Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/25 E. 2021/241 K. 07.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/25 Esas
KARAR NO : 2021/241

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ : 07/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firmanın yaklaşık 4 – 5 senedir ticaret yaptıklarını, davalının son 2-3 aylık dönemde yapılan ticaretlerle ilgili olarak müvekkilinin alacağı olan 8.238.21 EURO, 7.358,16 GBP ve 472,67 USD alacağı bulunduğunu ve kur farkı hesaplamasının yapılmadığını, davalının cari hesap ilişkisi nedeniyle kur farkından kaynaklanan bakiye toplamda 68.973,43 TL borcunun olduğunu, davalının borcunu ödememesi nedeniyle hakkında … 23. İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile icra takibine itirazın iptaline, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığını aksine davacı şirketten alacaklı olduğunu, bu durumun ticari defter ve belgelerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını, davacı şirket ile aralarında kur farkı alacaklarına yönelik olarak herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, sözleşme bulunmadığı halde kur farkı faturası kesilmesinin doğru olmadığını ve bu nedenle kur faturasını iade ettiklerini, itirazın iptaline gerektiren bir durumun söz konusu olmadığını, davacının kötü niyetli olarak hareket ettiğini, bu nedenlerle haksız davanın reddine, davacı aleyhine takip miktarının en az %20′ si oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi, Davanın Hukuki Niteliği ve Gerekçe ;
… 23. İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı takip dosyası, kur farkı faturası, iade faturası, … 31. Noterliğinin …tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, mail yazışmaları, muavin defter kayıtları, cari hesap ekstreleri celp edilmiş, incelenmiştir.
Dosya kur farkı alacaklarının tespiti amacıyla SMMM bilirkişisine tevdi edilmiş, SMMM … tarafından dosyaya sunulan 19/02/2021 tarihli ek raporunda özetle ve sonuç olarak; ”… davacının dava dilekçesinde kur farkı faturasının düzenlenmesine esas teşkil eden cari hesap bakiyelerinin 8.238,21 Euro (34.130,90 TL), 7.358,16 GMP (32.758,53 TL), 472,67 USD (1.626,46 TL) olduğu, bu bakiyelerin fatura bazlı değil 2014 – 2017 arası cari hesap hareketlerinden oluşmakta olduğu, davacı ve davalı arasındaki uyuşmazlıklar yabancı paraların hesap kesim tarihi olan 28/07/2017 tarihindeki TCMB döviz alış kuru ile bakiyelerin karşılığı 65.310,17 TL olup kdv dahil kur farkı; hesaplanan tutar ile defter kayıtlarında yer alan davalının 7.363,00 TL alacak bakiyesi arasındaki fark 72.673,17 TL’lik fark olduğu…” mütalaa edilmiştir. Gerekçeli ve denetime bilirkişi ek raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Dava, cari hesap ilişkisi nedeniyle kur farkı alacağının tahsiline yönelik olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hemen belirtmek gerekir ki, SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenen 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında kur farkı gelirleri ya da giderleri konusunda bunların talep edilebileceğine yönelik olarak bir sözleşme bulunmadığından ve bu konuda oluşmuş bir teamüle rastlanılmadığından kur farkının istenemeyeceği yönünde görüş bildirilmiş ve rapor sunulmuştur. Ancak, SMMM bilirkişi … tarafından sunulan işbu rapor, bilimsel mütalaa yönünden yerleşik Yargıtay uygulamalarına aykırı olduğu gibi denetime de açık değildir. Bilindiği üzere, kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi, faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması halinde kur farkı alacağı talep edilebilecektir. Öte yandan, kur farkında, vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmaması önemli değildir (Y.19. H.D. 2017/3549 E., 2018/4033 K). Açıklanan nedenlerle, denetime elverişli olmayan bu bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında mal alım – satım ilişkisine dayalı sürekli ticari ilişki bulunduğu ve açık cari hesap usulü ile çalışıldığı, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturaların yabancı para (döviz) cinsinden olduğu, davaya konu yabancı para cinsinden kesilen faturaların itiraza uğramadığı ve taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, ne var ki davacı şirket tarafından kesilen kur farkı faturasının davalı şirket tarafından kabul edilmediği ve iade edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılması ve malların gönderim tarihi ile ödeme tarihleri farklı olduğundan arada oluşan kur farkı alacağının ödenmesi gerektiğini iddia ederken; davalı taraf davacı ile aralarında kur farkına yönelik böyle bir sözleşmenin bulunmadığını, sözleşme bulunmadığı halde kur farkının fatura kesilerek kendilerinden istenemeyeceğini savunmaktadır.
Uyuşmazlık, taraflar arasında kur farkı yönelik olarak sözleşme ilişkisi bulunmadığı takdirde kur farkı alacaklarının istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Kur farkı alacağının talep edilebilmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede hüküm bulunması ya da faturaya konu malların döviz karşılığı satımının yapılmış olması gerekir. Kur farkında, vade farkı istemleri gibi teamülün olup olmadığı önemli değildir (Y.19. H.D. 2017/3549 E., 2018/4033 K.; Y.19. H.D. 2016/12505 E., 2017/8609 K.). Her ne kadar taraflar arasında kur farkına yönelik olarak bir sözleşme bulunmasa da; faturaya konu malların döviz karşılığında satımının yapılmış olması sebebiyle davacının kur farkını davalıdan isteyebileceği konusunda duraksama bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davalının savunmaları da yerinde görülmemiştir.
SMMM bilirkişi … tarafından düzenlenen, bilimsel yönden doğru tespitler içeren ve denetime elverişli olduğu için hükme esas alınan 06/01/2020 tarihli kök ve 19/02/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan kur farkından kaynaklanan 72.673,17 TL alacağının bulunduğu, bu alacak tutarı içerisinde 7.363,00 TL davalı tarafın kur farkı gider alacağının bulunduğu, davalının alacağını mahsup etmesi halinde bakiye alacağın 65.310,17 TL olacağı tespit edilmiş, ancak davalı taraf yargılama sürecinde kur farkı giderine yönelik olarak takas ve mahsup hakkını saklı tuttuğunu söylemiş ise de; takas ve mahsup hakkını açıkça kullanmamıştır. Takas ve mahsup tek taraflı irade açıklaması olup, bu beyanın muhatabına karşı bildirilmesi / kullanılması (TBK 143/1) gerekmektedir. Takas ve mahsup hakkının saklı tutulması, bu hakkın ileri sürüldüğü ve kullanıldığı anlamına gelmediğinden bu hak kullanılmamış gibi değerlendirme yapılması zorunludur. Bu yüzden, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan kur farkından kaynaklanan 72.673,17 TL alacağının bulunduğu, ancak taleple bağlılık ilkesi gereğince takip talebindeki 68.569,53 TL asıl alacak tutarı kadar davanın kabulüne karar verilmiştir. Takip talebinde asıl alacağın yanı sıra işlemiş faiz talebi bulunsa da; kur farkı alacağına yönelik olarak davalı takip öncesinde temerrüte düşürülmediğinden takipteki işlemiş faiz istemi yerinde görülmemiş ve reddedilmiştir.
Nihayetinde; kur farkı alacağının taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine ve kur farkı faturasına dayandığı açık olduğundan alacağın likit ve muayyen olduğu (Y. 19. H.D. 2016/5503 Esas, 2017/3917 Karar) görülmekle davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalının … 23. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin asıl alacak tutarı yönünden kaldığı yerden aynı koşullarla DEVAMINA, davacının takipteki işlemiş faize yönelik talebinin REDDİNE,
2-Alacağın likit ve muayyen olduğu anlaşılmakla, asıl alacağın (68.569,53-TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden (68.569,53-TL) alınması gereken 4.683,98 TL harçtan başlangıçta peşin alınan 833,03 TL harcın mahsubu ile, eksik kalan bakiye 3.850,95 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle yapılan 833,03 TL peşin harç, 214,90 TL posta ve tebligat, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.647,93 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.632,42 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiyesinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1. maddesi uyarınca belirlenen 9.714,04 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı yargılama sırasında kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (takipteki işlemiş faiz tutarı 403,90 TL) üzerinden hesaplanan ve karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 13/1,2. maddesi uyarınca hükmedilecek vekalet ücretinin reddedilen miktarı geçmemek koşulu ile belirlenen 403,90 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-HMK 333.maddesi uyarınca taraflarca yatırılan ancak kullanılmayarak artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde resen ilgili tarafa veya vekiline İADESİNE,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süresi içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne İstinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 07/05/2021

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)