Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/266 E. 2023/123 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/266 Esas
KARAR NO : 2023/123

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.10.2016 tarihinde davacının işyerinin önünde karşıya geçmek istediği esnada bir anda sol tarafından aşırı hızlı, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen yarış motorsikletinin sol tarafından çarpması neticesinde araç dışı yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen yarış motoru sürücüsünün asli ve tamamen kusurlu olduğunu, kaza ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığının … nolu soruşturma yürütüldüğünü, kaza sonucu meydana gelen davacının sürekli iş göremezliği nedeniyle uğramış olduğu zararın yasa gereğince davalı … Hesabı tarafından karşılanması gerektiğini, kazanın meydana geldiği tarihteki poliçe teminatının kişi başına ölüm ve sakatlanma halinde 310.000,00 TL olduğunu, kaza sonucu davacının ağır yaralandığını ve uzun süren bir tedavi süreci atlattığını, muhtelif yerlerinde kırıklar, doku zedelenmeleri, lif kopmaları meydana geldiğini, … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından %20 oranında sürekli iş göremez halde olduğunun tespit edildiğini, 19.06.2017 tarihinde zararların karşılanması için davalıya başvuruda bulunulduğunu, 28.06.2017 tarihli yanıtta eksik belgelerin talep edildiğini, eksik belgelerin 07.03.2018 tarihinde davalıya gönderildiğini, ancak yasal süre içerisinde maddi zararların ödenmediğini, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının sürekli iş göremezliği için 100.00 TL maddi tazminatı ile maluliyet raporu için ödenen 900,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın davalının temerrüde düştüğü itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; K.T.K.’nun 97.maddesindeki dava şartının yerine getirilmediğini, dava ya da tahkim yoluna başvurulabilmesi için sigorta kuruluşu tarafından başvurunun 15 gün içerisinde cevaplanması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin olması şartırın arandığını, davada, kuruma başvuru yapıldığını, 15 gün içerisinde kurum tarafından cevap verildiğini, davacı tarafından eksik evrakların gönderilmesi halinde dosyanın değerlendirmeye alınacağının bildirildiğini, eksik belgelerin eksiksiz sunumundan sonra 8 işgünü içerisinde ödeme yapılmaması halinde dava yoluna gidiltebileceğini, somut olayda 02.08.2016 tarihi itibariyle zorunlu hale gelen Yönetmelik çerçevesinde alınmış özürlü sağlık kurulu raporu bulunmadığından raporun teminin istendiğini, davacı tarafından eksiklik giderilmeden dava yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK.nun 114/2 ve 115/2.maddeleri gereği davanın usulden reddi gerektiğini, 19.10.2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının maul kaldığını, davalının poliçelerden sorumlu tuluğunun davacının kusuru oranında olmak üzere, yaralanmalı ve sürekli sakatlık halinde kişi başına azami 310.000,00 TI olduğunu, teminat limitinin bildirilmesinin davayı kabul anlamına gelmediğini, 5684 sayılı Yasa ile davalının sorumluluğunun belirlendiğini, 19.10.2016 tarihinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak plakası tespit edilemeyen aracın varlığının tespiti gerektiğini, davacı iddiasının soyut bir iddiadan öteye gitmediğini, kazanın meydana geldiği yerde herhangi bir iz, delil ve görgü tanığı bulunmadığını, ispat külfetinin davacıya ait olduğunu, Cumhuriyet Savcılığından Daimi Arama Kararı alınması gerektiğini, 01.06.2015 tarihinden sonra gerçekleşen kazalar için ZMSS Yeni Genel Şartlarının uygulanması gerektiğini, talebi kabul anlamına gelmemek kaydıyla ZMSS kapsamındaki tazminatların hesaplamalarında TRH 2010 tablosunun ve iskonto oranının (teknik faiz) %1,8 dikkate alınması gerektiğini, hesaplamanın aktüer sıfatına sahip uzman bilirkişi tarafından yapılması gerektiğini, maluliyet raporunun da ZMSS Genel Şartlarına uygun olması gerektiğini, kişinin resmi ve yetkili bir hastaneden alacağı Sağlık Kurulu ve maluliyet oranının tespiti için tedavi sürecinin sona ermiş olması ve kişide bu kazadan dolayı sürekli bir hasara yol açmış olması gerektiğini, sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, davalı … Hesabının herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalıya münhasıran bedeni zararlar için başvurulabileceğini, Poliçe Genel Şartlarında zarar kavramı içinde geçici iş göremezlik tazminatının düzenlenmediğini, gelir kaybının teminat dışında kalan hallerden olduğunu, yasa gereği bedeni zararlar kapsamında bulunmayan cenaze, defin, yol, yemek. ulaşım, belge ve raporların temini sırasında yapılacak masraflar ile benzeri masrafların davalı tarafından karşılanmasının mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davalının dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusuru indirimi yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… Hesabına tazminatın ödenmesine yönelik yapılan yazılı başvuru ve tebliğ evrakları, … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Raporu ve faturası, davacının trafik kazası nedeniyle görmüş olduğu tıbbi tedaviye yönelik tüm hastane kayıtları, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas ve Genel Kurul raporları, kazaya ilişkin evraklar, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … numaralı Soruşturma dosyası, rücuya tabi ödeme yapılmadığına ilişkin SGKyazı cevabı, davacının sosyal ve ekonomik durum araştırma yazısı, hizmet döküm cetveli celp edilmiştir.
Dosya, maluliyet durumunu tespit edilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu’nun 02/12/2021 tarihli adli tıp raporunda; “…Mevcut belgelere göre İbrahim ve Sakine oğlu 24.08.1982 doğumlu …’ın 19.10.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde tespit edilmiştir.
Dosya, çelişkilerin giderilmesi, kesin maluliyet durumunu tespit edilmesi ve davacının itirazlarının karşılanması amacıyla Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Üst Kurulunun (Genel Kurulunun) 24/11/2022 tarihli adli tıp raporunda; “… davacı …hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde; … oğlu, 1982 doğumlu …’ın 19.10.2016 tarihli trafik kazası bağlı yaralanmasının; 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu dolayısıyla; kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde tespit edilmiştir.
Davacı vekili 17/09/2019 tarihli bedel artırım dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; dava dilekçesinde talep edilen 100,00 TL sürekli iş göremezlik zararı talebini 33.231,09 TL’ye artırdıkları, toplamda 1.000,00 TL olan dava değerini 33.231,09 TL’ye artırdıkları, daha önceki beyanları ve bedel arttırım talebi göz önünde bulundurularak talep etmiş oldukları, tazminat miktarının müştereken ve müteselsilen davalıların temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kabulüne, yargılama harç masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ve cismani zarara dayalı maddi tazminat ( sürekli iş göremezlik ) istemine ilişkindir.
Davacı … 19/10/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle davalı … Hesabından maddi tazminat olarak sürekli iş göremezlik / kalıcı maluliyet zararının tazminini talep etmiştir. Nitekim, hem dava dilekçesinin konu kısmında, hem talep sonucunda hem de dilekçe içeriğinde açıkça “müvekkilin sürekli iş göremezliğine ilişkin maddi zararının karşılanmasını talep ediyoruz” şeklinde bu durum ifade edilmiştir.
Bilindiği üzere, haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan tüm şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmesi gerekmektedir. (Y. 4. HD. 2021/16800 E. 2022/12960 K.)
Önemle ve tekraren vurgulanmalıdır ki, maluliyete ilişkin alınacak raporların kaza tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre düzenlenmesi gerekmektedir. (Y. 4. HD. 2022/8943 E. 2022/13190 K.)
Bu itibarla, somut olay açısından durum ele alındığında, soruşturma dosyası içeriğinden dava konusu trafik kazasının 19/10/2016 tarihinde meydana geldiği, davacının maluliyetinin belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin esas alınacağı noktasında duraksama yoktur.
Davacı …’ın yaralanmasına ilişkin olarak görmüş olduğu tıbbi tedavilere yönelik tüm hastane kayıtları yeniden ve eksiksiz olarak dosyaya getirtilmiş, Adli Tıp Kurumu tarafından 19/01/2021 tarihli ön raporda eksik olduğu belirtilen tıbbi kayıtlar (solunum fonksiyon testi (akım volüm halkasını içerecek şekilde) ile birlikte yeni çekilecek PA / Lateral Akciğer grafisi) davacının muayenesi yaptırılarak ve … Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevki sağlanarak ikmal ettirilmiştir.
Bu çerçevede, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu 02/12/2021 tarihli raporunda davacı …’ın trafik kazasında yaralanması nedeniyle fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiğini, maluliyet oranının %0 olduğunu tespit etmiştir. Başka bir anlatımla, davacının trafik kazası nedeniyle fonksiyonel hiçbir arazının kalmadığı, bu nedenle maluliyetinin bulunmadığı, hasılı kalıcı maluliyetinin oluşmadığı tıbben tayin edilmiştir. Bahse konu İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 02/12/2021 tarihli raporu, kaza tarihi (19/10/2016) itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre tanzim edildiğinden hem yasanın geciktirici nedenlerine ve mevzuat hükümlerine hem de yerleşik içtihatlara uygun olup, maluliyetin bulunmadığına ilişkin rapordaki bilimsel tespitler hükümde esas alınmıştır.
Davacı vekili Adli Tıp Kurumu Raporuna karşı itirazda bulunmuş, aynı yönetmelik hükümleri esas alınarak düzenlenen … Üniversitesi Hastanesi raporunda davacının %20 oranında maluliyetin bulunduğunu ileri sürerek çelişkinin giderilmesini ve dosyanın Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna (Genel Kurul şeklinde çalışan) gönderilmesini talep etmiştir. Gerçekten de; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınmasına rağmen İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 02/12/2021 tarihli raporunda davacının fonksiyonel araz kalmadan iyileştiği ve maluliyetinin bulunmadığı tespit edilirken ; … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 29/01/2018 tarihli raporunda davacının %20 oranında maluliyetinin olduğu belirlenmiştir.
O halde, aynı yönetmeliğin esas alındığı ve birbiriyle çelişen maluliyet raporlarına göre hüküm tesis edilemeyeceğinden öncelikle çelişkinin mutlak suretle giderilmesi, davacının maluliyetinin olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi zorunludur. Nitekim, davacı vekilinin bu yöndeki talebi mahkememizce yerinde görülmüş, yine talep uyarınca çelişkinin giderilmesi için dosya Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna (Genel Kurul şeklinde çalışan) gönderilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu 24/11/2022 tarihli raporunda, itirazlar nedeniyle yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, davacı …’ın trafik kazasında yaralanması nedeniyle kaza tarihi (19/10/2016) itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre fonksiyonel araz bırakmadan tamamen iyileştiğini, bu nedenle maluliyet oranının %0 olduğunu tespit etmiştir. Başka bir anlatımla, davacının trafik kazası nedeniyle fonksiyonel hiçbir arazının artık kalmadığı, bu nedenle maluliyetinin bulunmadığı tıbben ve kesin olarak tayin edilmiştir.
Davacı vekili Adli Tıp Kurumu Genel Kurul raporuna karşı aynı sebeplerle yeniden itirazda bulunmuş, yine Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını talep etmiştir. İtiraz dilekçesinde davacının trafik kazası nedeniyle nefes darlığı çektiğini ve göğsünde ağrı hissettiğini ileri sürmüş, varılan sonucun hakkaniyete aykırı olduğunu ifade etmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, aynı yöndeki itirazların tekrar tekrar ileri sürülmesi ve rapor alınması yoluna gidilerek uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Kaldı ki, itirazların karşılandığı halde ve tıbben yapılan tespitler sonucundai aynı yönde itirazda bulunmak yargılamaya herhangi bir katkı ve yenilik de getirmeyecektir. Öte yandan, davacı vekilinin itirazları mesnetsizdir. Zira, davacının nefes darlığı çektiği ve göğsünde ağrı hissettiğine ilişkin itiraz nedenini destekleyen hiçbir tıbbi tedavi evrakı ya da sair tıbbi delil dosyaya ibraz edilmemiştir. İtiraz dilekçesinde genel geçer bir biçimde ve soyut olarak bu ifadelere yer verilmiş, itirazın dayanakları dahi gösterilememiştir. Bu itibarla, herhangi bir tıbbi dayanağı olmayan tümüyle soyut ve varsayıma dayalı itirazlar esasen kabul edilemez. Kaldı ki, aynı hususlara ilişkin davacı vekilinin tüm itirazları karşılanmış, yine bu yöndeki tüm talepleri kabul edilerek Üst Kurul şeklinde çalışan Genel Kuruldan çelişkileri gideren kesin tıbbi rapor da alınmıştır.
Diğer taraftan, itiraz dilekçesinde bahsedilen … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 29/01/2018 tarihli raporunda, davacı …’ın “Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi (solunum fonksiyonlarında hafif derecede etkilenmeye bağlı > az etkilenme varsa .. 20 denilerek) %20 oranında maluliyeti tespit edilmiştir. Rapor içeriğinden de görüleceği üzere, maluliyet oranı verildiği halde, raporda solunum fonksiyonlarındaki etkilenmenin hafif derecede olduğu açıklanmıştır. Ne var ki, anılan raporda davacının bu şikayeti hakkında başkaca herhangi bir tıbbi test, tahlil, grafi çekilmemiş, detaylı inceleme ve raporlama yapılmamıştır. Öte yandan, kaza tarihinin 2016 yılı Ekim ayı, bahse konu raporun 2018 yılı Ocak ayında alındığı göz önünde bulundurulduğunda aradan geçen 1.5 yıllık süre için böyle bir değerlendirmede bulunulması muhtemeldir. Ne var ki, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu 24/11/2022 tarihli raporunda, yani kazanın üzerinden geçen 6 yıl akabinde artık davacının trafik kazası sebebiyle fonksiyonel hiçbir arazının kalmadığını, bu nedenle maluliyetinin bulunmadığı tıbben ve kesin olarak tespit etmiştir. Bu bağlamda, kazanın hemen sonrasında düzenlenen, ek bir tahkikat ve inceleme gerçekleştirilmeyen, yalnızca şikayetler göz önünde tutularak düzenlenen … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 29/01/2018 tarihli raporuna itibar edilmemiştir.
Bununla birlikte, davacının maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumuna ilk yazılan müzekkereye, Adli Tıp Kurumu 19/01/2021 tarihli Geri Çevirme Kararında özellikle davacının en yakın Eğitim ve Araştırma Hastanesi veya Göğüs Hastalıkları Kliniğine sevki sağlanarak yeniden ve güncel muayenesinin yapılması, solunum fonksiyon testi (akım volüm halkasını içerecek şekilde) ile birlikte yeni çekilecek PA / Lateral Akciğer grafilerinin düzenlenerek dosyanın yeniden Kuruma gönderilmesini talep etmiştir. Mahkememizce, bu yöndeki tıbbi kayıtlar ve eksiklikler giderildikten ve tüm tıbbi kayıtlar dosyaya kazandırıldıktan sonra Adli Tıp Kurumundan rapor alınmıştır. Şu halde, davacının yeniden muayenesi yapılarak solunum fonksiyon testi (akım volüm halkasını içerecek şekilde) ile birlikte yeni çekilen PA / Lateral Akciğer grafileri uyarınca Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunda belirtildiği üzere, artık solunum fonksiyonlarında yer alan hafif derecedeki etkilenmenin de sona erdiği, anılan test ve grafiler uyarınca davacının bu yöndeki arazının hiçbir fonksiyonel araz bırakmadan tümüyle iyileştiği tıbben de belirlendiğinden Hacettepe Üniversitesi Hastanesi raporuna artık bu yönüyle de itibar edilemez.
Yapılan açıklamalar karşısında; davacı …’ın dava konusu trafik kazasında yaralanmasına ilişkin olarak sürekli iş göremezlik zararına yönelik görmüş olduğu tüm tıbbi tedaviler kapsamında, yeniden yapılan güncel muayenesi, akım volüm halkasını içerecek şekilde alınan solunum fonksiyon testleri ve yeni çekilen PA / Lateral Akciğer grafileri uyarınca Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu 24/11/2022 tarihli raporunda yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda, davacı …’ın kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre fonksiyonel araz bırakmadan tamamen iyileştiğini, maluliyet oranının %0 olduğunu, başka bir anlatımla davacının trafik kazası nedeniyle fonksiyonel hiçbir arazının artık kalmadığı, bu nedenle maluliyetinin bulunmadığı tıbben ve kesin olarak tayin edilmekle, çelişkileri gideren ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporu doğrultusunda davacının sürekli iş göremezlik zararı bulunmadığından / ispatlanamadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi ve Ayrıntısı Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 35,90 TL’nin ve 110,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan bakiye 34,00 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde BIRAKILMASINA.
4-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (33.231,09 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1.4. maddesi uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 333. maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgili tarafa veya vekillerine İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 15/02/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır