Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/306 E. 2021/243 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/306 Esas
KARAR NO : 2021/243

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2018
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir adet … serisi fokliftin (operatörü ile birlikte) bir aylık süre boyunca 08.00 ile 17.00 saatleri arasında olacak şekilde aylık 14.000,00 TL’ den kiralanması hususunda sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca edimini yerine getirdiğini ve 13.096,69 TL bedelli faturayı tanzim ederek davalıya gönderdiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine … 28. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını ve davalının itiraz ettiğini, yapılan bu itirazın kötü niyetli olduğunu, davalının alacağın %20′ sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevsizlik ve yetkisizlik itirazında bulunduklarını, taraflar arasında kira sözleşmesi imzalandığını, 29/11/2017 tarihinde müvekkili şirket çalışanları ve şantiye altında bulunan diğer kişiler tarafından söz konusu kiralık makinenin müvekkili şirket yetkililerinin bilgisi ve onayı olmaksızın üstelik müvekkili şirketin yakıtını kullanarak 3.kişi firmalara kullandırıldığını tespit ettiklerini ve bu durumun tutanak altına alındığını, söz konusu kiralık makinenin 02/12/2017 tarihinde şantiyeden çıkartıldığını ve götürüldüğünü, yine söz konusu araçta bulunan müvekkili şirkete ait yakıtın 3.kişi firmalara kullandırıldığını ve müvekkilinin bu açıdan da zararı bulunduğunu, bu nedenle söz konusu faturaya itiraz edildiğini, müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, iş bu davanın hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, davacının %20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 28. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyası, ticari hizmet sözleşmesi, 29/11/2017 tarihli tutanak, 02/12/2017 tarihli tutanak, mail sureti ve Antalya Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya, SMMM Bilirkişi … ve İnşaat Mühendisi Bilirkişi …’ den oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 27/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ve sonuç olarak; ”… Davacının davalıdan 20/02/2018 takip tarihi itibariyle 7.096,63 TL asıl alacağının bulunduğu, bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar yasal faiz hesaplanabileceği …” mütalaa edilmiştir. Dosya ek rapor tanzimi amacıyla SMMM Bilirkişi …ve İnşaat Mühendisi Bilirkişi …’ den oluşan bilirkişi heyetine yeniden tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından mahkememize sunulan 16/10/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ve sonuç olarak; ”… Davacının davalıdan 20/02/2018 takip tarihi itibariyle 7.341,37 TL asıl alacağının bulunduğu, bu alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda yasal faiz hesaplanabileceği …” mütalaa edilmiştir.
Dava, ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraf şirketler arasında bir adet … serisi forkliftin operatörü ile birlikte kiralanması konusunda ticari hizmet sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme içerisinde aracın çalışacağı süre, giderler ve hizmet bedelinin detaylı olarak düzenlendiği, davacı sözleşme uyarınca verilen hizmete karşılık davalı tarafa fatura kesildiğini ancak ödeme yapılmadığını, bu nedenle ödenmeyen hizmet bedelinin tahsili için icra takibi başlattığı, davalının icra takibi sırasında kısmi itirazda bulunduğu ve bunun üzerine itiraz edilen kısım yönünden takibin durduğu, davacının duran takibe devam edilmesi amacıyla işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Davalı, usule ilişkin görev ve yetki itirazında bulunduktan sonra, esasa yönelik olarak kiralanan aracın kendilerinin bilgisi ve rızası dışında üçüncü şahıslara kullandırılmasından ötürü sözleşmeyi feshettiklerini, fesih sonrası dönem için hizmet bedelinden sorumlu olmadıklarını, kullanılan süre için bakiye hizmet bedelinin takip dosyasına ödendiği savunmasında bulunmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında akdedilen sözleşmede her ne kadar başlık olarak “Kiralama Sözleşmesi” ibaresi kullanılmış ise de; tarafların sözleşme ile üstlendikleri edimlere bakıldığında, davacının sözleşmenin 1. ve 5. maddesi uyarınca sadece forklift aracın tek başına kiralanmasını üstlenmediği, bunun yanı sıra makineyi kullanacak operatörün de sözleşmeye dahil edildiği, hatta operatörün yemek ve konaklama giderlerinin davalı tarafından karşılanacağı ifade edilmiştir. O halde, taraflar arasında salt araç kiralanmasına yönelik bir sözleşme bulunmadığına göre, uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığını söyleme imkanı yoktur. Davaya konu forkliftin operatörü ile birlikte kiralanması nedeniyle taraflar arasında hizmet sözleşmesinin bulunduğu, her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmelerinden doğması sebebiyle ticari davanın söz konusu olduğu ve mahkememizin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalının kira sözleşmesi ve sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğuna yönelik itirazlarına itibar edilmemiştir. Öte yandan, sözleşmenin 7. maddesinde ihtilafların çözümünde İstanbul Mahkemelerinin yetkili olacağı kararlaştırılmış, HMK 17. maddesi uyarınca tacirler arasında yapılan mevcut yetki şartının geçerli olduğundan mahkememiz yetkili olup, davalının yetki itirazı da yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmenin 2. maddesi uyarınca, sözleşmenin 08/11/2017 – 08/12/2017 tarihleri arasında ve çalışma saatlerinin saat 08:00-17:00 arasında geçerli olacağı, kira süresinin aylık olarak hesaplanacağı ve aylık kiralama gününün 26 beher gün üzerinden kararlaştırıldığı görülmüştür. Ancak davalı taraf, aracın kendilerinin bilgisi ve rızası dışında başka firmalara kullandırıldığı ve kendi yakıtlarının harcandığı gerekçesi ile sözleşme süresinin bitiminden önce 02/12/2017 tarihinde sözleşmeyi feshetmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki sözleşmede çalışma gün ve saatleri belirtilmiş olup, bu tarih ve saatler dışında aracın başka firmalara kiralanmasında sözleşmede engel bir hüküm bulunmadığı gibi bu konuda davalı şirketin bilgisinin ve onayının alınmasının da zorunlu olduğuna yönelik herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Bu nedenle, davalının kendileri bilgisi ve rızası dışında aracın kullanılmayacağına yönelik beyanları yerinde görülmemiştir. Davacı, sözleşme ile kararlaştırılan gün ve saatler dışında aracı başkalarına da kiralayabilecektir. Ne var ki, sözleşme süresinin geçerli olduğu çalışma gün ve saatlerinde yine sözleşme ile kararlaştırıldığı üzere, aracın yakıt giderlerinin davalı şirket tarafından karşılandığı ve bu nedenle davalı şirketin işlerinde kullanılması gereken yakıtın başka firmalarca tüketilmesi sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Başka bir anlatımla, sözleşme gereğince davalı şirket tarafından karşılanmış olan yakıt bedelleri, ancak aracın davalı şirket tarafından kullanılması suretiyle sarf edilebilir, bu yakıtın başka firmalarca aracın kullanılmak suretiyle sarf edilmesi sözleşmenin ihlali anlamına gelecektir. Açıklanan nedenlerle, davalının 02/12/2017 tarihli sözleşme fesih beyanı geçerli kabul edilmiş, bu tarihten sonraki ve sözleşmenin bitim tarihi olan 08/12/2017 tarihine kadar olan dönem için hizmet bedelinden sorumlu olmayacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, davalı şirket bu dönem için aracı zaten kendi iş sahasından çıkartarak davacı tarafa teslim etmiş, bu durumu tutanak altına almış ve bahsi geçen dönemde araçtan da faydalanmamıştır.
Esasen, buraya değin anlatılan hususlar davacının da kabulündedir, zira taraflar arasındaki mail yazışmalarında hizmet bedeli faturasının sözleşmenin geçerli olduğu 08/11/2017 – 01/12/2017 tarihleri arasındaki dönem için ve yakıt bedelleri iskonto edilerek davalı şirkete kesildiği tespit edilmiştir. Başka bir anlatımla, sözleşmenin feshinden sonraki 02/12/2017 – 08/12/2017 tarihleri arasındaki dönem için davalı şirkete hizmet bedeli fatura edilmediği gibi, sözleşmenin geçerli olduğu dönemdeki başka firmalara kullandırılan yakıt tutarları hizmet bedelinden iskonto / mahsup edilerek fatura düzenlenmiştir. Mahkememizce, bu hususta sözleşme hükümleri dikkate alınarak yaptırılan teknik bilirkişi heyeti incelemesinde, bilirkişi heyeti tarafından aynı bilimsel sonuç ve hesaplamalara varılmıştır.
Davacı, dava değerini icra dosyasında itiraza uğrayan asıl alacak miktarı üzerinden göstermiş ve bu tutar üzerinden harçlandırmıştır. Ancak, kök bilirkişi raporu dosyaya sunulduktan sonra işlemiş faiz alacağının da bulunduğunu, sözleşmenin bitim süresi olan 08/12/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi hesaplanması gerektiğini ifade etmiştir. Tarafların itirazlarının değerlendirilmesi ve eksik tahkikat yapılmaması için dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdi edildiğinde, bilirkişi heyeti bu sefer kök rapordan farklı olarak ek raporda davacının faiz istemi alacağının yerinde olduğunu kabul ederek faiz hesaplaması yapmıştır. Mahkememizce, öncelikle takipteki işlemiş faiz kalemi yönünden talebi olup olmadığı hususunda davacıya beyanda bulunması için süre ve imkan verilmiş, davacı taraf işlemiş faiz taleplerinin de olduğunu belirterek eksik harcı ikmal etmiştir. Başka bir anlatımla, HMK 31.maddesi hükmü uyarınca talep sonucu konusunda belirsizlik giderilmiş, davacının takipte kısmi itiraza uğrayan asıl alacak (7.096,63 TL) ve işlemiş faiz (244,74 TL) isteminde bulunduğu açıklığa kavuşturulmuştur.
Ne var ki, tarafların itirazları sonucunda düzenlenen 16/10/2020 tarihli ek raporda bilirkişi heyetinin “…sözleşmede işin 08/12/2017 tarihinde biteceğinin, kiralama bedelinin işin bitiminde bankaya nakit olarak ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüş olup, buna göre davalının geç ödeme nedeniyle temerrüte düştüğünden takip tarihi olan 20/02/2018 tarihine kadar işlemiş faiz hesabı yapılabileceği…” yönündeki kanaatine itibar edilmemiştir. Bilindiği üzere, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Böyle bir ihtar mevcut değilse, temerrüt takip başlatılması veya dava açılmasıyla gerçekleşir. Somut olayda, hizmet bedelinden kaynaklanan fatura alacağının ödenmesine yönelik olarak takip öncesinde anılan şekilde çekilmiş bir ihtar söz konusu değildir. Bu nedenle, takibin başlatılmasıyla temerrüt gerçekleşmiştir. Bilirkişi heyetinin görüşünün kesin vade olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Kesin vade, alacağın tayin edilen günde mutlaka ödeneceği, belirtilen günde ödenmediği takdirde borcun ifasının artık kabul edilmeyeceğinin açıkça sözleşmede kararlaştırılması veya bu hususun sözleşmeden net bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Bedelin “iş bitiminde bankaya nakit ödeneceği” ibaresi yukarıda değinilen kesin vadenin şartlarını taşımamaktadır. Açıklanan nedenlerle, bilirkişi ek rapordaki işlemiş faize ve faiz hesaplanmasına yönelik açıklamalara ve tutara itibar edilmemiş, davacının kısmi itiraza uğrayan asıl alacak tutarı yönünden davasının bilirkişi kök raporu doğrultusunda kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
Davalının … 28.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin 7.096,93-TL asıl alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren taleple bağlı kalınarak yasal faiz uygulanmak suretiyle DEVAMINA, fazlaya ilişkin takipteki işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden alınması gereken 484,77 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 121,20 TL ve 10,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 353,57 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 121,20 TL peşin harç, 10,00 TL tamamlama harcı, 1.594,00 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.725,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.667,75 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan 37,20 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.24 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, bakiye kalan yargılama giderinin davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca maktudan az olmamak koşulu ile belirlenen 4.080,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (244,74 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen miktarı geçmemek koşulu ile belirlenen 244.74 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-HMK’nın 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/04/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)