Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/299 E. 2018/764 K. 18.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/299 Esas
KARAR NO : 2018/764

DAVA : Alacak- Menfi Tespit (Devremülk Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2018
KARAR TARİHİ : 18/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Devremülk Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; müvekkili ile davalı arasında 03/07/2012 tarihinde … numaralı devre mülk satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı ile … İli, … İlçesi, … Mahallesi, 4-5-7/1 pafta, 46 ada, 1 parselde bulunan meskenin kullanıma tahsisli … ve … devre numaralı olmak üzere iki adet devre mülk dairesinin satışı ve sözleşmede belirtilen şartlarda kira ödemesi ve diğer ayrıntılar üzerinde anlaşıldığını, binanın 31/10/2013 tarihinde bitirileceği ve işletmeye alınacağını diğer yandan 06/09/2014 tarihinde ise devre mülkün alıcıya teslim edileceğini ve 06/09/2014 tarihi itibarıyla da devre kirası olarak taahhüt edildiğini, aylık devre kirasının 1.130,64 EURO olduğunu, müvekkilinin sözleşme gereğince 03/07/2012 tarihinden 03/04/2015 tarihli bonoya kadar 32 adet bononun ödemesini yaptığını, davalı taraf ile devre mülk satım sözleşmesi haricinde 11/07/2012 tarihinde K-05535 numaralı devre mülk kiralama sözleşmesi imzalandığını, buna göre davalının 20/09/2014 tarihi itibarıyla devre kirası ödeme borcu altında olduğunu, ancak davalının devre mülkü zamanında bitiremediği gibi zamanında da teslim edemediğini ve kira ödemelerini dahi yapmadığını, bir çok sefer şifahi talepte bulunmasına rağmen ödemede bulunulmayınca müvekkilinin noter aracılığıyla ihtar çektiğini, buna rağmen ödemede bulunulmaması üzerine … 24. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında takip başlatıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, haksız ve hukuka aykırı bir şekilde müvekkilini mağdur ettiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, sözleşmeden cayma nedeniyle, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile müvekkilinin ödediği 103.296,00 TL.sının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 28 adet 3.255,00 TL ‘lik bonoların iptaline ve müvekkiline iadesine, yargılama masraf ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; öncelikle görev itirazında bulunarak, dava konusu sözleşmenin 4077 sayılı yasa kapsamında bir alışveriş olmadığını, davacının birden fazla devre mülk sözleşmesi yaptığı ve birden fazla devre mülk dairesinin satın aldığı nazara alındığında davacının devre mülkleri ticari amaçla edindiği, davacının tüketici sıfatı bulunmadığı ve açtığı davada tüketici mahkemelerinin görevsiz olduğunu belirterek, mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine, usule ilişkin de haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm Dosya Kapsamı Birlikte Değerlendirildiğinde;
Dava, devremülk satış sözleşmesi kapsamında ödenen bedelin iadesi, bakiye sözleşme bedeli kadar borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmış olup uyuşmazlık, davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve belirlenecek niteliğine göre davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk veya asliye ticaret mahkemelerinden hangisi olduğu konularında toplanmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir.Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava konusu somut olayda;talebin davalı tarafın ticari işletmesiyle ilgili olduğu ve davalı şirket yönünden ticari iş niteliği arzettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık, sözleşmeden kaynaklı alacağın davacı gerçek kişinin ticari işletmesinden kaynaklandığı iddia ve ispat edilememiştir.
Eldeki davanın asliye ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için tarafların her ikisinin birden tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması zorunlu olduğundan ve yukarıda izah edildiği üzere; talebin davacının ticari işletmesi ile ilgili olmadığı anlaşılmakla dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereği davanın USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine mütakip talep halinde dosyanın görevli nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-HMK 20 maddesi gereği süre içeresinde talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/07/2018

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)