Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/291 E. 2020/379 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/291 Esas
KARAR NO:2020/379

DAVA:Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ:30/03/2018
KARAR TARİHİ:30/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … 29/07/1991 tarihinde … Ticaret Odası’nda kayıt olarak kurulduğunu, halen faaliyet gösterdiğini, şirket ana sözleşmesi kapsamında, her türlü gayrimenkul, proje geliştirme, inşaat, fabrika, okul, yol, köprü, kanal ve benzeri işlerin inşaatının yapmak, inşaat öncesi, safhası ve sonrasının araştırma etüt ve organizasyon çalışmalarında bulunmak, fizibilite ve uygulama projeleri ile mimarlık ve mühendislik konularında, müşavirlik hizmetleri ifa etmek işleri ile iştigal ettiğini, Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde, 22/12/2008 tarih ve … sayılı tescil başvurusu ile ”…” markasının …. Sınıflarda tescilini talep etmiş ve akabinde ”…” markası müvekkili şirket adına tescil edildiğini, Müvekkili şirket ve müvekkil şirketin grup şirketlerine aynı ve/veya benzer faaliyetleri yürütmek üzere kurulduğu anlaşıldığını, davalı şirketin tescil işlemini haklı gösterebilecek, her ne ad altında olursa olsun, müvekkil şirket unvanını bire bir taklit etmek ve müvekkil şirketin ticaret unvanının bilinirliğinden hukuka ve ticari ahlaka aykırı şekilde istifade etmek suretiyle haksız kazanç elde etmek amacıyla yapıldığını, davalı şirketin, müvekkili şirkete ait ”…” ibareli ticaret unvanını haksız ve kötü niyetli olarak kullandığı ve unvandaki benzerliğin iltibasa yol açacak derecede olduğu hususu sabit olduğundan 6102 sayılı TTK hükümleri kapsamında uyuşmazlık konusu ticari unvandaki ”…” sözcüğünün davalı şirketin sicil kaydından terkini gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesini, davalının müvekkil şirketin ticaret unvanına tecavüzünün tespiti, önlenmesi ve maddi durumun ortadan kaldırılması ve … … Şti şeklindeki davalı ticaret unvanının / ortak kullanılan ”…” ibaresinin sicil kaydının silinmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı şirkete usulüne uygun olarak meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş, ancak davalı şirket tarafından yasal süre içinde davaya cevap verilmemiştir. Bununla birlikte, davalı şirket yetkilisi 07/11/2018 tarihli 1. celseye katılım sağlamış “Davacı taraf bize ihtarname gönderdi bizde akabinde şirket unvanını değiştirdik, bu davanın açılmasına biz sebep olmadık, davadan önce tarafımıza ihtar gönderildi, unvanı değiştirdik, buna ilişkin bilgi ve belgeleri sunabiliriz, ekim ayında değişikliği yaptırdık, dava konusuz kalmıştır” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
Dava, ticaret unvanın korunmasına yönelik olarak açılan tecavüzün önlenmesi ve ticaret unvanındaki kılavuz sözcüğün sicilden terkini istemine ilişkindir.
TTK 43. maddesi uyarınca anonim ve limited şirketler işletme konusu gösterilmek ve 46. madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla ticaret unvanlarını serbestçe seçebilir. TTK 45. maddesi uyarınca, bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer unvandan ayırdedilmesi için gerekli olduğu takdirde ek yapılır. Aynı Yasanın 50. vd. maddelerinde, ticaret unvanının korunması düzenlenmiştir. Eldeki dava, TTK 52. maddesi uyarınca ticaret unvanına vaki tecavüzün önlenmesi, silinmesi istemine ilişkindir.
Ticaret ünvanı, tacirin ticari işletmesine ilişkin iş ve işlemlerinde kullandığı addır. Bu tanımdan hareketle ticaret ünvanının işlevi, taciri tanıtma ve onu diğer tacirlerden ayırt etme olduğu söylenebilir.
Ticaret unvanı, ana unsur ve ek unsur olmak üzere iki unsurdan meydana gelir. Ana unsur, ticaret unvanının zorunlu unsurudur; ek unsur ise kural olarak zorunlu değildir. Ticaret unvanı ana unsur yanında ek unsur içeriyorsa bir bütün olarak korunur.
Anonim ve limited şirketlerde ana unsur, işletme konuları ile birlikte şirketin türünü gösteren “limited şirket” “anonim şirket” ibarelerinden oluşur. Ek ise, ticaret unvanının ikincil (yan) unsurudur. Zorunlu olmayıp isteğe bağlıdır. TTK 46/1. maddesi uyarınca, kullanılan eklerin yanıltıcı olmaması gerekir. Ticaret unvanları, eklerle birlikte bir bütün olarak korumaya tabidir. Olayımızda her iki tarafın unvanlarında yer alan ”…” ibaresi, unvanın eki (kılavuz) niteliğinde olup, unvanın korunması hükümlerine tabidir.
TTK 52. maddesi uyarınca, ticaret unvanının bir başkası tarafından ticari dürüstlüğe aykırı olarak kullanılması halinde koruma talebinde bulunabilirler. Kanuna uygun olarak seçilmiş ve kullanılan bir ticaret unvanının kullanılması, sahibi tacir için hem bir hak hem de kanuni bir yükümlülüktür (TTK. m. 50). Gerçekten de kanuna uygun olarak seçilmiş bir ticaret unvanının, Türkiye’nin başka bir yerinde başka bir şirket tarafından seçilmesi ve kullanılması yasaktır. Nitekim, TTK. m. 52/1 bu hakkı açıkça ortaya koymuştur. Buna göre, ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde, bir başkası tarafından kullanılması halinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir, maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı …nin .. Ticaret Odası Başkanlığından ve Ticaret Sicil Müdürlüğünden getirtilen kayıtlara göre 29/07/1991 tarihinde tescil edilerek kurulduğu, 2008 yılında Türk Patent Enstitüsünden “…” ibaresine yönelik değişik şekiller hakkında marka hakkının davacı şirket adına tescilinin sağlandığı, davalı …nin ise 04/10/2017 tarihinde ticaret sicile tescil edilerek kurulduğu, işbu dava açılmadan evvel davacı şirketin, ticaret unvanındaki kılavuz “…” ibaresine yönelik davalı şirket tarafından aynı unvanın kullanılmış olması nedeniyle unvanın korunmasına yönelik olarak davalı şirkete …. Noterliğinin 13/11/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiği ve davalı şirketten vaki tecavüzün önlenmesini, ticaret unvanındaki “…” ibaresinin sicilden terkinini, aksi halde dava yoluna başvurulacağının bildirildiği, davalı şirketin ihtarnameye rağmen ticaret unvanındaki kılavuz ibarenin sicilden terkin edilmemesi üzerine 30/03/2018 tarihinde işbu ticaret unvanın tecavüzün önlenmesi ve kılavuz “…” ibaresinin sicilden terkini davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket yetkilisi … dava açıldıktan sonra dosyaya sunmuş olduğu 07/11/2018 tarihli beyan dilekçesi ile davalı şirketin unvanındaki ek ibarenin değiştirildiğini bildirmiştir. Gerçekten de; … Ticaret Sicil Gazetesinin 05/07/2018 tarih … sayılı ilanlarında davalı şirketin 30/06/2018 tarihinde unvan değişikliğini ticaret sicil kayıtlarında tescil ettirdiği, yeni ticaret unvanın … … Şirketi olduğu görülmüştür. Bu halde, davalı şirketin dava açıldıktan sonra yargılama sürerken unvan değişikliği yaptığı anlaşılmakla, davacı şirketin ticaret unvanına yönelik tecavüzün sona erdiği ve sicilden terkini talep edilen kılavuz ibarenin davalı şirketçe değiştirildiği / terkin edildiği ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
HMK’ nın 331/1. maddesinde “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” denilmiştir. Davanın açıldığı 30/03/2018 tarihi itibariyle; davalı şirketin “…” ekini kullanarak davacı şirkete ait unvanın aynısını kullandığı, ek ibarenin aynı olması sebebiyle davacı şirketin ticari itibarına zarar verdiği gibi şirketlerin aynı alanda faaliyet göstermeleri sebebiyle haksız rekabete de yol açtığı, öte yandan aynı ek ibarenin seçilmesinin şirketler arasında iltibasa yol açacak nitelikte olduğu konusunda duraksama bulunmadığına göre (İstanbul BAM 14. H.D. 2017/985 E., 2018/432 K.) davanın açıldığı tarih itibariyle davacı şirkete ait ticaret unvanına tecavüz edildiği sabit olup, davacı şirket TTK 52. maddesi uyarınca davasında haklıdır. Davalı şirket yetkilisi her ne kadar duruşmadaki beyanlarında davanın açılmasına kendilerinin sebebiyet vermediğini ileri sürmüş ise de; davalı şirketin unvanını dava açıldıktan sonra 30/06/2018 tarihinde ticaret sici kayıtlarında tescil ettirmek suretiyle değiştirdiği, işbu davanın açılmasından evvel kendilerine gönderilen ihtarnamelere rağmen gerekli değişikliği yapma konusunda süresinde harekete geçmedikleri, davanın bu yüzden açılmasına sebebiyet vermeleri karşısında beyanlarına itibar edilmemiş, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 35,90 TL peşin harç, 118,75 TL posta ve tebligat masrafı, olmak üzere toplam 154,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 6. ve 13/1. maddeleri uyarınca belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen taraflara veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.30/09/2020

Katip …
E-İmza

Hakim …
E-İmza