Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/316 E. 2020/490 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/316 Esas
KARAR NO : 2020/490

DAVA : İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/04/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile taraflara arasında 01/02/2017 tarihli sözleşme gereği müvekkilinin alacaklı durumda olduğunu, söz konusu sözleşmenin 4. maddesinde belirtilen ödeme planı gereği davalı tarafından yapılması gereken ödemelerin bulunduğunu, ancak davalı tarafından 01.12.2017 tarihli sözleşmenin 4.maddesinde belirtilen ödeme planındaki ödemelerin yapılmaması üzerine davalılar hakkında … 11. İcra Dairesi’nin …dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalıların söz konusu ilamsız takibe haksız ve kötüniyetli olarak sırf takibi durdurmak maksadı ile itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu belirterek davalıların icra dairesine yapmış oldukları itirazlarının iptaline, takibin devamına davalıların itirazının haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
Davalılar tarafından dosyaya herhangi bir cevap dilekçesinin sunulmadığı tespit edilmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 11. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası, taraflar arasında akdedilen 01/12/2017 tarihli Sözleşme ve tarafların ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, incelenmiştir.
Mahkememizce resen seçilen Ticaret Hukuku Öğretim Görevlisi Dr. Öğr. Üyesi …ve Finans Uzmanı Dr. … bilirkişi heyeti tarafından sunulan 16/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak “…dava konusu sözleşmeye göre Davacı …’ın … Şirketi’nden 382,543,36 TL alacaklı olduğu, sözleşmenin imzalandığı gün … A.Ş. tarafından …’a 32.543,36 TL ödeme yapıldığı, taraflarca bakiye borcun 350.000,00 TL olduğunun kabul edildiği ve kalan borcun sözleşmede belirtilen ödeme planına uygun bir şekilde ödeneceği, sözleşmenin imzalanması ile birlikte eş zamanlı olarak …’ın, …’teki ortaklık payını diğer ortaklardan … veya …’e eşit oranda veya ikisinden birine veya nasıl isterlerse o oranlarda devredeceği, şirket esas sözleşmesinin 6. maddesine göre şirket sermayesinin 150.000,00 TL olduğu, sermayenin her biri 100,00 TL değerinde 1500 paya ayrıldığı, Davacı …’ın şirket sermayesinde 495 payın sahibi olduğu, 49.500,00 Türk Lirası değerinde sermaye payının bulunduğu, davacı …’ın şirket hisselerini aslen kazandığı, şirket esas sözleşmesinin 6. maddesine göre hisse senetlerinin nama yazılı olduğu, hisse senedi bastırılıp bastırılmadığının dava dosyası münderecatından anlaşılamadığı, Ortaklar Pay Defterine ait bir kayıt veya belgeye dosyada rastlanmadığı, davalı şirketin 27.04.2016 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısına 150 adet paydan oluşan 150.000 TL şirket sermayesindeki 510 adet payı temsilen …’in asaleten, 495 payı temsilen …’ın asaleten ve 495 payı temsilen …’ın asaleten katıldığı, davalı şirkete ait 25.07.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Yönetim Kurulu kararına göre … başkanlığında … ve …’ın katılımıyla yapılan toplantıda …’in yönetim kurulundan istifasının ve yeni ortak …’nın yönetim kurulu üyeliğine seçilmesinin yapılacak ilk genel kurula sunulmasına karar verildiği, 01.12.2017 tarihli, davalı … Anonim Şirketi’nin davacı …’a olan borcunun yapılandırılıp tasfiyesi ve …’ın hisselerinin devrine ilişkin sözleşmede yönetim kurulu üyesi davacının %33 payının davalı şirket ortaklarına devri ve fakat pay bedellerinin davalı anonim ortaklıkça ödenmesine ilişkin sözleşme TTK 379/1, 380/1, 395/1 hükümlerine aykırı olması hasebiyle batıl (kesin hükümsüz) olup bu sözleşme hükümlerine istinaden …’den alacak talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı tespit edilmiştir…” şeklinde mütalaa verilmiştir.
Dava, taraflar arasında imzalanan 01/12/2017 tarihli Sözleşmeden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya ve takibe konu sözleşme, taraflar arasında imzalanan 01/12/2017 tarihli Sözleşme olup, sözleşmenin konusunun davacı …’ın davalı … A.Ş.’ deki hisselerinin devri karşılığında akdedildiği anlaşılmıştır. Davacının alacak iddiasının bahsi geçen sözleşmeden kaynaklandığı, takipte de mezkur sözleşmeye dayanılarak ilamsız takip yapıldığı görülmüştür. Bu itibarla, alacağın kaynağının davalı şirkette oraklık hissesi bulunan davacının bu hisselerinin devri karşılığında şirketten ayrılması istemine ilişkin olduğu konusunda duraksama bulunmamaktadır.
HMK’ nın 14/2. maddesinde “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir.
Nitekim, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1473 Esas, 2018/1694 Karar sayılı ilamında:
“…Dava, şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının, dava dışı … Ltd. Şti.’ndeki hisselerini davalıya devretmiş olduğu tarafların kabulündedir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 14/2 maddesi “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”hükmünü haizdir.
Dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, 2006 yılı itibariyle “…”olan adresinin 2007 yılı itibariyle “….Sirkeci/İstanbul” olarak değiştirildiği ve dava tarihi itibariyle halen bu adres olduğu görülmüştür.
O halde yukarıda belirtilen kesin yetki kuralı gereği, hisse devir sözleşmesinden kaynaklanan iş bu davada, şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul Mahkemeleri yetkili olup, ilk derece mahkemesince davanın yetki yönünden usulden reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır….” şeklinde belirtilmiştir.
Kanun lafzından ve değinilen karardan da görüleceği üzere, somut uyuşmazlık hakkında uygulanması gereken yetki kuralına ilişkin olarak kesin yetki hali söz konusudur. Bilindiği üzere, HMK’ nın 114/1-ç madde hükmü uyarınca kesin yetki dava şartı olduğundan taraflar ileri sürmeseler dahi yargılamanın her aşamasında Mahkemece resen nazara alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, eldeki davada, davalı …nin şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, … İl Ticaret Sicil Müdürlüğünden celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin 29/04/2016 tarihinde şirket merkezinin …adresinden … adresine taşınarak tescil edildiği, adres değişikliğine ilişkin tescil kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 05/05/2016 tarihinde yayımlandığı, taşınma ve nakil sebebiyle … Ticaret Sicil Müdürlüğünün kendi nezdindeki şirket kaydının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin resen tescilinin 18/05/2016 tarihinde yayımlanarak ilan olunduğu, dava tarihinin ve dahi takip tarihinin bu tarihlerden daha sonra 2018 yılında ikame edilmesi karşısında Mahkememizin yetkili olmadığı, davayı bakmakla görevli ve yetkili Mahkemenin … Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatyıla) Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 01/12/2017 tarihli Sözleşmenin 11.maddesinde her ne kadar İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, sözleşmede yetki şartının düzenlendiği görülmüş ise de, kesin yetki kuralı sebebiyle mevcut yetki şartına itibar edilmemiştir. Zira, HMK’ nın 18/1. maddesinde “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. ” şeklinde düzenlenmekte olup, kesin yetki halinde yetki şartı ya da yetki sözleşmesi geçerli değildir, bu hükme rağmen taraflarca yetki şartı kararlaştırıldığı takdirde söz konusu yetki şartının geçerli olmayacağı açıktır. Açıklanan nedenlerle, davayı görmeye yetkili mahkemenin şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan … Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatyıla) Mahkemesi yetkili olduğundan davanın kesin yetki dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın kesin yetki dava şartı yokluğundan HMK 114/1-ç madde atfı HMK 115/2 maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE, Mahkememizin Yetkisizliğine,
2-HMK 20.maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili … ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) ‘ne gönderilmesine, aksi halde 2 haftalık yasal süre içerisinde gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır