Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/264 E. 2020/337 K. 18.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/264 Esas
KARAR NO : 2020/337

DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 18/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında akdedilmiş olan hesap açılışı ve kredi sözleşmeleri gereğince müvekkilinin davalı bankanın … Şubesi’nden … kredisi kullandığını, ödemelerini düzenli şekilde yaptığını, davalı bankanın, ayrıca TBK 20. md. ve devamı maddelerine aykırı olarak tanzim edilen “Ticari Kart Sözleşmesi” adı altında genel işlem koşulları içeren, müvekkiliyle müzakere etmediği, doğrudan kendisine dayatılmış matbu kredi kartı sözleşmesini de, kredi kartı aldığı düşüncesinde olan müvekkiline imzalattığını, sözleşmenin içeriğine ve işin özelliğine aykırı hazırlanmış “Hazır Hesap” isimli, niteliği anlatılmamış ve müvekkili ile tartışılarak kabul edilmemiş tek taraflı genel işlem koşulları taşıyan madde gereğince müvekkilinin ayrı ayn ve açıkça imzasını içeren bir talimat olmaksızın bir kredili mevduat hesabı (KMH hs. olarak anılacaktır) tanımlandığını, müvekkilinin, kendisinden habersiz şekilde tanımlanmış KMH’tan ve birikecek borçlarından habersiz bir şekilde taksitli kredisini ödediğini düşünerek işlemler yaptığını, davalı bankanın müvekkiline ekstre göndermediğini, kendisini bilgilendirmediğini, SMS atmadığını, adeta dürüstlük kurallarına aykırı bir şekilde müvekkilinin borcunun birikmesini beklediğini, arada geçen sürede borca bileşik faiz uygulayarak, borcun, faizin, hatta faizin de faizinin birikmesini ve müvekkilin borcunun katlanmasını bekleyerek, ancak bu aşamadan sonra SMS ile faiz borcunun bulunduğunu bildirdiğini, detay vermeden ödeme talebinde bulunduğunu, müvekkilin bu bildiri üzerine de ödemeler yaptığını, borcun neden kaynaklandığını öğrenmek için şubeye gidildiğinde, kendisine KMH açıldığını ilk defa orada öğrendiğini, hesaplarından bankanın gerek masraf adı altında, gerek sigorta adı altında bir takım bedelleri keserek borç yazdığını, ödediği bedellerin kredi ödemesine değil de, KMH’tan kesilerek borç kaydedilen bu masraflara gittiğini, kredi ödemelerinin KMH’tan yapıldığını, normal kredisinin de üzerinde olan bir faizin kendisinden talep edildiğini, bu nedenle de borcunun katlanarak arttığını sözlü olarak öğrendiğini, hesap hareketlerinin incelenmesinde ise, müvekkilinin hesaplarından hukuka aykırı şekilde; hesap işletim ücretleri, kredi tahsis ücretleri, maksi Kobi paket ücretleri, … tahsilatları, işletme kart bakiye süpürme tahsilatları, … Sigorta Poliçe prim tahsilatları 20.04.2017 tarihinde 16.245-TL gibi KMH tahsilatı, KMH borcu ile ilgili vergi ve sair tahsilatların yer aldığının görüldüğünü, ancak ekstrede hiçbir zarftan müvekkilinin 24.600-TL borcu olduğunun anlaşılamadığını, sözleşmeden ayrı olarak hesap sahibinden alınacak imzalı ya da kanıtlanabilir talep olmaksızın hesap sahibi adına KMH açılamayacağını, faiz uygulanamayacağını, bu faizin müşteriden talep ve tahsil edilemeyeceğini, müvekkilinden tahsil edilen masrafların yasal dayanağı ve gerekçesinin olmadığını, söz konusu masraf ve ücretlerin müvekkiline bildirilmediğini ve müvekkille müzakere edilmediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından haksız olarak açılmış olan kredili mevduat hesabı nedeniyle ve uygulanan bileşik faiz sonucu, müvekkilin borcu kalmadığından ve alacak-borç miktarı ihtilaflı olduğundan, öncelikli icra veya dava yoluyla talep edilmesinin engellenmesi amacıyla takip yapılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı tarafından borcun ödenmediğine ilişkin Merkez Bankası ve Kredi Kayıt Bürosu gibi kurumlara bildirim yapılmasının önlenmesi yönünden de ihtilaf çözülünceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığının tespit edilmesine, borcu varsa ne miktarda borçlu olduğunun tespitine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ödenmiş borçlara ilişkin borçlu olmadığının tespit edilmesi ve ne miktarda borçlu olduğunun tespit edilmesi talepli huzurdaki davayı ikame etmesinde davacının hukuki yararının bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ikame edilen işbu davanın istirdat davası olduğunun kabulü halinde, 72. md. 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığından, öncelikle bu yönden davanın reddine karar verilmesini, davaya konu kredili mevduat hesabı, davacı tarafından imzalanan sözleşmelerde hüküm altına alındığını, davacı, tacir sıfatıyla ve özgür iradesiyle müvekkili bankayla kredi sözleşmelerini akdettiğini, davacı işbu sözleşmeler ve eklerinde yer alan kredilere ilişkin şartlarla ahde vefa ilkesi gereğince bağlı olduğunu, müvekkili banka tarafından, davacının sözleşmelerde yer alan adreslerine düzenli olarak hesap ekstrelerinin gönderildiğini, ayrıca davacı tarafından ilgili hesaplardan para çekme, fatura ödemi gibi, çok sayıda işlem yapıldığını, dolayısıyla davacı, davaya konu işlemleri bildiğini, tacir olan davacının 1 yıldan uzun bir süre kredili mevduat hesabı olduğunu bilmediği ve davaya konu işlemlerden haberdar olmadığı iddiası mesmu olmadığını, müvekkili banka tarafından davaya konu hesaba uygulanan faiz türü ve oranının sözleşmelere uygun olduğunu, davacının hesabından yapılan sigorta ve paket ücreti tahsilatları, davacı tarafından satın alınan poliçeler ve paketler kapsamında yapıldığını, kredilere ilişkin yapılan kesintilerin ise sözleşmelere ve mevzuata uygun olduğunu, davacı tarafından, davaya konu kredili mevduat hesabına ilişkin ödemelerin ihtirazi kayıt olmaksızın yapıldığını, bu nedenle davacı taraf Borçlar Kanunu 78. md. göre kendi isteğiyle yerine getirdiği edimleri isteyemeyeceğini, açılan işbu dava menfi tespit değil, istirdat davası olduğunu, bu nedenle İİK.72.2 ve HMK 389. maddelerinin tatbik edilmesinin mümkün olmadığını, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması zarureti hasıl olduğunu, bu nedenlerle öncelikle mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davaya konu olan borç tamamen ödendiğinden, davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı olmadığından davanın usulden reddine, kabul anlamına gelmemekle birlikte, açılan davanın istirdat davası olduğunun kabulü halinde, İİK 72. md. 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığından davanın reddine, müvekkili banka tarafından sözleşme ve mevzuata uygun olarak açılan ve tahsilat yapılan kredili mevduat hesabına ilişkin açılmış huzurdaki davanın hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğundan esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmil edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, kredili mevduat hesabından dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili 13/03/2020 tarihli dilekçesinde, iş bu davada, davayı takip etmediklerini, dosyanın işlemden kaldırılmasına, dosyadaki teminatın ve gider avansının davalının da muvafakati bulunması nedeniyle tarafına UYAP’ta kayıtlı IBAN numarasına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 13/03/2020 tarihli dilekçesinde, iş bu davada, davanın davacı tarafından takipsiz bırakılması ve işlemden kaldırılması halinde, kendilerinin de davayı takip etmeyeceğini ve yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığını, dosyadaki teminatın davacıya iadesine de muvafakat ettiklerini beyan etmiştir.
Taraf vekillerinin talebi doğrultusunda mahkememizin 04/06/2020 tarihli ara kararı ile taraflarca takip edilmeyen davanın, taraflarca yenileninceye kadar HMK 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 150. Maddesi “usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar süresinin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici 1. maddesinde “(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” denilmiş, bahse konu süreler 30/04/2020 tarih ve 31114 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararıyla 15/06/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar uzatılmıştır.
Bu itibarla, Mahkememiz işbu dava dosyasının 04/06/2020 tarihi itibariyle işlemden kaldırıldığı, ancak 7226 sayılı Kanunun Geçici 1. Maddesi uyarınca 15/06/2020 tarihine kadar hukuk yargılamasına ilişkin tüm sürelerin durduğu, bu nedenle işlemden kaldırma karar tarihi olan 04/06/2020 tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar yenileme süresinin işlemediği, yine anılan yasal düzenlemeler uyarınca sürenin 16/06/2020 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, bu halde HMK 150. Maddesi uyarınca 16/06/2020 tarihinden itibaren yasal 3 aylık yenileme süresinin 16/09/2020 tarihi itibariyle sona erdiği ve dosya kapsamı nazara alınarak süresi içinde taraflarca dosyanın yenilenmediği anlaşılmakla davanın 16/09/2020 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davalının talebi olmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretlerine hükmedilmemiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere)
1-Taraflarca takip edilmeyen ve yasal süre içinde yenilenmeyen davanın HMK 150 maddesi gereğice 16/09/2020 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcından başlangıçta peşin alınan 420,11-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 365,71-TL harcın talep ve istek halinde davacıya veya vekiline İADESİNE,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerlerinde BIRAKILMASINA, talepleri uyarınca lehlerine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-HMK 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde kullanılmayan ve artan bakiye gider avansının resen taraflara veya vekillerine İADESİNE,
5-Davacı tarafından yatırılan teminatın davalının muvafakati doğrultusunda kararın kesinleşmesi beklenmeksizin davacıya veya vekiline İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi.18/09/2020

Katip
(e-imzalıdır)

Hakim
(e-imzalıdır)