Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/329 E. 2021/955 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/329 Esas
KARAR NO : 2021/955

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 16.07.2007 tarihinde, Malikinin … olduğu, … plakalı aracın sürücüsü …’ın tam kusurlu olarak yapmış olduğu kaza neticesinde; araçta bulunan Müvekkillerinin biricik yavrusu olan … genç yaşında kaza yerinde vefat ettiğini, ayrıca bu kaza neticesinde, araçta bulunan diğer yolcu …’da hastanede vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı araç … poliçe numaralı ZMSS poliçesi ile … Sigorta A.Ş.’den sigortalı bulunduğunu, … Ağır Ceza Mahkemesi … E. … K. sayılı ile hükmü ile …’ın 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, davasın da, -HMK 107. Maddeye göre yapılacak yargılama sonucunda talebimizi artırmak kaydıyla- … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL olmak üzere Toplam= 10.000,00 TL Maddi Tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini, bir nebze bu acının, ızdırabın ve üzüntünün giderilmesi, huzur ve tatmin duygusu oluşması için Müvekkili -müteveffanın annesi- … için 50.000,00 TL, Müvekkili -müteveffanın babası- … için 50.000,00 TL olmak üzere Toplam= 100.000,00 TL Manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, Davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş (Eski Ünvan … Sigorta) vekili cevap dilekçesinde özetle: Vuku bulan kaza sonucu müvekkilimiz şirket’in sorumluluğu, sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olacağını bu kapsamda kusur oranlarının tespiti için hem adli tıp trafik ihtisas dairesi’nden hem de karayolları genel müdürlüğü fen heyeti’nden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, öncelikle belirtmek gerekir ki, Mahkemeniz dosyasında mübrez bilgi ve belgelerin hiçbiri tarafların kusur oranlarını tespit etmeye elverişli bulunmadığını, öncelikle zamanaşımı def’imiz dikkate alınarak, Sayın Mahkemeniz nezdinde ikame edilmiş olan haksız ve hukuka davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle:Müvekkili maliki olduğu … plakalı aracın sürücüsü … müvekkilin izin olmamasına rağmen kendi çalışanı olmayan asıl işveren …çalışanı …’ i park müzik şirketinin sahibinin talebi ile ve müvekkiline haber vermeden aracını aldığını ve kaza yapıldığını, … tarafından müvekkilinin haberi olmadan hatır taşımacılığı yapıldığını, meydana gelen kazada vefat eden …’ in müvekkile ait araca binmesinde müvekkiline haber vermeyen şoför …, Park Müzik sahibi ve …’ in sorumlulukları bulunduğunu, …’ in çalıştığı iş yeri sahibinin sorumlu olduğunu, iş yeri sahibine davacılar tarafından herhangi bir dava ikame edilmiş ve tazminat alınmış ise mahkemece araştırılacak davanın reddini yada tazminat miktarının mahkemenin belirleyeceği tazminat miktarından düşürülmesine karar verilmesini, müvekkilden habersiz şekilde ve müvekkil tarafından yasaklanmış olmasına rağmen aracına bindirilen … ‘in ölümü ile ilgili müvekkile herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden müvekkil açısından davanın reddini, müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmamasına rağmen davacılar tarafından tarafımızdan talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddini, Mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 17/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
Destek Olma durumunun Tartışılması; Kural olarak mütevaffanın ölümü nedeniyle eşi ve çocukları desteğini yitirmiş sayılır. Bu nedenle davacı çocuk için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır. Yine Kural olarak müteveffanın ölümü nedeniyle çocuğunun desteğini yitirmiş sayılır. Bu nedenle dava anme ve baba için olay tarihinde cari TBK m. 53/3 uyarınca destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanacaktır
Müteveffa tahminen bu olay sebebiyte ölmeyip sağ kalmış olsa idi 27 yaşında evleneceği ve 2’şer yıl ara ile asgari 2 çocuğu olacağı kabul ve varsayılarak gelirinin büyük bir kısmını kendi ihtiyacı ile muhtemelen eşi ve Çocuğuna ve artanını da hak sahipleri davacı anne ve babasına ayıracak ve tahsis edecekti. Müteveffa evlenene kadar kalan kısımda anne-baba destekliği kazancının %50 olacak, evlendikten ve çocuğu / çocukları olduktan sonra gelirinin büyük bir kısmını ailesine ayıracaktır.
Dosyada yer alan evraklar incelendiğinde Davacının Yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği davacının gelirinin asgari düzey olarak hesaplamaya tabi tutulması kanaatinin hasıl olduğu, davacının kazancının daha fazla olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyaya ibrazı halinde olay/hesap tarihleri arasında asgari ücretin uyarlanması sonucu yeni bir hesabın yapılabileceği, bu bilgiler ışığında davacının olay tarihinde asgari ücret düzeyinde kazancının olduğu varsayılarak hesaplama yapılacaktır.
Hak sahibi … zararı, 51.706,90-TL, Hak sahibi …’ in zararı 41.315,35-TL’ dir.
Sigorta Hukuku Yönünden Değerlendirme;
KTK uyarınca kazaya sebebiyet veren aracın 35 PZZ 46 kusuru nispetinde … Sigorta Şirketinin sorumluluğu bulunduğu dikkate alınarak hesap yapılacaktır KTK m. 93 hükmü gereği kaza tarihinde cari 60,000,00 TL limit ile gerçek zarardan sorumlu olduğu esası benimsenerek, teminatı aşan miktarlarda davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Davacıların toplam zararının 93.022,25 TL olduğu anlaşıldığından davalı sigorta şirketi yönünden sorumluluğun tespiti garameten yapılacaktır.
a) Davacı …’nin talep edebileceği Desten Yoksun Kalma Tazminatı Tutarının 41.315,35 TL olduğu, davalı sigorta şirketi ile diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu tutarın 26.648,69 TL olduğu aşan 14.666,66 TL tutarın davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalıların sorumlu olduğu,
b) Davacı Anne …’in talep edebileceği Desten Yoksun Kalma Tazminatı Tutarının 51.706,80 TL olduğu, davalı sigorta şirketi ile diğer davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu tutarın 33.351,31 TL olduğu, aşan 18.355,59 TL tutarın davalı sigorta şirketi dışında kalan diğer davalıların sorumlu olduğu,” kanaatlerine ulaşılmıştır.
Davacı vekili, 22/06/2021 tarihli sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde özetle; Bilirkişinin 17.04.2019 tarihli raporunda yapmış olduğu hesaplamaya bir itirazımızın olmadığını ve Bilirkişi raporunu kabul ettiklerini, 16.07.2007 tarihinde, Malikinin … olduğu … plakalı aracın sürücüsü …’ın tam kusurlu olarak yapmış olduğu kaza neticesinde; araçta bulunan Müvekkillerin biricik yavrusu olan … genç yaşında kaza yerinde vefat ettiğini, Kazaya karışan … plakalı araç, … poliçe numaralı ZMSS poliçesi ile … Sigorta A.Ş.’den sigortalı bulunduğunu, Davacı anne … için 5.000,00 TL, üzerinden açmış olduğumuz davamızı 46.706,90 TL arttırarak 51.706,90 TL olarak kabul edilmesini,(Davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına) Davacı baba … için 5.000,00 TL üzerinden açmış olduğumuz davamızı 36.315,35 TL arttırarak 41.315,35 TL olarak kabul edilmesini,(Davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına) ve toplam maddi tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Müvekkili -müteveffanın annesi- … için 50.000,00 TL, Müvekkilim -müteveffanın babası- … için 50.000,00 TL olmak üzere Toplam= 100.000,00 TL Manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, Davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep zarureti doğmuştur. Davalıların Tüm Taleplerinin reddin, davanın kabulünü, Davacı anne … için 5.000,00 TL üzerinden açılan Maddi Tazminat talebinin 46.706,90 TL arttırarak 51.706,90 TL olarak kabul edilmesini, (Davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına), Davacı baba … için 5.000,00 TL üzerinden açmış olduğumuz Maddi Tazminat talebimizi 36.315,35 TL arttırarak 41.315,35 TL olarak kabul edilmesini,(Davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına) ve toplamda=93.022,25 TL Maddi Tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (Davalılardan … Sigorta A.Ş.’nin poliçe limitleriyle sorumlu tutulmasına), Davacı anne … için 50.000,00 TL, Davacı baba … için 50.000,00 TL olmak üzere Toplam= 100.000,00 TL Manevi Tazminatın kaza tarihi olan 16/07/2007 Tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin Davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 24/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle:
Kusur Durumu; 21.10.2019 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda olayın meydana gelmesinde; Davalı … Sigorta A.Ş tarafından sigortalanmış olan ve … adına kayıtlı … plakalı aracın davalı sürücüsü …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı sürücü …’un %25 kusurlu olduğu, Müteveffa …’in müterafik kusurunun olduğu belirtilmektedir.
Hesap Yöntemi; 26.04.2016 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6704 sayılı torba yasada 01.06.2015 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına atıf yapılmakta ve anılan Genel Şartlarda ve ekinde cismani zarar hesaplarının TRH-2010 tablosu ve %1,8 teknik faiz uygulanarak hesaplama yapılacağı belirtilmektedir. Ancak; 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin E. 2019/40, K. 2020/40, T. 05.03.2020 sayılı kararı ile 26.04.2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ve 2918 sayılı KTK” nun 90. Maddesinin 1. Cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda…” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğundan iptal edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34 K. sayılı kararında özetle;“Gerçek zarar hesabı özü itibarı ile varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birlik sağlanması açısından yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Dairemizce de 2020 yılı Aralık ayı itibarı ile tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir….davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşan sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir” denilerek hüküm kurulmuştur. Yukarıda anılan Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile Yargıtay Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 T. 2020/2598 E. 2021/34K. sayılı kararı dikkate alınarak; davacının muhtemel bakiye ömürü TRH-2010 yaşam tablosu ile belirlenecek; ancak; davacının maddi zararı %10 artış, %10 iskontolu progressive rant yöntemine göre hesaplanacaktır.
Müteveffanın Yaşı, Muhtemel Bakiye Ömürü Ve Sosyo-ekonomik Durumu; 06.06.1984 doğumlu olan müteveffa … 16.07.2007 vefat tarihi itibariyle (23) yaşında olup, TRH-2010 Erkek yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (51) yıl ve bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi muhtemelen (74) yaşına kadar yaşayacaktı. SGK Hizmet Dökümünden müteveffanın kaza tarihi itibarı ile aktif olarak çalıştığı tespit edilmiştir. Yüksek Yargıtayın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmektedir. Müteveffanın (23) yaşından itibaren (60) yaşına kadar zarar gördüğü bakiye aktif hayat süresi (37) yıldır. Müteveffanın (60-74) yaşları arası pasif devresi (14) yıldır. Ancak; pasif devrede desteğinden yararlanabilecek hak sahibi kalmayacağından pasif devre hesabı yapılmayacaktır.
Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri; Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E. 2009/13638, K. 2010/10663, T. 21.10.2010 kararında ; “Diğer yandan, genel yaşam deneyimleri ve hayatın olağan akışı da çocukların anne ve babasına belirli bir düzeyde destek olacağını gösterir. Bu desteğin tutarı tarafların yaşam düzeyi, sağlık, sosyal ve ekonomik durumları ile orantılı olarak değişebilirse de çocuğun hiç destek olmayacağı kabul edilemez. Destek mutlaka para veya maddi katkı biçinimde olmayabilir. Bunun dışında çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabilir. Anne ve babanın belirli bir gelirinin olması ölenin desteğinden yoksun kalmadıkları sonucunu doğurmaz. Yerel mahkemece açıklanan olgular gözetilmeyerek, yerinde olmayan gerekçeyle anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı istemlerinin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” denilerek hüküm kurulmuştur.
Paylar; TÜİK 2015 verilerinde erkeklerin ilk evlenme yaşı 27 olarak belirtilmektedir. Kaza tarihi itibarı ile (23) yaşında olan müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsaydı, ömrünün sonuna kadar bekar kalmayacağı, 17. Hukuk Dairesi 2015/8085 E. , 2018/1448 K., 28.02.2018 T. Sayılı kararı dikkate alındığında muhtemelen (27) yaşına geldiğinde evleneceği, evlendikten (1) yıl sonra 1. Çocuğunun, 2 yıl sonra 2. çocuğunun olacağı kabul edilerek gelirinin büyük bir kısmını kendi ihtiyacı ile muhtemel eşi ve çocuklarına, artanını da hak sahibi davacı anne-babasına ayıracaktı. 17. HD’ nin 2014/21429 E. 2016/11892 K. 26.12.2016 T., 17. HD’nin 2014/4903 E.2016/532 K. 18.01.2016 T. ve 17. HD E. 2015/4747, K. 2017/11973, T. 21.12.2017 Kararlarında özetle; “desteğin bekar olduğu dönemde gelirinin yarısını anne-babasına, çocukları olduğu dönemlerde ise kendisine 2, eşine 2 anne, baba ve çocuklarına ise eşit olarak 1 pay ayrılmalıdır” denilerek hüküm kurulmuştur.
İşlemiş Aktif Devre Kazançlarının (bilinen Dönem) Kazanç Durumu, Yüksek Yargıtay 4.9.,10,11.,117. ve 21.Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere, destekten yoksunluk tazminatlarının, müteveffanın kaza tarihinden itibaren günümüze ve hüküm tarihine en yakın tarihe kadar geçen dönem içinde gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretler dikkate alınarak hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Müteveffanın SGK Hizmet Dökümünden kaza tarihi itibarı ile aylık brüt ücretinin brüt asgari ücrete eşit olduğu görülmüştür. Bu nedenle; bekar çalışanlar için uygulanan net asgari ücretler hesaba esas alınacaktır.
İşleyecek Aktif Devre Kazançlarının Tespiti; 16.07.2021 tarihinden itibaren işleyecek bakiye aktif devre sonuna kadar geçecek süre için Yargıtay 4., 9., 10.11., 17. ve 21. Hukuk Dairelerinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar da nazara alınarak ortalama yıllık kazanç esasına göre değil, her yıl için ayrı-ayrı %10 Artış ve yine her yıl için ayrı-ayrı %10 iskontolama esasına göre değerlendirme ve hesaplama yapılacaktır. 16.07.2021 tarihi itibarıyla aylık ele geçecek net ücreti 2.825,90 TL olduğuna göre İşleyecek aktif devre başında net yıllık kazanç – 2.825,90 TL x 12 Ay – 33.910,80 TL dır.
İndirim Gerektiren Hususların Değerlendirilmesi; Davacılar maddi zararlarını “tüm davalılardan” müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre talep ettiklerinden tüm davalıların %75 kusura isabet eden maddi zarar tutarı davacılar yararına nazara alınması gerektiği kanaatine varılmış olup, bu durum 1.seçenek olarak değerlendirilecektir. Bununla birlikte; dosyada mevcut diğer bilirkişi raporlarına davacının %100 kusura ve kazaya karışan tüm sürücülerin sorumluluklarına göre talebi olduğu iddiası dikkate alınarak ve takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 2. seçenekte %100 kusura göre değerlendirme yapılacaktır. SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünce düzenlenen belgeden SGK’ca davacı …’e gelir bağlandığı ve bağlanan gelirin İPSD’ nin 25.060,97 TL olduğu görülmüştür. 5510 sayılı yasanın 21. maddesinde “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı (1/2), zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir” denilmektedir. Yargıtay 10.HD 2013/23249 E. ,2014/19884 K., 17.10.2014 T. kararında özetle; “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşmaktadır…” denilmektedir. 1. seçenekte; SGK tarafından bağlanan gelirin İPSD olan 25.060,97 TL’ nın %75 kusur x (1/2) -%37,5′ a isabet eden tutarı davacı anne yönünden hesaplanan maddi zarar tutarlarından tenzil edilecektir. 2.seçenekte ise %100 kusur x (1/2) – %50′ ye isabet eden tutarı tenzil edilecektir. Davalı … Sigorta A.Ş’ nin Sayın Mahkemenin müzekkeresine verdiği cevp ve ekindeki feragatnameden 20.04.2020 tarihinde davacı … için 21.398,00 TL ve davacı … için 7.661,00 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Yargıtay 17. H.D 2013/7357 E, — 2014/10843 K., 07.07.2014 T. sayılı kararında “..Davalı sigorta şirketi, dava açıldıktan sonra davacılara destekten yoksun kalma tazminatı ödemesi yapmıştır. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda, davacının yaptığı ödemelere rapor tarihine kadar faiz işletilerek (güncelleştirilerek) hesaplanan destekten yoksun kalma zararından tenzil edilmiştir. Davalı sigorta şirketinin, dava açıldıktan sonra Ödeme yaptığı dikkate alınarak ödemenin güncelleştirilmeden tenzil edilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması bozmayı gerektirmiştir” denilerek hüküm kurulmuştur. Yukarıda anılan içtihad doğrultusunda davalı sigorta şirketince yapılan ödemeler hesaplanan maddi zarar tutarlarından güncellenmeden tenzil edilecektir.
Davacıların Nihai Ve Gerçek Maddi Zararı 1.seçenek: Davalıların %75 kusur sorumluluğuna göre davacıların nihai ve gerçek maddi zararı davacı … nihai ve gerçek maddi zararı 69.851,50-TL, davacı …’ nin nihai ve gerçek maddi zararı 27.968,26-TL’ dir. 2.seçenek:%100 kusur sorumluluğuna göre davacıların nihai ve gerçek maddi zararları davacı … nihai ve gerçek maddi zararı95689,00-TL, davacı …’ nin nihai ve gerçek maddi zararı 44.423,68-TL’ dir
Yapılan Ödemenin Yeterli Olup-olmadığının İncelenmesi: “ödeme Tarihindeki Verilere Göre” Maddi Zararın Hesabı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 30.04.2013 tarih ve 2012/3873 Esas, 2013/5911 K. Sayılı kararı ile 1110.2012 tarih ve 2011/13071 Esas, 2012/10944 K. sayılı kararında ve bu husustaki yerleşik içtihatlarında “Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir” denilerek hüküm kurulmuştur. 20.04.2020 tarihinde ödeme tarihinde işleyecek aktif devre hesabına esas net ücret 2.324,71 TL dır. Ödeme tarihi itibarı ile işlemiş aktif devre (13) yıldır. İşleyecek aktif devre davacı Müşerref yönünden (17) yıl ve davacı Ali yönünden (9) yıldır.
Sonuç1. Ödeme tarihindeki verilere göre yapılan incelemede; davacılara yapılan ödemenin yetersiz olduğunun tespit edildiği,1. seçenekte: İşbu davanın davalılarının %75 oranındaki müşterek ve müteselsil sorumluklarına göre; davacıların nihai ve gerçek maddi zararlarının Davacı … yönünden 69.851,50 TL hesaplanmış olmakla birlikte; ıslah olunan 51.706,90 TL tutar ile bağlı kalınması gerekeceği, Davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararının 27.968,26 TL olduğu, 2. seçenekte: Davacının maddi zararlarından sorumlu olan davacı ve dava dışı tüm kişi ve kurumların %100 oranındaki müşterek ve müteselsil sorumluklarına göre; davacıların nihai ve gerçek maddi zararlarının Davacı … yönünden 95.689,00 TL hesaplanmış olmakla birlikte; ıslah olunan 51.706,90 TL tutar ile bağlı kalınması gerekeceği, Davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararının 44.423,68 TL hesaplanmış olmakla birlikte; ıslah olunan 41.315,35 TL tutar ile bağlı kalınması gerekeceği, Davalı sürücü ve işleten yönünden temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 16.07.2007 tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu,” kanaatlerine ulaşılmıştır.
Davacılar vekili, 14/04/2020 tarihli sunmuş olduğu beyan dilekçesinde özetle; Davalılardan … Sigorta A.Ş. ile -bakiye poliçe limitinin tamamı üzerinden- sulh sağlanmış ve … Sigorta A.Ş. tarafından borç tarafımıza ödendiğini, Davalılardan … Sigorta A.Ş.’den yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını, açıklanan nedenlerle davalılardan … Sigorta A.Ş. aleyhine hüküm kurulmamasını, davalılardan … Sigorta A.Ş. Yönünden karar verilmesine yer olmadığı, kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta (…) vekili, 18/05/2021 tarihli sunmuş olduğu sulh dilekçesinde özetle; Davacı ile kaza konusu sorumlu olduğumuz maddi tazminat yönünden bakiye poliçe teminat limitimizin tamamı olan 29.059,00-TL ödenerek sulh olunmuştur. İşbu sebeple, poliçe teminat limitimizin tamamı ödendiğinden, dava konusu olaya ilişkin herhangi bir sorumluluklarının kalmadığını, davacı vekili tarafından Mahkemeye sunulan 14.04.2020 tarihli feragat dilekçesi ile müvekkilimiz şirket adına davadan feragat edilmiş olup söz konusu feragat beyanı kapsamında tarafımızca da herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti talep edilmeyeceğini Mahkemeniz’e saygı ile bildirir, davacının dava konusu talepleri karşılandığından, müvekkil şirket yönünden feragat nedeni ile davanın reddine verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 16.07.2007 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası sonucu davacıların desteği olan müteveffanın kaza sonucu vefatı nedeniyle 2918 sayılı KTK kapsamında sürücü, işleten ve karayolları ZMMS poliçesi kapsamında sigortacı olan davalılardan maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.
14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.
Davacının dava açılmadan evvel trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararlarının tazminine yönelik olarak yazılı şekilde sigorta şirketine başvuruda bulunduğu, ancak sigorta şirketinin bir kısım başka belgeler istemek suretiyle tazminat talebini yerine getirmediği ve sürüncemede bıraktığı anlaşıldığından davacının dava açılmadan evvel KTK 97. madde hükmü uyarınca yazılı başvuru şartını usulünce yerine getirdiği anlaşılmış, bu yöndeki davalı … Sigorta (başvuru ve dava tarihinde … Sigorta)’nın savunmaları yerinde görülmemiştir.
Davalılardan … ve sigorta şirketi zamanaşımı defiinde bulunmuştur. 2918 Sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Ceza Kanunu’nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Eyleme uyan taksirle öldürme suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-d maddesine göre 15 yıl olduğundan açılan dava 15 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Olay tarihinin 16.07.2007 olduğu dikkate alındığında davalıların zaman aşımı defiine somut olayda itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamında mevcut kazanın iş kazası olarak nitelendirildiğine yönelik SGK denetim evrakları ve … 2.İş Mahkemesinde görülen … Esas …Karar sayılı ilam içeriğine göre dava dışı SGK’nın sigortalısı vefat eden …’e yapılan ödemelere ilişkin rücu davası içeriğinden anlaşılmakla birlikte, huzurdaki davada işveren davalı konumunda olmadığından mahkememizin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Davalılardan … Sigorta (başvuru ve dava tarihinde … Sigorta)’ ile davacı taraf dava devam ederken dosya kapsamına sunulan “İbraname, Feragatname ve Makbuz” isimli belge ile davacı vekiline davacılar lehine bir kısım ödemeler yapıldığından bahisle sulh olmuşlardır. Davacı vekilinin 25/03/2021 tarihli dilekçesi ile davalı sigorta şirketi yönünden davanın konusuz kaldığını beyan etmesi ve davalı sigorta şirketinin 18/05/2021 tarihli dilekçesinde ise davacı tarafın davadan feragat ettiğini belirtmesi karşısında; davalı … Sigorta vekilinin 07/09/2021 tarihli celse de davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi talepli beyanının 28/06/2021 tarihli dilekçe içeriğiyle uyumsuz olduğu bu haliyle ibra kurumunun müşterekliği, feragat kurumunun tek yanlılığı ve ilgili hukuki kurumların farklılığı da gözetilerek davalı … Sigorta vekili ve davacılar vekiline aralarındaki poliçe teminat limiti ve verileri ile ilgili ödemeler mahiyeti hususunda her türlü tereddütten uzak ve müşterek hukuki tahlil içerecek şekilde yada taraflarca ilgili hukuki ilişkiye farklı anlamlar yükleniyorsa bu hususa da açıklık getirilerek beyanda bulunmaları için verilen süre sonunda; davacılar vekili ve davalı sigorta vekili tarafından davanın kendileri yönünde konusuz kaldığı yönünde beyan verilmiş ve karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığının beyan edilmesi karşısında Davacının davalı sigorta şirketine yönelik tazminat talebinin konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dair karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce, kusur durumu yönünden hükme esas alınan 21.10.2019 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda olayın meydana gelmesinde; Davalı … Sigorta A.Ş tarafından sigortalanmış olan ve … adına kayıtlı … plakalı aracın davalı sürücüsü …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı sürücü …’un %25 kusurlu olduğu, Müteveffa …’in müterafik kusurunun olmadığı belirtilmektedir.Mahkememizce alınan kusur raporunda uzman bilirkişi Ceza Mahkemesince kusura yönelik alınan rapordaki oranlara neden itibar edilemeyeceğini ayrıca açıklamıştır. Ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı değildir (TBK 74). Ancak, Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı bağlayıcı nitelikte olduğu gibi, Hukuk Mahkemesi hakimi her halde Ceza Mahkemesince belirlenen maddi olgu / vakıalarla bağlıdır. Dolayısıyla, Hukuk Mahkemesi Hakimi, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ve maddi olgularla bağlı olduğundan belirtilen bu hususları nazara almak zorundadır. Nitekim, Mahkememizce, ceza yargılamasındaki maddi olgularla trafik kazası ve kazanın oluş şekline yönelik bağlı kalınarak kusur tayini yapılmıştır Bilirkişinin açıklamalarının gerekçeli ve sebepleri yönünden somut olaya uygun yerinde tespitler içerdiğine kanaat getirilmiş, kusur raporu hükme esas alınmıştır. Her ne kadar dosya kapsamında hükme esas alınan bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 24/03/2021 tarihli bilirkişi aktüer raporunda müteveffanın müterafik kusurunun bulunduğu yazılmış ise de bu husus hesaplamaya dahil edilmediğinden ve açıkça 21.10.2019 havale tarihli bilirkişi heyeti raporunda olayın meydana gelmesinde Müteveffa …’in müterafik kusurunun olmadığı açıklanmış olduğundan; aktüer bilirkişi raporundaki bu kısmın yazım hatası olduğu değerlendirilmektedir.
Aktüer hesaplaması yönünden dosya kapsamında 4 kök ve 2 ek rapor olmak üzere farklı tarihlerde alınan aktüer raporları bulunmaktadır. Dosya kapsamındaki bu mevcut tüm bilirkişi raporlarını birleştirici mahiyette ve ayrıca tarafların tüm itirazlarının da değerlendirilerek davalılardan … Sigorta tarafından yargılama sırasında davacılara ödenen bedelin tespiti ile yapılan bu ödeme ile diğer davalıların bakiye sorumluluklarının tespiti ve davacıların talep edebilecekleri bakiye tazminat bedellerinin hesaplanması için dosyanın aktüer bilirkişiye tevdiine karar verilerek; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3089 E, 2021/3411 Karar sayılı ilamı ve uygulaması gereğince aktüer hesabında TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerekliliği belirtilmiştir. Bu kapsamda yapılan aktüer hesabı ile dosyaya rapor sunan bilirkişiden dosya kapsamında bulunan ATK Başkanlığının maluliyet raporuna ilişkin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı tespit işlemleri yönetmeliği ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırma Yönetmeliği uyarınca alternatifli olarak hesaplama yapılmasının istenilmiş, alternatifli hesaplamanın her iki yönetmelik yönünden de Yargıtay 4. HD’ nin 08/06/2021 tarih 2021/3068 E, 2021/2526 K.sayılı güncel içtihat doğrultusunda hazırlanan Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 24/03/2021 tarihli bilirkişi raporu dosyaya alınmıştır. Bilirkişi tarafından davalılardan sigorta şirketinin, dava açıldıktan sonra ödeme yaptığı gözetilerek, davalı sigorta şirketince yapılan ödemeler hesaplanan maddi zarar tutarlarından güncellenmeden tenzil edilerek yapılan, hesaplamada davacılara yapılan ödemenin yetersiz olduğunun tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından, davalı sürücüsü …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, Dava dışı sürücü …’un %25 kusurlu olduğu gözetilerek 2 seçenekte hesaplama yapılmıştır. KTK m.85 uyarınca, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Bu noktada dava dışı sürücü …’un %25 kusurunun davacıların davasının müşterek müteselsilen ikame edildiği de gözetilerek, yalnızca sorumluların iç ilişkideki rücu imkanları ile ilgili olduğu sabittir. Bu haliyle bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada Müteveffa …’e atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı da anlaşıldığından, 2.seçenek hesaplamaya itibar edilmiştir.
Davacının maddi zararlarından sorumlu olan davacı ve dava dışı tüm kişi ve kurumların %100 oranındaki müşterek ve müteselsil sorumluklarına göre; davacıların nihai ve gerçek maddi zararlarının Davacı … yönünden 95.689,00 TL hesaplanmış olmakla birlikte; ıslah olunan 51.706,90 TL tutar ile bağlı kalınması gerekeceği, Davacı …’ in nihai ve gerçek maddi zararının 44.423,68 TL hesaplanmış olmakla birlikte; ıslah olunan 41.315,35 TL tutar ile bağlı kalınması gerekeceği, Davalı sürücü ve işleten yönünden temerrüt başlangıcının haksız fiilin başlangıcı olan 16.07.2007 tarihi ve faiz nev’inin yasal faiz olduğu görülmekle; Davacının, diğer davalılara yönelik dava ve ıslah dilekçesi ile tazminat isteminin kabulü ile davacı baba … için 41.315,35-TL, davacı anne … için 51.706,90-TL olmak üzere toplam 93.022,25-TL destekten yoksunluk tazminatının olay tarihi olan 16.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, dair hüküm kurmak gerekmiştir.
Davalılardan sigorta şirketi tarafından hatır taşıma iddiası yönünden değerlendirme yapılabilmesi amacıyla … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin … E, … K.sayılı dosyasının fiziki olarak mahkememize gönderilmesinin istenilmiş, tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde kazada vefat eden davacılar desteği …, davalılardan …’ün … plakalı aracı ile çalıştığı …Ltd. Şti.’nin iş ilişkisi nedeniyle ve işçi sıfatıyla seyahat ettiği, dosya kapsamında iş kazası tespitlerinin bulunduğu, hatır taşıması için gerekli şartları somut kazada bulunmadığı değerlendirilerek, hatır taşıması indirimi uygulamasına da gidilmemiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. (818 sayılı BK’nun 47.) maddesi hükmüne göre, Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Manevi tazminat yönünden, davacıların murisinin geçirmiş olduğu trafik kazası sonucunda vefatından dolayı manevi olarak elem ve ızdırap duyacakları, zarar uğrayacağı muhakkaktır. Ancak, manevi tazminatın amacı, istemde bulunanın manevi zararlarını uygun bir miktarda karşılamak olduğu kadar, sebepsiz zenginleşmesine de yer vermemektir.
Davacı anne … için 50.000,00TL, davacı baba … için 50.000,00TL olmak üzere toplam 100.000,00TL manevi tazminat isteminde bulunduğu belirlenmiştir. Davacılar desteği … kaza tarihindeki yaşı, kazanın oluş şekli, özellikle kusursuz hali, davacıların müteveffaya yakınlık durumları, olay tarihinde paranın alım gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek Davacı anne … için 40.000,00TL, davacı baba … için 40.000,00TL olmak üzere toplam 80.000,00TL hükmedilmiş, davaya konu trafik kazası sebebiyle duyulan elem ve üzüntüyü dindirecek ve tatmin edecek düzeyde olduğu ve ayrıca tarafların zenginleşmesine – fakirleşmesine mahal vermeyeceği değerlendirilmiş, açıklanan nedenlerle davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi Yukarıda Açıklanan nedenlerle;
a-Maddi tazminat istemi yönünden;
1-Davacının davalı sigorta şirketine yönelik tazminat talebinin konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacının, diğer davalılara yönelik dava ve ıslah dilekçesi ile tazminat isteminin kabulü ile davacı baba … için 41.315,35-TL, davacı anne … için 51.706,90-TL olmak üzere toplam 93.022,25-TL destekten yoksunluk tazminatının olay tarihi olan 16.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
b-Manevi tazminat istemi yönünden;
1-Davanın kısmen kabulüne,
2-Davacı anne … için 40.000,00TL, davacı baba … için 40.000,00TL olmak üzere toplam 80.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine; fazlaya dair manevi tazminat istemlerinin ise reddine,
c-Yargılama Giderleri
1-Maddi ve manevi tazminat istemi yönünden alınması gereken harç 11.819,14-TL olup, peşin alınan 170,78-TL, tamamlama harcı 341,55-TL, ıslah harcı 1.418,00 TL olmak üzere toplam 1.930,33-TL’nin mahsubu ile bakiye 9.888,81-TL harcın davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacıların yapmış olduğu 1.930,33-TL harcın davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Maddi ve manevi tazminat istemlerinin hepsi yönünden tahkikat bir arada yürütüldüğü gözetilerek, ortak yargılama gideri yapıldığından tarafların haklılık durumlarına göre oranlama yapılmak suretiyle davacılar tarafından yapılan 4.050,00-TL bilirkişi ücreti, 737,50-TL posta ve tebligat masrafı toplamından oluşan 4.787,50-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 4.291,03-TL’sinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bakiye kalan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Maddi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 6.171,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
5-Maddi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 7.521,90-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
6-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 6.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
7-Manevi tazminat davasında davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 6.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davasında davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen edilen miktar üzerinden AAÜT gereğince hesap ve takdir olunan 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
9-Davalılardan sigorta şirketi yönünden dava konusuz kaldığından ve yargılama gideri ile vekalet ücreti talepleri bulunmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Davalılar tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK gider avansı tarifesinin 5. maddesine göre karar kesinleştikten sonra talep halinde elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine,
Dair, Davacı vekilinin, davalı … (…) Sigorta ve davalı … vekillerinin yüzüne karşı, diğer davalı …’ ın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 HAFTA içerisinde mahkememize ve bulunulan yer Asliye Ticaret mahkemesine dilekçe ile başvurmak koşuluyla istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.28/12/2021

Katip

Hakim