipte kötüniyeti ispatlanamamakla yasal koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan avansın kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6-Alınması gerekli 44,40-TL karar harcının peşin alınan 270,29-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 225,89-TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/03/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır