Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/356 E. 2019/434 K. 17.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/356 Esas
KARAR NO : 2019/434

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2016
KARAR TARİHİ : 17/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından … 29.İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibinden gönderilen ödeme emri müvekkili firmanın fiilen taşınması sebebiyle ve bu durumu davalı alacaklının bildiğinden dolayı tebligatın TK 35.maddeye göre yapılarak takibin kesinleştirildiğini, şirketin fiilen taşınmış olması sebebiyle müvekkili firmanın söz konusu takipten haberi olmadığını, bu nedenle müvekkili firmanın söz konusu takibe itiraz edemediğini, söz konusu takip kesinleştiğinden, davalı tarafından … A.Ş.’ye birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, üçüncü şahıs … A.Ş. vekili tarafından birinci haciz ihbarnamesine 23 Aralık 2015 havale tarihli dilekçe ile cevap verildiğini ve müvekkili firmadan 3.kişi olan dava dışı … A.Ş.’den 307.021,08-TL alacağı olduğunu ve dosya borcu olan 108.239,67-TL’nin vade tarihi olan 15/01/2016 tarihinde ödeneceğinin bildirildiğini, dava dışı … A.Ş. Tarafından 18/01/2016 tarihinde 108.239,67-TL, 01/02/2016 tarihinde 20.656,01-TL ödeme yapılarak dosya borcunun tamamen kapatıldığını, müvekkilinin davalı alacaklıya herhangi bir borcu olmadığını, müvekkili firmanın davalıya kaşar peynir satımı yaptığını, davalı firmanın ilerleyen zamanda almış olduğu ürünleri satamadığını, uygun saklama koşullarında ürünleri muhafaza edemediğinden de ürünlerin bir kısmının bozulmasına neden olduğunu, davalının müvekkili firmaya ulaşarak bozulan ürünleri iade etmek istediğini söylediğini ve görüşmeler neticesinde müşteri memnuniyeti kapsamında müvekkili firmanın davalı firma elinde kalan ürünleri almak suretiyle davalı ile ticaretini sonlandırdığını, müvekkili tarafından davalı firmaya satılan ve davalı firmanın satamadığı elinde kalan ürünlerin iade alındığını ve karşılığında davalı firma tarafından müvekkiline iade faturaları düzenlendiğini ve düzenlenen iade faturalarının karşılığı müvekkili tarafından çek iadesi ve gerekli ödemelerin yapıldığını, davalının müvekkili firmanın taşındığını bildiğinden dolayı bu durumu kötüye kullanarak … 29.İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasında takibe dayanak olarak kullanılan 01/08/2015 tarihli 108.000,00-TL tutarlı “fiyat farkı” adı altında hukuki dayanağı olmayan fatura düzenleyerek müvekkili firmaya işbu faturayı tebliğ dahi etmeksizin icra takibi başlattığını, fatura üzerinde teslim alan kısmında … isimli şahsın faturayı teslim aldığı yazmışsa da, ilgili şahsın müvekkili firma adına herhangi bir belge alma yetkisi bulunmadığını, şahsın müvekkili firmada hissesi gözükse de şahsın müvekkili ile bir ilişkisi bulunmadığını, müvekkili şirkete zarar vermek kastıyla davalı ile birlikte hareket ettiğini, davalı firmanın müvekkili firmaya fiyat farkı adı altında fatura düzenleyebileceği bir durumun da söz konusu olmadığını, tüm bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinden haksız tahsil edilen 128.895,68-TL tutarındaki alacakları için ihtiyati haciz kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin alacağına kavuşmasının engellenmesinin önüne geçilmesi bakımından davalının menkul ve gayrimenkullerinin 3.kişilere devir ve temlikini önlemeye yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin borçlu olmadığı halde davalıya ödenen toplamda 128.895,68-TL’nin 108.239,67-TL’sinin 18/01/2016, 20.656,01-TL’sinin 01/02/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davalı takibi başlatmakta kötü niyetli olduğundan alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı tarafından süresinde davaya cevap verilmemiştir.
Davalı vekilince yasal süreden sonra verilen ve beyan dilekçesi olarak kabul edilen dilekçede özetle; müvekkili şirketin TK 35.maddesi gereğince icra takibi yaptığını, takibin kesinleşmesi akabinde borçlu şirketin adresinde bulunmaması itibari ile borçlu şirketin üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının haczi için 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini ve buna ilişkin olarak dosya borcu tahsil edilerek infaz edildiğini, davacı yanın icra takibinden ve dosya borcunun tahsilinden yaklaşık olarak 16 ay sonra ikame etmiş olduğu işbu davanın hiçbir yasal dayanağı bulunmadığını, keşide edilen faturanın davacı şirketin ortağı bulunan … tarafından imzası ile teslim alındığını ve 8 günlük yasal süre içerisinde itirazda bulunulmadığını ve dosya borcunun tahsil edildiğini, davacı şirketin sunmuş olduğu dilekçesinde beyanları itibariyle söz konusu faturayı kayıtlarına almamış olduğunun anlaşıldığını, icra takibi konusu faturanın davacı şirket ortağının imzası ile teslim edildiğini, uydurma beyanlar ile davanın ikame edildiğini, huzurdaki davanın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığını, dava konusu tüm beyanların asılsız olduğunu, davanın reddi ile davacı yanın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti-i vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kesinleşmiş icra takibi sırasında davalı alacaklı tarafından takip dışı üçüncü kişiden İİK.89 ihbarnamesiyle tahsil edilen dosya alacağının, takibe konu edilebilecek bir borç bulunmadığı iddiasıyla istirdadı isteminden ibarettir.
Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu tarafların kabulünde olup uyuşmazlık, davacının takip yapılarak üçüncü şahıs aracılığıyla tahsil edilen faturadan kaynaklı alacağın davacı fatura borçlusu tarafından ödenmesi gereken bir borç olup olmadığı, istirdadının talep edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Dava … 9.Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas dosyasında açılmış, verilen 2018/16 sayılı görev yönünden (usulden) red kararının kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
… 29. İcra Dairesinin … Esas takip dosyası getirtilerek incelenmesinde, davacı borçlu hakkında davalı tarafından 1 adet 01.08.2015 tarihli “fiyat farkı” içerikli 108.000,00 TL tutarlı faturaya dayalı takip başlatıldığı, takibin TK. 35. maddeye göre yapılan ödeme emri tebligatı üzerine kesinleştiği, takip dışı üçüncü şahıs … A.Ş.’ye gönderilen İİK 89/1 haciz ihbarnamesi üzerine bu şirket tarafından dosyaya (davacı takip borçlusunun kendileri nezdindeki alacağı olarak bildirilen) 18/01/2016 tarihinde 108.239,67-TL, 01/02/2016 tarihinde 20.656,01-TL gönderilerek davalı alacaklı tarafından (takip dosyası harç ve giderleri sonrası kalan bakiyenin) tahsil edilmiş olduğu, dosyada üçüncü kişiden yapılan tahsilat hakkında davacı takip borçlusuna herhangi bir tebligat yapılıp bilgi verilmemekle birlikte, ödeme tarihleri itibariyle davanın İİK. 72/7 gereği 1 yıllık hak düşürücü süre içinde 21/12/2016 tarihinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
İİK madde 72/8 gereği istirdat isteyen davacı, takip dosyasına para verilmesinin lazım gelmediğini ispata mecburdur. Bu kapsamda davacının bildirdiği deliller toplanmış, davacı ticari defter ve belgeleri üzerinde mali bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davalı vekilince davalının ticari defterlerinin de incelenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, davacı dava dilekçesinde sadece kendi ticari defterlerine delil olarak dayandığından, davada davalıya yapılan usule uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen HMK madde 127 gereği süresinde cevap dilekçesi verilmediği gibi delil de bildirilmediğinden ve davalının beyan dilekçesi mahiyetindeki cevap dilekçesinin davacıya 9.Asliye Hukuk Mahkemesince cevap dilekçesi olarak tebliği üzerine davacı vekilinin verdiği cevaba cevap dilekçesinde “davalının cevap dilekçesinin yasal sürede verilmediği ve delil göstermesine muvafakat etmedikleri bildirilerek, ayrıca bilirkişi raporuyla ilgili beyan dilekçesinde de davalının ticari defterlerinin incelenmesinin, davaya süresinde cevap verilmediği için kabul edilmemesi gerektiği belirtildiği yani davalının muvafakatı da bulunmadığından davalı tarafın ticari defterleri incelenmemiştir.
Davacı vekilince davalının Ba formlarının vergi dairesinden getirtilmesi talep edilmiş ise de, bu delil dava dilekçesinde veya HMK madde 140/5’e göre ön incelemede verilen kesin sürede bildirilmediği gibi dava dilekçesinde sadece davacı ticari defterlerine delil olarak dayanıldığından, toplanmamıştır.
Dosyada alınan mali bilirkişi raporu ve ek raporda özetle, davacının ticari defterlerinin yasal açılış-kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı belirtilmiş, bu nedenle sahibi lehine delil teşkil eder mahiyette olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilince envanter ve defter-i kebir defterlerinin kapanış tasdiki bulunmadığından davacı lehine delil teşkil etmeyeceği ileri sürülmüş ise de, VUK.’da ticari defterlerin açılış tasdiklerinin yapılması zorunluluğu yer almakta olup, 6102 sayılı TTK madde 64 gereği de sadece yevmiye defterinin kapanış tasdiki zorunlu tutulmuş, davacı yevmiye defterinin de süresinde kapanış tasdikinin yapılmış olduğu tespit edilmiştir.
Mali bilirkişi raporunda davacı ile davalı arasındaki ticari ilişkinin davacının davalıya 2015 yılında iki adet faturayla mal satımı ve davalının düzenlediği mal iade faturalarından ibaret olduğu, davalının düzenlediği son iade faturası olan 30.06.2015 tarihinde taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermiş olduğu, bu tarihten sonra davacı defterlerinde sadece 3 adet çek iade gerekçesiyle davalının açık hesap borcunun kapatıldığı, ancak daha sonra 20/01/2016 tarihinde İstanbul 29. İcra Müdürlüğüne dava dışı alacaklısı …Ltd.Şti. tarafından yatırılan meblağın açık hesaba borç kaydedilmesi sonucu davacının davalıdan 127.434, 92 TL alacaklı göründüğü, takip dayanağı davalı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Bu son alacak kaydı öncesi davacının davalıya sadece 1.460,00 TL borçlu olduğu defterde kayıtlıdır, ancak bu borç takip dayanağı faturadan doğmamaktadır.
Takip dayanağı faturanın teslim alan kısmında davacı şirket ortağının imzası bulunmakta ise de, davacı defterlerinde bu fatura kayıtlı değildir. Faturayı düzenleyen tarafından fatura tesliminin ötesinde fatura içeriğinin (mal, hizmet vb.) ispatlanması zorunludur. Faturaya 8 günlük yasal süre içinde itiraz edilmemiş olması fatura içeriği malın/hizmetin tesliminin veya içeriğin talep edilebilir bir alacak olduğunun ispatlandığı anlamına gelmez, sadece o faturayı miktar/tutar açısından kesinleştirir, içeriğinin aradaki sözleşme ilişkisine uygun olmadığını ispat yükü karşı tarafa geçer. Ayrıca şirket ortağı bir şirketin kanuni temsilcisi sayılamayacağı gibi, şirket adına fatura/mal teslim almakla görevlendirildiğine ve yetkilendirildiğine veya davalıya bu yönde bir talimat verildiğine dair davalı tarafça sunulmuş bir delil de bulunmamaktadır. Davalının daha önce ticari ilişki sırasında düzenlediği tüm iade ve fiyat farkı faturalarında aynı şirket çalışanının imzası varken, takip dayanağı faturanın şirket ortağına teslim edilmiş olması, taraflar arasındaki ticari uygulamaya da aykırıdır.
Takip dayanağı fatura incelendiğinde davalı tarafından davacıya düzenlenen, taraflar arasındaki ticari ilişki sona erdikten sonra düzenlenmiş olan ve içeriği herhangi bir mal teslimine, mal iadesine vb. dayanmayan “fiyat farkı” açıklaması içeren bir faturadır. Mali bilirkişi taraflar arasında ticari ilişkinin devamı sırasında davalı tarafından düzenlenmiş ve davacının kayıtlarına aldığı 3 adet fiyat farkı faturası bulunduğunu yani bu konuda taraflar arasında ticari teamül anlamına gelebilecek bir uygulama olduğunu tespit etmiş ise de, bu kayıtların incelenmesinde 2015 yılında 4 ay süren ticari ilişki sırasında davalı tarafından düzenlenmiş 3 fiyat farkı faturasının toplamının 22.632,00 TL olduğu, davacının toplam mal satışının yaklaşık 330.000,00 TL olduğu, bu mal satışlarına ilişkin ticari teamül kapsamında fiyat farkı oluştuysa bile bunun ticari ilişki sırasında oluşan ticari teamüle göre faturalandırılmış olduğu, davacının son mal satış tarihinden (30.04.2015) sonra davalının 07.05.2015 tarihinde 10.832,00 TL fiyat farkı faturası düzenlediği ve davacının kayıtlarında borçtan mahsup edilmiş olduğu, ticari ilişki sona erdikten sonra davalının düzenlediği ve takip konusu yaptığı 108.000,00 TL.lik fiyat farkı faturasının özellikle tutar itibariyle aradaki ticari teamüle ve ekonomik hayatın icaplarına aykırı olduğu, davacının sunduğu deliller, faturalar, mal satışı, iade, ödeme ve ticari defter kayıtlarının davacının bu iddiasını ispatlar nitelikte olduğu, davalının bu fiyat farkının nereden ve hangi sebeple hangi hesaplama usulüyle doğduğuna dair herhangi bir açıklamada bulunmamış ve dosyaya herhangi bir delil de sunmamış olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, takip dosyası dayanağı fatura nedeniyle davacının borçlu olmadığı bir tutarı İİK 89 haciz ihbarnamesi üzerine alacaklısı vasıtasıyla ödemiş olduğu kanaatiyle, aşağıdaki şekilde davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının kötüniyet tazminatı talebi yönünden ise, davalının takip yapmakta ve üçüncü kişiden alacağı tahsil etmekte kötüniyetli hareket ettiği ispatlanamadığından, yasal koşulları oluşmamakla kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın KABULÜ ile,
… 29.İcra Müdürlüğü … esas takip dosyasında dava dışı üçüncü kişi … A.Ş.’den tahsil edilen 108.239,67-TL’nin 18/01/2016 tarihinden itibaren, 20.656,01-TL’nin 01/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdadına (davalıdan alınarak davacıya verilmesine),
Davacının kötü niyet tazminatı talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine,
2-Alınması gereken harç 8.804,86-TL olup, peşin alınan 2.201,22-TL’nin mahsubu ile bakiye 6.603,64-TL karar ve ilâm harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan ilk dava açma gideri 2.234,72-TL, posta ve tebligat masrafı 267,65-TL, bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 3.102,37-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince taktir olunan 13.061,65-TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider ve delil avansından yargılama sırasında yapılan masraflar ile karar tebliğ giderlerinden geriye kalan avansın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, tarafların gerekçeli kararı tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya bulundukları yerdeki başka bir mahkeme aracılığıyla mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK. 341.maddesi uyarınca İstanbul BAM. nezdinde İSTİNAF yoluna başvurma hakları bulunduğu hatırlatılmak suretiyle verilen karar açıkça okunup anlatıldı.17/05/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır